Geçmişten geleceğe Van'ın kalkınma dinamikleri: Sorunlar ve çözümler

Prof. Dr. Ahmet Özer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Geçtiğimiz cumartesi (15 Ocak 2022) Van Ticaret Sanayi Odası, beni "Van'ın kalkınma dinamiklerinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve bu sorunları aşmanın yolları" konusunda bir konferans vermek üzere Van'a davet etti.  

Oda başkanı Necdet Takva'nın mödere ettiği, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden TOBB ekonomi danışmanı Prof. Menaf Turan'ın da katıldığı başarılı bir etkinlik gerçekleştirdik.

Çok sayıda STK başkanı, iş adamı, siyasi parti temsilcisi, basın mensupları, öğretim elemanı, öğrenci ve ilgili katılım sağladı. Yaklaşık üç saat süren toplantı soru cevap bölümüyle son buldu.

Türkiye'nin geleceğini ve bölgenin kaderini ve kalkınmasını ilgilendiren konuşmamı okuyucularımla paylaşmak istiyorum. 


1. Giriş

Van, bölgesel çekim merkezi konumundaki bir kenttir. Gelişmeyi, kalkınmayı, refahı hak eden bir il olarak önündeki engellerin aşılması, çözüm politikalarının üretilmesi, bunları uygulayacak ekonomik, sosyal ve siyasal dinamiklerin ortaya çıkarılması gerekir.

Van bir bölgesel merkez olmanın yanında, başta İran olmak üzere dış ülkelere yakınlığı ile uluslararası ticaret merkezi konumundadır. Ancak son yıllarda, aldığı yoğun göçle bölgenin en kalabalık şehri haline geldi ve yanı sıra bir büyük deprem yaşadı. 

Nitelikli bir organizasyon ve yönetim bu musibeti fırsata çevirerek önümüzdeki 20-30 yıllık gelişmeyi etkileyebileceği gibi; kötü bir yönetim önümüzdeki 20-30 yılın kaybına yol açabilir. 

Bölge ve ülke için sosyo-ekonomik kalkınmanın temel ön koşulu siyasal istikrarın ve toplumsal barışın sağlanmasıdır. Bu sağlanırsa kalkınmanın bölgesel öncülüğüne talip bir kent olarak hem kendi hedeflerine ulaşacak hem bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi yolu ile AB'ye uyum sağlamak isteyen ülke ekonomisine ve kalkınmasına büyük katkılar sağlayacaktır.


2. Bölgesel gerçekler ve Doğu Anadolu

Ekonomik ve sosyal göstergeler

Doğu Anadolu tarımsal istihdamın en yoğun olduğu bölge olmasına rağmen tarımsal verimliliğin en düşük olduğu bölgedir. Geleneksel tarım yapma anlayışı verimlilikle birlikte kalite ve kapasiteyi de olumsuz etkilemektedir. Sanayi ise gelişmemiştir.

Toplam istihdam içinde sanayinin payı sadece yüzde 3,9, ticaretin ise yüzde 3,6'dır.  İstihdam ve sektörler bazında sanayi ve hizmetler lehine durum değişmedikçe sosyoekonomik gelişme beklenemez.

Bölge eğitim ve sağlık göstergeleri bakımından da geri olmakla beraber Türkiye standartlarının çok altında yer alıyor. Okur-yazarlık oranı yüzde 68,1'dir; kadın nüfusunda bu oran yüzde 54,8 e kadar düşmektedir.

Fakülte ve yüksekokul bitirenlerin oranı ise okumuşların sadece yüzde 3,3'ü kadardır. (Türkiye ortalamaları ise bu alanlarda sırasıyla yüzde 80,4; yüzde 71,9; yüzde 4,7'dir) Bölgede on bin kişiye düşen hekim sayısı 6,3; on bin kişiye düşen diş hekimi sayısı 0,6; on bin kişiye düşen eczane sayısı ise 1'dir.(TOBB,2017)


Yatırım, istihdam, göç

Bütün bunlara karşılık bölgede 3000 civarında banka şubesi mevduat toplayıp batıya transfer etmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi 7 bölgeden biri olarak toplam banka kredileri içindeki payı sadece yüzde 2,3'tür. Aynı durum teşvikler içinde geçerlidir. 

Söylenenin aksine, Doğu Anadolu teşvik belgeli yatırım tutarında en düşük değere sahip olan bölgedir. Bazen batıda tek bir işletmeye verilen teşvik bütün doğuya verilen teşvikten fazla olmasına karşılık bölgenin büyük teşvikler aldığı şeklinde bir hava yaratılmaktadır.

Sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi sıralamasında da en sonda bulunan Doğu Anadolu Bölgesi, yoksul köylü göçü almasına karşın zenginliklerini (sermaye, beyin, kentli nüfus) batıya göç olarak vermektedir. 

Dolayısıyla refahın bölgesel düzeyde dengesiz dağılımı sonucu ve özel koşulların dayatması ile ortaya çıkan göç olgusu aynı zamanda bu dağılımın bozulmasını besleyen temel bir etmen olarak rol oynamaktadır.


3. Doğudan yüksele(meye)n güneş: Van

19.069 kilometrekare yüzölçümü, 1 milyon 150 bin nüfusu, 11 ilçesi, 986 yerleşim yeri, doğal zenginlikleri, tarihi ve turistik değerleri ile Van, Doğu Anadolu'da yer alan önemli merkezlerden biridir. 

Ancak aynı Van kişi başına Türkiye ortalamasının yarısından daha az geliri, ortalama 8,04 hane büyüklüğü ile Türkiye'nin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 il içinde ancak 67. sırada yer alabilmektedir. 

Yıllık ortalama yüzde 3 genel nüfus artış hızına ve yüzde 41 kentleşme oranına sahiptir. 

İş gücünün yüzde 74'nün tarımda (yüzde 3 sanayi; yüzde 4 ticaret) yer alması hala köylülükten kurtulamayan gelenekçi geri bir yapıya sahip olduğunu da göstermektedir.


3.1. Van uluslararası ilişkiler bakımından bir sınır ve bölge merkezidir

Bir pergelin sivri Ucunu Van'a batırıp kuzeyden güneye doğru bir yarım daire çizdiğimizde bu yarım dairenin içine Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Irak'ın yer aldığını görürüz. 

Ayrıca İran demiryolu bağlantısı, Özalp'taki sınır kapısı ve sınır ticareti için oluşturulan serbest bölge, Doğubayazıt ve Yüksekova sınır kapılarının merkezinde yer alması Van'ı jeopolitik olarak önem taşıyan bir bölgenin odak noktasına koymaktadır.


3.2. Van doğal yapısı, tarihi ve kültürel değerleriyle turistik bir beldedir

Yüksek platoları, zengin flora ve faunası, Van Gölü, Muradiye Şelalesi, Edremit Beldesi, Çatak Şelalesi, Erçek Kuş Cenneti gibi doğa harikaları ile doğuda bir yıldız gibi parlarken; 

Med, Karduki, Haldi, Huri, Guti, Urartu, Selçuklu medeniyetlerine beşiklik etmesi, 

Başta Van Kalesi olmak üzere Akdamar Adası, Van Müzesi, Hoşap Kalesi, Çavuş tepe, Carpanak Adası gibi nadide tarihi eserleri ile (Yedi Salkım Köyü'nde 10 bin yıl öncesine dayanan yaşam ve yerleşim kanıtları ile) tarihin derinliklerinden bugünü selamlamaktadır. 

Bu değerleri iyi kullandığı takdirde iç ve dış turizmin bölgedeki ana çekim merkezi haline gelecek ve bu yolda önemli bir canlılık kazanmış olacaktır.


3.3. Ekonomik olarak Van bir cazibe merkezidir

Yukarıda belirtilen özellikler ve bir kavşak kent olması nedeni ile Van bölgenin diğer merkezlerine nazaran daha canlı ve daha büyük bir ticaret merkezi konumundadır. 

Daha önemlisi bölgenin ekonomik gerilikten kurtulması için kalkış aşamasının (take off) başlatılacağı merkez konumunda olmasıdır. Cazibe merkezinin kalkışa geçmesi kademeli olarak etrafını da etkileyecektir. 

Yukarıda belirtilen nedenlerle bu merkezin Van olması Van'a bir şans tanımakla birlikte ona büyük sorumluluklar da yüklemektedir. 


4. Ekonomik ve sosyal sorunlar

4.1. Tarihten gelen yanlış ekonomi-politikalarının yansımaları

Van'ın ekonomik olarak gelişmemesi ve kentleşmemesi güncel birtakım nedenle birlikte tarihsel bazı ekonomik politikalara dayanmaktadır.

Devletin son yıllarda ekonomik yatırımlardan el çekmesi ve eldeki işletmelerini özelleştirme yoluyla satılığa çıkarması politikasını aynıyla geri kalmış bölgelerde de yürürlüğe koyması tam bir çelişki yaratmıştır. 

Bir taraftan bölgelerarası dengesizliğin giderilmesinden bahsedilirken (ki bu, AB'ye tam üye olmanın da ön koşuludur) öte taraftan altyapısını tamamlayamamış bu bölgeler bir nevi kaderleriyle baş başa bırakılıyor. 

Oysa ekonomik kalkınmanın zorunlu girdilerinden biri sermayedir, yani paradır.

Para ise yeşereceği yere gider.

Bunun da iki koşulu vardır;

  1. Yatırım için (tamamlanmış alt yapı ve) uygun koşullar yaratmak
  2. Siyasi istikrara sahip olmaktır. Siyasi istikrar ise Kürt sorununun çözüme kavuşturularak huzur ve güven ortamının sağlanmasına bağlıdır.


Ekonomik verim için 

Gerekli olan hammadde, işgücü, bölgesel, ulusal ve uluslararası pazarlar mevcuttur. Ancak altyapıda hala eksiklik ve aksaklıklar mevcuttur.

Örneğin, Türkiye, sanayinin en büyük girdisi olan enerjisinin yüzde 50'sinden fazlası Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde üretilmesine karşın bölge elektrik enerjisi fakiri konumundadır. Günde birkaç kez elektrik kesintisi artık kanıksanmış bir durumdur. 

Bu durumun belirgin iki nedeni vardır: 

Birincisi, bölgede üretilen enerjinin (bölgede kullanılması yerine) batıya taşınmasıdır. Uzun taşımalardan dolayı yüzde 25'lere varan kayıplar meydana geldiğinden ekonomik de değildir. Sadece bu kayıp oranı bölge yatırımlarına teşvik olarak verilse çok şey değişecektir.  

(Nitekim Doğu ve Güneydoğunun sadece üç barajından yılda yaklaşık 23 Milyar Kwh elektrik enerjisi elde edilmektedir. (Keban 6,5 Milyar Kwh/yıl; Karakaya 7,5; Atatürk Barajı 9 Milyar Kwh/yıl)

İkinci neden ise bölge kentleri elektrik şebekelerinin eskimiş, kevgire dönmüş, çökmüş olmasıdır. Kimi illerde elektrik kaybının yüzde 50'lere vardığı söylenmektedir. Oysa gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 6-7 civarındadır.

Bu eksiklikler giderildikten sonra Van'ın gelişmesi için sanayide hamle yapması gerekir. 

Bu panorama içinde, Van'da öncelikli sektörler arasında çimento, bitkisel, hayvansal ürünler, toprak kaynakları ve gıda yer alırken; gelecekte umut vaat eden sektörler deri ürünleri, plastik, dokuma, giyim, madencilik olarak tespit edilmiştir

Van Sanayileşme Stratejisini; "tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihraç edileceği bir üs" olarak önümüzde durmaktadır.


4.2. Geri kalmış gelenekçi yapı

Van ve havzasında henüz yarı feodal ilişkiler tam olarak kırılmış değildir. Bu durum bölgenin sosyo-ekonomik gelişmesini ve kalkınmasını olumsuz yönde etkilemektedir.

Pazara yönelik üretim yerine tüketime yönelik üretim tarzı söz konusu, bu da para (bankacılık) ve pazar politikalarının (dolayısıyla sanayi ticaret ve hizmetler sektörlerinin) gelişmesini engelleyici bir rol oynamaktadır. 

Kadının büyük oranda modern çalışma hayatının dışında kalması, böylece kadının kalkınma sürecine entegrasyonu ve katkısı engellenerek önemli bir toplumsal dinamik devre dışı bırakılmaktadır. 

Diğer bir sonuç da siyasetin bölgede oynadığı "gerici fonksiyon"dur. 


4.3. Tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar

Tarım iyi durumda değil

Van başta olmak üzere, bölgede kimi yerlerde hala geleneksel koşullarda tarım yapılmakta, tarımda verimliliğin ve kalitenin vazgeçilmez koşulları olan modern girdiler ise çok az kullanılmaktadır. 

Ayrıca toprakların kırsal alanda miras yolu ile bölünerek küçülmesi verimi olumsuz yönde etkilerken yoksullaşmayı arttırmaktadır. 

Van'ın kırsal alanda yaşayan nüfusunun yüzde 90'ı tarım ve hayvancılıkla uğraşmasına ve ildeki bütün iş gücünün yüzde 74'ü bu alanda istihdam olmasına karşın tarımda meta (pazar ve sanayi ürünü) üretimi yapılamamakta, bunun yerine iç tüketime yönelik kısıtlı üretim yapılmakta, bu bile yeterli olamamaktadır. 

Hâlbuki bütün olumsuzluklara rağmen il topraklarının yüzde 21 ekilebilir alandır; bu alanın da yüzde 31'inde tahıl, yüzde 11 yem bitkileri ekilirken yüzde 39 u nadasa bırakılmakta yüzde 15'i de kullanılmamaktadır. 


Hayvancılıkta ise tam bir çöküş yaşanıyor. 

Daha önceleri Van ve bölge canlı hayvan kaynağı ve kırmızı et üretim merkezi durumunda iken, son yıllarda uygulanan mera ve yayla yasağı, sınır uygulamaları sonucunda bu kaynak kurumuş, iş tersine dönmüştür. 

Şimdilerde İran'dan canlı hayvan (o da bin bir güçlükle) getirilmekte, kırmızı et ithal edilmektedir. Bu durum, devletin uyguladığı yanlış hayvancılık politikası sonucu "bindiği dalı kesmesi ve altın yumurtlayan tavuğunu öldürmesi" ile eş değerdir.  

Daha 30 yıl önce bile bütün Türkiye'deki koyunların yüzde 5,34'ü (1.904.920) sığırların yüzde 1,5'i (150.020) Van'da bulunmaktaydı. Bugün gelinen noktada hem tarımda hem de hayvancılıkta tam bir trajedi yaşanmaktadır.


5.  Van'ın sosyal sorunları

5.1. Göçün getirdiği sorunlar ve çarpık kentleşme:

Temel sorun şudur: Van, kırsal alanlardan yoksul köylü göçü alırken batıya, kentin temel dinamikleri olan zenginliklerini (sermaye, beyin ve kentlileşmemiş nüfusu) göç olarak vermektedir.

Bunun sonucunda; kent ileri gitmek yerine, yerinde saymakta hatta gerilemektedir.

Çünkü:

  1. Kentte üretmeden tüketenlerin sayısı birden artmakta
  2. Kent 350 bin kişinin varlığına göre dizayn edilmişken iki kat bir nüfusla karşılaştığında acze düşmekte
  3. Sonradan gelen nüfusun beslenme, barınma, ulaşım ve yerleşim gibi sorunları çözülememekte
  4. Merkezi idare yeni nüfus için ek kaynak aktarmadığı için yerel kaynaklar yetersiz kalmakta
  5. Kırda iken devletin sorumluluğunda olan nüfus şehre geldiği gün birden belediyenin sorunu olmaktadır. 

Belediyelerin, halkın seçtiği kişilerce yönetilmesi yerine, seçilmişlerin görevden alınarak yerlerine kayyumlar atanması bir başka büyük handikabı oluşturmaktadır. 

İkinci önemli sonuç, yeni gelen nüfus aş, iş, konut, ulaşım, iletişim olanakları merkezi ve  yerel yönetimler tarafından sunulamadığı için kent merkezi işportacılık, arabacılık, boyacılık gibi gayrı ekonomik işlerin ve on binlerce işsizin yoğun baskısı ile karşı karşıya kalmaktadır.


Öteki Van kente entegre edilmeli

Üçüncü önemli sonuç, aynı kentte birbirine benzemeyen iki kent manzarasının ortaya çıkmasıdır. İktidarlar son yıllarda kırsal alanı güvenli hale getireyim derken Van'ın (ve bölgedeki birçok büyük kentin) varoşlarını toplumsal açıdan adeta fitili ateşlenmemiş birer bomba haline getirmiştir.

Açlık, yokluk, yoksulluk, işsizlikle beslenen ve büyüyen bu toplumsal çeper gerekli önlemler alınmadığı takdirde gelecekte kapanması zor derin bunalımlara yol açabilir.

Dördüncü önemli sonuç ise, kente sonradan gelen nüfusun dönüşememesi, kentlileşememesidir. Kente gelenler umduklarını bulamadıkları için umutları kentin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz olmaktadır. 

Dolayısıyla gelenler köylü olmaktan çıkmakta kentli de olamamakta, arada kalmaktadır. Bugün kentlerin varoşlarında yaşanan en büyük trajedi bu arada kalma sorunudur.


5.2. Eğitim ve Sağlık Sorunları:

Çağımızın önemli meselesi kalkınmadır. Kalkınmanın ise en değerli kaynağı insandır. İnsanı değiştirmenin, dönüştürmenin ve vasıflı hale getirmenin en etkili aracı ise eğitimdir. 

Van'da ilk ve orta öğretim sağlıklı işlemediği gibi, bağrında taşıdığı 100. Yıl Üniversitesi şansını çok iyi kullanmamaktadır. 

Bu anlamda üniversite halk, üniversite sanayi iş birliği kurulmalı; üniversite, bölgesel ve kentsel kalkınmanın önünü aydınlatan meşale olmalıdır. 

Üniversitenin varlığına rağmen Van ve havzası birçok bakımdan olduğu gibi eğitim ve sağlık göstergeleri açısından da ülke standartlarının altında bulunmaktadır.


6. Sonuç ve çözüm önerileri

Van bölgenin en önemli  ili olmasına rağmen Denizli, Kayseri, Konya, Maraş'ta olduğu gibi kalkınmanın darboğazlarını aşarak ve kalkınma dinamiklerini ve potansiyellerini harekete geçirerek, bir türlü "makus tarihini" yenerek gelişmiş iller seviyesine çıkamıyor. 

Oysa Avrupa Birliği'ne tam üye olmak isteyen Türkiye'nin önündeki en önemli engellerden biri de (Kopenhag ve Maastricht kriterlerine göre) bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi sorunudur. Kaldı ki kendi içinde dengeli kalkınmamış bir ülkenin Avrupa ile dengeli ve uyumlu olması beklenemez. 

Bir bölgeyi kalkındırmak için bütün illeri aynı anda kalkış aşamasına getirmek olanaksız olduğundan cazibe merkezlerini seçmek ve bu cazibe merkezleri yolu ile il, bölge ve ülke düzeyinde kalkınmayı gerçekleştirmek gerekecektir. 

Bu cazibe merkezi Van'dır.  Ancak sorunları ve sıkıntıları var. Gelinen noktada, barış ve huzur ortamı sağlanmanın, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmenin zamanıdır. 


6.1. Ekonomik çözüm önerileri:

Yatırım için altyapı ve bürokrasi sorunu çözülmeli

  1. Her şeyden önce bölgeye götürülecek üretken yatırımlar ve sağlıklı bir kalkınma için Van'ın alt yapı yatırımları tamamlanmalıdır. Bu amaçla örneğin şehir içi elektrik dağıtım şebekesi yenilenmeli, şehir içi başta olmak üzere, çevre iller ile olan ulaşım altyapısı güçlendirilmelidir.
     
  2. Yarım kalmış yatırımlar bitirilmeli, işletme kredisi bulamadığı için kapalı olan tesislere işletme kredisi sağlanarak devreye sokulmalı, yeni yatırımların önü açılmalıdır.
     
  3. Bu amaçla devlet, teşvikler konusunda yatırımcıyı canından bezdiren uygulamalardan vazgeçmeli; kredi sistemi, samimi bir şekilde bölge koşulları göz önünde tutularak yeniden düzenlenmeli; teşvikler ucuz, kolay ulaşılabilir ve gerçekten teşvik edici olmalıdır.
     
  4. Kalkınma için sanayileşmenin gerekliliği göz önünde bulundurularak, potansiyel araştırması yapılmalı, yatırımcıya rehberlik edecek "Ekonomik Kalkınma Konseyi" işlevsel kılınmalıdır.


Dışarıdaki Vanlı sermaye Van'a çekilmeli

5. Van'a ve bölgeye her türlü sermaye akışını hızlandırmanın yanında özellikle göç etmiş yerli sermayeyi geri çağırmak, bu akışa örnek ve öncülük etmesini sağlamak son derece önemlidir. 

Van'dan çıkmış olan zenginlerin "İstanbul'da katları, Antalya'da yatları olabilir, ancak orijinlerine olan vefa borçları gereği Van'da da hiç olmazsa küçük bir imalathaneleri olmalı". Sermaye gücü ile birlikte beyin ve nitelikli insanın geri gelmesi hızlanacaktır.


6. Devletin özelleştirmeyi ön plana çıkardığı ve kamu yatırımlarından el çektiği bir dönem yaşıyoruz. Ancak bu politika Van'ın ve bölgenin özel koşulları göz önüne alınarak özellikle imalat sanayi başta olmak üzere bölgede belli bir süre uygulanmamalıdır. 


6.1.2. İran ile sınır ticareti ve bölgesel cazibe merkezi:

7. Son günlerde Vana olan Afganlı göçü kenti olumsuz yönden etkiliyor. Bu sorun mutlaka kökten çözülmelidir. 

Sınır ticareti teşvik edilmeli siyasi olan sınırlar (küreselleşme ve üretim çağında) ekonomik olarak birer bariyer olmaktan çıkarılmalı, sınır bir ekonomik avantaja dönüştürülmelidir. Bu amaçla İran'la her türlü iş birliği geliştirilmelidir.


8. Bütün bunlarla birlikte bir çekim ve bölgesel kalkınma motoru olarak ilan edilmesi gereken Van'a gerekli mali, idari, personel, teknolojik destekler sağlanmalı ve işin gerekleri yerine getirilmelidir.


9. Doğu Anadolu Projesi (DAP), hantal, geniş kapsamlı, gerçekleştirilemez yapısından kurtarılarak ekonomik birlik ve benzerlikler temelinde örgütlendirilmelidir. 

Bu amaçla Van, Hakkâri, Bitlis, Ağrı, Muş ekonomik bir bölge olarak ilan edildikten sonra bölgesel perspektifler geliştirilmeli ve buna göre uygulamalar yapılmalıdır.


6.2.Sosyo-kültürel çözüm önerileri

Göç külfetten nimete çevrilmeli

10. Her şeyden önce kırsal alandaki göç durdurulmalı, "geri dönüş" ise desteklenmelidir. Bunun için insanları bulundukları yerde insanca yaşanır (iş, aş, güvenlik) koşullarına sahip kılmak ve geri dönmek isteyenlere modern hayvancılık ve tarım koşullarında tarımsal iskan sağlamak sorunu çözmek için ilk adım olacaktır.

11. Kentten bir yandan batıya meydana gelen beyin, sermaye ve kentli nüfus göçünü durduracak tedbirler alınırken öte taraftan göçmüş olan beyin ve sermayeyi geri çağırmak ve bunun için çaba sarf etmek gerekir.

12. Bu önlemler eğitim ve sağlık hizmetlerinde de yapılacak iyileştirmelerle desteklenmeli; böylece bir zihniyet değişikliği ile   "yabancılaşmanın"   önüne geçilerek  "kentlileşme "sağlanabilir.

Eğitim ve sağlık hizmetleri kalkınmanın en değerli kaynağının insan kaynağı olduğu gerçeği göz önünde tutularak planlanmalıdır.


6.3. Siyasi çözüm önerileri

Ademi merkezileşme sağlanmalı

13. Her şeyden önce siyasal sistemde bir tıkanma, siyasette bir kirlenme yaşanıyor. Merkezileşme had safhada. Bütün sorunlar Ankara'da tespit ediliyor, bütün çözümler Ankara'da üretiliyor, bütün kaynaklar Ankara'dan aktarılıyor. 

Ankara artık bu yükü taşıyamıyor. Ankara'nın bu katı merkeziyetçi ve "bürokratik devlet" modelinden vazgeçerek, katılımcılığın, üretkenliğin, verimliliğin ve şeffaflığın olduğu "demokratik devlet" modeline geçmesi gerekir. 

Bu model yıllardır sürüncemede bırakılan Kürt Sorunun demokratik çözümünü ele alarak çözüme kavuşturmalıdır. 


Temiz topluma giden yol temiz siyasetten geçer

14. Siyasette kirlenme vardır. 

Devleti ele geçirenler onu yönetilmesi gereken bir aygıttan ziyade paylaşılması gereken bir ganimet olarak görüyor. O nedenle rasyonel ekonominin yerine kamu kaynaklarını heba eden, yutan yolsuzluk ekonomisi hâkim hale geliyor. 

Bunda birinci rol siyasilerindir. Siyaseti temiz olmayan toplumun temiz olması beklenemez. O halde siyasetin temizlenerek temiz bir topluma ulaşılması için gerekli kararlılık gösterilmeli her türlü siyasal ve yasal altyapı oluşturulmalıdır.

15. Kentte Seçilmişleri İzleme Komitesi kurularak yanlışların teşhiri, doğruların teşviki ile vatandaşlık denetim hakkı hayata geçirilmelidir. Böylece milletvekilinin iş takibi yapan, eşe dosta ve kendine çıkar sağlama peşinde koşan, bölge gerçeklerinden uzak, kentin sorunlarından ziyade kendi kişisel sorunlarının çözümü ile uğraşan kişiler olmasını önlemek daha kolaylaşmış olacaktır.


Kayyum politikasına son verilmeli 

16. Ülkenin gerçek anlamıyla yönetilmesi ve sorunlarını parlamento yolu ile çözmesi için; iş ve ihale takipçisi milletvekilliği döneminin sona ermesi gerekir.
İdarecilerde ehliyet ve liyakatin arandığı dönemin başlaması; siyasetçilerin ekonomik işlerle ilgisinin asgariye indirilmesi; partilerin ve adayların seçim harcamalarının denetim altına alınabilmesi zorunludur.


17. Bu genel siyasi reformlar ve özelde Van'da atılacak adımlar Türkiye'nin sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlayarak çağdaş dünya ile bütünleşmesini sağlarken, Van'ı da hak ettiği yere getirecek olan önlemler ve çözümlerdir.


18. Bütün mesele bu iradeyi harekete geçirmekte yatıyor. Bu da bir değişimi gerektiriyor. 


Hedefler netleştirilmeli

19. Bunları gerçekleştirecek olan yapı 
      1)hedeflerini net olarak belirlemeli, 
      2)bu hedeflere ulaştıracak projeler oluşturularak halka açıklamalı ve 
      3) bu projeleri uygulayacak nitelikli kadroları deklere etmelidir.  

20. Ayrıca, temel amaç, 
     1)Üretimin artırılması, 
     2) Üretilenin adil bölüşümün gerçekleştirilmesi, 
     3) Toplumsal barışın sağlanması olmalıdır. 

21. Bunlar yaptığı takdirde siyaset bölgede sorunun değil çözümün bir parçası olacaktır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU