Dinmeyen 7 Ekim öfkesi, İsrail'in sonu olabilir mi?

Hamas'ın zalim terör saldırılarından bir yıl sonra, İsrail'in geleceğine istikrar sağlamaktan çok uzak olan intikamı, ülkeyi varoluşsal bir krizin eşiğindeki kuşatılmış bir devlete geri döndürdü

(AP)

Eskiden İsrail'de pek çok barış yanlısı vardı. Ancak bu 2006'dan, Hamas teröristleri Filistin'deki milletvekili seçimlerini kazanıp şiddetten vazgeçmeyi reddetmesinden önceydi. O günden beri füze saldırıları neredeyse hiç kesilmedi.

Bu saldırganlık, bir zamanlar İsrail'de, ülkenin Batı Şeria'dan çekilmesi gerektiği yönündeki yaygın görüşü yavaş yavaş bastırdı, 7 Ekim'deki vahşet, Netanyahu karşıtları arasında bile sonuna kadar savaşma havasını körükledi.

Holokost'tan bu yana Yahudilere yapılan en ölümcül saldırıdan bir yıl sonra, Ortadoğu'da ısrarcı bir şekilde acımasız ve hayal edilmemiş bir çatışma patlak verdi. Bu çatışma, İsrail'in 1948'deki bağımsızlığından sonra onlarca yıl boyunca olduğu gibi kuşatılmış bir devlet haline geri dönmesine yol açtı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birleşmiş Milletler o dönemde, 5 Arap devletinin İsrail'i doğduğu gibi işgal etmesinin ardından bir ateşkese aracılık yapabilmişti. İsrail Savunma Ordusu (IDF), onlarca yıl boyunca tehditleri çabuk ve kararlı bir şekilde ortadan kaldırabilmişti. Ancak halihazırda Gazze ve Lübnan'ın güneyinde yaşandığı gibi, yıldırma savaşları İsrail'e zarar vermişti.

7 Ekim'in yol açtığı, sürekli büyüyen çatışmadaki tüm taraflar artık uzlaşmayı hayal bile edilemez kılacak derecede acı çekti. Günümüzde İsrail'in açık ara en uzun süren savaşı olan çatışma, "normale" dönüşme riski taşıyor.

Ancak İsrail toplumu, Filistinliler ve Arap komşuları bu "normalliği" daha ne kadar sürdürebilir?

Donald Trump'ın 2020'de İsrail'le bazı Arap ülkeleri arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştiren alternatif barış modeli İbrahim Anlaşmaları'nın geçici bir umut ışığı olduğu kanıtlanmıştı. İsrail'le Ortadoğu'nun genelinde "normalleşmeyi" sağlamak için Filistinlileri es geçmek, Hamas'ı bu sürece kanlı bir çomak sokmaya teşvik etmişti.

Öte yandan, İsrail'in siyasi güç dengesine her zamankinden daha yakın olan yerleşimci kesimlerinin zihnindeki, Yahudilerin "nehirle deniz arasında" çoğunlukta olduğu bir devlet hayali de ilk kez bu kadar yakın görünüyor. Yine de İsrail'in 7 Ekim'e yönelik, askeri tepkisi, İsrail'in geleceğine istikrar sağlamanın aksine bölgede daha derin bir uzlaşma ihtimalini ortadan kaldırıyor, hatta Mısır ve Ürdün gibi komşularıyla mevcut barışı bile tehdit ediyor.

Ürdün Dışişleri Bakanı, ülkeye Filistinli mülteci akını yaşanmasını, İsrail'in "savaş ilanı" olarak değerlendirileceğini bildirmişti.

Tarihin derslerini göz ardı etmek, hâlâ geçmişin acımasız taklitlerine yol açabilir. İki taraf Gazze'ye barış getiren bir ateşkeste anlaşabilse de yeni bir Nakba (Arapça'da "felaket", İsrail devletinin kurulmasının yol açtığı toplu yerinden edilmeye gönderme), nasıl ortaya çıkarsa çıksın, Filistinlileri tıpkı 1960'larda Filistin Kurtuluş Örgütü'nün yaptığı gibi çatışmayı uluslararası boyutlara taşımaya itebilir.

O dönem uçakları kaçırmak ve Arap-İsrail anlaşmazlığını İsrail'in Avrupalı ve Amerikalı dostlarına taşımak ters tepmişti ama insanlar tarihten hiç ders çıkarıyor mu?

İsrailliler de geçmişlerine sıkışıp kalmış olabilir. Anlaşılabilir bir şekilde, Holokost hâlâ İsrail'in güvenliği konusunda ödün vermeyen bakış açısının temelini oluşturuyor. Ancak dışarıdan bakıldığında, Nazilerin toplu cinayetinin Batı'daki günlük bilinçten silinmesiyle genç nesillerin her gün akıllı telefonlarında Gazze'deki yıkımı görmesi, bunu modern tarihe damga vuran bir dehşet haline getiriyor.

İsrail'in karşılaştığı varoluşsal tehdit 1948'den bu yana şekil değiştirdi; can düşmanları artık İran, İran destekli Lübnanlı teröristler Hizbullah (geçen ay binlerce üyesinin çağrı cihazları ve telsizleri uzaktan patlatılarak gölge savaşına ağır bir psikolojik darbe indirilmişti) ve sınırlarının ötesine füze ve drone saldırıları yapabilen Yemenli Husiler.

İsrail'in geçen haftaki misillemede neredeyse 200 İran füzesini durduran heybetli füze savunma sistemi, bugüne dek son derece etkili olduğunu kanıtladı. Peki, teknolojik gelişmeler Direniş Ekseni denen otonom İslamcı militan grupların gevşek ağına avantaj sağlayacak şekilde yön değiştirirse ne olacak?

İsrail'in bir adım önde olmasının maliyeti, ülkenin ekonomisini tüketiyor, ticaretle turizmi öldürüyor ve dış göçe yol açıyor. Mayıs itibarıyla, son 24 ayda 60 binin üzerinde İsrailli göç etmişti, bu da son zamanlarda, Şubat 2023'ten bu yana yaklaşık yüzde 25'lik bir göç artışı yaşandığına işaret ediyor.

Araplar, onlarca yıl boyunca kendilerine İsrail'in bin yıl önceki Haçlı krallığı gibi geçici bir devlet olduğunu söylemişti. Siyonistler bu karşılaştırmayı son derece rahatsız edici bulsa da vicdani öfke iki taraf için de geçerli bir askeri strateji değil. Geçmiş, bölgenin peşini bırakmıyor. Haçlıların olağanüstü kaleleri, ortaçağdaki askeri teknolojilerin Demir Kubbe'siydi.

Dış desteğin kesilmesiyle Haçlı devleti de çökmüştü. Genç Amerikalılarla Avrupalılar İsrail'e yabancılaşırsa kendi devletlerinin İsrail'e verdiği askeri destek de azalır. O durumda başka bir Nakba yaşanması riski de doğar.

Mark Almond, Oxford Kriz Araştırma Enstitüsü'nün müdürü


independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU