Ev sinemasından vizyona bu hafta: İnsan doğasının peşinde; Adamlar

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için bu hafta çevrim içi platformlarda ve sinema salonlarında gösterime girecek filmler ile "Festival ajandası"nı yazdı

Cinler, periler, şeytanlar, paranormal olaylar B tipi korku filmlerin nasıl vazgeçilmez unsuruysa, insani travmalar da arthouse korku filmlerinin vazgeçilmeyen alegorik bir terimi haline geldi.

Zihinsel sağlık sorunları ve üzücü yaşam deneyimleri bu tür filmlerde karakterlere bir derinlik katıyorsa da bazı yönetmenler bu işi kendi bakış açılarıyla farklı bir boyuta da taşımaya çalışıyor; Alex Garland gibi.

Ex Machina (2014) ve Yok Oluş (Annihilation, 2018) adlı filmlerle alegorik bilimkurgu hikayelerinin ustası olduğunu kanıtlayan Alex Garland, şu anda vizyonda olan Adamlar (Men) adlı filmi ile bilimkurgudan halk korkularına bir dönüş yapıyor ve yine alegorik anlatımdan ödün vermiyor ama bu defa tüm büyüleyici görselleri filmin temelindeki sığlığı gizlemeyi başaramıyor.

Bu yüzden bu film onun insan psikolojisi ve toplumsal cinsiyet rollerinin derinliklerine inmeye yöneldiği en beceriksiz filmidir diyebilirim ama yine de görsel ve işitsel olarak iyi iş ortaya koyuyor.


İnsan doğasının peşinde; Adamlar

Yönetmen: Alex Garland / Oyuncular: Jessie Buckley, Rory Kinnear, Paapa Essiedu, Gayle Rankin, Sarah Twomey, Zak Rothera-Oxley, Sonoya Mizuno / Süre: 100 dakika
 

 

Ex Machina ve Annihilation'ın yönetmeninden, şekil değiştiren, tüyler ürpertici bir korku filmi…


Bir Film dağıtımı ve iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Men; yaşadığı travmatik bir olayın etkisinden kurtulabilmek ve iç huzurunu bulabilmek için İngiltere taşrasında bir ev kiralayan Harper'ın, burada başından geçen anlam vermesi zor ve korku dolu olayları anlatıyor.

Harper kocasıyla aralarında geçen bir tartışmadan sonra yaşadığı trajedinin ardından yaralarını sarıp iyileşmek umuduyla inzivaya çekilmeye karar verir.

Böylelikle ücra bir İngiliz kırsalındaki, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan büyük bir malikaneyi kiralayan Harper buraya ulaştığında onu mülkün yöneticisi Geoffrey karşılar.
 

 

Geoffrey ile nahoş bir tanışmanın ardından konakta yalnız kalan Harper, zamanın unutumuş gibi göründüğü bu yeri tanımak için bir keşfe çıkar.

Bu keşif sırasında bulduğu şey sadece yemyeşil bir doğa, karanlık ve tehditkâr bir orman ve cehenneme açılan kapı gibi görünen tek edilmiş bir demiryolu tünelidir, ancak Harper bir süre sonra etrafını çevreleyen ormanda biri ya da bir şeyin onu takip ettiğini düşünmeye başlar.
 

 

Böylelikle onu üzen bu trajedinin çilesi boyunca, kaçması çok daha zor olan bir düşman Harper'a musallat olur.

Nihayetinde yersiz bir korku olarak başlayan şey, kısa bir süre içinde Harper'ın karanlık anıları ve korkularıyla dolu bir kabusa dönüşür.
 

 

Bu filmde dozu yavaş yavaş artan bir dehşet, idealist yönetmen Alex Garland'ın heyecanlı, şekil değiştiren yeni korku anlayışı ile izleyicisini de tam anlamıyla kabusların başladığı bir korku tüneline doğru sürükler.
 

 

Kapana kısılmış bir kadın

Hakkında çok fazla bir şey bilmesek de geçmişini geride bırakarak Londra'nın koşuşturmacasından kaçtığı açık olan Harper'ın biraz sessizlik ve huzur bulmak için geldiği bu yerin tıpkı bir korku filmi köyü gibi göründüğü bir gerçektir.

Üstelik bu kırsaldaki köyün sakinlerinin hepsi erkektir ve her biri Harper'ın varlığına değişik şekillerde düşmanlıkla tepki verir.
 

 

Erkeklerin istilası altındaki bu yerde hepsi Harper'ın güvenlik duygusunu, zihinsel sağlığını ve bedensel özerkliğini yok etmeye çalışıyor gibidir.

Tanıdık olmayan bir çevrede biraz olsun rahatlama arayan bu kederli kadının, görünüşte güler yüzlü görünen ama güneş battığında hepsi uğursuz hale gelen tuhaf insanlarla dolu bu yerde kapana kısılmış olması da muhtemeldir.
 

 

Harper'ın dış dünyayla tek teması sahip olduğu bir cep telefonu ve kendisini güvende hissettiren tek şey ise iletişim halinde olduğu en iyi arkadaşı Riley'dir, ama bir süre sonra cep telefonuyla ilgili sorunlar yaşamaya başlayan

Harper'ın iyileşmek için seçtiği bu yerde duygusal pillerini başarılı bir şekilde yeniden şarj etmesi imkânsız hale gelir.
 

 

Birbirinden farkı olmayan adamlar

Alex Garland'ın her zaman yaptığı gibi bu filmde de en iyi yaptığı şey, dikkate değer bir korku ve huzursuzluk havasını kusursuz bir şekilde yaratmaktır.

Harper'ın girdiği evin dinginliği, mülkün yöneticisiyle olan rahatsız edici etkileşimiyle hemen hemen bozulur.

Ormandaki dalgın yürüyüşler, doğanın ürperten uğultusu ve pusuya yatmış gibi görünen köyün erkekleri kısa süre içinde filmin atmosferini ürkütücü tonlara dönüştürür.
 

 

Harper'ın canını sıkan şeyler, geldiği bu yerde ilk tanıştığı erkek olan ve kendisine medeni durumu hakkında sorular soran, şakacı bir şekilde onu azarlayan ve belli belirsiz bir kadın düşmanı gibi görünen, mülkün yöneticisi Geoffrey'in iğneleyici soruları ve şakalarıyla başlar.

Ormanda keyifli bir keşif yürüyüşü yapmak için çıktığında çıplak ve kanlar içindeki bir adamın dik dik ona bakması ve evinin etrafında dolaşmaya başlaması, Harper'ın inzivaya çekildiği bu yerde bulduğunu düşündüğü huzuru paramparça eder.

Kendisini tehdit altında hisseden Harper yardım almak için polisi aradığında gelen erkek bir polis ise ortada tam anlamıyla gerçek bir tehlike ve tehdit olmadığı gerekçesiyle ona pek yardımcı olmaz.
 

 

Tüm bu yaşadıklarından sonra biraz kafa dağıtmaya ihtiyacı olduğunu düşünen Harper güçlü bir şeyler içip kendisine gelmek için gittiği barda, girdiği muhabbet barmeni sıkarken, barda ona kulak misafiri olan yerel iki köylü ise kaşları çatık bir şekilde ondan rahatsız olduklarını açıkça belli eder.

Köydeki kilisenin papazı bile, suçluluk duygusuyla sarsılmış bir durumda teselli arayışında olan Harper'a sadece keder verirken, izinsiz dokunuşlarıyla kadını resmen taciz eder.
 

 

Bu da yetmezmiş gibi köydeki küçük bir okul çocuğu bile Harper'a hakaret ederek onu rahatsız eder.

Ama işin en ilginç tarafı, garip bir şekilde bu adamların hepsi aynı yüzü paylaşır ve hepsi İngiliz aktör Rory Kinnear tarafından canlandırılır.

Rory Kinnear ürkütücü bir mülk bekçisi, ilgisiz bir polisi, huysuz bir barmeni, tacizci bir rahibi ve sinir bozucu küçük bir çocuğu oynarken tüm bu adamlar istekli ve tehditkâr bir şekilde Harper'a adım adım yaklaşır.
 

 

Sözde cinsiyet eleştirisi

Alex Garland'ın çalışmaları genellikle dünyayı sarsan olayların oluşumu veya serpilmesiyle ilgilidir.

Adamlar adlı bu filmde de kayda değer bir zanaat, zekâ ve hayal gücü kesinlikle var, ama ataerkilliğin gücü ya da vurgulamak istediği diğer şeyler hakkında oldukça karışık metaforları da olan bir film.
 

 

Zor bir kişisel travmanın sonuçlarıyla ilgilenen film, bir kadının ya da ataerkil bir düzenin baskısı altında yaşayan tüm kadınların kötü durumları hakkında bir şeyler anlatmaya çalışıyor olsa da olay örgüsü filmdeki tuhaf adamların yaptığı ürkütücü şeylerle daha fazla ilgileniyor gibi görünüyor.

Türün tüm dinamiklerini kullanarak toplumsal cinsiyet dinamiklerinden yola çıkıp gerçek dünyanın dehşetini kâbus gibi ekrana getirmek isteyen Alex Garland modern dünyadaki kadın düşmanlığına dikkat çekmeye çalışırken bu defa amacına pek ulaşamıyor.
 

 

Erkek saldırganlığı ve kadın düşmanlığıyla ilgili bir korku filminin söyleyecek daha çok şeyi olmalı, ancak bu konudaki pek çok şeyi açıklama ve bazı belirsizlikleri giderme zamanı geldiğinde film tam anlamıyla raydan çıkıyor.

İnsan doğasının peşindeki film özünde keder, kayıp ve suçluluk hakkında söyleyecek ilginç şeylere, karakterleri derinleştirecek ilginç malzemelere sahip olsa da Alex Garland bunları pek kullanmayı tercih etmemiş gibi duruyor.

Akıl karıştıran son perdenin belirsizliği ise bu kadar iyi bir şeyin nasıl bu kadar kötüye gidebileceği sorusunu sormamıza sebep oluyor.
 

 

Haftanın diğer filmleri

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrimiçi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra, "Arınma Seansı: Tarot", "Karanlık Madde", "Semur 3: Kıyamet-i Cin", "Şimdi Yandık", "Yakari" ve "Yola Devam" gibi filmler bu hafta vizyonda kendine yer buluyor.


Arınma Seansı: Tarot

Yönetmen: Metin Kuru / Oyuncular: Tuğba Duygu, Ayce İşözen, Demet Erdem, Cihangir Şeşen, Kıvanç Hatırnaz / Süre: 88 dakika
 

 

Amacınız sıradan bir tarot falı baktırmaksa o iş kolay, ama yok daha fazlasını merak ediyorsanız işte onun belli başlı kuralları var…


TME Films dağıtımı ve Mutluluk Fabrikası iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Arınma Seansı: Tarot; baktırdığı tarot falında çıkan ve falcının kimseye anlatmaması konusunda uyardığı bilgileri sosyal medya ortamında paylaşan Tuğba'nın başından geçenleri konu ediniyor.

Genç bir kadın olan Tuğba, bir gün tanınmış bir falcıya tarot falı baktırır ve çok geçmeden bakılan falda yazılanlar çıkmaya başlar.

Baktırdığı Tarot falında çıkan ve falcının gizli kalması konusunda uyardığı bilgileri Clubhouse'ta anlatan Tuğba'nın dünyası birden karmakarışık lanetli bir hale gelir.

Tuğba'nın bu durumdan kurtulması için bu bilgileri anlattığı herkesi grup seansında bir araya getirip enerji çemberi oluşturması gerekir ama Clubhouse dünya çapında kullanılan bir uygulamadır ve anlattığı kişiler dünyanın farklı bölgelerindedir.


Gladbeck: Rehine Krizi

Yönetmen: Volker Heise / Oyuncular: Dieter Degowski, Hans-Jürgen Rösner / Süre: 91 dakika
 

 

Almanya'nın ilk rehine felaketi olan 1972 Münih Olimpiyatları katliamından sonra ikinci en büyük rehine krizi…


Ağustos 1988'de Almanya'da bir bankaya giren silahlı iki soyguncu, 54 saat süren, çatışma ve üç ölümle sonuçlanan bir rehine krizine yol açtı.

Hans-Jürgen Rösner ve Dieter Degowski, Gladbeck'teki bir Deutsche Bank şubesini soymak için eyleme geçtiğinde, soygunun ardından ortaya çıkan rehine krizi, medyada büyük bir ilgi uyandırdı.

Faciayla sonuçlanan rehine krizi ise haberciliğin sınırları ve sorumluluğuna dair bir tartışmanın fitilini ateşledi, çünkü Federal Almanya Cumhuriyeti medyası daha önce bir rehine krizini hiç bu kadar detaylı işlememişti.

Suç belgeseli sevenleri delirtecek kadar polis hatası içeren bu olayda, rehine krizi boyunca polis işleri kontrol altına almayı başaramamış, bunlarla ilgili yapılan haberler sonucunda da ilk defa milyonlarca kişi bu büyük suçun her gün her dakikasına eşlik ederek çok ağır suçlara şahit olmuştu.

Netflix'in Almanya Yapımı Gerçek Suç Belgeselleri kategorisinde gösterime gien Gladbeck: The Hostage Crisis adlı, tamamıyla orijinal görüntülerden oluşan bu tarihi belgeseli Alman Televizyon Ödülü sahibi Volker Heise yönetti.


Hustle

Yönetmen: Jeremiah Zagar / Oyuncular: Adam Sandler, Queen Latifah, Ben Foster, Juancho Hernangómez, Silas Graham, Robert Duvall, Jordan Hull, Heidi Gardner, María Botto, Ainhoa Pillet, Anthony Edwards, Kenny Smith, Trae Young, Jordan Clarkson, Khris Middleton, Aaron Gordon, Kyle Lowry, Seth Curry, Luka Doncic, Tobias Harris, Tyrese Maxey, Matisse Thybulle, Aaron McKie, Julius Erving, Charles Barkley, Shaquille O'Neal, Allen Iverson, Dirk Nowitzki, Brad Stevens, Doc Rivers, Dave Joerger, Mark Jackson, Sergio Scariolo, José Calderón, Leandro Barbosa, Álex Abrines, Maurice Cheeks / Süre: 117 dakika
 

 

Kabul et, tek rakibin her zaman kendinsin…


Netflix'in Spor Filmleri kategorisinde gösterime giren Hustle adlı bu filmde; bir yetenek avcısı, İspanya'da yüksek potansiyelli bir oyuncu bulunca hem kendisinin hem de oyuncunun NBA'de başarılı olabileceğini kanıtlamaya çalışır.

Tam 450 NBA oyuncusu sahada aktif bir şekilde oynarken ve üstüne 100 kişi daha lige çağırılmayı beklerken ve hatta dışarıda daha binlerce kişi bu oyunda bir yıldız olmaya kafayı takmışken Stanley Sugerman adındaki bir yetenek avcısı kendi yöntemleriyle dünyanın en iyi oyunculaını bulmak için sahada ter dökmektedir.

Ancak işinde çok iyi olmasına rağmen bir süre sonra haksız yere işinden kovulmasının ardından, basketbolun yeni yıldızını aramaya başlayan talihsiz yetenek avcısı yurt dışında, çalkantılı bir geçmişe sahip, benzersiz bir basketçi keşfeder ve takımından onay almadan bu müthiş yeteneği ABD'ye getirir.

Artık önündeki tüm engellere rağmen keşfettiği bu basketçinin NBA düzeyinde bir yetenek olduğunu kanıtlamak için son şansını doğu bir şekilde kullanmak zorundadır.

Adam Sandler'in başarılı performansıyla dikkat çeken film, NBA ve Eurolig takımındaki isimlerin oyuncu kadrsounda yer almasıyla da kendi türü içinde parlamayı başarmıştır.


Interceptor

Yönetmen: Matthew Reilly / Oyuncular: Elsa Pataky, Luke Bracey, Aaron Glenane, Mayen Mehta, Paul Caesar, Belinda Jombwe, Iftekhar Mahmud, Marcus Johnson, Zoe Carides, Kim Knuckey, Deniz Akdeniz, Ché Baker, Nick Barker-Pendree, Rachel Biazzo, Riley Dandy, Steven A. Davis, Mark Dessaix, Colin Friels, Caspar Hardaker, Ali Kadhim, Ingrid Kleinig, Cristian Lavin, Janelle McMenamin, Steve Morris, Rhys Muldoon, Dariusz Paczynski, Abed Sarker, Chris Weir, Tim Wong, Chris Hemsworth / Süre: 99 dakika
 

 

Amerika ve kıyamet arasında amansız bir mücadele veren bir askerin hikayesi…


Netflix'in Avustralya Yapımı Askeri Filmler kategorisinde gösterime giren Interceptor adlı bu bomba gibi aksiyon gerilim filminde; ücra bir füze savunma üssünde kalan son asker, çaldıkları 16 nükleer silahla ABD'yi hedef alan teröristlere karşı hayatının mücadelesini verir.

Yüzbaşı JJ Collins, Pentagon'daki hayalindeki işinden haksız yere atıldıktan sonra, Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki ıssız bir nükleer füze savunma üssünden sorumlu olur.

Ancak üssün başına geçtikten sonra onu örseleyen gerçeklerle yüzleşirken, kendi komutasındaki bu füze savunma istasyonu eş zamanlı ve koordineli bir saldırıya maruz kalınca Yüzbaşı Collins, akılalmaz bir planı gerçekleştirmeye kararlı ABD eski askeri istihbarat subayı, karizmatik ve sahtekâr Alexander Kessel ile karşı karşıya gelir.

Zamanla yarışan Collins, sadece birkaç dakika içinde kime güvenebileceğine karar vermek ve Kessel ile gizli paralı askerlerinin çılgınca ve korkunç görevlerini tamamlamasını önlemek için yıllarca aldığı taktik eğitimlerini ve askeri uzmanlığını kullanmak zorunda kalır.


Kapandaki Kadınlar

Yönetmen: Manal Khaled / Oyuncular: Usamah Abul-Ata, Ossama Mohamed Attia, Habiba Effat, Fadhel El-Garhi, Tharaa Goubail, Mona Hala, Ragwa Hamed, Reem Hijab, Caroline Khalil, Farah Maged, Zaina Mansour, Neama Mohsen, Mona Mokhtar, Simone, Farah Yusuf / Süre: 77 dakika
 

 

Özgürlükleri için savaşan ve yanındaki insanlara umut olmaya çalışan güçlü kadınların hikayesi…


Gerçek olaylardan esinlenilerek çekilen ve Netflix'in Bağımsız Filmler kategorisinde gösterime giren Trapped (Hammam Sokhn) adlı bu, 2011 Mısır Devrimi'ni arka planına alan dramatik film; özgürlükleri için bir çıkış yolu arayan birkaç kadının iç içe geçen hikayesini kadrajına alıyor.

Mısır Devrimi sırasında sokaklar savaş alanına döndüğünde dükkanlar ve ara sokaklarda insanlar endişeyle kurtuluş için pusuda beklerken, yedi kadın kapalı, boğucu alanlarda çaresizce mahsur kalır.

İletişimin kesildiği tüm ülkede cevaplar sadece televizyon ekranlarından verilmektedir.

Bu yedi kadın en sonunda, belki umutsuzca, belki de gönülsüzce mevcut sınırlarından kaçmaya çalışır, ama en sonunda hepsi mevcut duruma uyum sağlamak zorunda kalır ve kendi bireysel savaşlarına kapılırlar.


Karanlık Madde

Yönetmen: İman Tahsin / Oyuncular: Ahmet Yıldırım, Nihan Aşıcı, Orkun Olgar, Ahmet Pınar, Dilek Serbest, Enise Kurbaş, Babur Vatansever, Onur Mahir, Nil Makaracı, Cüneyt Gazioğlu / Süre: 90 dakika
 

 

Türk sinemasında kendi kategorisinin ilk filmi olma özelliğini taşıyan ve tamamı doğada geçen bu film izleyicisini cin, şeytan, peri veya katil gibi öğeler ile değil kahramanlarının Aladağlar'da yaşadıkları olaylar ile baş başa bırakıyor…


CGV Mars Dağıtım ve 2Bros Productions iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Karanlık Madde; Aladağlar'da bir grup maceracının çıktığı yolculuk ile evrende hâlâ gizemini koruyan unsurlardan biri olan karanlık maddenin kesiştiği gerilim dolu bir hikâyeyi anlatıyor.

Senaryosu, oyuncu seçimi, kategorisi, çekim lokasyonu, müzikleri, üslubu ve özellikle de görüntü yönetmenliği ile neredeyse her alanda sıra dışı olmayı başarmış farklı bir film olma özelliği taşıyan film, kendine has olaylar örgüsüyle seyirciye farklı bir deneyim vadediyor.

Gizem, macera ve heyecanı iliklerinizde hissettirecek olan filmde, yıllar öncesinde yaşanan bir olay bir grup maceraperest arkadaşı bir kamp gezisinde buluşturur.

Doğa Rehberi Mert'in liderliğindeki ekip "Cehennem Çukuru" adı verilen doğa harikası bir bölgeye doğru yola çıkar.

Can içinde bulunduğu ruh hali ve gördüğü sanrılar yüzünden grup içinde bu yolculuğa hevesi olmayan tek isimdir.

Ancak bu sırada, yolculuk sırasında bölge hakkında anlatılan şehir efsaneleri ve yaşadıkları bazı garip olaylarla gezi esrarengiz bir hal alır.

Can'ın artan sanrıları, diğer karakterlerdeki ani duygusal değişiklikler ve bölgede tüm nesnelere etki eden bir gücün varlığı grubun üzerinde etkisini göstermeye başlar.

Mistik ve psikolojik faktörlerin her bireye farklı etki ettiği bu ortamda olayların çözümü pek kolay gözükmemektedir.

Gözle göremediğimiz ve elle tutamadığımız ama varlığını hissettiğimiz madde türü olarak tanımlanan ve adını kuantum fiziğinin en önemli terimlerinden biri olan Karanlık Madde'den alan film, Can'ın gözünden izlediğimiz macerada yaşananların ne kadarı gerçek ne kadarı değil bunu seyircinin yorumuna bırakıyor.

Seyredenin her sahneden sonra yanındakine dönüp "Ne oldu şimdi?" diye soracağı, paralel evrenler ve kuantum fiziği öğelerine sıkça yaptığı göndermeler ile merak uyandıracağı filmin metal testereleri keman yayı ile kullanılarak tasarlanan sıra dışı müziklerinde İranlı besteci ve müzisyen Kamyar Behbahani'nin imzası bulunuyor.


Meir'den Meir'e

Yönetmen: Maggie Morgan / Süre: 62 dakika
 

 

Gitmesek de kalmasak da orada, bir köy var uzakta…


Netflix'in Orta Doğu Filmleri kategorisinde gösterime giren From Meir, to Meir adlı, belgesel türündeki bu film; Mısırlı bir film yapımcısının atalarının köyünün güzelliğini ve karmaşıklığını ortaya çıkarmak için on iki yıl boyunca Meir sakinleriyle yaptığı röportajları izleyiciyle buluşturuyor.

Film yapımcısı, büyükannesi ve büyükbabasının doğduğu ama sonrasında terk ettiği ama sevmekten asla vazgeçmediği bir köy olan Meir'i daha yakından keşfetmeye karar verir.

Ancak oraya gittiğinde insanların gitmeye çalıştığı bir köy keşfeder.


Okul Gezisi 6

Yönetmen: Rodrigo Triana / Oyuncular: Rafaella Chavez, Andrés de la Mora, Cristian David Duque, Amparo Grisales, Cecilia Navia, Michell Orozco, ‘El Mindo' Armando Ortíz, Jhon Álex Toro / Süre: 97 dakika
 

 

Cennet gibi kumsallarda gövde gösterisi…


Netflix'in Kolombiya Yapımı Komediler kategorisinde gösterime giren The Trip 6 (El paseo 6) adlı bu absürt filmde; kızının denetimsiz bir lise gezisine katılmasına izin vermeyen koruyucu bir baba ve seksi kayınvalidesi gençlerin partisini bozmak için ortaya çıkar.

Álvaro Castaño, güvenliğin polisten daha iyi olduğunu bildiğinden, kızı Sarita'ya göz kulak olmak için onunla birlikte seyahat etmeye karar verir, ancak kayınvalidesi Raquel böyle bir şeyin doğru olmayacağını düşünerek buna izin vermez.

Ama aslında bu konuda onun da bambaşka planları vardır.

San Andrés'in cennet gibi kumsallarında Álvaro Castaño, Sara'nın kâbusu ve gezinin sansasyonu olurken, seksi kayınvalide gizlice ortaya çıktığında bu çılgın gösteride herkesten rol çalmayı başarır.


Prophetess

Yönetmen: Niyi Akinmolayan / Oyuncular: Toyin Abraham, Lateef Adedimeji, Uzor Arukwe, Kehinde Bankole, Deyemi Okanlawon, Kunle Remi, Tina Mba, Muyiwa Ademola, Stan Nze, Ronke Ojo, Oluwaseyi Awolowo, Yetunde Ogunsola, Remi Surutu, Chris Iheuwa, Blessing Jessica Obasi-Nze, Emeka Nwagbaraocha, Waliu Fagbemi, Opemiposi Olumuyiwa, Ibrahim Sunday, Allen Diji, Adebayo Salami, Emmanuel Usman, Akintoba Adeoluwa, Amaka Olugu, Fola Akinmolayan, Ates Brown, Anita Asuoha, Dolapo Adigun, Akin Adesoji, Daniella Chukwuja, Seunfunmi Babajide, Remilekun Folarin, Taiwo Taiwo, Omoniyi Bolatito, Caleb Soetan, Queen Obinna Favour, Faith Emereonye, Amarachukwu Onoh, Yusuf Carew, Gray Jones Ossai, Tosin Arise, Okwuonye Chuks, Lilian Eleazu, Mutiu Habeeb, Ayodele Ibrahim, Ayodele Israel, Segun Banty / Süre: 144 dakika
 

 

Büyük oyna, büyük kazan ama asla yalan söyleme…


Netflix'in Nijerya Yapımı Spor Filmleri kategorisinde gösterime giren Prophetess adlı bu komedi filminde; bir futbol maçıyla ilgili düzmece bir tahminin gerçekleşmesinin ardından, küçük bir kasaba kâhini kendini spor bahisleri dünyasının içinde bulur.

Ajoke, küçük bir kırsal kasabada para karşılığında gelecek hakkında tahminlerde bulunan bir kahindir.

Bir gün, Dipo, An On ile Instagram canlı oturumu sırasında hem Arsenal'in UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki zaferini hem de Big Brother Naija televizyon realite şovunun kazananını doğru bir şekilde tahmin ettiğinde, bir gecede sansasyon haline gelir ve Nijeryalılar arasında popüler olur.

Ajoke, Wonder Boyz'un ligde lider olan Gidi Boyz'u yeneceğini iddia ettikten kısa bir süre sonra, insanlar onun açıklamalarına inanmaya ve hatta Wonder Boyz adlı yerel bir futbol kulübüne büyük bahisler yapmaya başlarlar.

Popüler bahis şirketi Sure Banka'nın sahibi Eze-Ego, Ajoke'nin tahminini kabul eder ve Wonder Boyz'un maçı kazanmasına izin vermemek için şikeye yapmaya çalışır.

Ajoke, kontrolünün ötesine geçen bu olaylar zincirini başlatan futbol maçı hakkında sahte bir tahminde bulunduğu için birkaç mağdur taraftar tarafından hayatı tehdit altındayken, kendisini kurtarmak için o sırada annelerinin tıbbi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan ikiz kardeşinin yardımına başvurur.


Semur 3: Kıyamet-i Cin

Yönetmen: Burak Çevik / Oyuncular: Zülfü Hamit Altın, Volkan Başaran, Mehmet Ali Çatal, Osman Cavcı, Gizem Tan / Süre: 83 dakika
 

 

İlk iki filmi seyirci tarafından büyük beğeni toplayan, ülkemizde ve Asya ülkelerinde büyük ilgi gören Semur serisinin bu üçüncü halkası, izleyiciye korku dolu dakikalar yaşatmaya devam ediyor…


Chantier Films dağıtımı ve BMS Film iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Semur 3: Kıyamet-i Cin; eşini kaybettikten sonra psikolojik buhranından biraz olsun kurtulmak için köyüne dönen Murat ile ona destek olmak adına sürpriz yaparak peşinden köye gelen arkadaşlarının başından geçenleri konu ediniyor.

Paranormal ve korku dolu olayların yaşandığı serinin en iyi filmi olduğunu iddia eden bu yapımda, eşi intihar eden Murat, köy evine gidip psikolojik bunalımını biraz olsun hafifletmeye karar verir.

Onu yalnız bırakmak istemeyen iş arkadaşları Mesut, Sevda ve Sinem de sürpriz yaparak Murat'ın peşinden gider, ancak bu ziyaret felaketleri de beraberinde getirir.

Bu sıra dışı olayları ve felaketleri bastırmak için Mesut eve bir hoca getirmeye karar verse de olaylar daha da içinden çıkılmaz bir hal alır, çünkü geçmiş hiçbir zaman masum değildir.


Sesler ve Suretler: Su Hayattır

Yönetmen: Gökçe Kaan Demirkıran / Katkıda Bulunanlar: Murat Ertel / Süre: 12 dakika
 

 

2015 yılından bu yana güncel içerikleriyle gelişimini sürdürürken izleyenlerin büyük beğenisini kazanan Allianz Motto Müzik'ten yeni bir belgesel…


Allianz Türkiye'nin beğenilen kurumsal YouTube kanalı Allianz Motto Müzik, 'Sesler ve Suretler' isimli yeni belgesel serisiyle, doğadaki farklı seslerin dönüştüğü suretlere ışık tutuyor.

Müziğe ve müzik kültürüne erişmek isteyenler için dijital dünyada buluşma noktası haline gelen Allianz Motto Müzik platformu, iklim krizine dikkat çeken yeni içerikleri ile beğeni topluyor.

Platformda yayına alınan Sesler ve Suretler belgesel serisi, izleyenlere doğaya yönelik bambaşka bir farkındalık kazandırmayı, doğadaki seslerin dönüştüğü suretleri göstermeyi amaçlıyor.

Sesler ve Suretler isimli mini belgesel serisinin Su Hayattır (Water is Life) temalı ilk bölümünü 4 Eylül Pazar günü izleyicilerle buluşturan Allianz Türkiye, gezegenin en önemli kaynaklarından olan suyun önemine vurgu yapıyor.

Dört bölümden oluşan mini belgesel serisinin ilk bölümü, geleneksel Türk müziğini elektronik müzik ile birleştiren Baba Zula grubunun kurucularından müzisyen ve prodüktör Murat Ertel'in anlatımıyla ekranlara geliyor.

Allianz Motto Müzik YouTube kanalında yayına giren belgeselin yönetmen koltuğunda Gökçe Kaan Demirkıran oturuyor.


Sesin ilk yankısı, doğada duyuluyor

Sesler ve Suretler belgesel serisinde, sesin aslında doğa ile başladığına dikkat çekiliyor.

Tıpkı insan gibi sesin de doğanın bir parçası olduğunun vurgulandığı belgeselin ilk bölümünde Murat Ertel ile

İstanbul'un farklı semtlerinde doğaya ait sesler yakalanmaya çalışılıyor.

İstanbul'un farklı mekânlarında, sokaklarında, şehrin tam ortasında doğanın izlerini arayan Ertel'in yolculuğu; izleyenlere doğa ile ilgili farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedefliyor.

İstanbul'un meşhur poyrazının, Haliç'in balıklarının, tarihi yarımadanın çınarlarının konu alındığı projede Murat Ertel'in arayışı, doğanın ne kadar yitirildiğini gözler önüne seriyor.

Yaklaşık 20 milyonluk nüfusuyla baş döndürücü ve kaotik bir şehir olan İstanbul, tarih boyunca ayakta kalan bir doğaya sahip.

Serinin ilk bölümü, metropolde bu doğadan ne kadar uzakta olduğumuzu da gözler önüne seriyor.

Doğaya ve doğadaki seslere farklı açılardan bakmayı amaçlayan belgesel, tüm karmaşanın içerisinde aslında doğanın asla yok olmadığını çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor.


Şimdi Yandık

Yönetmen: Onur Aldoğan / Oyuncular: Ersin Korkut, Tarık Papuççuoğlu, Nazlı Tosunoğlu, Murat Akkoyunlu, İrfan Kangı, Orçun Kaptan, Sinan Taşkan, Seda Demir, Esra Sönmezer, Uğur Serhan / Süre: 118 dakika
 

 

Tımarhaneye dönen ev ortamında sinkaflı sözlerin havalarda uçuştuğu bir durum komedisi…


CGV Mars Dağıtım ve ONN Medya iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalada izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Şimdi Yandık adlı bu komedi filmi; aynı evde birlikte yaşayan Mert, Cemil ve Faruk'un başından geçenleri konu ediniyor.

Mert, Cemil ve Faruk birlikte aynı evde yaşayan üç eski arkadaştır.

Mert'in sevgilisi Ceyda ile mutlu bir ilişkisi vardır ve evliliğe doğru adım adım gitmektelerdir ve görünürde her şey harikadır.

Cemil halen üniversitede muhasebe okumakta, karakter olarak aşırı korkak ve çekingendir genel olarak ders çalışarak hayatını sürdürmektedir.

Faruk ise hemen hemen her işe girip çıkmış, diğer ev arkadaşlarına göre çok daha aktif ve kurnazdır.

Bu üç arkadaş aynı evde yıllardır eksikleriyle de olsa yaşayıp gitmektedir ta ki bir gün Faruk aniden kapıyı açıp eve nefes nefese girene kadar!

Mert o gün sevgilisi Ceyda ile üçüncü yıllarını kutlayacaktır ve evlenme teklifi etmek için evde son hazılıklarını yapmaktadır, Cemil ise üniversitedeki sınavına gitmek üzere evden çıkacaktır.

Fakat tam o sırada ev arkadaşları Faruk korku içinde aniden eve girip kapıyı arkasından acilen kilitleyip ardından camı perdeyi kapatınca dışarıya çıkmak üzere olan Mert ve Cemil de neye uğradıklarını şaşırır.

Bu işe anlam veremeyen ikilinin sordukları soruları komiklikler ve akıl oyunlarıyla geçiştiren Faruk söylediği şeylerle arkadaşlarını ikna etmekte zorlanır.

Olanları anlamak için vakti olmayan Mert ve Cemil bu durumu çözmek isteseler de bir an önce dışarı çıkmaları lazımdır; yoksa Mert planladığı yemeğe geç kalacak, Cemil ise sınavını kaçıracaktır ama Faruk onların dışıarı çıkmasına izin vermemeye kararlıdır.

Ama asıl sorun halen kapıyı çalmamıştır…

Aynı evde yaşayan üç eski arkadaşın gün boyunca başından geçen komik olayların karşılıklı ilişkiler üzerinden anlatıldığı ve komşu, mahalleli ve akla gelmeyecek bir sürü karakterin aynı gün içinde eve gelmesiyle tımarhaneye dönen ev ortamında geçen bu durum komedisi izleyicisine kahkaha dolu dakikalar vaadetse de filmin tam manasıyla bir zaman kaybı olduğu da açıkça ortadır.


Yakari: Muhtşem Bir Macera

Yönetmen: Xavier Giacometti, Toby Genkel / Oyuncular: Diana Amft, Patrick Bach, Carla Becker, David Berton, Oliver Boettcher, Anika Bollmann, Achim Buch, Mia Diekow, Oscar Douieb, Florentine Draeger, Sascha Draeger, Julia Foelster, Michael Groetzsch, Volker Hanisch, Marek Harloff, Matthias Klimsa, Holger Mahlich, Balou Martin, Kai H. Moeller, Michaela Mylo, Tim Niebuhr, Michael Prelle, Kathleen Renish, Frank Richartz, Roman Rossa, Achim Schuelke, Marc Seidenberg, Hans Sigl, Liza Simmerlein, Anja Topf, Christos Topulos, Tom Trouffier, Juergen Uter, Marion Von Stengel, Maria Wardzinska, Lewis Weill, Peter Weis, Nadine Woebs, Tom Zahner / Süre: 82 dakika
 

 

Efsane çizgi roman şimdi sinemalarda…


CJ ENM dağıtımı ve Filmartı Film iş birliğiyle vizyona giren Yakari: A Spectacular Journey (Yakari, Le Film, Yakari: La Grande Aventure) adlı bu animasyon; Siu Kabilesi'nden küçük Yakari ile asi at Şimşek'in dostluğa uzanan serüvenlerini anlatıyor.

Siu Kabilesi'nden olan küçük Yakari, bir türlü uysallaştırılamayan asi at Şimşek'in peşinden giderken Büyük Kartal'la karşılaşır.

Yakari, Kartal'ın ona verdiği tüy sayesinde artık hayvanlarla konuşup onları anlamaya başlamıştır.

Yakari artık sahip olduğu bu yetenek sayesinde, tüm inatçılığına rağmen Şimşek'i ikna edip onunla dost olmayı başarır.

Artık yeni dostuyla birlikte kabilesini geri bulmak üzere bir yolculuğa çıkmaya hazırdır.


Yola Devam

Yönetmen: Panah Panahi / Oyuncular: Pantea Panahiha, Mohammad Hassan Madjooni, Rayan Sarlak, Amin Simiar, Masoud Tosifyan / Süre: 93 dakika
 

 

Göz alıcı, yaratıcı, zaman zaman komik, dokunaklı ve yürek burkan hikâyesiyle bu film, büyük sinemacı Jafar Panahi'nin oğlu Panah Panahi'nin yönettiği ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyor…


2021 yılında Cannes Film Festivali'nde yarışan, şimdi ise Başka Sinema dağıtımı ve Mars Production iş birliğiyle vizyona giren Hit the Road (Jaddeh Khaki) adlı bu film; farklı bir yol hikâyesini konu alıyor.

Kaotik ve hassas bir aile, aynı kendi aralarındaki ilişkiler gibi engebeli bir arazide yola çıkar, ama nereye doğru gittikleri tam olarak belli değildir.

Aslında Tahran'dan kuzeye, Türkiye sınırına doğru yolculuk ediyorlardır, ama sanki hayatın kendisini geride bırakmış gibilerdir.

Arka koltukta bacağı kırılmış gibi görünen bir baba, gözyaşlarına hâkim olamadığında gülmeye çalışan bir anne, kendi icadı bir karaoke ile kendisini meşgul eden bir çocuktan oluşan, dağınık fakat sevgi dolu bu aile yolculuk boyunca hasta köpekleri için endişelenirken, bir yandan da birbirlerinin sinirlerini bozmaktadır.

Tüm bu hengamenin içinde ise tek sessiz kalan ailenin en büyük gizemli erkek çocuğudur.


Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrimiçi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2022 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


AKM Yeşilçam Sineması

Bu hafta Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması'nda Pedro Almodóvar rüzgârı esiyor.

Yeşilçam Sineması'nın beyaz perdesinde bu hafta izleyicilerle buluşan İspanyol sinemasının dahi yönetmenine ait filmler şöyle:

  • Dönüş (Volver, 2006)
  • Kika (1993)
  • Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar (Mujeres al borde de un ataque de "nervios" / Women on the Verge of a Nervous Breakdown, 1988)

beIN CONNECT

Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün, izleyicilerine diledikleri zaman arzu ettikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT, bu ay birbirinden güzel filmleri evinize getirmeye devam ediyor. Platformun zengin kütüphanesinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Bülbül (Ye Ying - Le promeneur d'oiseau / The Nightingale, 2013)
  • Karlar Kralı Norm 2 (Norm of the North: King Sized Adventure, 2019)
  • Koruyucu (The Marksman, 2021)

GAİN

Uzun, kısa diziler, filmler, yaratıcı, güncel içerikler, belgeseller, spor, eğlence programları ve daha fazlasını istediği her zaman, her yerde izleyicisiyle buluşturan yeni nesil içerik platformlarından GAİN birbirinden benzersiz içerikleri aboneleriyle buluşturmaya devam ediyor.

Sadece GAİN'de bulabileceğiniz orijinal yapımlarla dolu dolu bir dünyayı izleyicilerine sunan platformun Biyografik Belgeseller kategorisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Elvis: Kral'ın Karanlık Yüzü (Elvis: The Other Side, 2020)
  • Genç Dehanın Futbol Yolculuğu (Cristiano Ronaldo: The One and Only, 2020)
  • Kara Mamba'ya Saygıyla (Kobe Bryant: A Tribute, 2020)

MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI, dünya festivallerinde dikkat çekmiş yapımlardan oluşan geniş seçkisini özel yayın kuşaklarıyla sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Amerikalı Amcam (Mon Oncle d'Amérique / My American Uncle, 1980)
  • Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir (2011)
  • Hatıra Kutusu (Memory Box, 2021)
  • İnatçılar (Hrútar / Rams, 2015)
  • Muhteşem Kadın (Una Mujer Fantástica / A Fantastic Woman, 2017)
  • Seninle Başım Dertte (En Liberté! / The Trouble with You, 2018)
  • Soygun (Good Time, 2017)

Netflix

190'dan fazla ülkede 221 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in bu hafta kütüphanesinde öne çıkan filmler şöyle:

  • 3096 Gün (3096 Tage / 3096 Days, 2013)
  • Amistad (1997)
  • Aşkı Yakala (Man Up, 2015)
  • Aşkın Dansı (Cuban Fury, 2014)
  • Av (2020)
  • Aya (2017)
  • Balık Tutma (The Great Outdoors, 1988)
  • Barbie Prenses Gücünde (Barbie in Princess Power, 2015)
  • Bizi Eva'dan Kurtar (Deliver Us from Eva, 2003)
  • Blair Cadısı (Blair Witch, 2016)
  • Brüj'da (In Bruges, 2008)
  • Buzulların İzinde: Görev Alaska (On the Trails of the Glaciers: Mission Alaska, 2015)
  • Çığlık Durduktan Sonra (Bros: After the Screaming Stops, 2018)
  • Danimarkalı Kız (The Danish Girl, 2015)
  • Despero (The Tale of Despereaux, 2008)
  • Dış Dokunuş (Spaced Out, 1979)
  • Doğruyu Söyle (Concussion, 2015)
  • Gün Geçtikçe (Al-khoroug lel-nahar / Coming Forth by Day, 2012)
  • Hayalet Sevgili (Over Her Dead Body, 2008)
  • Hırsızlar Kralı (The Hatton Garden Job: King of Thieves, 2018)
  • İz Bırakma (Leave No Trace, 2018)
  • Kaos, Bozukluk (Harag W' Marag / Chaos, Disorder, 2012)
  • Kasabadaki Yabancı (High Plains Drifter, 1973)
  • Koş Şişko Koş (Run, Fatboy, Run, 2007)
  • Liam Gallagher: Olduğu Gibi (Liam Gallagher: As it Was, 2019)
  • Oda (The Room, 2019)
  • Okyanus Kadar Derin (The Deep End of the Ocean, 1999)
  • Örümcek Ağı: İngiltere'nin İkinci İmparatorluğu (The Spider's Web: Britain's Second Empire, 2017)
  • Robin Hood (2010)
  • Tottaa Pataaka Alışveriş Merkezi (Tottaa Pataaka Item Maal, 2019)
  • Uykusuz Geceler (Layali bala noom / Sleepless Nights, 2012)
  • Uzak Ufuklar (Far and Away, 1992)
  • Wolf Alice: Yolda (Wolf Alice: On the Road, 2016)
  • Yol (The Road, 2015)
  • Zaman Tablosunun Olağanüstü Öyküsü (The Extraordinary Tale of the Times Table, 2013)

PuhuTV

Doğuş Holding çatısı altında kurulan ve "Sen Nasıl İzlersen" sloganıyla faaliyetlerini sürdüren PuhuTV; bilgisayar, mobil cihazlar ve akıllı televizyonlar üzerinden erişilebilen uygulama yayınlarının yanı sıra film, dizi, çocuk türlerinde yerli ve yabancı içerikler sunmaya devam ediyor.

İnternet üzerinden hizmet veren bir medya sağlayıcısı olan PuhuTV'nin yerli ve yabancı filmler kategorisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Bacurau (2019)
  • Tatilde Ne Yaptık? (What We Did on Our Holiday, 2014)
  • Zafer Taktiği (2022)
  • Zafere Götüren Milli Sır (2022)

SinemaTV

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun yanı sıra D-Smart, TV+ ve KabloTV platformları üzerinden de yayın yapan SinemaTV, yerli ve yabancı farklı türlerdeki kanallarında pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş aksiyon, macera, korku, komedi ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.

SinemaTV'nin izleyicilerine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Aşkın Dansı (Cuban Fury, 2014)
  • Bir Baba Hindu (2016)
  • Charlie'nin Çikolata Fabrikası (Charlie and the Chocolate Factory, 2005)
  • Göünmez Adam (Hollow Man, 2000)
  • Görünmez Adam 2 (Hollow Man II, 2006)
  • Kara Büyü (A Dark Song, 2016)
  • Karar Günü (Draft Day, 2014)
  • Oray (2019)
  • Ölümcül (Pernicious, 2014)
  • Özgür Balık (Back to the Sea, 2012)
  • Seni Görüyorum (I See You, 2019)
  • Uzun Kuyruk (Sur la piste du Marsupilami / HOUBA! On the Trail of the Marsupilami, 2012)
  • Yerinde Olsam (In Her Shoes, 2005)

SPI International

Uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde aksiyon ve gerilim ağırlıklı filmlere ağırlık veren FilmBox Extra, en parlak yıldızları, aksiyon, gerilim, heyecan dolu sürükleyici öykülerle birleştiren filmlerle serüvenin temposunu ekranlara taşımaya devam ediyor.

Hollywood ve İskandinav sinemasından birbirinden heyecanlı üç film, bu hafta FilmBox Extra ekranlarında sizleri bekliyor.

  • Beyazlar İçinde (Into the White, 2012)
  • Gizli Kod (Unlocked, 2017)
  • Kolay Para (Easy Money: Life Deluxe / Snabba cash: Livet deluxe, 2013)

TRT 1 & TRT 2

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri orijinal dilleriyle sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle:

  • Affedilmeyen (Unforgiven, 1992)
  • Akıllara Seza (2019)
  • Beyaz Balon (Badkonake sefid, 1995)
  • Bozkır (Kuşlara Bak Kuşlara, 2019)
  • Buğday (2017)
  • Deliler Fatih'in Fermanı (2018)
  • Don Kişot'u Öldüren Adam (The Man Who Killed Don Quixote, 2018)
  • İnsanın Esareti (Of Human Bondage, 1934)
  • Kayıp Teknenin İzinde (Pertsa & Kilu / Finders of the Lost Yacht, 2021)
  • Kon-Tiki (2012)
  • Makinistin Günlüğü (Dnevnik masinovodje / Train Driver's Diary, 2016)
  • Meraklı Köfteci (1976)
  • Mesaj (Contact, 1997)
  • Odaklan Büyükanne (Koncentrisi se, baba / Focus, Grandma, 2020)
  • Pororoca: Kaybolma (Pororoca, 2017)
  • Raoul Taburin (2018)
  • Rehineler (Zalozhniki / Hostages, 2017)
  • Tarzan Efsanesi (The Legend of Tarzan, 2016)
  • Uzak Ülke (2020)

Festival ve Etkinlik Ajandası

Adana Altın Koza Film Festivali

29'uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, çağımızın büyük ekolojik sorunlarını yedinci sanatın anlatım olanaklarını mükemmel kullanarak ele alan belgesellere özel bir bölüm ayırıyor: SÜRDÜRÜLE-MEZ.

Sürdürüle-mez bölümü için özel olarak seçilen "Ormanların Kurtarıcısı", "Buz Devri Parkı", "Bölge", "Hassas Mevzu" ve "Dünyanın Bütün Nefesleri" adlı belgeseller 12-18 Eylül tarihleri arasında, Adana Esas 01 Burda AVM CinemaPink salonlarında gösterilecek.

Gezegenin kalan son fosil yakıt kaynakları bir yandan iklim değişimini körüklerken bir yandan da yeni savaşlar çıkmasına sebep oluyor.

Yaşadığımız bunca yıkım, şiddet ve yoksulluk son yıllarda hem ekolojik hem ekonomik açıdan bir çözüm olarak görülen sürdürülebilirlik kavramının sınırlarını zorluyor.

Gezegenin bir kısmı kuraklıktan kavrulurken bir kısmını seller götürüyor, afetlerin hiçbiri artık doğal olarak nitelendiremeyeceğimiz bir boyuta ulaşıyor.

İnsanların bir kısmı aşırı üretim ve gereksiz tüketimle çevreyi kirletirken derin yoksulluklar da yaratıyor, Afrika ülkeleri açlık sınırında kalmaya devam ediyor.

Ne Afganistan'da insan hakları korunabildi ne Rusya-Ukrayna savaşı önlenebildi, Yemen'de, Madagaskar'da, Sri Lanka'da ve başka birçok yerdeki krizler git gide derinleşiyor.

Bu denli eşitsizlik adalet duygusunu da köreltti, antroposen çağın sürdürüle-mez noktasına geldik, haliyle sinemacılar da bu duruma seyirci kalmıyor.

Sorunları tespit ederken umutsuzluğa teslim olmayan, insanlık suçlarını ihbar ederken en beklenmedik yerlerde direniş hikayeleri bulan bu eşsiz filmler bize gündemi değiştirme ihtimalini hatırlatacak gibi görünüyor.
 


Ormanların Kurtarıcısı

Sinema tarihine Altın Palmiye ve Oscar ödüllü Teneke Trampet başta olmak üzere bir dizi önemli film armağan eden, 1960 yılında Yeni Alman Sineması'nın öncülerinden biri olarak kamera arkasına geçen Volker Schlöndorff, The Forestmaker (Der Waldmacher) adlı film ile Afrika'da umut filizleriyle dolu bir belgesel ortaya koyuyor.

Büyük ustayı 82 yaşında Nijer'e sürükleyen macera; sürdürülemez bir yoksulluğa ormanlarla engel olan, milyonlarca hektar araziyi doğal bitki örtüsünü canlandırarak ağaçlandıran, bu sayede Büyük Sahra Çölü'nden rüzgarla taşınan kumlara karşı tarım alanlarını koruyan ve tahıl üretimini arttıran Tony Rinaudo'nun çalışmasını görüntülemek.


Buz Devri Parkı

Luke Griswold-Tergis, Pleistoscene Park adlı bu filminde; Kuzey Sibirya'da, Saka Cumhuriyeti sınırları içinde 1996 yılında kurulan Buz Devri Parkı ile bir tür ütopyayı kadrajına alıyor.
 

 

Buz Devri Parkı, soğuğa dayanıklı Yakut atlarının, yakların, misk sığırlarının otladığı ve bitki örtüsünü beslediği, permafrost tünellerde yiyecek depolanan bir bilimsel proje.

Ancak bu kadarla kalmıyor, Sergey ve Nikita Zimov adlı baba-oğul bilimadamları bu proje ile buz devri ekosistemini yeniden yaratmayı hedefliyor ve son kertede küresel ısınmaya meydan okuyan bir deney yapılıyor.


Hassas Mevzu
 

 

Karl Malakunas, bir yanıyla doğa belgeseli bir yanıyla aksiyon filmi denebilecek çarpıcı bir yapım olan Delikado adlı filminde; Filipinler'in "son ekolojik sınırı" olarak nitelendirilen Palawan'ı korumak için mücadele eden çevre gönüllülerinin on üç tanesi yasa dışı ağaç kesenlerin elektrikli testerelerine el koymaya çalışırken silahla vurularak öldürülüşünü ele alarak hem izleyiciyi bu yeryüzü cennetine götürüyor hem de onun nasıl cehenneme çevrildiğini gösteriyor.


Bölge

2022'nin en çok ödül toplayan belgesellerinden biri olan The Territory adlı film ile Alex Pritz; Brezilya'nın yerlisi Uru-eu-wau-wau halkının yaşadıkları yağmur ormanlarını yağmacılardan ve istilacılardan koruma mücadelesine odaklanıyor.
 

 

Yönetmen Alex Pritz filmi, ilk kez 1981 yılında temas kurulan ve o günden bu yana toprakları peyderpey çiftçiler tarafından gasp edilen Uru-eu-wau-wau halkıyla birlikte çekti.

Uru-eu-wau-wau bölgesi yağmur ormanları talanına karşı savunma hattı işlevi görüyor.

Üç yıla yayılan bir süreçte geçen filmin yapımcıları ünlü yönetmen Darren Aronofsky ve The Cave ile Oscar adayı olan, deneyimli yapımcı Sigrid Dyekjaer.


Dünyanın Bütün Nefesleri

Hem havası hem sosyal çevresi kirlenmiş olan Yeni Delhi'de Nadeem ve Muhammed Saud adlı iki kardeşin, kent ortamına adapte olmuş ve ekosistemine girmiş karaçaylakları kurtarma çabasını konu alan All That Breathes yılın en başarılı belgeseli olarak nitelendiriliyor.
 

 

Cannes Jürisi Altın Göz Ödülü'nün gerekçesi olarak kurduğu cümle filmin niteliğini mükemmel özetliyor:

Yıkım içindeki dünyada her hayatın ve her küçük eylemin ne kadar önemli olduğunu anımsatan bir film…

Shaunak Sen'in yönetmenliğini üstlendiği bu film ocak ayında Sundance, mayıs ayında Cannes film festivallerinde en iyi belgesel seçildi.


Bir Zamanlar Gelecek: 2121 Adana Altın Koza Film Festivali'nde!

Serpil Altın'ın ilk uzun metraj bilimkurgu filmi Bir Zamanlar Gelecek: 2121 bu sene 29'uncusu gerçekleşen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapacak.

Yapımcılığını Korhan Uğur ve Serpil Altın'ın üstlendiği film, 12-18 Eylül tarihleri arasında Adana'da gerçekleşecek festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda jüri karşısında olacak.
 

 

Başrollerini Selen Öztürk, Çağdaş Onur Öztürk, Ayşenil Şamlıoğlu ve Sukeyna Kılıç'ın paylaştığı filmin konusu ise şöyle:

Gelecekte iklim krizi ve kıtlık sebebiyle yeryüzü yaşanılmaz hale gelir. "Kıtlık Kanunları" gereği sisteme getirilen yeni hayat karşılığında, yaşlı neslin yok edilmesi zorunludur.

Bu sistemde yaşayan bir ailenin hayatı ise yeni bebek haberiyle değişir.

Senaryosunu Korhan Uğur ve Serpil Altın'ın birlikte yazdıkları film Türkiye'nin ilk sürdürülebilir (Yeşil film /prodüksiyon ilkelerine sadık kalmaya gayret eden) film girişimidir.

Görüntü yönetmenliğini Kaan Çalışkan'ın üstlendiği, kurgusunu Erkan Tekemen ve Serpil Altın'ın, sanat yönetmenliğini Özüdoğru Cici'nin, müziklerini Cihan Güçlü'nün yaptığı filmin poster tasarımında ise Galip Aksular imzası bulunuyor.


Doğuş Otomotiv Plus'ta Mehmet Sindel'le Sinema Atölyesi

Geçtiğimiz dönemlerde Doğuş Otomotiv'in sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde, çevrenin korunmasıyla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla, tamamı atık otomobil parçalarından oluşturulan üç figüratif esere ve daha sonra da İstanbul Kuşları Sergisi'ne ev sahipliği yapan Doğuş Otomotiv Plus Deneyim Merkezi şimdi de Sinema Atölye Plus'ı gerçekleştiriyor.

Doğuş Otomotiv'in yeni modellerinin yanı sıra gelecek, sürdürülebilirlik ve inovasyonla ilgili öngörülerini sunduğu, aynı zamanda kültür ve sanatla ilgili projeleri ve deneyimleri paylaştığı Doğuş Otomotiv Plus Deneyim Merkezi yeni bir aktiviteyle misafirlerini ağırlamaya hazır: Sinema Atölye Plus.

Atölye'nin ilk konuğu da sinema anlatıcısı, eğitmen ve yazar Mehmet Sindel olacak.


Film nasıl okunur?

Sinema Atölye Plus'ta üç atölye çalışmasına imza atacak olan Mehmet Sindel'in ilk etkinliği 14 Eylül günü film okuması olacak.

Mehmet Sindel'in bir filmin nasıl okunduğuna ilişkin bilgiler vereceği film okuma atölyesinde, filmin kurgu, senaryo, görüntü, müzik, sinematografi gibi temel teknik unsurlarının yanı sıra, anlam, tema, mesaj, alt mesaj gibi unsurları interaktif olarak sahne sahne analiz edilecek.


Her ay yeni bir atölye

Sinema Atölye Plus'ta Mehmet Sindel'in konuk olarak yer alacağı atölyelerden bir diğeri ise ekim ayında gerçekleştirilecek olan "Yol Filmleri" atölyesi olacak.
Mehmet Sindel'in son atölye çalışması ise kasım ayında "Filmler ve Teknoloji" olacak.


Sınırlı sayıda davetiye kazanma şansı

Mehmet Sindel'in gerçekleştireceği ilk etkinlik olan "Film Okuma" atölyesine katılmak için davetiye kazanmak da mümkün.

Bunun için, Doğuş Otomotiv'in resmi instagram hesabını takip etmeniz yeterli; hesaptan paylaşılacak üç soruya doğru yanıt veren ilk 20 kişi, 14 Eylül'de Galataport Doğuş Otomotiv Plus'ta düzenlenecek ilk atölyeye davetiye kazanabilecek.


Luma Kısa Film Festivali

Yeditepe Üniversitesi Sinema Kulübü ve Ay Yapım'ın, hayal ettiği kısa film projelerini gerçekleştirmek isteyen yetenekli öğrencileri desteklemek ve genç yetenekleri teşvik etmek amacıyla düzenlediği Luma Kısa Film Festivali'nin ikincisi, 24-27 Ekim tarihleri arasında Yeditepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek.

Yalnızca öğrencilerin katılabileceği yarışmada öğrenciler "Kısa Film Yarışması", "Kısa Film Senaryo Yarışması" ve "Uzun Metraj Film Senaryo Yarışması" olmak üzere üç farklı kategoride yarışacak.

Başvurular, 18 Eylül Pazar gününe kadar festivalin web sitesi lumakisafilm.yeditepe.edu.tr adresi üzerinden yapılabilecek.

Festival boyunca kısa film gösterimlerinin yanı sıra söyleşiler ve atölye çalışmaları da yapılacak.


Kısa ve uzun metraj senaryo yarışması

Luma Kısa Film Festivali, üretim aşamasındaki projeleri destekleyerek genç yetenekli öğrencilerin senaryo yazmasını ve film çekmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.

İlk aşamada Kısa Film Senaryo Yarışması kapsamında öğrencilerin kısa film senaryoları ve proje dosyaları değerlendirilecek.

Finale kalan proje sahiplerinin ana jüriye yapacakları sunum sonrasında seçilen üç kısa film projesine ayrı ayrı 20 bin TL "Kısa Film Yapım Desteği Ödülü" verilecek, Uzun metraj senaryo yarışması sonucunda da bir projeye "En İyi Senaryo Ödülü" olarak 20 bin TL destek verilecek.
 

 

Kısa film yarışması

Festival kapsamında düzenlenen kısa film yarışmasında da Yeditepe Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema Bölümü öğretim üyeleri ve kısa film yönetmenlerinden oluşan ön jüri ile sektörün önde gelen isimlerinden oluşan ana jüri üyeleri yılın en iyi 10 öğrenci filmini belirleyecek.

Seçki içerisinden ana jürinin belirleyeceği bir filme "En İyi Kısa Film Ödülü" olarak 15 bin TL verilecek.

Ayrıca 10 filmlik kısa film seçkisi festival kapsamında gösterilecek ve Yeditepe öğrencilerinin oylarıyla bir kısa filme de "İzleyici Ödülü" olarak 10 bin TL; jürinin belirlediği bir filme ise 10 bin TL mansiyon ödülü verilecek.


Geçen senenin kazananları

Geçen sene 24-26 Mayıs tarihleri arasında, ilk kez düzenlenen ve 300'ün üzerinde öğrencinin başvurduğu Luma Kısa Film Festivali'nde; "Kısa Film Yarışması", "Kısa Film Senaryo Yarışması" ve "Uzun Metraj Senaryo Yarışması" kategorilierinde kazananların ödülleri verildi.

Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salonu'nda yapılan kapanış törenine katılan ve ödül kazanan projelere ödüllerini veren isimler arasında İSTEK Eğitim Yönetim Kurulu Başkanı Barış Dalan, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, Ay Yapım'dan Kerem Çatay ve Yamaç Okur, senaristler Ece Yörenç ve Sema Ergenekon, yönetmenler Onur Saylak ve Erdem Tepegöz de yer aldı.

Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, "Bir akademisyen olarak şunu düşündüm: Sinema aslında bizim çok önemli bir parçamız. Doğduğumuz andan itibaren bir şeyler izlemeye başlıyoruz. Şu anda da hayatımızın çok büyük bir kısmı; entelektüel tartışmalarımız, eğlencemiz, birbirimize aktardığımız konular… Gerçekten sinema bizi yaşama bağlıyor. Ve şimdi sizi bu kadar verimli, heyecanlı, böyle başarılı bir yarışmanın ödül töreninde görmek çok büyük bir mutluluk" şeklinde düşüncelerini dile getirdi.

Ay Yapım Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Çatay da yeni yetenekleri, yeni projeleri keşfetmenin en doğru yolunun bu festivaller olduğunu söyledi.

Çatay, "İnşallah Luma Kısa Film Festivali'nin 10'uncu yılında da benzer konuşmaları yapıyor oluruz. Sayın rektörümüze ev sahipliği için teşekkür ediyoruz. Sinema kulübüne, en çok da bu kadar kısa sürede başvuruda bulunduğunuz için siz öğrencilere teşekkür ediyorum. İnşallah her birinizin bu filmlerini bir gün bir yerde izleriz." diyerek düşüncelerini aktardı.

Yönetmen Ali Bilgin, oyuncu ve yönetmen Erkan Kolçak Köstendil ile senarist Sema Ergenekon'dan oluşan kısa film yarışması ana jürisinin belirlediği 10 kısa filmden oluşan Luma Kısa Film seçkisi 3 gün boyunca yönetmen ve ekiplerin katılımıyla Yeditepe Üniversitesi'nde gösterildi.
 

 

10 bin TL değerindeki "En İyi Kısa Film Ödülü"; sürpriz ve sarsıcı finale koşarken anlatım ve diyalog dilindeki sadeliği ve gerçekçiliğiyle yarattığı gafil avlama becerisiyle daha büyük ve derin bir etki yaratmayı başaran Halil Ercüment Çayır'ın "İlk 10000" isimli kısa filmine verildi.

Yeditepe Üniversitesi öğrencilerinin oylarıyla belirlenen 5 bin TL'lik "İzleyici Ödülü"nü Celal Yücel Tombul'un "Meryem" adlı filmi alırken, 5 bin TL'lik Mansiyon Ödülü ise incelikli bir emekle, birkaç dakikada derin ve değerli ‘başkaldırış yaşatır' önermesini iletme becerisiyle doyurucu bir etki yaratan Baturay Tunçat'un "Gün Işığı" adlı kısa filmine verildi.

Ön jürinin belirlediği 10 kısa film projesinin senarist ve yönetmenleri, senarist Ece Yörenç, yapımcı Kerem Çatay ve yönetmen Onur Saylak'tan oluşan ana jüriye sunumlarını gerçekleştirdi.

Jürinin seçtiği Hasan Aydın "Baykuş Sesleri ve Sinekler", Ahmet Duvar "Karayazı" ve Arif Canpolat "Kuşlar İşer mi" isimli kısa filmlerini gerçekleştirebilmeleri için 15 bin'er TL değerindeki "En İyi Senaryo" ödüllerini aldılar.

Ayrıca ilki düzenlenen Luma Kısa Film Festivali'ne özel, finale kalan 10 kısa film projesine filmlerini çekmeleri halinde Ay Yapım tarafından color ve ses miksaj işlemlerini kapsayan Post Prodüksiyon Ödülü verildi.

Ahmet Katıksız, Erdem Tepegöz ve Pelin Esmer'den oluşan uzun metraj senaryo yarışması jürisi de 15 bin TL'lik "En İyi Senaryo Ödülü"nü; iyi bir fikirden yola çıkarak inşa ettiği hikayesini anlatırken kurduğu gerçeküstü ve özgün dünyaya inandırmaktaki başarısı, akıllıca ve akıcı yazılmış dialogları ve en nihayetinde yaratığı güçlü etkiden dolayı Batıkan Köse'nin "Bana Yaklaşan Bir Martı mı Yoksa M Harfi mi?" projesine verirken 5 bin TL'lik Mansiyon Ödülü'nü ise yalın bir senaryo dili ve sahne yazımında hissettirdiği güçlü atmosfer öğelerini, vicdan ve yüzleşme kavramlarıyla anlatabildiği gerekçesiyle Ömer Sami Ciminli'nin "Rüzgarla Beraber" projesine verdi.


Netflix Series Lab

Türkiye'nin kreatif endüstrisini geliştirmek amacıyla çeşitli projeler hayata geçiren Netflix Grow Creative ekibi, Series Lab projesi ile senaryo yazarlarına ve yazar adaylarına yazarlık becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler vermeye hazırlanıyor.

Uluslararası dizi/film endüstrisi profesyonellerinin mentorluk yapacağı, 1 Kasım'da başlayacak ve beş ay sürecek eğitimlere Netflix yöneticileri de eşlik edecek, 1 Kasım'da başlayacak eğitimler 28 Şubat'ta sona erecek.

Netflix Türkiye'nin Tatino Films ve Impact Hub iş birliği ile gerçekleştirdiği Series Lab projesine başvurular 25 Eylül'e kadar devam edecek.

Başvurular Impact Hub'ın web sitesi üzerinden yapılıyor.
 

 

Netflix Series Lab için geri sayım başladı!

Türk kreatif endüstrisini desteklemeyi sürdüren Netflix Türkiye, Tatino Films ve Impact Hub iş birliği ile "Netflix Series Lab" projesini hayata geçirdiği projenin amacı, dizi yazarlığı alanında kariyerini geliştirmek isteyen yaratıcıları içerik geliştirme aşamasında uygulamalı eğitimlerle desteklemek ve ana fikirden ilk bölümün taslak senaryosuna kadar olan kreatif sürece enerji katmak olacak.

Eğitimlerin odağında "dünyada en çok izlenen Netflix dizileri" olacak

Türk kreatif endüstrisine dünya çapında destek vermek amacıyla Series Lab projesini hayata geçiren Netflix Türkiye, beş ay sürecek uygulamalı eğitimlerle senaryo yazarlarının Netflix'in dünyada en çok izlenen dizi formatlarına en iyi şekilde uyum sağlamalarına odaklanacak.

Series Lab, izleyicilerin ilgisini çekecek diziler yazma konusunda katılımcıları geliştirmeyi, onları uygulamalı ve birebir eğitimlerle destekleyerek proje geliştirme sürecinden uygulamaya koyma aşamasına kadar onlara rehberlik edecek.

Katılımcılar eğitimler boyunca global dizi sektöründeki trendler hakkında güncel bilgi sahibi olurken dünyanın farklı coğrafyalarından izleyicilerin ihtiyaçlarını anlama noktasında deneyim kazanacaklar.


Uluslararası dizi/film sektörünün önde gelen isimleriyle tanışma fırsatı

Netflix Series Lab ilk etapta yüz yüze gerçekleşecek beş günlük yoğun atölye çalışmalarının ardından üç aylık online eğitimlerle devam edecek.

Ardından Netflix yöneticilerinden oluşan bir gruba projelerini birebir sunma imkanına sahip olacak olan katılımcılar çok farklı ülkelerin yaratıcı endüstrilerinden mentorlar eşliğinde üç haftalık özel bir eğitim daha alacaklar.

Proje, katılımcılara Netflix'in içerik geliştirme, sunma ve gerçekleştirme süreçlerini anlamanın yanı sıra dünyadaki yaratıcı endüstriden üst düzey isimlerle tanışma fırsatı sunacak.


Türkisches Film Festival Berlin

Arthood Entertainment tarafından 14-18 Eylül tarihlerinde Babylon Sineması'nda ilki düzenlenecek olan 1'inci Türk Filmleri Festivali Berlin (TFFB) zengin bir film programı ve yan etkinliklerle sinemaseverlerle buluşuyor.

Türkiye'den birçok sinemacıyı Berlin'de ağırlayacak olan festival ilk yılında iki ülke arasında güçlü bir kültürel diyalog kurmayı amaçlıyor.
 

 

Bu yıl 14-18 Eylül tarihlerinde ilk kez gerçekleşecek olan 1'inci Türk Filmleri Festivali Berlin (TFFB), BABYLON Sineması'nda izleyicisini geniş kapsamlı bir programla karşılıyor.

Festival, Türkiye'den uluslararası alanda başarılı yönetmenlerin yanı sıra, yeni yeteneklerin hem tarihsel geçmişe bakan hem de güncel ve önemli konuları ele alan yaklaşık 25 uzun metrajlı, belgesel ve kısa filminden oluşan bir seçkiye odaklanacak.

Film gösterimlerinin yanı sıra sektörün deneyimli yapımcı, yönetmen ve oyuncularının katılacağı panel ve söyleşilerden oluşan yan etkinlikler de sinemaseverlerle buluşacak.

Kendisini kültürler arası karşılıklı anlayışın destekleyicisi ve bir köprü olarak gören 1'inci Türk Filmleri Festivali Berlin, kültürel benzerlik ve farklılıkları filmlerin duygusal açıdan çekici sunumuyla hassas bir şekilde ele almayı ve Almanya ile Türkiye arasında sinema üzerinden bir diyalog kurmayı amaçlamaktadır.

Festival, sinema severleri ve film endüstrisini Berlinli izleyicilerle buluşturmak, daha derin bir anlayış ve kültürel alışverişe olanak sağlayacak bir sinerji yaratmak isteğiyle yola çıkıyor.

Filmleri seçerken her türlü çeşitliliğe ve farklılığa büyük önem veren ve programına buna göre şekillendiren festivalin programında son yılların ödüllü ve çok konuşulan Türkiye yapımı filmleri yer alıyor.


Festivalin açılış filmi yılın ses getiren belgeseli "Aşk, Mark ve Ölüm"

Festival, Cem Kaya'nın bu yıl Berlinale Panorama bölümünde Seyirci Ödülü alan, Almanya'daki iş gücünün temelini oluşturan göçmenlerin müzikle ilişkisini konu edinen etkileyici belgeseli "Aşk, Mark ve Ölüm" filmiyle 14 Eylül'de açılışını yapacak.

Yönetmen Cem Kaya ve filmin yapımcıları gösterimin ardından soru cevap bölümünde seyircinin sorularını yanıtlamak için sahnede olacaklar.
TFFB'nin ilk yılında titizlikle seçilen programında birbirinden güçlü filmler yer alıyor.

Sundance Film Festivali ve Berlinale'den ödüller alan, Rusya-Ukrayna savaşına küçük bir köyün parçalanması üzerinden bakan "Klondike", Ferit Karahan'ın katıldığı dünya festivallerinden otuza yakın ödül alan yatılı okul karanlığını distopik bir evrende anlattığı son filmi "Okul Tıraşı", Semih Kaplanoğlu'nun Cannes'da dünya prömiyerini yapan, karakterlerini inanç-maddiyat ikilemine sıkıştırdığı son filmi "Bağlılık Hasan", Toronto Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan, Antalya ve Ankara Film Festivalleri'nden ödüller alan Emre Kayiş'in ilk filmi "Anadolu Leoparı" ve Ahmet Necdet Çupur'un kendi hikayesinden yola çıkarak hayatlarında değişiklikler yapmak isteyen kardeşlerinin hikayesine odaklandığı sarsıcı belgeseli "Yaramaz Çocuklar" programın öne çıkan filmlerinden bazıları.

Son yılların çok konuşulan, katıldığı her festivalden ödüller alan Azra Deniz Okyay'ın "Hayaletler", Ümit Ünal'ın "Aşk, Büyü vs"., Leyla Yılmaz'ın "Bilmemek" ve Serdar Kökçeoğlu'nun "Mimaroğlu" belgeseli de program kapsamında seyirciyle buluşacak filmler arasında.

Gösterimlerin ardından film ekiplerinin katılımıyla gerçekleşecek Q&A'ler kapsamında yönetmen ve oyuncular Berlinli sinemaseverlerle buluşacak.


Özel gösterimler ve kısa film seçkisi

Pelin Esmer'in Barış Bıçakçı ile senaryosunu yazdığı son yılların en sevilen Türk filmlerinden "İşe Yarar Bir Şey", Mahmut Fazıl Coşkun'un Venedik Film Festivali ödüllü darbe kara komedisi "Anons" ve Aslı Özge'nin Almanya'daki ötekileştirmeye ufak bir taşra kasabasından baktığı, suç ve gerilim dolu "Ansızın" filmi de özel gösterimler kapsamında festivalin öne çıkanları arasında.

Pelin Esmer, Mahmut Fazıl Coşkun ve Aslı Özge film gösterimlerinin ardından soru cevap kısmında seyirciyle buluşacak.

Son iki yılın ödüllü kısa filmlerinden oluşan bir seçkiye programında yer veren festival kapsamında gösterilecek kısa filmler arasında Can Merdan Doğan'ın "Stilletto", Onur Güler'in "Yara", Ceylan Özgün Özçelik'in "Ankebût", Zeynep Dilan Süren'in "Büyük İstanbul Depresyonu" ve Murat Uğurlu'nun "Tapınak" filmleri yer alıyor.
Özlem Sarıyıldız'ın "Welcomed to Germany?" kısa filmi Türkiye'den Almanya'ya son yıllarda artan yeni göçün görsel/işitsel temsilini ortaya koyuyor.


Panel ve söyleşilerden oluşan iddialı yan etkinlikler

Festival film gösterimlerinin yanı sıra iddialı yan etkinliklerle Türkiye sinemasının deneyimli isimlerini festival kapsamında Berlin'de konuk ediyor.
Aslı Özge, Pelin Esmer, Cem Kaya, Mert Fırat, Mahmut Fazıl Coşkun, Leyla Yılmaz, Azra Deniz Okyay, Ferit Karahan ve Özlem Sarıyıldız'ın katılacağı panel ve söyleşiler kapsamında seyirciyle güçlü bir diyalog kurmak hedefleniyor.

Berlin merkezli film şirketi Arthood Entertainment tarafından düzenlenen 1'inci Türk Filmleri Festivali Berlin, Berlin Senatosu Kültür ve Avrupa Bölümü ve Goethe Enstitüsü'nün Alman Film Festivalleri Fonu tarafından destekleniyor.

Berlin'in önemli bağımsız sinemalarından Babylon'un ev sahipliği yaptığı festivalin ekibi ise uluslararası sinemacılardan oluşuyor.

Said Nur Akkuş'un festival yönetmenliğini yaptığı 1'inci Türk Filmleri Festivali Berlin'in, eş yönetmenliğini Felix Glück, sanat yönetmenliğini Francesca Vantaggiato ve Nesligül Satır üstlenirken, program koordinatörlüğünü ise Sinan Yusufoğlu yürütecek.

1. TFFB Film Programı:

Uzun Metrajlı Filmler

  • Amina (Kıvılcım Akay, 2019)
  • Anadolu Leoparı (Emre Kayis, 2021)
  • Aşk, Büyü, Vs. (Ümit Ünal, 2019)
  • Bağlılık Hasan (Semih Kaplanoğlu, 2021)
  • Bembeyaz (Necip Çağhan Özdemir, 2021)
  • Bilmemek (Leyla Yılmaz, 2019)
  • Ceviz Ağacı (Faysal Soysal, 2020)
  • Dirlik Düzenlik (Nesimi Yetik, 2020)
  • Hayaletler (Azra Deniz Okyay, 2020)
  • Klondike (Maryna Er Gorbach, 2022)
  • Mimaroğlu (Serdar Kökçeoglu, 2020)
  • Okul Tıraşı (Ferit Karahan, 2021)
  • Yaramaz Çocuklar (Ahmet Necdet Çupur, 2021)

Özel Gösterimler

  • Anons (Mahmut Fazıl Coşkun, 2018)
  • Ansızın (Aslı Özge, 2016)
  • İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017)
  • Kısa Film Seçkisi
  • Akıntı (Arda Ekşigil, 2021)
  • Ankebût (Ceylan Özgün Özçelik, 2020)
  • Büyük İstanbul Depresyonu (Zeynep Dilan Süren, 2020)
  • Cemile Sezgin (Aylin Kuryel, Raşel Meseri, 2020)
  • Disonans (Ramin Matin, 2021)
  • Hello Afrika (Hasan Serin, 2020)
  • Kıyamette İyi Görünmeliyim (Ayçe Kartal, 2021)
  • Medcezir Tango (Meriç Atalar, Isabel Loyer, 2021)
  • Stiletto (Can Merdan Doğan, 2021)
  • Tapınak (Murat Uğurlu, 2020)
  • Toz Olmak (Hüseyin Aydın Gürsoy, 2020)
  • Willkommen In Deutschland? (Özlem Sarıyıldız, 2018)
  • Yara (Onur Güler, 2020)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU