Hindistan'ın pro-aktifleşen rekabetçi dış politikası ve Doğu Avrupa

Dr. Ümit Alperen Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: TOI Editor

Hindistan'ın uluslararası alanda aktif bir aktör olarak ortaya çıkmasında 10 yıldan fazla bir süredir ekonomik büyümesinin yanı sıra, dünya düzenindeki yapısal değişikliklerin de etkisi yadsınamaz.

Uluslararası sistemde hızlı bir şekilde değişen güç dengeleri, Batı dünyasının Çin'den umduğunu bulamaması, Çin'e alternatif olabilme potansiyeli, Hint-Pasifik'teki stratejik rolü, devasa nüfusu ve pazarı Hindistan'a alan açıyor.


Modi döneminde proaktif dış politika

Yukarıda bahsedilen hususların yanı sıra, özellikle Hindistan Başbakanı Narendra Modi döneminde Yeni Delhi, uluslararası alanda proaktif bir dış politika konusunda oldukça istekli.

Her ne kadar Hindistan henüz küresel sistemde norm belirleyici (norm maker) bir konumda olamasa da doğrudan norm alıcı (norm taker) bir aktör olma konusunda isteksiz.

Diğer bir ifadeyle, Hindistan küresel yönetişimde etkili bir güç olmak istediğinin güçlü sinyallerini veriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İç ve dış politika arasındaki çizginin flulaşması

Hindistan'ın son 10 yıldır odak noktasının kapsamlı ve uluslararası işbirliğine dayalı kalkınma olmaya devam ederken, bunun bir sonucu olarak iç ve dış politikasındaki ayrım artarak flulaşıyor.

Bu bağlamda, Hindistan'ın dış politikasında pragmatik bir yaklaşımı gerektiren bu kalkınma modelinin gereksinimi, uluslararası angajmanlarını ideolojilerden ziyade ihtiyaçların şekillendirmesidir.


Bölgesel politika: "Önce omşuluk"

Yeni Delhi, bölgesel politikasını şekillendiren "önce komşuluk" yaklaşımıyla, Hindistan'ın kapsamlı kalkınması ve güvenliği için gerekli olan bölgesel istikrarı ve refahı teşvik ediyor.

Böylece Hindistan, komşularıyla daha yakın ekonomik ve kültürel bağlar geliştirme fırsatı elde edebiliyor.

Yeni Delhi, "dğu politikası" ile de Güneydoğu Asya ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirmenin yollarını ararken, bir yandan en büyük rakibi Çin'in bölgedeki etkisini dengelemeye çalışıyor.


Pakistan ilişkileri ve stratejik dönüşüm

Ayrıca, Yeni Delhi'nin Güney Asya politikasının merkezinin defalarca savaştığı Pakistan'dan Güney ve Güneydoğu Asya arasında organik bir bağ kurmaya elverişli Bengal Körfezi'ne kayması da dikkat çekici.

Böylece Hindistan, esas tehdit algıladığı Çin'e odaklanırken, Pakistan merkezli bölgesel politikasında köklü bir değişikliğe gidiyor.

Aslında Modi, diplomatik angajman yoluyla Hindistan'ın ekonomik ve politik yükselişinde Çin'le başlatmıştı.

Modi ve Xi'nin 2018 yılında Çin'in Wuhan, 2019'da Hindistan'ın Chennai şehirlerinde görüşmeleri bunun somut adımlarındandı. Fakat 2020'deki Galvan Vadisi çatışmasıyla ikili ilişkiler derinden kırıldı.

2020 çatışmasından sonraki süreçte, Hindistan Hint-Pasifik bölgesinin stratejik hatlarının şekillendirilmesinde, bölgesel ve küresel rolünü oynamada çekingen davranmayacağının sinyallerini veriyor.


Batı ile ilişkiler ve Rusya'yla işbirliği

Yeni Delhi'nin bu pragmatik ve küresel politikada aktif rol oynama yaklaşımında güçlü, ısrarcı pozisyonunun diğer bir örneği, Batıyla iyi ilişkilerini sürdürürken, Rusya'nın Ukrayna işgalinde Moskova'yla devam edebilen ortaklığı.

Bilindiği üzere, Modi hem Washington'da hem Moskova'da devlet protokolüyle ağırlanan tek lider konumunda. Bunu bir başarı olarak görmek mümkün.


Moskova ziyareti ve sonrası

Modi, üçüncü defa başbakan seçilmesi sonrasında ilk yurtdışı ziyaretini 8-9 Temmuz'da Moskova'ya gerçekleştirdi.

Modi'nin Moskova ziyaretini Batı medyasının çoğunluğu, Rusya'nın pozisyonunu güçlendiren bir gelişme olarak gördü.

ABD'nin Moskova ile ilişkiler konusunda Yeni Delhi'ye endişelerini ilettiğini açıklaması, Washington'un bu ziyareti medyayla paralel gördüğüne işaret ediyor.

Ancak Modi'nin Moskova ziyaretinin yukarıda bahsedilen çerçevede ihtiyaçlar çerçevesinde, pragmatik, dengeli ve küresel siyasette aktif rol oynamak istemesinin bir sonucu olduğu söylenebilir.


Çin-Rus ilişkileri ve Hindistan

Rusya'nın Ukrayna işgali nedeniyle Batı'nın uyguladığı ekonomik, politik ve askeri yaptırımlar, Pekin'i Moskova'nın kilit stratejik ortağı konumuna yükseltti.

Bu durum, Rusya'nın özellikle Batı-dışı dünyanın geri kalanıyla da ilişkilerin çeşitlendirilmesi zaruretini ortaya çıkardı.

Bu durum, aslında Çin-Rusya arasındaki dengeli stratejik ilişkileri Moskova'nın aleyhine asimetrikleştiriyor. Bu da Hindistan ile stratejik ortaklığı özellikle önemli hale getiriyor.


Hint-Rus ilişkilerindeki zorluklar

Ancak Hint-Rus ilişkileri, Hint-Çin ilişkilerindeki artan gerilimler nedeniyle bazı zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

Ayrıca Rusya ve Hindistan'ın karşıt bloklarda daha fazla bulunmaları, yüksek ticaret hacmine rağmen endişeler ve belirsizlikler, iki ülke ilişkilerinin güncellenmesini gerekli kılıyor.

Modi'nin üçüncü döneminde ilk yurtdışı ziyaretini Rusya'ya yapması, aslında Yeni Delhi'nin endişelerini göstermesi ve gidermeye çalışması açısından önemli.


Askeri angajman ve düşüş

Son yıllarda Hindistan ve Rusya arasındaki askeri angajmanın azaldığına ilişkin bazı göstergeler var.

Uzmanlar, iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin birlikte çalışabilirlik seviyesinin tüm zamanların en düşük seviyesinde olduğunu belirtmektedirler.

Diğer yandan, Ukrayna Savaşına rağmen Çin, Rusya'yla Pasifik'te üst düzey askeri angajmanlarını, hava ve deniz tatbikatlarını düzenli olarak sürdürüyor.

Hint-Rus deniz kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Indra tatbikatı 2022 ve 2023 yıllarında ertelendi.

Rusya ve Hindistan, sadece Kasım 2023'te Bengal Körfezi'nde yapılan bir ikili tatbikat ve "Vostok 2022" ile "MILAN 2024" çok taraflı tatbikatlarını gerçekleştirebildiler.


Jeopolitik farklılıklar

Rusya-Hindistan silahlı kuvvetleri arasındaki angajmanın azalmasını sadece Ukrayna savaşıyla açıklamak mümkün değil.

Her iki ülkenin jeopolitik bakış açıları arasındaki farklılaşmanın bir yansıması olarak görülmesi muhtemel.

Diğer yandan, Ukrayna savaşına rağmen Çin-Rusya arasındaki askeri angajmanla bir karşılaştırma yapılması aydınlatıcı olabilir.
 


Enerji ilişkileri ve tedarik zinciri

Ayrıca, Rus silahlarının dünyadaki en büyük müşterisi konumundaki Hindistan ordusunun Sovyet/Rus menşeli silah ve ekipman sistemleriyle donatılmış olması, bunların yedek parça tedariki ve sürdürülebilirliği diğer bir kritik husus.

Hindistan, Batılı ülkelerin Rus enerji sektörünün dünya pazarına erişimini kısıtlamaya çalışırken, ucuz Rus petrolünün en büyük müşterilerinden biri.


Dengeli dış politika arayışı

Dolayısıyla, Rusya'yla Hindistan'ın ilişkileri, Çin'le ilişkilerin asimetrikleştiği, Batıyla ilişkilerin bozulduğu bir ortamda dengeli bir dış ilişki kurma çabalarının bir parçası olarak görülebilir.

Hindistan için ise, özellikle Asya jeopolitiğinde iyi ilişkileri olan Rusya'yı kendisine karşı en büyük rakibi Çin'e kaptırmak istememesi önemli.


Diplomatik dengeleme: Polonya ve Ukrayna ziyaretleri

Modi, Moskova ziyaretinden 1 ay sonra 21 Ağustos'ta Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'yla Varşova'da ve ardından 23 Ağustos'ta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodomir Zelenski'yle Kiev'de görüştü.

Hindistan, hem Rusya'yı hem de Ukrayna'yı ziyaret ederek, Rusya tarafında olmadığını vurguluyor.

Modi'nin Rusya'dan en büyük tehdidi algılayan ülkelerden Polonya'yı ve ardından Rusya'nın işgali altındaki Ukrayna'yı ziyaret etmesi, şüphesiz önemli.


Tarihi ziyaretler ve anlamı

Ukrayna'nın 1991'de bağımsızlığını kazanmasından ve Soğuk Savaş'tan sonra Polonya'ya Hindistan'dan gerçekleştirilen en üst düzey ziyareti olması açısından dikkat çekici.

Hindistan Başbakanına, aralarında Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval'ın da bulunduğu üst düzey bir heyet eşlik etti.

Ayrıca bu ziyarette Modi ve Zelenski görüşmesinin, Rusya-Ukrayna savaşında ölen çocukların anısına dikilen anıtın ziyaretiyle başlaması da dikkat çekiciydi.

Modi'nin Kiev ziyareti, dış politikasında "stratejik özerkliğini" önemseyen kendi başına yükselen jeopolitik bir aktör olduğuna işaret ediyor.

Modi'nin bu ziyareti, diplomatik dengeleme politikasının ve Moskova'yla yakın ekonomik ve savunma işbirliğine yönelik Batı'dan yapılan eleştirilere de bir cevap niteliğinde.

Bu bağlamda, ziyarette Hindistan ve Polonya'nın savunma sanayi alanında işbirliğinin gündeme gelmesi dikkat çekici.


Sonuç: Stratejik denge ve gelecek perspektifi

Modi, Kiev ziyaretinde Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteklediğini ifade ederken, bu savaşın diyalogla ve diplomasiyle sonlanabileceğini belirtmesi önemli.

Bu çerçevede, Yeni Delhi'nin Pekin'den daha açık bir pozisyonda olduğunu söylemek mümkün.

Pekin, her ne kadar egemenlik ve toprak bütünlüğü vurgusu yapsa da "Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğü" ifadelerinde boşluklar var.

Çin Başkanı Şi, Mart 2023'te Moskova'yı ziyaret etti; ancak Kiev'i de ziyaret edebileceği söylenmesine rağmen, şimdiye kadar Kiev ziyareti gerçekleşmedi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU