İstanbul'un 10 yıllık su ihtiyacını bedavaya veriyoruz
Türkiye, hidrolojik sınırlarını aşan bir tarımsal üretim modeliyle yılda 9,81 milyar metreküp sanal su ihracatı yapıyor. Su ürün matrisinde optimal olmayan bir denge nedeniyle Konya'nın 3 yıllık su ihtiyacını 1 yılda bedavaya ihraç ediyoruz. Türkiye'nin su ürün verimliliği, SWP endeksinde 0,43 düzeyinde. Beslenmeden kaynaklı su ayak izimizin yüzde 27'si tahıllar, yüzde 22'si et, yüzde 7'si süt ürünleri kaynaklı.
1 kilo su mu, 1 kilo benzin mi daha değerli?
Benzinin litresi sudan ucuz. İklim felaketi nedeniyle temiz su bulunabilirliği giderek zorlaşıyor, su azalırsa fiyatlar artacak, savaşlar tetiklenecek. Uzmanlara göre gelecek 20 yılda su petrolden daha değerli olacak. Su fakiri Türkiye su zengini gibi ihracat yapıyor. Türkiye "ucuz ihracat" yaparken "pahalı su kaybına uğruyor."
1 kilo su, 1 kilo sütten daha değerli
Su açısından zengin ülkeler "uluslararası su borsasının oluşturulmasından" bahsediyor. Su artık değerli emtialar arasına girdi. 2013'te Avustralya'da bir litre su 3,33 dolar, kurşunsuz benzinin litresi 1,38 dolardı.
Etiketlerde su ayak izi uygulaması
Her ihracatın hidrolojik maliyeti hesaplanarak Hidro Ekonomik Denge Modeli uygulanmalı. "Sanal Su izleme sistemi" kurulmalı, su borsası açılmalı, akıllı sulama zorunluluğu için 5 yıllık eylem planı açıklanmalı, tarım ürünlerinde su ayak izi etiketi uygulaması başlatılmalı. Kurak yıllar için ABD'deki Kern Su Bankası gibi stratejik su rezerv alanları planlanmalı.
Ayağını suyuna göre uzat
Türkiye, "Bize bir şey olmaz" diyen amirlerden memurlardan geçilmezken, ekonomist Tony Allan, "Türkiye gibi ülkeler sanal su ihracatını yeniden değerlendirmeli" diyor. Türkçe meali, "Ayağını suyuna göre uzat."
1 kilo domatesi 1 dolara satarken tonlarca suyu bedavaya veriyoruz
Su satsak daha çok para kazanırız. 450 TL'lik su kullanıp, bir kilo domatesi bir dolara ihraç ediyor, suyu hoyratça kullanıyoruz. Prof. Dr. Carmen Reinhart'a göre, "su riski yeni nesil finansal krizlerin tetikleyicisi."
İşlenmiş ürün İhracatı 8,5 kat daha kârlı
Tarım ekonomisti Serkan Veziroğlu'nun verilerine göre, "1 ton pamuk ihraç ettiğimizde yaklaşık 10 bin metreküp suyu ülke dışına çıkarıyoruz ve bunun karşılığında metreküp başına yalnızca 0,18 dolar gelir elde ediyoruz. Oysa aynı pamuğu işleyip tişört haline getirerek ihraç ettiğimizde, bu suyun her metreküpü için 1,54 dolar gelir sağlıyoruz."
Veziroğlu, şunları söylüyor:
Üretim stratejimiz 'her üründe kendine yeterlik' ya da 'katma değeri düşük ürünlerle ihracat' gibi hedeflere değil; daha yüksek gelir ve katma değer sağlayan, doğal kaynaklar üzerinde daha az baskı oluşturan ürünlere yönelmeli. Daha az kaynak tüketen ancak dünya pazarında daha yüksek değer yaratan ürünlere odaklanmak, hem ekonomik sürdürülebilirliği hem de çevresel korumayı beraberinde getirecektir. Tarım politikalarımızı ve ihracat stratejilerimizi sadece üretim miktarı üzerinden değil, her birim ürünün ekonomik ve ekolojik maliyeti üzerinden yeniden düşünmeliyiz.
BM: Dünya nüfusunun yüzde 40'ı 2040'a kadar su kıtlığı riskiyle karşı karşıya kalacak
Su krizi sosyal yapıları, ekonomik dayanıklılığı, devletlerin yönetim kapasitesini sınayacak. MENA bölgesi, Sahra altı Afrika, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Kamboçya, Vietnam, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Türkiye su konusunda 2040'a kadar en yüksek riske sahip ülkeler.
2040'ta su kaynakları dengesi bozulacak
Kanada, Kuzey Amerika, Kuzey Avrupa ülkeleri, Rusya riski en düşük ülkeler. Küresel ısınma bazı bölgelere kuraklık getirirken bazı bölgelerde de aşırı yağışlara neden oluyor. Teknolojiye yatırım yapanlar, tarımsal sulamada yenilikçi çözümler üretenler, tuzlu su arındırmada maliyetini kontrol edebilenler krizi daha rahat atlatacak.
Dünya Bankası: Su kıtlığı yaşayan ülkelerin büyümesi yıllık yüzde 6 düşüyor
20 yılda 1,43 milyar insan kuraklık kaynaklı bir problem yaşadı. Kalkınma sorunu nesiller boyu sürebilir.
UNDRR'ye göre son 20 yılda dünyada 1,65 milyar insan sellerden olumsuz etkilendi, afetler önceki on yıla göre yüzde 24 arttı. 2030'a kadar 180 milyon insan sellerden etkilenecek."
Susuzluk çatışmaları tetikliyor
ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi'nde göre, "Afrika ve Ortadoğu gibi kurak bölge susuzluk çatışmaları tetikleyecek."
Tuzlu suyu arındıran bir şirket olan Desolenator'un kurucusu Alexei Levene, "Endonezya çok yağış almasına rağmen içilebilir tatlı suya erişemiyor" diyor.
Tarımda kullanılan suyun yüzde 19'u, ihracat için kullanılıyor
Dr. Mesfin Mekonnen'in çalışmasına göre, "Türkiye küresel mavi sanal su ihracatının yüzde 49'unu gerçekleştiren su stresi altındaki birkaç ülkeden biri."
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Mavi su ayak izi yeraltı suyu kullanarak üretim yapmak anlamına geliyor. Uzmanlara göre, "su yoksulu ülkeler su yoğun tarım ürünleri ihracatı yapmamalı."
Soya, palm yağı, pamuk, ayçiçeği, kolza küresel sanal su ticaretinin yüzde 43'ünün kaynağı. Tahıllar küresel su akışının yüzde 17'sine, çay, kakao, kahve gibi 3 keyif ürünü yüzde 7,9'una sahip.
Gazetelerin klasik manşeti, "Türkiye şu kadar milyonluk soya ithal etti, hayvan yemine milyarlar harcadık." Su ayak izi yüksek soyayı ithal etmenin öz kaynaklarımızı koruma açısından doğru bir strateji olduğunu anlamak istemiyoruz.
Gelişmiş ülkeler suyunu saklıyor
2050'de su tüketimi yüzde 55 artacak, su kaynakları azalacak. Gelişmiş ülkeler su yoğun emtia ticareti yapmaktan kaçınıyor, su tasarrufu yapıyor. Son 50 yılda doğal su depolama arzı 27 bin milyar metreküp azaldı.
Hollanda yıllar önce değersiz buğday üretmekten vazgeçti çiçekçi oldu. Su yoğun ürünleri ithal edip katma değerli ürünleri üretip ihraç ediyor. İngiltere, Kuzey Avrupa ülkeleri benzer bir stratejiyle sularını korumaya aldılar. Çin 1207, Hindistan 1182, ABD 1053 metreküp ile "Su Ayak İzi" en yüksek ülkeler. Küresel su kaynaklarının yüzde 22'si Çin'de, ABD yüzde 18'ine sahip. Yoksul ülkelerde su daha çok tarımda kullanılırken Belçika'da suyun yüzde 41'i endüstrilerde kullanılıyor.
Kritik hammadde su
Dünyadaki tatlı su depolarının yüzde 99'u doğada. Yer altı suyu, sulak alanlar, buzullar, nem rezervleri gibi doğal depolama alanlarının yönetilmesi çok kritik. Entegre depolama, tarımsal kullanım için su analizi, paydaşlar arasında iş birliği sayesinde su, sıradan bir kaynaktan, kritik bir hammaddeye dönüşüyor. Su dayanıklılığı rekabet avantajına dönüşüyor.
Kanada'dan mercimek ithal edelim 1800 litre suyu kurtaralım
Güzel memleketim, her yıl mutlaka birkaç defa, "Türkiye Kanada'dan mercimek ithal ediyor" haberlerine maruz bırakılıyor. İşin doğrusu Türkiye bir kilo mercimek ithal ederken 1800 TL'lik suyu bedavaya getiriyor, gelecekte mücevher olacak yeraltındaki litrelerce suyu koruyor. Mercimeğin azot tutma özelliği ile diğer ürünlerle beraber ekilmeli ancak daha fazlası ithal edilmeli. Her bir ürün için benzer analizler yapılmalı. Portakal, elma gibi su verimliliği yüksek ürünlerin ihracatı artırılabilir. Bakliyatlar fonksiyonel gıdalara dönüştürülüp değer yaratılabilir.
Su ayak izin çok büyük
İklim bozulmalarının yarattığı su risk ortamı, tedarikçilere ek maliyetler getiriyor. Hidrojen üretimi, lityum pil üretimi, yapay zekâ su talebini artırıyor. AB, 2030'a kadar 75 milyar avroluk su yatırımı yapacağını duyurdu. Cola, Nijerya ve Yunanistan fabrikalarında suyun yüzde 100'ünü geri dönüştürüyor. Pepsi, su inovasyonuna yatırım yapıyor, yağmur suyu hasadına başladı. Şirketler su hedeflerini açıklıyor.
Veri merkezleri 2050'ye kadar ABD'nin elektriğinin yüzde 8,5'ini kullanacak
Yapay zeka hararet yapıyor, her "lütfen" deyişimizde su kullanımını artırıyor. Google DeepMind, su kaybını yüzde 25 azaltmak için Avrupa Birliği ile anlaşma yaptı. Microsoft, Amazon su ayak izlerini düşüreceklerini duyurdular. AB, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi ile şirketlerden su ayak izini düşürmelerini istiyor. Uzmanlara göre, suyu stratejik bir varlık olarak proaktif şekilde yönetenlerin piyasa dayanıklılığı artacak. Su artık başarı veya başarısızlığın anahtarı.
AB, su dayanıklılığını artırmak, ham su kaynaklarını korumak ve toplumu değişen iklimle ilgili bilgilendirmek için "Su Dayanıklılığı Girişimi" programını başlattı. Brezilya'daki COP 30 yaklaşırken, İsveç küresel su aktivistliğine soyunuyor.
Yarı iletkenler endüstrisi su sorunlarıyla karşı karşıya
Sadece Türkiye değil tüm dünya suyun kritik bir hammadde olarak zorluklarını yaşamaya başladı. Modern dünyanın beyni olan çiplerin üretiminde ultra saf su gerekiyor. Gradants'ın ters akışlı ozmoz teknolojisi AB'deki yarı iletken ın kullanılıyor. Trump'ın ABD'de yarı iletken üretimini 2032'ye kadar 3 katına çıkarma hedefinden sonra gözler endüstrinin ihtiyacı olan suya çevrildi. Prof. Paul Westerhoff, "Yarı iletken üretiminde kullanılan en büyük hacimli kimyasal aslında sudur" diyerek suyun kritik bir hammaddeye dönüştüğüne dikkat çekiyor.
Yarı iletkenler günde 10 milyon galon saf su kullanıyor
33 bin evin suyunu bir yarı iletken fabrikası kullanıyor, işletmeler suyun geri dönüşümü için yatırım yapıyor. Intel gibi üreticiler suyu dönüştürüp yeniden içme suyu şebekesine dönüşmesini sağlayarak "net su pozitif" örünüm kazanıyor. Uzmanlara göre, "üreticiler yerel su havzalarından aldıkları suyu azaltmalı." Tayvan gibi GSYİH'nın önemli kısmı çip ve üst düzey imalat sanayine bağlı ülkelerde "su sürdürülebilirliği" çok daha riskli bir konu.
İhracat ürünleri kazandığından çok daha fazlasına suya harcıyor
1996 ile 2005 yılları arasında küresel sanal su ticareti 2,320 Gm3 olarak gerçekleşti. Ürünler işlendikçe, depolandıkça, taşındıkça, ambalajlandıkça sanal su oranı yükseliyor. Küresel sanal su ticaretinin yüzde 50'sini ABD, Çin, Hindistan, Kanada gibi ülkeler yapıyor. Mavi su ihracatında öncü ülkelerden Pakistan, Türkiye, Çin küresel toplam mavi su ticaretinin yüzde 49'unu gerçekleştiriyor. Mavi su ihracatında lider ülkeler su baskısı yaşayan ülkeler olunca akıllara ihracatla ilgili "astarı yüzünden pahalıya mı geliyor" sorusunu getiriyor. Türkiye 2005 yılına kadar sanal su ihracatı dengesi pozitif olan bir ülkeyken şimdilerde negatif yönlü.
Türkiye, yıllık kişi başı 1615 ton sanal su kullanımı ile dünyada üçüncü
ABD'li tüketiciler sanal su ayak izi en yüksek grupta. Kanadalı tüketicilerin yıllık su ayak izi 2 bin ton var. Beslenme alışkanlığımız, lükse olan tutkumuz su ayak izimizi ve yaşam izimizi yükseltiyor.
Kendi kendine yetebilme baskısı su kaynaklarına zarar veriyor
Almanya, Belçika, Danimarka, Japonya, İngiltere gibi pek çok ülke tarım ürünlerinin yüzde 80'ini ithal ederek diğer ülkelerin su varlığında su stresi yaratıyor. Bir elmanın sanal su karşılığı 70 litre su. Kendi kendine yetme ısrarı su kaynaklarına baskı yaratıyor. Türkiye harcadığı su ayak izinin yüzde 85'ini kendi kaynaklarından karşılıyor.
Sanal su ticaretinin fırsat maliyeti
Ülkeler küresel su akışlarını yönetmek, su baskısını azaltmak için sınır dışı tarımsal yatırımlar yapıyor. Türkiye, suyun marjinal verimliliği düşük buğday, domates gibi ürünleri ihraç ederek küresel rekabete giriyor, kaynaklarını baskılıyor. İhracatçılar su akışı risklerini hala gündemlerine almıyor. TÜBİTAK'a göre gelecek on yılda suyun marjinal maliyeti 3,2 kat yükselecek. FAO'ya göre su kaynaklı problemler nedeniyle tarımsal verimlilik yüzde 17 düşecek.
Tarımda su verimlilik endeksi, kapsamlı su analiz raporları açıklansın
Birkaç yıla tarım yapabilmek için su kalmayacak. Tarım Orman Bakanlığı suyu verimli kullanan üreticileri ödüllendirmeli, Su Verimlilik Endeksleri açıklanarak üretici motive edilmeli.
Nobelli ekonomist Michael Kremer'e göre, "Su, 21'inci yüzyılın en kritik üretim faktörü, ülkeler üstünlüklerini su verimliliği üzerinden yeniden tanımlamalı."
İsrail drip irrigation ile yüzde 92 su verimliliği sağlarken, Hollanda akıllı seralar ile bir metreküp su ile 60 kilo domates üretirken Türkiye bir metreküp su ile 18 kilo domates üretiyor. Kaliforniya Water Bank ile suyunu fiyatlandırıyor. Türkiye doğru bir ihracat stratejisi geliştirmek, gıda güvencesini kontrol altına almak ve suyunun hesabını verebilmek için, çok daha gelişmiş bir "küresel su verimliliği raporu hazırlamalı. Sanal Su Vergisi, Su Kredi Sistemi gibi uygulamaları tartışmaya açmalı."
İhracat yapıyor, kaynakları hunharca tüketiyoruz
Dünya akıl almaz hızla dönerken biz, dünya konjonktüründen, bölgesel dinamiklerden, küresel tarım ticaretinden ari, miadı dolmuş felsefeler, perspektiflerle ticarete değer, hayata iz bırakmaya çalışıyoruz. Endüstri yaratmak meşakkatli ve finansal dayanıklılık gerektirdiği için kısa vadeli ihracat hedefleriyle pazarları yıka döke ilerliyoruz.
İthalat yapmak kötü değil
Yerlere göklere sığdıramadığımız Hollanda, dünyanın en büyük tarım ithalatçılardan. 3 kuruşa aldığı tarımsal hammaddeleri işleyip satıyor, suyunu, toprağını, enerjisini harcamadan para kazanıyor. Su, güneş, toprak gibi doğal kaynağı olan pek çok ülke kaynak optimizasyonu yapıyor, geleceği planlıyor.
"Türkiye, ithalat korkusundan gerçek su analizi yapamıyor"
Ucuza ithal edebileceğimiz birçok ürün varken kamuoyu ve siyaset baskısıyla kaynak verimliliği yapamıyor. Kıt olan suyu kullanarak daha katma değerli ürün üreteceğine, besin değeri düşük arpa, buğday gibi gıdalar için topraklarının yüzde 70'ini, suyunu harcıyor. Toprağı, suyu daha az kullanarak biyoçeşitlilik güçlendirebilir, su kaynakları korunup geleceğe su stoğu yapılabilir. Şeker pancarı, ayçiçeği gibi ürünlere pozitif ayrımcılık yaparak gerçek su analizlerinde katma değeri yüksek mısır gibi ürünlere negatif ayrımcılık yapıyoruz. Hayvancılığın temel hammaddelerinden soya gibi ürünlerin ithalatını memleket meselesi yapıp kalan son suyu döke saça harcıyoruz.
Küresel tarım ticaretinden kopuk ülkelerin gıda güvencesi riskli
Science'de yayımlanan bir makaleye göre, "İçe kapanık tarım ticareti yapan ülkeler, küresel tarım ticaretine entegre ülkelerden gıda güvencesi açısından daha riskli."
Her şeyi Türkiye'de üretmek gıda fiyatlarını düşürmez
Her şeyi yurt içinde ürettiğimizde fiyatının daha ucuz olacağını sanıyoruz. Ürün fiyatının tarlada, lojistikte, borsada, halde, markette, tüketicinin zihninde pek çok etmenden etkilenerek oluştuğunu bilmiyoruz. Dünyada buğday fiyatları 10 iken sırf içeride üretiyoruz diye 5'e düşmez. Çoğu zaman üreticiyi korumak için fiyatlar dünyadan yüksek bile belirlenebiliyor. Bir üründen ihtiyaç fazlası üretmek o ürünün fiyatını bir kereliğine düşürür, çiftçi geliri düşeceğinden seneye talep fazlası üretilmez ne kadar ihtiyaç varsa o kadar üretilir. Onun fiyatı da dünya ortalamasına yakın belirlenir.
"Planlı üretim şart" ama ben plana uymam
"Türkiye'de plan yok, olsaydı bunları yaşamazdık" diyenler, "Tarımsal Üretimde Planlı Dönemin" baş düşmanı. Türkiye Yüzyılı, akıl tutulması yaşıyor. Yıllardır plan da plan diyenler şimdi plana çelme takıyor, toprağıma, ekip biçtiğime, suyuma karışamazsın diyor.
"Valilik hayvancılığı yasaklamış, suyumuza karıştırmayız, bunlar hep dış mihrakların, Bill Gates'in işi, bizi yapay et yemeye zorluyorlar" türünden hararetli tartışmaların aktörleri, plana kazan kaldırıyor.
Doğal kaynakların en nadidesi suya "bitmez" muamelesi yapıyoruz
Toplam suyun sadece yüzde 0,5'i kullanılabilir onun da yüzde 70'ten fazlası tarımda, yüzde 18'i sanayide, yüzde 12'si içme amaçlı kullanılıyor. Tarımsal ya da endüstriyel bir ürünün üretim sürecinde kullanılan toplam su miktarına sanal su deniliyor. Kurak bir bölgede sulama ile üretilen bir kilo buğdayın sanal su miktarı 5 bin litre olabilirken, bol yağmurlu bölgede bir kilo buğdayın sanal su miktarı 2 bin litreye kadar düşebiliyor. Yer altı suyu ile yapılan tarıma mavi su deniliyor. Verimli su yönetimine göre, "ülkeler yer altı suyunu kullanarak değersiz üretim yapmamalı."
Uygarlığa yeni su devrimi
Bir tarafta sular seller bir tarafta kuraklık, kalkınmanın yüzyıllık kazanımları tek seferde kaybediliyor. Su yönetimi için yeni paradigmalar geliştirmek, depolamayı, verimli kullanmayı öğrenmek zorundayız. İklim aşırılıkları canlılığın merkezine yeniden suyun konulmasına neden oluyor. 10 bin yıl önce nehir kıyılarının elverişli topraklarında kök salan atalarımız gibi suyu yeniden keşfetmeliyiz. Uygarlık şimdilerde nehir kenarlarına değil, akıllı su teknolojilerine yatırım yapmalı.
Yaratıcı su iletişimi yaparak toplum sürecin parçası yapılmalı
Su canlılığın başlangıcı olduğu kadar yaşam hakkının da temel unsuru. Türkiye gibi toplumlar toprakla, üretimle ve suyla duygusal ilişki kurup "doğal kaynakların yönetimine yönelik kamunun politikalarını tehdit olarak algılıyor." İklim politikalarının, İklim Kanunu gibi yasaların temelinde olan su kullanım stratejisinin toplum tarafından benimsenebilmesi için yaratıcı iletişim stratejileri belirlenmeli. Anaokullarından başlayarak su bilinci yaratılmalı. İthalat, ihracat stratejilerinin kaynaklar üzerine etkisi, üretimde planlı döneme ait ürün deseni uygulamalarının ülkenin su kaynaklarına yansıması doğru bir iletişimle paylaşılmalı.
Türkiye tarım ihracatı politikasını su verimliliğine göre yapmalı
Türkiye suyu merkeze alan bir Tarımsal Üretim Planlaması başlattı, hala elimizde Türkiye'nin ihracata yönelik tarımsal su analizi yok. Halkın, basının sanal su ticareti gibi konularda bilgisi olmadığından tarımsal ihracat ve ithalatla ilgili önyargılı. İthalata bakıp "Bunu niye aldık; biz üretirdik" türünden cehaletle örülü serzenişler yapılıyor.
Gerçek çiftçi olmayanların tehlikesi
Belediyeler sudaki felaketi gördü, gerçek çiftçi olmayana tohum, fide vermiyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi Mekin Tüzün başkanlığında Türkiye'de belediye destekli tarımsal faaliyetlerin en iyi planlandığı şehir. Hobicilerden gerçek çiftçiyi korumak için müthiş stratejileri var.
Velhasıl, geçmişte "gereksiz ise musluğu kapat" ile başlayan su tasarrufu şimdilerde "ihracat yapma, suyu bedavaya satma" perspektifine dönüştü. Aklı olan değişimi, tehlikeyi görür önlemini alır.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish