Ortadoğu'da dengeler çok hızlı değişiyor ve bölgesel ile küresel aktörler pozisyonlarını tahkim etmeye çalışırken bundan en fazla etkilenen İran ve vekil güçlerinin de akıbeti merak ediliyor.
İsrail, ABD'nin önemli desteğiyle güçlü rakiplerinden bazılarını saf dışı bırakırken bazılarını da önemli ölçüde zayıflattı.
Esad tamamen saf dışı kaldı, Hamas, Hizbullah ve Husiler ağır darbeler aldı.
İran rejiminin uğradığı saldırıların ardından içine düştüğü karmaşık durum bile İsrail için arzu edilen bir sonuçtur.
Haşdi Şabi de Hizbullah ve Husilerin akıbetine uğrayacak
İran vekil güçlerinden Haşdi Şabi'nin akıbetinin ne olacağı ise henüz bilinmiyor fakat bu savaşın dışında kalmaları gibi bir seçenek söz konusu değildir.
İsrail ve elbette ki ABD, Haşdi Şabi'yi Irak özelinde ve Ortadoğu bağlamında kendileri için risk unsuru olarak değerlendiriyor ve güçlenmesini engellemek bir yana sahip olduğu imkanları berteraf etmek için de uzak olmayan bir gelecekte harekete geçeceklerdir.
Çekişme ve kavga kadim olduğu için sıcak temas zaman ve zemin meselesidir. İran ile İsrail 46 yıldır birbirlerine diş biliyordu fakat saldırı için uygun şartlar 12 Haziran'da oluştu.
Öncesinde İsrail için daha yakın düşmanlar vardı ve onları büyük oranda zayıflattı.
Esad İran'ın Ortadoğu'ya uzanan elinin bir parmağıydı ve koparıldı, diğer parmaklar Hamas ve Hizbullah kırıldı, Husiler şu an darbe üstüne darbe alıyor, Haşdi Şabi ise İsrail ve ABD'ye karşı etkisiz bir figür konumunda fakat her an büyük bir sorun teşkil etme potansiyelinde.
Bağdat yönetimi, Haşdi Şabi'nin sahip olduğu potansiyelin ve kendileri için oluşturduğu riskin farkında olduğu için nisan ayında yasal bir kalkan kazandırmak istedi fakat bu ABD'nin sert tepkisiyle karşılaştı ve o yüzden şimdilik o girişim başarısız olmuş gibi.
İran'ın baskısı altındaki Irak hükümeti, nisan ayında Meclis'e sunduğu yasa tasarısında Haşdi Şabi'yi neredeyse dokunulmaz bir zırha kavuşturmayı hedefliyordu.
Bu öneri yasalaşırsa Haşdi Şabi bakanlık olacak ve direkt Başbakan'a bağlı olacak.
Yani, Irak Ordusu ve polisi dışında ayrı bir askeri ve polis gücü olarak var olacaktır.
Irak hükümetinin Haşdi Şabi'ye kalkan oluşturma çabası sonuç vermedi
Irak hükümetinin ve dolayısıyla İran'ın hedefi Haşdi Şabi'yi, Devrim Muhafızları Ordusu gibi bir yapıya büründürmek istiyordu.
Önerinin maddeleri incelendiğinde Haşdi Şabi'nin ne kadar büyük bir güce kavuşacağı da anlaşılmış olur.
Kürtler ve Sünnilerin de karşı çıktığı tasarı ABD'nin de sert baskısıyla oylamaya sunulmadı ve Meclis'te uzun süre bekletildi.
İran'ın Irak'taki uzantıları çok bastırdı fakat Sudani hükümeti ülkeyi felakete sürükleyeceği için bu girişiminden vazgeçti ve öneriyi Meclis'te geri çekti.
Irak Meclis Başkanı Meşhedani'nin Danışmanı İbrahim Duleymi, 27 Ağustos'ta Sudani'nin tasarıyı geri çektiğini söyledi.
Duleymi, Sudani'nin Şii liderlerle de toplandığını ve onlara ABD'nin yaptırımlarına uğrayabileceklerini söylediğini aktarıyor.
Irak hükümetinden uzun süre kimse Duleymi'ye cevap vermedi fakat Kasım Areci 2 Eylül'de bir televizyon kanalına yaptığı konuşmada, iç ve dış şartlar dikkate alınarak Haşdi Şabi yasa tasarısının 11 Kasım'daki seçimler sonrasına bırakılmasını istediklerini teyit etti.
Areci, sözlerine şunları ekledi:
Haşdi Şabi'nin lağvedilmesi düşüncesinin güçlenmesine izin vermeyeceğiz.
Fakat bu sadece kamuoyuna yönelik bir söz, çünkü ertelenme nedeninin sorulmamasını istiyor.
Yani, sebeplerine girmek istemiyor. Ona göre içeride ve dışarıda daha fazla anlatılmalı, çünkü anlaşılmıyor.
Areci de bu tasarının ciddi sıkıntılar ve hatta krizler doğuracağını zımnen kabul ediyor.
Kürtler el yükseltiyor ve ABD somut adımlar atıyor
Kürtler ise ilk günden hem yasaya karşı çıktı hem de zaten Haşdi Şabi saldırısına uğradığı için bu oluşumun bırakın daha da yasalaşmasını tersine lağvedilmesi için adım atılmasını istiyor.
Hoşyar Zebari, 4 Eylül'de yaptığı açıklamada temmuz ayında İran yanlısı grupların Irak topraklarından Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol kuyularına ve tesislerine 38 drone saldırısı düzenlediğini söyledi.
Zebari, Irak hükümetinin komite kurduğunu ve saldırıları kabul ettiğini ancak faillerin isimlerini açıklamaya cesaret edemediğini ifade etti.
Dikkat edilirse Zebari burada açık bir şekilde İran'ın adını anıyor ve Tahran yönetimine mesaj vermekle birlikte doğrudan Haşdi Şabi'yi hedef gösteriyor.
ABD Hazine Bakanlığı da Irak'taki İran'a bağlı askeri yapılara yönelik olası bir operasyona zemin oluşturmak için 3 Eylül'de bir adım attı ve Iraklı bir iş adamına yaptırım kararı aldı.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Irak'ın "teröristler için güvenli bir sığınak haline gelmemesi gerektiğini" söyleyerek, "ABD'nin İran'ın ülkedeki etkisini engellemek için çalıştığını" anlattı.
ABD'nin hem sınırlı olsa da Iraklı bir iş adamına yaptırım kararı alması ve Irak'ı İran petrolünü satmakla suçlaması, bununla da kalmayın "teröristlerin güvenli sığınağı" suçlaması yapması tesadüf olarak görülemez.
Bunun arkasında bir plan olduğu bilinmelidir.
ABD'nin eylül başında Bağdat ve Anbar'dan asker çektiği ve Erbil'e getirdiği Irak medyasında çıktı fakat ABD buna dair açıklama yapmadı.
Bir gün sonra ise CENTCOM Genel Komutanı Cooper, Bağdat ve Erbil'i ziyaret ederek bu hatta bir hareketliliğin olduğunu ortaya koymuş oldu.
Netice olarak, Haşdi Şabi istediği kadar "yasal ve meşru" olduğunu söylesin İsrail ve ABD karşıtı cephenin bir parçası ve İran'ın bir vekil gücü.
O yüzden İsrail şu ana kadar hedef almadıysa bu tamamen Bağdat'ın uyumlu politikaları sayesinde olmuştur.
Bunun bu şekilde devam etme ihtimali ise zayıf görülüyor.
ABD doğrudan hedef olmak istemeyebilir fakat İsrail yakın bir gelecekte Haşdi Şabi'yi de Husiler, Hizbullah ve Hamas gibi vuracaktır.
ABD'nin de vurması beni şaşırtmayacaktır çünkü Haşdi Şabi de ABD'ye yönelik tehditlerinin dozunu artırıyor ve ABD de uyarısını resmi kanaldan defalarca kez yaptı.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.