Son 2 yılı, Doğu ve Uzak Doğu bölgelerinin yanı sıra, Çin, Vietnam, Kore Halk Demokratik Cumhuriyeti gibi ülkelere gezi düzenleyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, aynı zamanda o bölge ülkelerinin temsil edildiği uluslararası örgütlerin o bölgelerde yapılan zirve toplantılarına katılmayı tercih ediyor.
Türkiye'nin gelişi ise sürekli ertelenirken, Türkiye Cumhurbaşkanı da ağustos veya eylül ayında gerçekleştirdiği geleneksel Soçi gezisini bu yıl henüz yapmadı.
İkili ilişkilerde ciddi sıkıntıların olduğu konuşuluyor. Hatta Rusya'da son 15 yılda büyük rağbet gören ve övülen Türk dizilerine medyada düzenlenen saldırıların nedenlerini belirlemek bile güç hale gelmişse, bu durum perde arkasında üst düzeyden verilen talimatların olduğu şeklinde izah ediliyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Rusya'nın Nijni Novgorod kentinde yapılan BRİCS toplantısına katılıyor. Türkiye'nin BRİCS'e üyelik niyetine Rusya, üst düzey bir memurunun dilinden "Her yere üye oluyorsunuz" şeklinde küçümseyici bir yanıt veriyor ve ardından Türkiye'nin artık dilekçe bile sunduğu ortaya çıkıyor.
Değerlendirmeye alınan dilekçenin sonucunu merak etmeden Japonya dışında hep Şark bölgelerini dolaşan Vladimir Putin'in 5 Ağustos'ta ülkesinin uç noktalarındaki Vladivostok kentinde gerçekleştirilen Şark Ekonomi Forumu'ndaki konuşmasının başlıklarına göz atıp şifrelerini irdeleyelim.
Vladimir Putin şu ifadeleri kullandı:
Off-shore ve yurtdışındaki şirketlerden Rusya Adası'ndaki özel ekonomi bölgesine 50 milyar dolar geri getirilmiştir. Uzak Doğu ve Kutup bölgesine doğrudan yatırımlar için senelik faizler yüzde 2 civarında tutulacak. Uzak Doğu'da nükleer santrallerin inşası düşünülmelidir. Baykal-Amur Demiryolu sadece çift yönlü olmakla kalmayıp tamamen elektrikleştirilecektir. Bu, BAM'ın yenilenmesi hatta SSCB zamanında onun inşasından daha geniş çaplı bir projedir. Uzak Doğu'da titanyum, lityum ve diğer kıymetli yeraltı metallerinin bulunup çıkarılması önem arzedecektir.
Putin, ülkesinin Uzak Doğu bölgelerinde eğitim ve tatbikat kampüslerinin inşasının önemli olacağını belirtti.
"Biz dolardan imtina politikası yürütmüyoruz. Çünkü biz ödemelerin dolarla yapılmasından imtina etmemişiz, ödemeleri bize yasaklamışlar. Biz sadece farklı fırsatlar aramak zorunda kalmışız"" diyen Vladimir Putin, pozisyon ortaya koydu.
Rusya Devlet Başkanı, BRİCS ülkelerindeki partnerleriyle ödemelerin yüzde 65'inin ulusal para birimleriyle yapıldığını belirtti:
Kursk bölgesine saldırı yaparak Kiev, öbür bölgelerde kendini zayıflattı ve Rusya Federasyonu silahlı kuvvetlerinin saldırısını hızlandırdı. Rusya silahlı kuvvetlerinin kutsal amacı düşmanı Kursk Vilayetinden geri püskürtmek ve vatandaşları savunmaktır. Kursk ve Zaporojye nükleer santrallerine saldırılar ‘çok tehlikeli terör eylemleri'dir ve biz aynı şekilde yanıt vermeye başladığımızda Avrupa'nın o bölgesinde nelerin yaşanacağı sadece göz önüne getirilebilir.
Çok sayıdaki tutuklu takası hakkında Putin, "Rusya, görüşmelerin yapılmasına yardımından dolayı Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Salman'a teşekkür ediyor. Aynı zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı Bay Erdoğan da bu sorunların kökünden çözülmesi için fırsat sundu" diye konuştu.
Vladivostok Ekonomi Forumu'na katılmadan önce 2 Eylül'de Moskova'dan yola çıkan Devlet Başkanı Vladimir Putin, önce Tuva Özerk Cumhuriyeti'nin (Türkiye'nin bazı milliyetçi kuruluşlarının "Türk" diye nitelendirdiği yer) başkenti Kızıl'daki bir ortaokulda öğrencilerle soru-cevap faslı yapmış ve öğrencilere bazı tavsiyelerde bulunmuştu.
Ardından SSCB'nin geleneksel dostlarından olan Moğolistan'ın başkenti Ulan Bator'a geçen Vladimir Putin, SSCB-Moğolistan silahlı güçlerinin o coğrafyada iktidara el koymasının seksen beşinci yılını kutladı ve ilişkilerin geliştirilmesinin yollarını aradı.
4 Ağustos'ta ülkesinin Vladivostok kentine geçen Rusya Devlet Başkanı, ayağının tozuyla Ekonomi Forumu'nun açılışına katıldı.
Toplantı sırasında Çin heyetiyle görüşmesinden önce yaşanan kulaklık ve simültane çeviri sıkıntılarını Kommersant gazetesinin yirmi beş seneden bu yana Putin'i takip eden yazarı Andrey Kolesnikov, 4 Eylül'de yayımlanan yazısında aktardı (aynı zamanda Putin'in 5 Eylül'deki konuşma ve ikili buluşmalarını da).
18 Mart 2014'te Kırım'ı ilhak ettikten kısa süre sonra Ukrayna'nın Donbas bölgesindeki ayrılıkçı hareketleri destekleyen Moskova, o topraklarda ilan edilmiş Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni tanımamasına rağmen hep kolladı. Ukrayna'nın Moskova yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in yeni bir Maydan Hareketi ile görevinden uzaklaştırılması Rusya'nın tepkisini çekerken, Ukrayna'dan bağımsızlığını ilan etmiş Donetsk ve Luhansk'ı önce tanımanın, sonra ise ilhakın yolları arandı.
Bu süreçte Batı ile ilişkilerinde bazı sıkıntılar yaşamaya başlayan Rusya, uluslararası düzeyde toplantılar düzenlemek kaydıyla hem ülkeleri kendi yanında göstermeye hem de bazı önemli kentlerde organize toplantılarla dünyanın beyin merkezlerine alternatifler oluşturmaya çalıştı.
Her sene Haziran ayında ülkenin Kuzey Batı ucunda düzenlenen Sankt-Petersburg Ekonomi Forumu'nun yanı sıra, Doğu'daki en uç noktasında eylülde düzenlenen Vladivostok Ekonomi Forumu da aynı amaca hizmet ediyor.
İşte Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta organize ettirdiği Ekonomi Forumu'nun ana amacı, BRİCS üyesi ülkelerin sermayesini o bölgelere çekiyor.
Ve hem de uluslararası geçerliliği olan para birimleriyle değil, kendi ulusal para birimleriyle ticaret ve yatırımlar yapılması suretiyle.
24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya karşı başlattığı savaştan dolayı bankacılık sistemi tamamen felç olmuş ve uygulanan yaptırımların her geçen gün daha da ağırlaştırdığı Rusya, çareyi BRİCS üzerinden ve ulusal para birimleriyle yapılacak ticari operasyonlarda görüyor.
Bir ara BRICS'te Hindistan'a çok büyük rol atfedilirken, Başbakan Modi'nin uyguladığı reel politikalara uygun olarak ABD ve AB ile ilişkilerini çok daha geliştiren Delhi, şimdi dünya siyasetinin en önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir. Tabii ki ve asla BRİCS'in sayesinde değil.
Onun için bir kez daha şu hususun altını çizmekte fayda var: Türkiye, 1950 yılında çok partili sisteme geçmek suretiyle demokrasi devrimi yaptı.
Pazar ekonomisi kurallarından çıkılmaması (çıkılamaması da diyebilirsiniz) Türkiye'nin siyasi gücünün de temelini teşkil ederken, yargıda bekleyen reformların gerçekleştirilmesi ve basın özgürlüğüne daha fazla önem verilmesi, zaten dinamizmi bakımından BRİCS ülkelerinin çoğundan önde bulunan Türkiye'nin gücüne güç katacaktır.
Onun için kendi gücünü bir tarafa bırakıp ABD ve AB kıskacı altındaki Rusya'nın "ulusal paralarımızla ticaret yapalım" gibi bugünden yarına geleceği olmayan niyetlerinin peşinden gidilmemesi gerekir.
Çünkü gelişmeler totaliterlikle demokrasinin açık mücadelesidir ve "çift kutuplu dünya" lafını ağzından düşürmeyen Rusya yöneticileri, kendi sistemlerini korumak ve demokrasiyi tutabildikleri kadar kendilerinden uzak tutmak için "ayının bin oyununu oynuyorlar."
Dilekçe vermesine rağmen Türkiye'nin, BRICS'i iyi analiz edecek kadar deneyime sahip olduğunu herkes görüyor, görmeli.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish