Afganistan'da 20 yıl geçiren Batı, sadece radikalleşme için yeni bir sığınak yarattı

Batı'nın ülkede sahip olduğu her amaç heba edildi: Kız çocuklarının eğitimi, sivil toplumun inşası, kurumların oluşturulması, hukukun üstünlüğü ve kadın haklarının tesisi

(Reuters)

Eylül 2011'de, 11 Eylül saldırılarının 10. yıldönümünde, dönemin Afganistan Devlet Başkanı Hamid Kazai ile başkanlık sarayında birkaç gün geçirdim. Bana ülkesine dair umutlarından bahsetti ama konuyu tekrar tekrar Batı'ya olan güvensizliğine ve Batı'nın Afgan halkını bir kez daha terk edeceği korkusuna getirdi.

Şimdi Afghanistanı gerçekten terk ettik. Batı'nın ülkede sahip olduğu her amaç heba edildi: Kız çocuklarının eğitimi, sivil toplumun inşası, kurumların oluşturulması, hukukun üstünlüğü ve kadın haklarının tesisi.

Sadece Afgan halkına değil, burada genç erkek ve kadın askerlerinin gidip savaştığını ve sıklıkla ölü ya da sakat olarak geri döndüğünü gören Britanyalı seçmenlere verilen tüm sözlere ihanet edildi.

Çatışma sırasında Helmand'daki üslerinde Britanya askerleriyle vakit geçirdim. Atandıkları görevi yerine getirirken sahip oldukları bağlılığı ve adanmışlığı gördüm.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Britanya, Afganistan'daki savaşa toplamda 22 milyar sterlin (yaklaşık 250 milyar TL) harcadı (hane başına yaklaşık 1,500 sterlin [yaklaşık 17 bin TL]) ve 455 asker kaybetti. Harcanan tüm bu para, tüm bu yaşamlar ve tüm bu çabalar sonunda hiçbir şey elde etmedi.

20 yıl sonra ve 2 trilyon dolardan (yaklaşık 17 trilyon TL) fazla yatırımla bu savaş, yok etmek için yola çıktığı radikalleşme için yeni bir sığınak yaratmayı başaran en sefil yenilgiyle sona erdi.

Sorumlu olan her lider (büyük ölçüde Başkan Biden, ancak kendi başbakanımızı muaf tutmadan) Saygon'un düşüşünden bu yana en büyük dış politika felaketine izin vermiş olmaktan utanmalıdır.

Özellikle de önlenebilir olduğu için. Bırakıp kaçma kararı verilene kadar, sadece 10 bin NATO askeri 400 bin Afgan askerinden oluşan bir gücü elinde tutuyordu. Daha sonra birliklere geri çekilmeleri söylendi, bu da geride bıraktıklarının savaş gücünü ve moralini ölümcül bir şekilde baltaladı.

Daha da kötüsü, bu kararın Afgan hükümetinde yarattığı görünüşte kaçınılmaz yenilgi varsayımı, insanlar hala zaman varken yurt dışındaki banka hesaplarını doldurmaya çalışırken aşırı yağmalara yol açmış görünüyor.

Tek kurşun atmadan şehirleri teslim eden Afgan askerlerinin çoğuna aylardır maaş ödenmemişti. Savaşma heveslerini kaybetmeleri ve silahlarını teslim etmeleri için Taliban'ın teklif ettiği 500 doların (yaklaşık 4 bin TL) onları cezbetmesi pek de şaşırtıcı değil.

Sadece 5 hafta önce Başkan Biden, Amerikalıların Kabil'deki ABD büyükelçiliğinden helikopterle çıkarılacağı “hiçbir koşul” olamayacağını güvenle garanti ediyordu. Şimdi, elimizde bu var. Bir Amerikan başkanı için daha bariz bir aşağılanma olabilir mi?

Saygon düştüğünde, savaş bitmişti. Kabil'in düşüşü, yalnızca militan İslam'a yeni bir güvenli sığınak sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ona yeni ve güçlü bir asker toplama şansı vererek, kendi kasaba ve şehirlerimizin sokaklarında daha fazla kan dökülmesi riskini de beraberinde getiriyor.

15 Ağustos'ta tanık olduğumuz şeyin mirasının tehlikesi budur. Afganistan'da kaybettiğimiz savaşın gerçek maliyetini ancak önümüzdeki aylarda ve yıllarda öğreneceğiz.

Lord Lebedev, The Independent ve Evening Standard'ın sahibidir



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Tilbe Akan

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU