Batı dışı sanat "yerli" olmaktan öteye geçemez mi? Cezayir'in Türk asıllı ressamı Muhammed Rasim (1896-1975)

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

"Bir Ramazan Gecesi", Muhammed Rasim

Cezayir'in meşhur ressamlarından Muhammed Rasim "Bir Ramazan Gecesi" adlı tablosunda bizleri Cezayir şehrinde tatlı bir gezintiye çıkarıyor.

Ramazanın tam ortasında dolunayın sıcak ışığı Cezayir'in kadim Türk şehrinin beyaz evlerinin üzerine dökülüyor.

Vakit geç olmasına rağmen Seyyid Muhammed Şerif Sokağı, zengin geleneksel kıyafetleriyle farklı sosyal katmanlardan Cezayirlilerle dolup taşıyor.

Sanki Fransız işgali hiç yaşanmamış, şehir kirlenip bozulmamış hayat ritmini hiç kaybetmemiş. 

"Bir Ramazan Gecesi" ve diğer birçok eserinde klasik İslam minyatür sanatıyla Avrupa resim anlayışını bir araya getiren Muhammed Rasim'in çalışmaları sanat çevrelerinde "yerli sanatı" (indigenous art) kategorisinde değerlendiriliyor.

Bu değerlendirme şöyle bir soruyu akla getiriyor:

Batı dışı üretilen sanatı tanımlamak için kullanılan ve üzerinde sömürge geçmişinin yükünü taşıyan bu sınıflandırma ne kadar isabetli?

Muhammed Rasim
 

Muhammed Rasim, Encyclopedia Mathaf.jpg
Muhammed Rasim / Fotoğraf: Encyclopedia Mathaf

 

Muhammed Rasim, 1896'da Cezayir şehrinde Türk asıllı bir ailede dünyaya geldi.

Fransız sanat okulundan 1910'da mezun olduktan sonra yeteneğini fark eden "Yerli Sanatlar Servisi"nden Ricard Jonnart tarafından yerleştirildiği Cabinet de Dessin'de teknik ressam olarak görev aldı.

Rasim, Cabinet de Dessin'de çalışırken İran minyatürlerini keşfetti. Bu minyatürler içerdiği detaylarla onu derinden etkiledi.
 

Cezayir, AA .jpg
Cezayir / Görsel: AA 

 

Gençlik yıllarında Kur'an tezhibiyle uğraştı. 1924-32 yılları arasında Paris'te geçirdiği süre içerisinde çeşitli kitaplar için hazırladığı tezhiplerle geçimini sağladı.

Henri Piazza'nın editörlüğünü yaptığı çevirmeni J.-C. Mardrus olan on iki ciltlik Binbir Gece Masalları'nın sayfaları için yaptığı tezyinat bu dönemde dikkat çeken çalışmalarındandır. Aynı eserin illüstrasyonlarını ise Léon Carré yapmıştır.

Yine Piazza, Rasim'in Paris'te İran ve Babür minyatürü koleksiyonerleri ve uzmanlarıyla tanışmasına vesile olmuştur.
 

c.jpg
Le Livre des Mille et Une Nuits'in (Binbir Gece Masalları) Zahriye Tezhibi, Muhammed Rasim, 1926-1929 / Kaynak: http://expositions.bnf.fr/livrarab/grands/146b.htm

 

Cezayir sanat anlayışı İslâmî hassasiyetler sebebiyle tasvirî resme mesafeli durmuştur. Bu atmosferde Râsim'in ilk gençlik yılları kendi ifadeleriyle şöyle geçmiştir: 

14 yaşından beri günlerimin bir kısmını halı desenlerinin, Arap nakışlarının, bakır eşya süslemelerinin ve okulların mobilya modelleri için yapılan yontulmuş ahşapların kopyasını yapmakla geçirdim.


Bu süreçte minyatürlerle tanışması onun için yeni bir dünyanın kapısını açtı. Bu sayede kendi kültürüne yabancı bir resim anlayışını değil, İslam Medeniyetinde zaten var olan bir sanat çeşidini benimsemiş oluyordu.

Bununla birlikte onun çizdiği minyatürlerin çerçevesi ve genel yapısı klasik minyatür sanat tarzını yansıttığı gibi perspektif kullanımını da içermektedir.

Bu yönüyle onun resmi birçok kültürden iz taşıyan eklektik bir yapı arz eder.
 

4.jpg
"Câmi'nin İçinde", Muhammed Rasim

 

Rasim, çalışmalarının ağırlıklı teması olarak Cezayir halkının günlük hayatını tercih etti. Bu tercihinde Nasreddine Dinet'in (1861-1929) büyük etkisi olduğu söylenebilir.

Mühtedi Fransız ressam Dinet Cezayir halkının günlük yaşamına dair sahneleri oryantalist bakış açısıyla resmetmesiyle ünlenmiştir.

Rasim, özellikle Dinet'in renk kullanma anlayışı ve resme kattığı "belgesel" anlatı tarzından etkilenmiştir. 

Ancak Dinet oryantalist tarzda çizimler yapıyordu. Rasim, Oryantalist çizimlerin Cezayir insanını; özellikle Cezayir kadınını ele alış biçiminden rahatsızlık duyuyordu.

Cezayirli bir ressam olarak Cezayir kadınını temsil eden resimler çizmek istedi. Çocukluk hatıralarından ilham alarak kadınları Cezayir'in kıymetli ve tarihi kıyafetleri içerisinde resmetti.
 

5.jpg
Kasbah Terasları, Muhammed Rasim / Kaynak: https://racimmohammed.tumblr.com/post/179392796024/terrasses-de-casbah

 

Günbatımında surlarla çevrili Türk mimarisinin etkisindeki eski şehirde evlerinin terasında oturmuş sohbet eden dört kadının üzerinde Cezayir şehrinin geleneksel kıyafeti Galila (الغليلة) bulunmaktadır.

Kadınların günlük hayatta iç mekanlarda giymeyi tercih ettikleri bu elbise genelde kadifeden dikilen kısa kollu bir cekettir. Tamamlayıcısı farklı renk ve desenlerden oluşan şalvardır.

Osmanlı giyim tarzından etkilenmiş ve Cezayir'in geleneksel elbisesi haline gelmiştir. Daha sonra bu ceket uzun kollu hale gelmiş ve Karako (كراكو) olarak isimlendirilmiştir.
 

7.jpg
Kasbah Evleri / Fotoğraf: AA

 

Rasim, İran ve Babür minyatürlerini örnek alarak geliştirdiği sanatında perspektif kullanarak kendi tarzını meydana getirmiştir.

Ayrıca figürleri belirli bir anlatı içerisinde konumlandırdığı çizimlerinin panoramik yapısı özgün bir yöntem oluşturmuştur.

Cezayir minyatür ve resim sanatında uzun yıllar etkisi sürecek olan bu tarz ile sanat tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
 

8.jpg
Babür minyatür örneği: "Ekber Şah'ın (1556-1605) Divanında Cizvitler"

 

1933 yılında Grand Prix Artistique de l'Algérie (Cezayir Büyük Sanat Ödülü'ne) layık görülmüştür. Ecole Nationale des Beaux-Arts'da profesör olarak görev yapmıştır.

Uzun yıllar Cezayir'de sanata hizmet eden Rasim'in eserlerine Cezayir'in bağımsızlığını kazandığı 1962 yılından sonra ilgi artmış ve eserleri ülke çapında ünlenmiştir.

1975 yılında evinde uğradığı saldırıda karısıyla birlikte öldürülmüştür. Saldırının sebebi halen bilinmemektedir.


Yerli mi? Evrensel mi?

Roger Benjamin, Rasim'in resmi için "Yerli neo-gelenekçilik (indigenous neotraditionalism)" kavramını kullanır. Bu tanımdaki "yerli" vurgusu Avrupa-merkezci ve sömürgeci anlayışın bir yansıması olmakla birlikte ayrımcı da bir tercihtir.

Rasim'in resmi tek başına bir akıma ait olma yeterliliğine sahip görülmemiş tanımlamak için sanatının başına "indigenous" kelimesini getirmek gerekmiştir.


Eğer bu tanımlamayla belirli bir bölgeye ülkeye has sanat kastediliyorsa ve Rasim sadece Cezayir'e özgü bir resim anlayışına sahip olduğu için yerli görülüyorsa bunu kabul etmek pek mümkün değil.  

Çünkü Rasim Cezayir'de uygulanmayan bir teknik ve yöntemle çizim yapmıştır. Yani O, Cezayir'e özgü yerli bir geleneği devralmış değildir.

İran ve Babür minyatürlerini esas almış üstelik bu minyatürleri taklidin ötesine geçerek onlara perspektif ile derinlik katmıştır.

Belki Cezayirli olduğu için Rasim'in geliştirdiği bu tarzın Cezayir'e özgü olduğu bu sebeple yerli olarak tanımlanması gerektiği söylenebilir.

O zaman bunun hangi gerekçelerle Fransız, Hollandalı veya Alman ressamların kendi ülkelerine özgü geliştirdikleri tarzlardan farklı görüldüğü açıklanmalıdır.

Rasim'in resimlerine bakınca Türk'e, İranlıya, Hintliye, Cezayirliye, Fransız'a ait bir şeyler bulmak mümkünse o evrensel değil de nedir?


Nostalji: Kadim Cezayir

Çeşitli kenar süslemeleriyle bezenmiş "Bir Ramazan Gecesi"  bizi "Kadim İslâmî Cezayir Düşüncesi" serlevhasıyla karşılıyor.
 

 

Ayın on beşinde en parlak haliyle dolunay üzerine düştüğü denizi ve şehri aydınlatıyor. Uzakta gemiler, liman ve deniz feneri fark ediliyor.

Bakışımızı şehrin üzerinde dolaştırdığımızda pencerelerinden ışık sızan beyaz evler, camiler ve kandillerle süslenmiş minareler dikkat çekiyor.

Çocuklar teraslarda oyun oynarken kadınlar pencere ve teraslardan meydanda olan biteni seyrediyor. Sağ en üsteki ikili bizim gibi merakla meydanda olup bitenleri izliyor.
 

 

Müzisyenler kendilerine ayrılan bölümde divan üzerine kurulmuş geleneksel çalgı aletlerini çalıyor. Dışarıda oturan müşteriler müziği dinlerken nargile eşliğinde kahvelerini içiyor ve sohbet ediyor.

Kahveci bir müşterisine hazırladığı nargileyi ve kahve tepsisini götürürken dikkatlice yürüyor. 

İnsanların keyifli vakit geçirdiği geleneksel müzik, nargile ve kahve imgeleriyle vurgulanıyor. 

Onların hemen önünde peçeli bir hanım ve başında bakır bir kapta hanımının eşyalarını taşıyan siyahi hizmetçisi evlerine gidiyor.

Hemen arkada önünde sandalyede bastonlu bir ihtiyarın oturduğu dükkanda yanında oğlu olan bir müşteri bir şeyler satın almak için satıcıyla konuşuyor. 
 

 

Ak sakallı siyahi bir ozan saz çalıp şarkılar söylüyor. Bu saatte çoktan uyuması gereken çocuklarsa Ramazan neşesiyle sokakta şarkılara eşlik edip oynuyor.

Hemen köşede bir manav müşterisini meyve almaya iknaya çalışıyor. Onlardan biraz uzakta torbasında yeni aldığı meyvelerle evine giden yaşlı bir adam belki de teravih namazından yeni çıkmış ayakta sohbet eden adamlara katılıyor.
 

 

Şehrin ileri gelenlerinden ak sakallı bir ihtiyar pahalı kıyafetleri ve beyaz peleriniyle vakur ve kendinden emin ayakta duruyor. Onunla tezat oluşturacak şekilde hemen arkasında perişan kıyafetleriyle yaşlı âma bir dilenci var.

Rasim'in "saadet dolu günler"e özlemi ifade eden tablosuna herkesi sığdırmak istediği çok açık. Toplumun her kesimine kadim Cezayir'de yer var.

Onlardan uzakta iki kadın, bir adam ve çocuk çeşme önünde su sırasının kendilerine gelmesini bekliyor.
 

 

Resmin en gizemli figürü kırmızı çiçekli uzun elbisesi içinde pahalı takılar takınmış tek başına duran kadın. Parmağıyla bir şeyler mi işaret ediyor, yoksa erkeklerin yanından geçtiği için eli şalına mı uzanıyor?
 

 

"Bir Ramazan Gecesi" nostaljik ve hayalî bulunup her şeyin sorunsuz işlediği bir geçmişe duyulan özlem olarak görülebilir. Ancak resimde bunun ötesinde bir şeyler de aramak gerekir.

İspanyol istilasına karşı Cezayir halkının Barbarosları ülkeye davet etmesi gibi Rasim de sömürgecilere karşı Dayıların, Beylerin, Reislerin hakimiyetindeki eski günleri resmine davet etmektedir. 

Geçmişte kurduğu bu "ütopya" Cezayir'in geleceğinde sömürgeciliğe yer olmadığının ilanı ve bağımsızlık günlerinin de bir işaretiydi.

 

Kaynaklar

Benjamin, Roger. Orientalist aesthetics: art, colonialism, and French North Africa, 1880–1930, University of California Press, 2003.
----------"Colonial Tutelage to Nationalist Affirmation: Mammeri and Racim, Painters of the Maghreb" Orientalism's Interlocutors: Painting, Architecture, Photography içinde. Eds. Jill Beaulieu and Mary Roberts. Durham, NC: Duke University Press, 2002. 43-78.
Pouillon, François. "Painting Algerian Society: Exoticism, Modernism, Identity." Trc. Amy Jacobs-Colas. Remembering Africa içinde. Ed. Elisabeth Mudimbe-Boyi. Portsmouth, NH: Heinemann, 2002.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU