2022 yılında mutluluğun peşinde

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Unsplash

Will Smith'in kendi oğluyla başrollerini paylaştığı "The Pursuit of Happiness" filmi Amerikalı iş insanı Chris Gardner'ın yaşam öyküsünden uyarlanmış.

Filmden anlıyoruz ki işleri bozulan ve mutlak yoksulluğa sürüklenen Chris Gardner büyük bir yaşam mücadelesi verirken eşi evi terk ediyor. Zaten baba ve oğlu da o evde daha fazla kalamıyorlar; çünkü işsiz kalan baba evin kirasını ödeyemiyor.

Oturdukları daireden çıkartılan baba ve oğul, düşkünler evi, otobüs durağı, tuvalet gibi geceyi geçirebilmek için bulabildikleri her yerde kalıyorlar. Neyse ki bir borsa şirketinde iş bulan Gardner'ın hikayesi mutlu sonla bitiyor.

Film ülkemizde her ne kadar "Umudunu Kaybetme" başlığıyla vizyona (2006) girmiş olsa da adı Türkçeye "Mutluluk Peşinde" olarak çevrilebilir. Belli ki senarist mutlulukla ekonomik durum arasında bir ilişki kuruyor.

Gerçi "Varlıklı olmak insanın mutlu olması için yeterli bir ölçüt müdür?", bundan pek emin değilim. Yalnız eğer Sinoplu Diogenes gibi Kinik bir filozof değilse insanın yoksulken mutlu olması da oldukça zor.

Evet, Antik Yunan dünyasında Sokratesçi okullardan biri olarak bilinen Kinik okulun takipçilerinin gözünde insan mutluluğa ancak erdemli bir yaşam sürerek ulaşabilir ki erdemli bir yaşam da her şeyden önce dünyevi hazları yadsımayı gerektirir.

Yani Kiniklere göre insan bütün tutkularından sıyrılmalı; hiçbir hazzın, isteğin, zenginliğin, güzelliğin, şan ve şöhretin peşinden koşmamalıdır. Kinizmin günümüz insanı için pek de çekici bir öğreti olduğu söylenemez.

Oysa "Hedonizm" öyle midir?

Hedonizm, Yunanca "haz" anlamına gelen "hedone"den türetilmiş bir kavram. Tıpkı Kinizm gibi Antik dünyadan bize seslenen bir öğreti olan Hedonizmin kurucusu Aristippos.

Aristippos bize yaşamda olabildiğince acıdan kaçınmamızı ve hazza yönelmemizi öğütlüyor. Hedonistlere göre insana haz veren her şey iyi, acı veren her şey ise kötüdür.

O halde insan hep "an"da kalmalı ve hazzın peşinden koşmalıdır. Hedonizmin günümüzde pek çok takipçisi olduğu söylenebilir. Hatta çağımız "Hedonizm" çağıdır desek yeridir.

Öte yandan, Hedonizmin insanı anlamdan yoksun yüzeysel bir yaşam formuna yönelttiği de aşikâr. Belki de mutluluk öğretisi bağlamında Epikuros'a kulak vermeliyiz.

Helenistik dönemin ilk büyük felsefe okulunu kuran Epiküros da tıpkı Hedonisler gibi en yüksek "iyi"nin haz olduğu görüşünü savunuyordu. Epikurosçu okul mutluluğu söyle tanımlamıştı:

Yaşamdan zevk almalı, fakat düşünüp tartarak. Bir başka ifadeyle, iyi bir yaşam, müreffeh olduğu kadar acının ve ıstırabın olmadığı bir yaşamdır.

Yaşamımız boyunca, en fazla refahı ve mutluluğu elde etmek ve en az acı ve ıstıraba katlanmak için hesap yapmalıyız.

Örnek olarak; daha sonra acı çekmek pahasına şu andaki anlık, yoğun hazzı mı aramalıyım, yoksa şimdiki hazzı, ileride daha uzun süreli bir mutluluğu elde etmek umuduyla ertelemeli miyim?


Evet, mutluluğu acının yokluğu, ruh dinginliği (Ataraxia) olarak tanımlayan Epikuros, Hedonistler gibi anlık hazların peşinden koşmamızı öğütlemiyordu.

İnsan ruh dinginliğine bilgelikle ulaşabilirdi. Bilgeliğe ise ancak entelektüel hazlara yönelen bir insan ulaşabilirdi. Dolayısıyla Epikuros, hazları doğal (fiziksel) ve entelektüel olmak üzere ikiye ayırırken deyim yerindeyse hazlar hiyerarşisinde entelektüel hazları doğal hazların üstünde konumlandırıyordu.

Böylesi bir öğretiyi kılavuz edinen bir insanın mutlu olduğu kadar anlamlı bir yaşam süreceği de ileri sürülebilir. Sonuçta, yaşanmaya değer bir yaşam, anlamlı bir yaşam için entelektüel hazları da göz önünde bulundurmamız yerinde bir tutum gibi görünüyor.

Yalnız insan toplumsal bağlamdan kopuk bir varlık değil. Dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun genel ruh hali de kişinin mutlu olması ya da olmaması adına oldukça önemli. Bir toplumun genel ruh halinin biçimlenmesinde insanların birbiriyle kurduğu iletişim biçimi belirleyici bir faktör.

Herkesin birbirine, kimliğine, dünya görüşüne saygı duyduğu, insanların birbirleriyle seviyeli iletişim kurduğu bir toplumda mutluluğun da genele yayılacağını düşünüyorum.

2022 yılının ülkemize ve dünyamıza "mutluluk" getirmesi dileğiyle…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU