5 soruda Kazakistan krizi

Oğul Tuna Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Orta Asya'nın en istikrarlı, müreffeh ve bölge lideri olarak gösterilen Kazakistan, 2 Ocak'tan beri eylemlerle çalkalanıyor.

1. Eylemler nasıl ve neden başladı?

Kazakistan hükûmetinin 2019'da temelini attığı ve 2022'nin ilk gününde hayata geçen LPG ticaretini çevrimiçi, elektronik ortama taşıma politikası fiyatlara yüzde 50 zam olarak yansıdı.

2 Ocak'ta ülkenin batısındaki ve enerji kaynaklarının ortasındaki Janaözen'de protestolar başladı ve kısa süre içerisinde ülkenin büyük kısmına; Aktav, Atırau, Aktubinsk, Kızılorda, Karaganda, vs. gibi şehirlere yayıldı.

Özellikle eski başkent Almatı'nın eylemlerin merkezi hâline gelmesiyle talepler ve tepkiler çoğaldı ve çeşitlendi.

İlk ve 29 yıllık cumhurbaşkanı ve "Millî Lider" (İlbaşı, Elbası) Nursultan Nazarbayev ile ailesinin serveti, yolsuzluk, hükûmet politikaları eylemcilerin hedefine yerleşti. 

Cumhurbaşkanı Tokayev ve hükûmet ilk olarak eylemcilerin taleplerini kabul ettiklerinin izlenimini verdiler. Başbakan istifasına ve Nazarbayev'in Güvenlik Konseyi'nden çekilmesine rağmen eylemler devam etti.

Polis şiddeti ve çatışmaların yoğunluğu arttı ve Tokayev, Moskova'nın güdümündeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nden (KGAÖ) asayişi sağlamak için yardım talep etti.

Aslında Kazakistan 2018-2020 arasında da farklı protestolara sahne olmuş, işçi haklarından milliyetçi politikaların uygulanmasına kadar pek çok muhalif talebin seslendirildiği bir ülke.

Fakat ülke tarihinde ilk defa bu büyüklükte gösterilere ve karşılığında şiddetli cevaba şahit olunuyor. 6 Ocak gecesi itibarıyla 18'i kolluk kuvvetinden olmak üzere onlarca ölü, 1500'e yakın yaralı ve 2300'den fazla tutuklu var.

Dünyanın en geniş uranyum yataklarına, doğalgaz ve petrol kaynaklarına sahip Kazakistan'da millî gelir ve refahın ülkenin zenginliğiyle beraber artmaması büyük hoşnutsuzluk kaynağı.

Başkent Nur-Sultan (2019'da eski Cumhurbaşkanı'nın ismini aldı) haricinde altyapı kaynaklarının geliştirilmeyişi, Nazarbayev sülalesinin ülkenin en zengin isimleri arasında yer alacak derecede yolsuzluğa batması ve "Nazarbayev neslinin" değişim arzusu eylemlerin sebepleri arasında. Zaten göstericilerin çoğunun genç olması da bu gerçeğin bir ifadesi.

6 Ocak'ta eylemlere yönelik müdahalenin başlamasıyla ülke çapında bankalar çalışmaya ara verdi, internet erişiminde kesinti ve benzin istasyonlarıyla marketlerde uzun kuyruklar görüldü.


2. Eylemlerin arkasında dış güçler mi var?

Yaşanan herhangi bir sokak hareketliliğinde halk iradesini, yerel etmenleri yok saymak, önemsiz görmek vahim bir hata. Fakat bu eylemlerin büyüyüp iktidarı tehdit eder hâle gelmesindeki ve eylemlerin yarattığı siyasî boşluğu dolduracak jeopolitik faktörleri göz ardı etmek de yanlış.

KGAÖ "barış koruma gücü" müdahalesinin başladığı 6 Ocak itibarıyla Rus medyasında "terörist" ve Kazak hükûmetinin açıklamalarında dış destekli militanlar gibi ifadelerin kullanımı arttı.

Rusya Parlamentosu'nun üst kanadı Federasyon Konseyi'nin Uluslararası İşler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev, Kazakistan'da "Ortadoğu ve Afganistan'dan gelen militanların" aktif olduğunu söyledi. 

Kimi Rus gazeteciler, Birleşik Krallık istihbarat servisinin eylemlerin kızıştırılmasında katkısı olduğunu iddia ederken bazı muhalif siyasetçiler de Kazak eliti içindeki bölünme etkisiyle eylemcileri destekleyen birtakım üst düzey ismin varlığına dikkat çekiyorlar.

Özellikle Ukrayna'da ve farklı Batı ülkelerinde sürgünde bulunan milliyetçi veya liberal Kazak muhalifler sivrilmeye çalışsa da eylemlerin ortak özelliği hiçbir lider figürün ya da ortak ve güçlü bir talebin ortaya çıkmaması.

Bununla beraber henüz herhangi Batı ya da Doğu kökenli bir dış mihrakın olayların başlangıcında ya da büyümesinde etkisi olduğuna dair kanıt yok.

Kazakistan'da zaten ABD'li, Alman ve Britanyalı şirketlerin önemli yatırımları bulunuyor. Rusya ülkenin en önemli askerî ve siyasî müttefiki konumunda. Çin ise ülkede ekonomi alanında gücünü artırmakta.

Unutulmaması gereken nokta ise Kazakistan'ın, dünyanın yüzölçümü bakımından en geniş dokuzuncu ülkesi olarak Avrasya'nın kalbinde yer aldığı Çin'in "Tek Kuşak, Tek Yol" projesinin de Asya'yı Avrupa'ya bağlayan enerji yollarının da en önemli transit ülkesi. Ülkenin beklenmedik biçimde kırılganlaştığının ortaya çıkması jeopolitik açıdan önemli uyarılar da taşıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna krizine dair görüşmesine az vakit kala Rusya'nın arka bahçesinde büyük ve sürpriz bir krizin daha patlak vermesi, olayın zamanlamasını daha ilginç kılıyor.

Öte yandan Tokayev'in KGAÖ'den yardım talep etmesi, Rusya'nın elini kısa vadede güçlendirecek bir duruma yol açtı.


3. Rusya, Kazakistan'ı işgal mı etti?  

Rusya, Kazakistan'ın en önemli askerî ortağı. Sarı-Şagan'daki anti balistik füze üssü ve Baykonur'daki uzay üssü zaten Moskova tarafından kullanılıyor. Moskova ve Nur-Sultan sadece ikili ilişkilere sahip değil, aynı zamanda KGAÖ çatısı altında da iş birliği içinde.

KGAÖ'nün 2016'daki zirvesinde alınan bir karara göre, müttefik devletler, bir diğer devlette "kamu düzeni ve üye devlet vatandaşlarının güvenliğini ihlal eden olaylarda" müdahale etme sözü veriyor.

Tokayev de sosyolojik ve siyasî sonuçları olacak bir karar verip KGAÖ'yü eylemcilere -veya resmî ifadeyle "militanlara", "teröristlere"- müdahale talebinde bulunurken bu meşru dayanağa sahipti.

KGAÖ'nün "barış koruma gücü" gönderme kararı, böylece resmî olarak "Rus müdahalesi" ya da "işgali" anlamı taşımıyor.

KGAÖ Genel Sekreteri, operasyonlar tamamlandıktan sonra bütün güçlerin Kazakistan topraklarından çekileceğini açıklarken 2500'e yakın askerin görev alacağını bildirdi.

Bu güç içinde Rusya, Belarus, Ermenistan ve Tacikistan ordusundan unsurlar bulunuyor. KGAÖ'nün bir başka üyesi Kırgızistan ise Kazakistan'a asker göndermeyeceğini açıkladı.


4. Türkiye ve Türk Dünyası Konseyi niçin sessiz kaldı?

Kazakistan ve özellikle de Nazarbayev, Türk dünyası ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) için büyük önem ifade ediyor. Nazarbayev, pek çok Türk ve Azerbaycanlı siyasetçi tarafından "Türk dünyasının 'Aksakallı'sı" olarak anılıyor. Fakat 4 Ocak'tan beri yaşanan gelişmelerde Türkiye ve diğer Türk devletlerinin tavır almakta kararsız kaldığı gözlendi.

KGAÖ'nün Kazakistan'a asker yollama kararının ardından 6 Ocak günü içinde bu kararsız tutumu tersine çevirmeye yönelik birkaç adım atıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özbekistan ve Azerbaycan liderleriyle ülkedeki vaziyeti görüştüğü paylaşıldı. TDT, "Kazakistan Hükûmetine ve halkına ihtiyaç duyabilecekleri desteği vermeyi hazır olduğu" beyanatını verdi.

Akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Kazakistan'da yaşanan hadiselerden ve can kayıplarından büyük üzüntü duyuyoruz […] Türkiye her daim Kazakistan'ın yanında olmaya devam edecektir" şeklinde açıklamada bulundu.

Öte yandan Türkiye ve TDT'nin tutumuna dair yaşanılan şaşkınlık, bu örgütün niteliğine ve Türkiye ile Türk dünyası arasındaki dinamiklerine aşina olmamaktan kaynaklanıyor. TDT, askerî bir ittifak değil.

Bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin KGAÖ üyesi Kazakistan'a asker göndermesi özellikle Rusya ile ilişkilerde bir başka boyutun açılmasına sebep olabilir.

Son olarak da Rusya'nın askerî varlığı ile TDT'nin siyasî-kültürel niteliği, en azından şu an için, birbiriyle çakışmıyor. Nur-Sultan'ın tercihi aslında ülkesinin siyasî, sosyal ve jeopolitik gerçeklerini yansıtıyor.


5. Ülkeyi ve bölgeyi bundan sonra neler bekliyor?

Eylemlerin Kazak kolluk kuvvetleri ve KGAÖ "barış koruma gücü" ile kısa sürede bastırılacağı ve hükûmetin sınırlı tavizlerde bulunacağı beklenebilir.

Öte yandan Tokayev'in siyasî çalkantıyla beraber Nazarbayev ve eski lidere sadık elitler ile oligarkları şimdiden tasfiye etmeye başladığı pek çok uzman ve gözlemci tarafından dile getiriliyor.

Kazakistan'ın 30 yıllık bağımsızlık sürecinde inşa ettiği tarafsız, Doğu ile Batı arasında dengeci ve istikrarlı imajı özellikle KGAÖ müdahalesiyle beraber yara aldı. 2016'dan bu yana Batı'ya ve dünyaya açılış politikası izleyen Özbekistan, bundan böyle Orta Asya'da daha sözü dinlenir bir konuma yükseleceğe benziyor.

Ukrayna ve Belarus krizlerinden sonra Rusya için yeni bir cephe hâline gelen Kazakistan'da Moskova'nın askerî varlığını daha derinden hissettireceği söylenebilir. Bu da muhtemelen Kazak halkının kolektif hatırasında Rusya'ya yönelik duygu ve tutumu derinden etkileyecektir.

Ayrıca Afganistan'dan apar topar çekilen ABD'li ve Batılı kuvvetlerin, Orta Asya'da Rus askerî harcamalarının artmasıyla Moskova'yı ekonomik yönden iyice yormak istediği düşünülebilir.

Kazakistan'da yaşananları ülkenin iç meselesi olarak niteleyen Çin'in bölgedeki istikrarı korumada Moskova ve Nur-Sultan'a destek vereceği ortada. Afganistan'dan beri ülkeler arasında artan iş birliği, Mayıs 2021'deki Kırgız-Tacik çatışmasından bu yana durduraksız sarsılan Orta Asya jeopolitiği için önem taşıyor.

Kazakistan'da son yıllarda Latin alfabesine geçilmesinden TDT'nin kuruluşuna dek pek çok önemli hamlenin geri çekilmesi şu an için olası değil.

Fakat Nazarbayev gibi denge ustası bir siyasetçinin zihniyeti eğer tamamen tasfiye edilirse, Çince konuşan Tokayev'in iktidarında Türkiye ile ilişkilerin şu ankinden daha gergin bir hal alması beklenebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU