Taliban yönetiminin ilk yılında Afgan kadınlarının var olma mücadelesi

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Afgan kadınları Dürrani İmparatorluğu döneminden bu yana ciddi sınamalardan geçiyor. Önemli reformların kabul edildiği 1919-1929 yılları arasındaki Emanullah Han dönemi dışında kadınlar, toplumda hep geri planda kaldı ve vahim insan hakları ihlallerine maruz bırakıldı.

Afganistan toplumunun sosyo-kültürel yapısı kadınların erkeklerle eşit olarak yaşamasına hiçbir zaman tam olarak müsaade etmedi. 

Taliban'ın bundan neredeyse bir yıl önce 15 Ağustos'ta Afganistan'ın kontrolünü tekrardan ele geçirmesiyle Afgan kadınları yeniden yaşam mücadelesi vermeye başladı. 


Birinci Taliban dönemi (1996-2001)

Taliban 1996'da ülkenin kontrolünü ele geçirdiğinde kadınların toplum içerisindeki rolü zaten asgari düzeydeydi.

Ancak yine de eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınların belirli alanlarda çalışmalarına izin veriliyordu. 

Taliban'ın kadınların çalışmasını tümüyle yasaklaması uluslararası toplumun büyük tepkisine neden oldu.

Ülkede süratle kötüleşen insan hakları durumu nedeniyle BM ve uluslararası toplum Taliban yönetimini tanımadı, ABD ise Afganistan'a yönelik ağır yaptırımlar uygulamaya başladı. 

Onlarca yıldır düzlüğe çıkamayan ve 1979'daki iç savaşla ekonomisi yerle bir olan Afganistan uluslararası tecritten ve yaptırımlardan ağır darbe aldı.

Ancak bu Taliban'ın kadınlara yönelik tutumunda bir değişikliğe neden olmadı. Kadınların eğitim sektöründen tecrit edilmeleriyle ülkedeki öğretmen açığı büyüdü.

Bu sadece kız çocuklarının değil, aynı zamanda erkek çocuklarının da eğitimini etkiledi. 


20 yıllık ara dönem

2001'de ABD'nin Afganistan'ı işgali ve Taliban yönetiminin devrilmesiyle kadınlar ve kız çocuklarının yaşam şartlarında tedrici bir düzelme oldu.

Kadınların hükümette ve devlet kurumlarında temsil edilmelerini sağlamak için belirli kotalar konuldu. Kız çocukları ise yeniden okula döndü. 

Büyük şehirlerde kadınlar görece özgür bir hayat yaşarken, kırsal alanda ise kadınların yaşam koşullarında fazla bir değişiklik olmadı.

Onlarca yıldır topluma işlenen kodlar, Afganistan siyasetinde etkili olan farklı grupların kadınlara bakış açısı, Afgan hükümetlerinin kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik atılacak adımlarının sınırlı kalmasına neden oldu. 


"Bu sefer farklı olacak" 

BM verilerine göre, yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip Afganistan'da 22,8 milyon kişi yeterli gıdaya ulaşamama sorunuyla karşı karşıya. Dolayısıyla ülke uluslararası toplumdan gelen insani yardımlara muhtaç bir halde.

Taliban'ın ülkenin kontrolünü yeniden ele geçirmesi sonrasında birçok ülke yardımların sürdürülmesi için belirli şartlar öne sürdü.

Bunların başında ise, kadınlar ve kız çocuklarının haklarının kısıtlanmaması şartı geliyordu. 

Ekonomik çöküntü içerisinde olan bir ülkeyi devralan Taliban, yönetimi ele geçirdikten iki gün sonra, 17 Ağustos'ta Kabil'de düzenlediği basın toplantısında, kadınlar ve kız çocuklarına yönelik bu sefer farklı bir yaklaşım benimseyeceklerini açıkladı.

Buradaki temel amaç yurtdışından gelen yardımların devamlılığını sağlayabilmekti. 


Ancak, kısa bir süre sonra anlaşıldı ki Taliban Yönetimi kadınlara ve kız çocuklarına yaşam hakkı tanımayacaktı.

18 Eylül'de Kadın Bakanlığı lağvedildi ve yerine Faziletin Teşviki ve Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı kuruldu. Kadınlar süratle işten çıkartılmaya başladı. 

Kız öğrencilerin okula gitmeleri, güvenli bir ortamda okumalarının tam olarak sağlanamaması nedeniyle aylarca ertelendi.  

Bilahare, ilkokul yaşındaki kız çocuklarının okula dönmesine izin verilirken, giyilecek formanın belirlenememesi nedeniyle ortaokul ve lise çağındaki kız öğrencilerin eğitimlerini sürdürmelerine müsaade edilmedi.

Kızların okula gidememeleri ülkede zaten yaygın olan çocuk yaşta evlendirilme sorununu daha da körükledi.

Kadınlara yeniden burka giyme zorunluluğu getirildi, 78 kilometreden uzun mesafede yanlarında "mahrem" olarak nitelendirilen bir erkek akrabaları olmadan seyahat etmeleri, iç ve dış hatlarda erkek refakatçisiz uçmaları yasaklandı, mağazalardaki kadın mankenlerin başları kesildi, parka gitmeleri, evden çıkmaları sınırlandırıldı.

Kısacası, kadınlara "evden çıkma, topluma karışma" denildi.

Son olarak geçtiğimiz hafta, Finans Bakanlığı kadınlardan kendi yerlerine erkek uzmanlar bulmalarını istedi. 


Kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor

Aile içi şiddete maruz kalan Afgan kadınların oranı yüzde 90'dan fazla. Toplumda kadına karşı şiddet normal karşılanıyor.

Kadınların giyimlerini ve Taliban'ın getirdiği yasaklara uyup uymadıklarını erkek akrabaları denetlemekle sorumlu tutuluyor.

Kadınların yasaklara riayet etmemeleri halinde sadece kendileri değil, erkek akrabaları da ceza alabiliyor. Bu nedenle, kendilerine en yakın gördükleri erkekler bile mücadelelerine destek olmuyor. 

Kadınların durumlarını anlatacak ve sorunlarına çözüm bulacak bir mercinin olmaması, ekonomik özgürlüklerinin bulunmaması ve eve hapis olarak yaşamaları durumlarını daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. 

Birleşmiş Milletler Afganistan Yardım Misyonu (UNAMA) tarafından geçtiğimiz hafta yayımlanan ve 15 Ağustos 2021-15 Haziran 2022 dönemini kapsayan Afganistan'da İnsan Hakları başlıklı raporda kadın ve kız çocuklarının özgürlüklerine çok ciddi kısıtlamalar getirildiği, bunun sonucunda da toplumdan dışlandıkları belirtiliyor.

Raporda ayrıca, Faziletin Teşviki ve Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı'na ayrı bir başlıkta değinilerek, anılan Bakanlığın aldığı keyfi kararların kadınlar üzerinde ayrımcı ve orantısız etki yarattığı, kadınların hareket ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, temel insan haklarından yoksun bırakıldıkları, kurallara uymamaları halinde ağır cezalar aldıkları kayda geçiriliyor. 


Her şeye rağmen mücadeleye devam 

Toplumun yarısının atıl kaldığı bir ülkenin gelişmesi mümkün değildir. Ne yazık ki, Taliban bunun idrakinde değildir, bu gidişle de olmayacağa benziyor. 

Taliban yönetiminin 7 Mayıs'ta getirdiği burka zorunluluğunun ardından, Başkent Kabil'de ve ülkenin farklı bölgelerinde geleneksel Afgan kıyafetleri giyen kadınlar birçok protesto gösterisi düzenledi. 

Kadınlar ve genç kızlar hayatlarını riske atarak Taliban'ın getirdiği yasaklara direnmeye devam ediyor.

UNAMA raporunda, kadınların direnmek için yaratıcı yöntemler geliştirdikleri, bu bağlamda, evlerde bir araya gelerek gösteriler düzenledikleri, maske takarak protestolarda bulundukları ve binaların duvarlarına sloganlar yazdıkları, tüm bunları da sosyal medya üzerinden yayarak ses getirmeye çalıştıkları belirtiliyor. 

Ancak, kadınlar hayatları pahasına direnirken, uluslararası toplumun kendilerini bu mücadelede yalnız bıraktığını düşünüyor. 


Uluslararası toplum nerede?

Bugüne kadar hiçbir ülke, yönetimde birinci yılını doldurmak üzere olan Taliban rejimini resmen tanımadı. Taliban yönetiminin ülkede geniş çaplı insan hakları ihlallerinde bulunması Afganistan'ı daha da izole etti.

Uluslararası toplum Afganistan'da "reformlara karşılık insani yardım" kartını kullansa da, Taliban Afgan halkının açlık çekmesine rağmen geri adım atmıyor.

BM Afganistan Özel Temsilcisi ile UNAMA ise insan hakları ihlallerini raporluyor, ancak bunun ötesine geçemiyor.

Ukrayna kriziyle birlikte Batı'nın dikkatini Ukrayna'daki duruma ve Avrupa kıtasına yoğunlaştırması da Taliban'ın işine geliyor. 

Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki dönemde uluslararası toplumun Afganistan'daki kadınların verdiği mücadeleye destek olması ve Taliban yönetiminin politika değişikliğine gitmesini sağlayacak şekilde baskı yapması maalesef pek mümkün görünmüyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU