Yarı iletkenler ve egemenlik: Türkiye için Hindistan'dan uygulama örnekleri

Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Giriş: Neden yarı iletkenler önemlidir?

Yarı iletkenler, modern dijital dünyanın görünmeyen motorlarıdır.

Her akıllı telefon, elektrikli araç, bulut sunucusu, yapay zeka uygulaması veya modern silah sistemi çiplere -yarı iletkenlere dayanır.

Yarı iletken teknolojisine hâkim olmak artık sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir meseledir.

Çipleri yerel olarak üretebilen ülkeler, tedarik şoklarına, yaptırımlara ve küresel kesintilere karşı daha az kırılgandır.

Dijital ve teknolojik egemenlik hedefleyen ülkeler için yarı iletken üretim kapasitesi oluşturmak stratejik bir zorunluluktur.

Kovid-19 pandemisi, ardından gelen jeopolitik gerilimler ve ihracat kısıtlamaları, Tayvan ve Güney Kore gibi birkaç küresel merkeze aşırı bağımlılığın risklerini gözler önüne serdi.

Günümüzde yarı iletkenler, enerji kaynakları kadar hayati hale gelmiş ve bu teknolojilere hâkimiyet, dijital bağımsızlıkla eşdeğer oldu.

Kaldı ki birçok enerji altyapı teknolojileri için de yarı iletkenler mutlaka gerekli.


Hindistan'ın stratejisi: Yatırımlar, politikalar ve küresel iş birliği

Hindistan, küresel yarı iletken sahnesinde en iddialı oyunculardan biri haline geldi.

Aralık 2021'de başlatılan ve 76 bin crore rupi (yaklaşık 10 milyar ABD doları) tutarında bir teşvik paketi içeren Hindistan Yarı İletken Misyonu (India Semiconductor Mission - ISM), ülkenin büyük bir çip üretim ve inovasyon merkezi olma vizyonunun temelini oluşturdu.

Bu politika, tasarım ve üretimden montaj ve paketlemeye kadar çip değer zincirinin tüm aşamalarında yerli yeteneklerin gelişmesini sağlıyor.

Bu, Türkiye'nin de gözlemlemesi ve yakından takip etmesi gereken bir örnektir.

Uzmanlar, dijital egemenliğin çip düzeyinde başladığını ve bunun yapay zeka yığınları, bulut altyapısı, uydular, mobil ağlar, akıllı cihazlar ve kamu sistemleri gibi alanlara temel teşkil ettiğini vurguluyor.

ASSOCHAM'dan Sunil Gupta'nın ifadesiyle:

Çipler temeli oluşturur... İşletim sistemleri, veri kümeleri, modeller ve nihayetinde uygulamalar geliştirmeye başlarsınız.


Hindistan Hükümeti tahminlerine göre, 2023'te 38 milyar ABD doları olarak değerlenen Hindistan'ın yerli yarı iletken pazarı, 2024-25'te 45–50 milyar ABD dolarına, 2030 yılına kadar ise 100-110 milyar ABD dolarına ulaşacaktır.

Bu, Hindistan'ı on yılın sonunda 1 trilyon doları aşması beklenen küresel yarı iletken endüstrisinde lider bir oyuncu haline getirme potansiyeline işaret ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tam da bu sebepten Türkiye'nin de "Millî Teknoloji Hamlesi" bakımından bu gelişmeler yakından takip edilmeli.

Hindistan, Micron'un Gujarat'taki ATMP tesisi, Tata‑Powerchip'in Dholera'daki yeni fabrikaları, CG Power-Renesas ortaklığı, Kaynes Semicon ve HCL‑Foxconn iş birliği gibi projelerle toplamda 1,55 lakh crore rupi (nerdeyse 19 milyar ABD doları) tutarında teyit edilmiş yatırım çekti.

Bu projeler yıllık 24 milyardan fazla çip üretmeyi ve on binlerce istihdam yaratmayı hedefleiyor.

Ayrıca Hindistan, teknolojik altyapısını güçlendirmek amacıyla uluslararası ittifaklar kuruyor.

7. Fraunhofer Yenilik ve Teknoloji Platformu (FIT 2025) kapsamında Hindistan ve Almanya, CMOS çip tasarımı, MEMS, sensörler, paketleme ve iş gücü gelişimine odaklanan ortak bir bilgi yol haritası açıkladı.

Bu gelişme, Hindistan'ın politika teşviklerini Ar-Ge ortaklıkları ve küresel uzmanlıkla tamamlamak istediğini gösteriyor.


Teknolojik egemenlik: Çipler nasıl bağımsızlık sağlar?

Teknolojik egemenlik sadece çip üretmekle ilgili değil; dijital ekonominin temeline sahip çıkmakla ilgili.

Uzmanlar, tam dijital özerkliğin, tasarım, dökümhane, OSAT (çip montaj ve test hizmetleri) ve bulut ile yapay zeka altyapısıyla entegrasyon dahil olmak üzere tüm teknoloji yığınında yerli hâkimiyet gerektirdiğini belirtiyor.

Bu özellikle küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılığı azaltmak isteyen Hindistan gibi ülkeler için önemli (ve tabii Türkiye için de önemli).

Hindistan, önümüzdeki 10 yıl içinde çip ithalat faturasını 10-20 milyar ABD doları azaltmayı hedefliyor.

Bu hedefe ulaşmak için kamu ve özel sektör iş birliğiyle tasarım kümeleri, paketleme merkezleri ve Ar-Ge merkezleri kurulmakta, böylece kendi kendini sürdürebilen bir ekosistem inşa ediliyor.

Bu yaklaşım, çip üreten ülkelere yönelik ihracat kısıtlamaları, yaptırımlar veya jeopolitik kesintilere karşı dayanıklılığı da artırıyor.

Hindistan-Almanya ortaklığı ve Fraunhofer yol haritası gibi girişimler, Hindistan'ın laboratuvardan fabrikaya teknoloji aktarımı kapasitesini artırmada kilit rol oynuyor.

Türkiye'nin de benzer şekilde, yabancı yatırımcılarla ortak projeleri daha da hızlandırması gerekecektir. 

Hindistan'ın yaklaşımının başarısı, sanayi hedefleri, diplomatik açılımları ve akademik altyapısı arasındaki sinerjiden kaynaklanıyor.

Bu yaklaşım Türkiye ve diğer gelişmekte olan ekonomiler için de örnek teşkil edebilir.


Türkiye'nin durumu: Mevcut açıklar ve ortaya çıkan fırsatlar

Türkiye, yarı iletken alanında ilk adımları atmış olsa da, teknolojik yatırımlar konusunda önemli avantajlar elde etmiş oksa da kapasitesi Hindistan'ın hızla gelişen ekosistemine kıyasla hala sınırlı.

Bu alandaki önemli bir dönüm noktası, 2025'te açılması planlanan Sivas'taki 400 milyon dolarlık çip ve güneş paneli fabrikasının duyurulması oldu.

Bu girişim umut verici olsa da Türkiye'nin ileri mikroelektronikle ilişkili çalışmalarının henüz başlangıç aşamasında olduğunu gösteriyor.

Gelişmesi için hem yerli ve yabancı yatırımları cazip şekilde ülkeye çekebilmek hem de üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirecek adımlar atmak gerekir (üniversite özerkliklerini ve bağımsızlığı ile araştırma bütçelerinin artırılması gibi).

Türkiye, ayrıca yarı iletken araştırmaları ve üretimi için 14 milyar ABD dolarına kadar yatırım yapma niyetini açıkladı.

Ancak kapsamlı bir yarı iletken politika çerçevesinin eksikliği ve önde gelen küresel çip üreticilerinin sınırlı katılımı, Türkiye'nin hızlı ölçeklenmesini engelliyor.

Hindistan'dan farklı olarak, Türkiye henüz tasarım, üretim, paketleme, Ar-Ge ve yetkinlik geliştirmeyi tek bir şemsiye altında toplayan sağlam bir ulusal stratejiye sahip değil.

Bu aşamaya bir an evvel geçilmesi şart.

Buna rağmen, Türkiye bazı stratejik avantajlara sahiptir:

Genç teknik iş gücü, güçlü üniversiteler, dinamik özel sektör ve Avrupa ile Asya'nın kesişiminde yer alan jeopolitik konumu.

Bu unsurlar, çip paketleme, tasarım veya yenilenmiş yarı iletken ekipmanlar gibi özel segmentlerde bölgesel ortaklıklar kurmak ve yabancı yatırım çekmek için kaldıraç görevi görebilir.


Politika önerileri: Türkiye, Hindistan'dan ne öğrenebilir?

  1. Ulusal yarı iletken misyonu başlatılmalı: Türkiye, yatırımların, Ar-Ge'nin, tasarım kuluçka merkezlerinin, üretim ve test süreçlerinin koordinasyonunu sağlayacak merkezi bir yapı kurmalıdır.
     
  2. Yapılandırılmış teşvikler sağlanmalı: Hindistan örneğinde olduğu gibi, Türkiye de fabrika ve OSAT tesisleri için yüzde 50'ye varan mali teşvikler sunarak yerli ve yabancı yarı iletken üreticilerini çekebilir.
     
  3. Akademi-sanayi iş birliği güçlendirilmeli: VLSI, çip tasarımı, MEMS ve nano-üretime odaklı üniversite tabanlı araştırma merkezlerine yatırım yapılmalıdır. Bu merkezler hem kuluçka işlevi görebilir hem de nitelikli iş gücü yetiştirebilir.
     
  4. Stratejik ortaklarla ilişkiler derinleştirilmeli: Türkiye, Almanya, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerle teknoloji aktarımı odaklı iş birliklerini güçlendirmeli; aynı zamanda Orta Koridor ve Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde yatırımcıları çekmelidir.
     
  5. Niş alanlarla başlanmalı: Türkiye, yenilenmiş çip üretim ekipmanları, savunma ve ulaşım için bileşik yarı iletkenler ve çip paketleme/test gibi ölçeklenebilir ve maliyet etkin alanlara odaklanabilir.

Sonuç: Küresel dönüşüm ve ulusal öncelikler

Yarı iletken egemenliği yarışı yalnızca ekonomik fırsatlarla ilgili değil; bu, ulusal güvenlik ve geleceğe hazırlık meselesidir.

Hindistan'ın cesur yarı iletken stratejisi, vizyon, tutarlılık ve kamu-özel sektör iş birliğiyle neler başarılabileceğini gösteriyor.

Türkiye, sanayi hırsı ve jeostratejik konumuyla Avrasya yarı iletken ekosisteminin önemli bir aktörü haline gelebilir.

Bunu başarabilmek için yarı iletken geliştirmeyi sadece sektörel bir girişim değil, daha geniş dijital ve teknolojik egemenlik gündeminin temel taşı olarak ele almalı.

Şimdi harekete geçme zamanı; küresel çip düzeni kalıcı hiyerarşilere oturmadan önce.

 

 

Kaynaklar:

Hindistan, 2030'a kadar 1 trilyon dolarlık küresel yarı iletken pazarının önemli bir bölümünü oluşturacak: https://manufacturing.economictimes.indiatimes.com/news/hi-tech/india-to-occupy-substantial-portion-of-1-trillion-global-semiconductor-market-by-2030/123085165
Hindistan'ın yarı iletken misyonu dijital egemenliğin yolunu açıyor – Uzmanlar: https://telecom.economictimes.indiatimes.com/news/devices/indias-semiconductor-mission-paves-way-for-digital-sovereignty-experts/123058637
Hindistan ve Almanya, 7. Fraunhofer Yenilik ve Teknoloji Platformu'nda yarı iletken iş birliğini güçlendiriyor: https://www.indianeconomicobserver.com/news/india-germany-strengthen-semiconductor-collaboration-at-7th-fraunhofer-innovation-and-technology-platform20250801182822/
Hindistan'ın yarı iletken sektörü: 20 milyar dolarlık ithalat azaltımı hedefi: https://telecom.economictimes.indiatimes.com/news/devices/indias-semiconductor-industry-a-20-billion-import-reduction-ahead/122414536

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU