Kırılgan kulübün, kırılgan teknik adamı o.
Fenerbahçe'de üçüncü dönemini geçirirken, onun mu Fenerbahçe'ye, Fenerbahçe'nin mi ona ihtiyacı vardı, belli değildi aslında.
Ama yine de tarihin en iyi Fenerbahçe kadrolarından birine, teknik adamlık yapma fırsatı yakaladı.
Gelinen nokta, kendisine göre başarı ama genele bakıldığında ise büyük bir başarısızlık var aslında.
Sezon başında Fenerbahçe, Jorge Jesus sonrası teknik adam ararken, Adana Demirspor'dan ayrılan şimdiki Milli Takım hocası Vincenzo Montella ile İsmail Kartal arasında kalmıştı.
Tercih yapılırken hangi hoca hangi sistemle oynuyor, geçmiş kariyeri, oyuncu tercihleri, oyun esnekliği, kriz yönetimi, oyuncu iletişimi gibi birçok kriterler vardı ama yönetim, bu kriterlerin dışında iki kritere göre karar verdi.
İki yerel kriter, İsmail Kartal'a üçüncü dönem için Samandıra kapılarını açmıştı.
Camianın çocuğu ve ligi bilen teknik adamdı İsmail Kartal.
Daha ne olsun, en önemli 2 kriter vardı. Diğerlerine gerek de yoktu zaten.
200 milyon euroluk bir yatırımı, geçmişinde hiçbir başarısı olmayan ve gelecek vadetmeyen bir teknik adama emanet etmişti Fenerbahçe.
İsmail Kartal, haftalarca rekabetin düşük olduğu Süper Lig'de, çok fazla krize maruz kalmadan, maçlar ve puanlar kazandı.
Her şey görünürde yolunda gidiyordu. Hem Avrupa hem de ligde bazı sıkıntılar yaşasa da yarışın içindeydi Fenerbahçe.
Kadrosunda Dzeko, Tadiç ve Fred gibi yıldız oyuncuları vardı. Fenerbahçe'nin kadro kalitesi, birçok sorunu çözmeye yetiyordu.
Fakat sakatlıklar artıkça ve sezon arası geldiğinde, bazı sorunların çözümü, teknik adam yeteneğine bağlıydı.
Bunun yanında sistem ile sorunları olan Fenerbahçe'nin, psikolojik açıdan güçlü bir liderliğe de ihtiyacı vardı. Stres yönetmede geçmiş yıllarda sorun yaşamış camia, oldukça kırılgan ve güvensizdi.
İsmail Kartal, özellikle iç sahadaki Trabzonspor ve Galatasaray maçındaki takımın yetersiz performansında, ortaya bir teknik adam dokunuşu göstermemişti.
Bununla beraber içerde oynanan Samsunspor ve Alanyaspor maçında, oyun stratejisi, takımın yaşadığı stres ve saha içi sorunlar puan kaybına sebep oldu.
Oyuna müdahaleler, oyunu geri götürüyordu.
Avrupa kupasındaki iç sahada Olimpiakos maçında ise yetersiz teknik performansı ve hazırlığı, oldukça dikkat çekiyordu.
İsmail Kartal, teknik adamlık yeteneği ortaya koyamadı
İsmail Kartal'ın kariyerine bakıldığında, aslında Fenerbahçe'nin bulunduğu nokta sürpriz sayılmaz.
İsmail Kartal'ın teknik adam kariyerinde ne bir başarı ne bir oyun karakteri ne de oyuncu dokunuşları var.
Her koşulun iyi olduğu ve her şeyin yolunda gittiği bir akışta, İsmail Kartal'ın teknik adamlığı sorgulanmıyor aslında.
Ne zamanki bir teknik adam yeteneğine ihtiyaç duyulsa, bulanık bir performans yaşatıyor İsmail Kartal.
Duygusal yatırımları güçlü, futbol felsefesi güçsüz olan İsmail Kartal, oyun olarak tutucu bir futbol mantığına sahip.
4-2-3-1 dizilişine tutkuyla bağlı olan İsmail Kartal, kriz anlarında oyununa bir çözüm bulamazken, genelde dokunuşlarını ezber oyuncu değişiklikleri ile yapıyor. Bu da aslında öngörülebilir yapıyor Fenerbahçe'yi.
Bununla beraber sezon ortasında, takım mühendisliği konusunda hatalı kararlar olduğunu, sezon sonuna doğru yaşayarak gördü Fenerbahçe.
Crespo, Lincoln, Emre Mor ile yollarını ayıran Ryan Kent'ten faydalanamayan Fenerbahçe'nin, Zacj, Kruniç, King ile devam etmesi, birçok maçta bedel ödetti Fenerbahçe'ye.
Futbolda duygusal kararlara yer yok
Günümüz futbolu, araştırmacılığı dayatıyorken öngörülebilir olmayı da çabuk cezalandırıyor.
Ve artık takımların, en az teknik adam kadar güçlü bir ekibe ve detaylara ihtiyacı var.
Artık camiayı tanımak ve ligi bilmek gibi demode kriterler de başarı getirmiyor.
Bu yüzden kısa vadede şampiyonluk kazandırsa da bazı tercihler, uzun vadede fayda sağlamıyor.
Tam tersi maddi zararlar da yaratıyor. Bugün Chelsea, Manchester United, Paris St.Germain hatta Bayern Münih bile benzer sorunları yaşıyor.
Çünkü futbolun artık zamana, sabıra, bilgiye, bilime, iletişime ve çok iyi ekiplere ihtiyacı var.
Futbol artık milyon eurolarca büyüklüğünde bir yatırım, bunun içinde de duygusal kararlara yer yok maalesef.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish