Allende’nin mi sadece? Anlatılan senin de hikayendir…

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Salvador Allende / Fotoğraf: Twitter

Binlerce Şililinin değerli bilincine ektiğimiz tohumun köklerinin sökülemeyeceğinden kesinlikle eminim... Ellerinde güç var; bizi ele geçirebilirler, fakat ne suç işleyerek ne de zor kullanarak toplumsal gelişmeleri durdurabilirler. Tarih bizimdir ve onu halk meydana getirecektir.


11 Eylül 1973 tarihinde, Pinochet'in tanklarının Başkanlık sarayını kuşatışını izlerken, radyodan tarihe ve geleceğe böyle sesleniyordu Salvador Allende.

‘Ekilen tohum’ Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçi oligarşiye karşı eşit, özgür ve adil  bir dünyanın tohumlarıydı.

Sadece Şili'de değil, Latin Amerika'nın bütün ülkelerine serpilmiş ve toplumun derinliklerine kök salmış, sosyal kurtuluş hareketleri formatı altında boy vermeye başlamıştı. 

Tek cümleyle sorun büyük ve kökleri derinlerdeydi.

Devrime karşı neoliberal karşı devrim!

Neoliberal karşı devrime öncülük edenler belki de tarihin gördüğü en hain, en tehlikeli “Derin” katilleriydi.

Fikir babaları Milton Freidman'dı. Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, ITT gibi çok uluslu Amerikan şirketleri, cunta şefi Pinochet ve cuntacı askeri komutanlar başlıcalarıydı.

Allende 1973 yılında yapılan ara seçimleri de kazanmıştı. Halk desteği de 1970 yılında yapılan genel seçimleri aşmıştı. Şili’de sosyalist bir sınıfsal/siyasal gelişme derinlere kök salıyor, artan ölçüde sosyolojik özellik kazanıyordu.

Başından itibaren Allende deneyimine karşı olan güçler gelinen noktada meselenin Allende’den öte olduğunun ayırdındaydılar. Devrim toplumsallaşıyordu. Allende gitse bile nöbeti başkaları devralacaktı. Öyleyse daha köklü tedbirler almaları gerekiyordu.

Sonuç olarak, neoliberal karşı devrimin kazanması için Allende'nin son sözlerinde ifade ettiği, halkın bilincine ekilen tohumlar kesinlikle kökünden sökülüp atılmalıydı.

Pinochet emperyalizmin ve yerli oligarşinin tam desteği altında, başından itibaren ordu, donanma, polis, kontrgerilla üzerinde tam denetime sahipti. Darbeden hemen sonra Pinochet Cuntası, yayınladığı Temel İlkeler Bildirgesinde misyonunu, "Şili'nin zihniyetini değiştirmek, uzun süreli ve derin bir operasyon" olarak açıklıyordu.
 

Salvador Allende - Che Guevera.jpg
Salvador Allende (solda) ve Che Guevera (sağda)


Allende doktordu, Che Guevera gibi. Ancak Che'den farklı olarak siyasi romantizmden uzaktı. Gerilla hareketini düşünmemişti. Ancak iyi bir hatipti. Kitleler önünde etkili konuşmalar yapardı.

Şili'de sosyalizme geçişi silahlı mücadele ile değil, demokratik seçimlerle olması gerektiğine inanıyordu. Bir ziyaretinde Fidel Castro'nun yaptığı “Silahlı Sivil Savunma Birlikleri kurması” tavsiyesini göz önüne almayacak kadar da naifti.
 

Salvador Allende - Fidel Castro.jpg
Salvador Allende (solda) ve Fidel Castro (sağda)


Cunta askerleri saraya saldırırken savunmasızdı. Ancak teslim olmadı. Yakın çevresiyle beraber kahramanca direndi, sağ ele geçmemeyi tercih etti.

“İnsanların formasyonunu değiştirmekti” hedefleri

Evet, “İnsanların formasyonunu değiştirmekti” hedefleri. Yapılmak istenen buydu ve sorun bunun nasıl yapılacağında düğümleniyordu.

Allende'nin bahsettiği “tohum”, bir toplumsal sınıf katmanı veya onlarca parti, sendika, dernekten öte bir şeydi çünkü.

Tarihin o döneminde Latin Amerika ülkelerinin toplumsal süreçlerinin doğal mecrasına sol/sosyalist düşünce ve kültür rengini veriyordu.

Pablo Neruda'nın şiiri, Victor Jara ve Mercedes Sosa'nın halk müziği, üçüncü dünya rahiplerinin kurtuluş teolojisi, Augusto Boal'ın özgürleştirici tiyatrosu, Paulo Freire'nin radikal pedogojisi, Eduardo Gleano'nun devrimci gazeteciliği ve Rodolfo Walsh'ın kendisi.

Onlar efsanevi kahramanlardı… Jose Gervasio Artigas'tan Simon Bolivar'a, Che Guevera'ya kadar geçmişin ve günümüzün kahramanları.

Şili'den Arjantin'e, Uruguay'dan Brezilya'ya kadar cuntalar, Che'nin ve Allende'nin devrimci öngörüsünü karşılıksız bırakmak, sosyalizm düşüncesini halkların zihniyet ve anlam dünyasından söküp atmak için olağanüstü bir yola girdiler.

Bütün bir kültüre ve insanlığın geleceğine açılmış vahşi ve bir o kadarda şeytani bir savaştı bu!
 

Salvador Allende - wikipedia.jpg
Salvador Allende'ye düzenlenen darbeden bir kare 


Şili, Arjantin, Uruguay başta olmak üzere askeri cuntalar, Latin Amerika'da kapsamlı bir ideolojik, politik, kültürel ve ekonomik temizlik operasyonları başlattılar ve belirli bir sistemlilik içinde sürdürdüler.

Devrimci hareketlere, işçilere, köylülere, türlü emekçilere ve aydınlara yöneldiler; faili meçhuller, yargısız infazlar, tutuklamalar, işkenceler, ağır ve uzun cezaevi koşulları uygulandı.

Sadece Arjantin’de 30 bin muhalif uçaktan denize atıldı.

Şili'de İktisat Fakültesi girişinde, diğer öğrencilere “ibret olsun” diye gözleri önünde 6 öğrenci katledildi.

Arjantin'de Güney Üniversitesi İktisat Bölümünde “yıkıcı eğitim veriyorlar diye” askerler üniversiteye girdi ve 17 akademisyen hapishaneye atıldı.

8 bin solcu eğitimci temizlik operasyonlarının bir sonucu olarak temizlendi. Liselerde “kolektif ruhu canlı tutuyor” gerekçesiyle grup temsilleri yasaklandı.

Şili'de kadınsanız pantolon giymek, erkekseniz uzun saçlı olmanız tutuklanmanıza yeterliydi.

Arjantin Cuntasının mensubu bir general basın toplantısında bütün bunları, “Yıkıcı, suç işleyenleri besleyen, yaratan, fikir aşılayan kaynakların kurutulması” olarak açıklıyordu.

Sadece bir siyasi düşüncenin, bir kültürün yok edilmesi değildi mesele.

Yerine saf/püriten bir kapitalizme uygun, sonuna kadar beyazlaştırılmış/arıtılmış, anti sol, hatta anti sosyal, bencil ve kendiyle dolu bir kültüre dayalı bir toplumun yaratılmasıydı mesele.

Karşı devrim derinlerine göre, yeni toplumun kurulması için eski toplumun değerleriyle birlikte silinmesi zorunluluktu.

Bunlar bizim de hikayemiz…
 

12 Eylül döneminde, milyon tutuklamalarıyla, gözaltında kayıplarlarıyla, yargısız infazlarlarıyla, idamlarıyla; Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde, Metris’te, Mamak Askeri Cezaevlerinde; daha yakın tarihte, Sur'da, Cizre'de, Nusaybin’de, Yüksekova’da tanık olduğumuz askeri güç gösterileriyle, “şok” edici askeri operasyonlarla, cinayetlerle, yakıp yıkmalarla bunlar yaşandı.
 

12 eyül.jpg
Fotoğraf: AA


“Terör”, “dış güçler”, “beka” kisvesi ardında, bir düşünceye hayat veren iklimin değiştirilmesi, bu havayı soluyan toplum ve halk kesimlerinin yok edilmesi, ilerici insanlığın kazanılmış bütün değerlerinin yok edilmesine yönelik siyasi ve askeri operasyonlar katlanarak sürdü.

Halen de sürüyor…  

Hayatta her şeyin bir karşılığı var!

Yaşayanlara bazen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen sonsuz şiddetin insanlık değerleri karşısında sınırları vardı.

Latin Amerika'da başaramadılar.

İşte cuntacılar bir biçimde yargılanıyor, sol/sosyalist güçler işbirliği ve elbirliği içinde yerel yönetimler üzerinden, “tohumu” yeşertme ve demokrasiyi yeniden kazanma çabası içinde.

Bize gelince... Sıramızı savamayız, çok gecikmedik mi?

Bunca acının, direnişin ve toprağa düşenlerimizin, toprağın üstünde bir karşılığı olmalı.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU