Futbol keşfedildikten sonra, uzun süre sadece beyazların oynadığı bir oyundu. Yoksullar ve işçiler, futbol topu ile hayata meydan okumaya fırsat bulmuştu ama aynı şeyi, siyah ırka ait insanlar maalesef yapamıyordu. Beyazlar, topu kolunun altına almış ve siyahlara vermiyordu.
Mesela, 1900'lü yılların başında Arjantin milli takımında, sadece beyazlar forma giyerken, rakibi Brezilya'nın bile siyahi oyuncu oynatmasını istemiyordu. Hatta bunun için oynayacakları maç öncesi, medya yolu ile baskı yapıyordu.
Fakat futbol topunun sihri, tüm ayrımcılıkları teker teker yok ediyordu. Önce yoksulların ve işçilerin mücadelesine zemin yaratan futbol topu, zamanla ırkçılığa karşı da gücünü gösteriyordu. Çünkü sahaya çıkıldığı zaman ne ırkçılık ne de sınıfsal farklar kalıyordu.
Brezilya futbolu ile aynı yaşta olan bir siyahi oyuncu ise attığı gollerle, dünya ve Brezilya futbol tarihine geçip, siyahi oyuncuların önünü açıyordu.
Bu oyuncu, futbolu güzel oyun haline getiren Jogo Bonito felsefesinin mimarlarından olan ve beyazların kontrolündeki futbola, samba sosu koyan büyük golcü Arthur Friedenreich idi.
Kayıt tutulamadığı için gol sayısı konusunda tartışmalara neden olan Friedenreich, 1239 maçta, 1329 gol ile kimilerine göre, dünyanın en çok gol atan oyuncusu.
Hatta kimilerine göre, orijinal siyah inci.
Pirinç tozu ile beyazlayan futbolun ilk süperstarı
Dünyanın birçok ülkesinde kölelik yeni kalkmıştı. Arthur Friedenreich,1892 yılında köleliğin yeni kalktığı Brezilya'nın São Paulo şehrinde, Alman göçmen bir baba ile azat edilmiş bir köle kızının melez çocuğu olarak, dünyaya geldi.
Futbol Brezilya'ya 1894 yılında gelmişti ve Arthur Friedenreich de babasının beyaz olması ile futbol oynama şansı yakaladı. Brezilya'da göçmen Almanların kurduğu bir takımda, futbol oynamaya başladı.
17 yaşında SC Germânia'ya transfer olarak Brezilya'da profesyonel olan ilk siyahi oyuncu oldu. Ardından 20 yaşında, ligin en çok gol atan oyucusu oldu. Gol atma yeteneği dikkat çekiciydi fakat beyazlar ile aynı yerlere giremiyor ve birçok engelle karşılaşıyordu.
Hatta saçlarını düzleştirerek sahaya çıkıyor, pirinç tozu ile daha beyaz görünmeye çalışarak, izlemeye gelenlere kendini kabul ettirmek istiyordu.
Ve en büyük engel ona, yıllar sonra çıkartılacaktı. Attığı goller ile dikkat çeken Arthur Friedenreich, 1919 yılında Copa America finalinde Uruguay'a attığı son dakika golü ile şampiyonluğu Brezilya'ya getirmişti.
Bir anda ulusal kahraman olan Friedenreich'in ünü, birçok ülkeye ulaşmıştı. Fakat 2 yıl sonra, Brezilya Cumhurbaşkanı Epitácio Pessoa, milli takımda siyahi oyuncuların oynamasını yasakladı.
Ardından 1922 ve 1925 yılında tekrar milli takımda oynama fırsatı buldu Arthur Friedenreich. Fakat asıl ününü, 1925 yılında milli takımla Avrupa turuna çıktığında yaptı.
Takımın 30 golünün 11'ni, o atmıştı. Özellikle Fransa'yı kendi evinde 7-2 mağlup ettiğinde, Fransız gazeteleri onu, Avrupa'nın Kralı olarak adlandırdı.
Brezilya'ya döndüğünde, o artık kahramandı, hem de siyahi bir kahraman. Ülkede ilk defa, siyahi bir kahraman olmuştu ve bu büyük bir devrimdi.
Brezilya futbolunun temelleri onunla atıldı ve birçok insanın ön yargılarını da darmadağın etti. Bir ülkenin gurur duyması için rengin bir önemi kalmamıştı.
Futbolun ilk süperstarıydı Arthur Friedenreich.
Brezilya'nın oyun tarzını kuran yeşil gözlü melez
Altın Ayak, kaplan anlamında El Tigre, Avrupa'nın Kralı ve Orijinal Siyah İnci gibi çok sayıda lakabı vardı Friedenreich'in.
Hatta Brezilya'da hem onu hem de Pele'yi izleyen çok sayıda futbolsever, onun daha iyi olduğunu bile söylediler.
Futbol yeteneği ve golcülüğü, Brezilya futbolunun temelini oluştururken ve futbolda samba onunla başladı aslında.
Arthur Friedenreich, 100 yıl önce siyahi oyuncuların önünü açtı. Tüm önyargıları ve barikatları attığı goller ve devirdi. Sonrasında ise tüm dünya, Brezilya futbolu ile tanıştı.
Ünlü gazeteci ve yazar Eduardo Galeano'nun dediği gibi Brezilya'nın oyun tarzını kuran, yeşil gözlü melezdi o.
Ve Pele'den önce o vardı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
