İbn Haldun'a göre Memlük Kahire'sinde ilim ve eğitim nasıl zirve noktasına geldi?

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

Kayıtbay Külliyesi

Memlük döneminde (1250-1517) Kahire, ilim dünyasının önde gelen merkezlerinden biri haline geldi.

Çeşitli medreseler ve kütüphaneler kuruldu ve birçok ilim dalında eğitim verildi.

Kahire'de kurulan eğitim müesseselerinde yerli halk eğitim gördüğü gibi pek çok yabancı da eğitim almak için bu şehre akın etti.

Peki Kahire, medrese ve kütüphanelerle dolu, binlerce öğrencinin yetiştiği bir ilim şehri haline nasıl geldi?

Tarihçi İbn Haldun'un (ö. 1406) bu soruya verdiği cevap Memlük devletinde siyaset-ilim ilişkisine de ışık tutuyor.

İbn Haldun, meşhur Mukaddime'sinde Kahire'de ilim ve eğitimde gelinen zirve noktayı öncelikle bu şehirde binlerce yıldır süren medeniyet ve bayındırlığa dayandırıyor.

Buna göre, medeniyetin inkişafıyla paralel olarak sanatlar da gelişir;

İlimlerin öğretimi de bu sanatlardan birisi olduğu için onun da kemal noktasında olması gerekmiştir.


Bu giriş mahiyetindeki açıklamalardan sonra İbn Haldun, ilimde gelinen noktanın kendi dönemine kadar olan iki yüz yıllık periyotta gerçekleşen bazı hususlardan da kaynaklandığını söyler.

Selahaddin Eyyûbî'den beri yöneticilerin bu durumda etkisi bulunur.
 

1.jpg
Hâkim Camii'nin avlusu ile kuzeybatı köşesindeki minare

 

Türk yöneticiler ve ilim

İbn Haldun bu ilişkiyi şöyle açıklar:

Türk asıllı idareciler -Mısır sultanlarının kölesi veya azatlısı olduklarından terekelerini sultan alır yahut hayatta iken mallarına el konulur da kendi nesillerinden gelenlere bir şey kalmaz diye endişe taşırlardı.

Bu cihetle pek çok medreseler ve zaviyeler yaptırdılar ve buralardaki mansıpların ücretini ve vakfiyelerde zikredilen diğer giderleri karşılamak üzere birçok taşınır taşınmaz mallar vakfettiler.

Sonra da bunlara ait nazırlık ve mütevellilik görevlerini ve gelirlerin fazlasını kendi neslinden gelen çocuklar için şart ettiler.


Türk yöneticilerin mallarını miras bırakamamaları onları vakıf kurmaya yöneltiyordu.

Bu sayede çok masraflı olan eğitim müesseseleri yöneticiler tarafından fonlanmış oluyordu.

Yüzyıllar boyunca bu durumun devam etmesi ilmin gelişmesine doğrudan etki ediyordu.

İbn Haldun, yöneticilerin ilimle ilişkisini sadece bu tür bir zorunlulukla temellendirmez.

Ona göre, Türk asıllı idareciler hayırsever insanlardı. Onların bu hayırseverliği Mısır'da vakıfların çoğalmasına sebep oldu. Bu şekilde ilim yaygınlık kazandı.
 

2.JPG
Memlük Devleti'nin en geniş sınırlarını gösteren harita

 

Eğitim verilen kurumların sayısı

Tarihçi Makrizî (ö. 1442) Hitat isimli eserinde 15'inci asrın ilk yarısında Kahire'deki eğitim kurumlarının sayısı hakkında bilgi verir.

Buna göre, Kahire'de 130 kadar cuma namazı kılınan cami, 80 civarı medrese, 23 hankah, 12 ribat, 26 zaviye ve 6 hastane bulunuyordu.

Makrizî'nin aktardığı bu bilgilere "Memlüklerin son asrında hadis" adlı eserinde yer veren Prof. Dr. Halit Özkan, hemen hemen her medrese ve caminin yanında bulunan mektepler (küttâb) ve çok sayıdaki kütüphanelerin de bu sayıya eklenmesi gerektiğini ifade eder.

Onun dikkat çektiği bir başka nokta ise, o dönemdeki eğitim faaliyetlerinin eğitim kurumlarıyla sınırlı olmadığı ve ilim insanlarının evlerinde, dükkanlarında ve çarşılarda da eğitim verildiğidir.

İbn Haldun'un açıklamaları ve o dönemde mevcut eğitim kurumlarının sayısı esas alındığında Türk yöneticilerin vakıf yoluyla eğitime verdikleri destek de gözler önüne serilmiş olur.

Yüzyıllar içinde oluşan vakıf kültürü eğitimin kurumsallaşmasını sağlamış ve vakıf ilim hayatında belirleyici bir konuma gelmiştir.

 

 

Kaynak:

Halit Özkan,(2012). "Memlüklerin son asrında hadis: Kahire 1392-1517". İstanbul: Klasik.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU