Trabzonspor'a gerçekten ayrıcalık yapılıyor mu?

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Fanatik

Futbol dışında her şey var Türk futbolunda. Bakanlar, belediye başkanları, milletvekilleri, iş adamları, borçlar ve ardından kalan toz duman. Bu yüzden oyun o kadar çok saha dışına çıkıyor ki sürekli gündem enflasyonu yaşanıyor.

Kulüp başkanları, divan başkanları, gazeteciler, taraftarlar hemen herkes konuşuyor ama sahada oyun konuşamıyor maalesef. Keyif ve mutluluk vermesi gereken futbol, sürekli öfkeli insanlar topluluğu yaratıyor.

Ve futbol sisteminin yarattığı normalleşmiş adaletsizlik ve hayal kırıklıkları sebebi ile oyun bir türlü özgürleşemiyor.

Bununla beraber, Türk futbolundaki en önemli sorun olan federasyonsuzluk durumu, artık kronik bir kriz halini aldı.

Çünkü bu federasyonsuzlık hali, yönetim boşlukları yaratıp, sistemde güçlü olanların, avantajlar sağlamasına sebep oluyor.

Geçen hafta Ali Koç'un basın toplantısında Trabzonspor'un, siyaseten destek aldığı iddiası da altı boş iddialar değil aslında. En azından hissedilen böyle bir durum var.

Bakıldığında siyasetçilerin takım tutması gayet normal. Bundan önce de siyasetçiler takım tutuyordu ki mesele, siyasetçilerin bir takımı desteklemeleri değil zaten.

Asıl mesele, bu desteklerin standart olması gereken uygulamalarda, ayrıcalık yaratıp yaratmadığı.


Ali Koç'un iddiaları gerçekçi mi?

Peki ortaya çıkan bazı kararlara bakıldığında, Trabzonspor için bir ayrıcalık yaratılıyor mu gerçekten? 

Ya da Ali Koç'un iddiası abartılı mı?
 

 

Mesela Trabzonspor-Antalya maçında, normal şartlarda tatil edilmesi gereken maç tatil edilemedi.

Mesela yine Trabzonspor-Antalyaspor maçında, yaşananlar ve darp edilen oyunculara rağmen, verilen cezalar gerçekçi değildi.

Yine aynı maçta açılan ve namlunun ucunda gözüken bir kanarya pankartı ile ilgili Türkiye Futbol Federasyonu'ndan, konu ile ilgili düzgün bir açıklama ve yaptırım yok.

Hem de yıllar evvel, Trabzon yolunda bir otobüs dolusu insana, suikast düzenlenmesini hatırlatan böyle bir pankartla ilgili.

Yine ısrarla 2011 yılının şampiyonu olarak 8. şampiyonluğunu ilan eden Trabzonspor'a, TFF'den hala bir cevap yok mesela.

Konunun netleşmesi adına bir açıklama yapmayan TFF'nin, konuyu kulüpler arasında kalan bir çözümsüzlük durumuna dönüştürmesi ve resmi olarak açıklamaması da durumu sürekli canlı tuttuğu unutulmamalı.


Yine Antalya maçında çıkan olaylar sebebi ile Trabzonspor'un seyircisiz oynaması gereken Altay maçını, TFF'nin İstanbul'da, hem de Fenerbahçe ile aynı gün ve aynı saatte oynatması da dikkat çekici mesela.

Ve haftalar önce 13 hakemin görevden alınmasında, kulislerde konuşulanlara göre, Trabzonspor'un etkisinin olması da ciddi bir iddia olarak duruyor.

Sonuç olarak, bir futbol ikliminde kafalarda soru işaretleri yaratan gelişmeler bunlar. Ve bu sonuçlar, futbol sistemi üzerinde Trabzonspor'un gücünü gösteren gelişmeler.

Bununla beraber, Ali Koç'un söyledikleri belki rakip camialar için bir şey anlam ifade etmeyebilir, hatta itici de gelebilir. Belki de kaybetmiş bir başkanın, kendi camiasından destek koparma arayışı olarak da anlaşılabilir.

Hatta spor medyasının büyük bir bölümü, bu konulara girmek de istemeyebilir. Ya da futbol kamuoyundan birçok kişi yukarı bakarak, ıslık da çalabilir.3-5-2 sistemi ile olmaz da diyebilir.

Ama maalesef ortaya çıkan görüntü, gelecek yıllar için tartışma ve kaos dolu sezonların, tekrarlarını izletebilir bizlere. Kaldı ki Türk futbolunda zaten kazanan da olmuyor. 
 

 

Futbol özgür kalmadıkça gelirlerin artması zor

Sistemindeki kaosun, gelirleri ve oyunu nasıl geriye götürdüğünü hep beraber yaşadık çünkü.

Ayrıca bu şekilde Süper Lig şampiyonları, bağımsız olamıyorlar.

Çünkü yıllardır her şampiyon takımın, kollanan takım damgasını yediğini de unutmamak gerekir. Ve rakip camialar, bu şekilde hak ettiği saygıyı göstermiyor şampiyonlara.

Gerçekle ne kadar zıtlaşırsak, kazanmanın ne kadar esiri olursak, Avrupa futbolundan ve pastasından o kadar uzak kalıyoruz.

Belki de şampiyonluğa fazla anlam yükleniyor bu topraklarda. Mesela şampiyonlukla gelen gelirler, bazen satılacak 2 oyuncunun gelirinden az olabilir çünkü. 

Endüstriyel futbol içinde asıl iş, sürdürülebilir sistem, kadro ve oyun ile sağlıklı finansal yapılar kurmakta.

Belki de artık futbolu özgür bırakmak gerek.

Yoksa sürekli TFF Başkanı'nın, MHK Başkanı'nın istifa ettiği ve yayın ihalesi yapamayan, ülke olmaya devam ederiz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU