Dostun evinden, arkadaşın evine Sepehri ve Kiyarüstemi

Mustafa Orman Independent Türkçe için yazdı

Abbas Kiyarüstemi'nin "Arkadaşımın Evi Nerede?" filminden bir kare

'Dostun evi nerede?' diye sordu, günün battığı yerde süvari
Gökyüzü biraz duraksadı.
Dudağındaki geçici ışık dalını kumların karanlığına bağışladı ve
'Ağaca varmadan,
Tanrı'nın rüyasından daha yeşil
Asma dallarının indiği bir sokak var'
Ki orda sadakatin tüyleri kadar mavidir aşk
Erişkinliğin arkasındaki o sokağın taa sonuna kadar başını çevirme.
Sonra yalnızlık çiçeğine doğru yönünü değiştir
İki adım kala güle,
Mitolojik toprağın ölümsüz fıskiyesinde durursun.
Orada yakalar seni şeffaf bir korku.
Gökyüzünün samimi akışında bir hışırtı duyarsın.
Bir çocuğu görürsün
Yüksek bir çama çıkmış, ışığın yuvasından yavrular toplamaktayken
İşte ona sorarsın;
'Dostun evi nerede?'


Sohrab Sepehri, Adres şiirinde "Dostun Evi Nerede?" diye sorar ve bu şiir Abbas Kiyarüstemi'nin "Arkadaşımın Evi Nerede?" filmine ilham olur.

Sinema ve edebiyatın komşuluk hakkı, tepelerde, evlerde, sokaklarda, kapı arkalarında bir çocuğun elindeki defterle ışıldar.

Göğü düşünürken gölgesini yere çalan bir ağacın yalnızlığında büyür. Mevsimler döner, kalabalıklar çoğalır, evlerdeki insanlar eksilir, pencerelerdeki dostun yüzü karanlıkta kendiyle kalır.
 

maxresdefault.jpg
Sohrab Sepehri

 

Sonra uzaklarda bir duvarın arkasında çırpınan bir kalbin, yaşama hakkıyla bakan gözlerin çabası düşer.

Gülü sevmek kadar gülü kurutmayı sevmek de yansır kâinatın düzenine. Bu böyle değildir belki. Ya da öyledir.

Gül eken de gül koparan da gül kurutan da bu dünyaya dairdir. Yaşamın anlamıdır. Yaşamın anlamını gülü ekmekte, koparmakta, kurutmakta bulanın hakkıdır. 

"Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri" kitabının önsözünü yazan Mike Leigh, "O, en büyük yönetmenlerden biri, minimalist epiğin mucidi ve üstadı, insanlığa ait sinemayı emsalsiz bir saflık seviyesine taşımış öngörü sahibi, bizleri o parıldayan kehanetleriyle kör edici hakikatlerle derinden ve tevazuyla yüzleştiren gönülsüz öğretmen, karşısında gürültü ve neşeyle bağıracağınız kadar şaşırtıcı fikirleri ve yöntemleri hakkında coşkuyla açıklamalar yapabilen zalim bir kışkırtıcıdır" diyordu.
 

 

Mike Leigh'in emsalsiz bir saflık tespitinden el alarak, "Arkadaşımın Evi Nerede?" filmi, vicdanın dürüstlüğe, merhametin arkadaşlığa koştuğu bir çerçevede görünür.

Ama arka perdede hem topluma hem iktidara karşı bir yönelim de sessizce belirir. Ahmet, elinde defterle sokaklarda, tepelerde koşar.

Karşılaştığı herkese arkadaşının evini sorar. Sıra arkadaşı Muhammet Rıza'nın defterini yanlışlıkla alan Ahmet, onun defterini büyük bir gayretle ona ulaştırmaya çalışarak iktidarın zıddı bir hat çizer filmde.
 

 

Sadece iktidara karşı bir hat çizmekle bitmez, insanlığa dair bir mesajı gizler, aynı zamanda azmin tüm yollarını gösterir.

Süreğen bir hayatın akışını yavaş yavaş hissettirir. Otorite temsili öğretmen, iktidar gösterisi okulda ve sıralarda güç istenciyle belirirken, toplumun yapısı ve sopası da yaşlıların öğütleriyle ve dikta etmesiyle kare kare karşılaşılır.

Ama burada dostluğun ve insanlığın resmini, sözsüz çabası ve arayışıyla Ahmet çizer. Her şey ama her şey Ahmet'in çabasıyla bölünür. 
 

abbas2.jpg
Abbas Kiyarüstemi​​​​​​

 

Tepeyi tırmanan Ahmet ve tepedeki yalnız ağaç, toplum karşısında tek başına saflığını ve vicdanını yürütmeye çalışan temsili açığa çıkarır.

Abbas Kiyarüstemi'nin "Elbetteki yalnız bir ağaç, birkaç tane ağaçtan daha ağaçtır" sözünü de anımsatır.

Tepeye doğru koştukça yürünen yolun iziyle beraber ağaç da belirir. Ahmet'in tek başınalığı, gayreti ve saflığı gökyüzüyle buluşur.

Ağacın gölgesini geçip gider. Dostu bulmak, dostla yan yana düşmek için. 
 

 

Yol boyunca karşılaşıp konuştukları ve anlatılanlar, ona biriktirdiği hikâyeler olarak yansırken izleyici de bu hikayelerden nasibini alır.

Defterin ve dostun evine yolculuk, değişen dönüşen toplumu ve zamanı nesneler üzerinden anlatır.

Fakat bu anlatı, evrensel bir kapitalist eleştiri mesajı sakladığı gibi İran devletine yönelik yapı ve tutum bozukluğunu da işaret eder.

Bir toplum profili çizen Kiyarüstemi, erdem ile zaman kavramları arasında da bir yol açar.

Bu yol Ahmet ve yaşlı adamın karşılaşmasında görülür. Kapitalizme ve İran rejimine yönelik eleştiri demir-tahta kapı metaforuyla verilir.

Yaşlı adam, sanatının son dönemlerinde, işlemeli tahta kapılar yerine artık herkes genç bir adamın ürettiği demir kapıları evlerine taktırmaktadır.

Kapılarını dış ülkelere kapatan, kendi içinde sert bir bakışla toplumu dizayn eden İran rejimine kapı üzerinden yüklenir Kiyarüstemi.

Öte yandan geleneğin ölümü de kapıyla verilir. Ahmet ile yaşlı adam arasındaki konuşma şöyle:

O da kapısını demir kapıyla değiştiriyor. Demir kapılar bir ömür dayanıyor diye duymuş. Ama bir ömür ne kadar uzun bilmem.


Yaşlı adam, Ahmet'in elindeki emanet defterden bir sayfa koparırken, sayfaların arasına bir çiçek iliştirir.

Çiçek hem inceliğin hem de unutulmazın referansı olarak sessiz bir yankı bırakır çerçevede.

Kiyarüstemi, "Arkadaşımın Evi Nerede?" filmiyle bireye çocukluktan itibaren dikta edilen her şeyi saflıkla yıkar.

Çocukluğun saflık dünyasında bize umudun penceresini biraz daha aralar. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU