Afganistan'dan sonra Orta Asya'da IŞİD tehdidi

Oğul Tuna Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters 

26 Ağustos günü Kabil'deki dramı katlamak, cehennemi imrendirmek istercesine gerçekleşen patlamalar 170'ten fazla insanın hayatını kaybetmesine, 150'den fazlasının yaralanmasına yol açtı.

Kurbanların bir kısmının kimliği hâlâ belirlenmiş değil. 13 ABD askerî personelinin saldırıda ölmesi ise Afganistan'dan çekilme kararı alan ABD içinde farklı tartışmalara ve çelişkilere yol açtı.

Saldırıyı İslam Devleti Horasan Vilayeti (İDHV) adlı terör örgütü üstlendi. Özellikle 2014'ten bu yana hilafet iddiasıyla dünya çapında eylemlerini artıran Irak ve Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) bir kolu olduğunu iddia eden İDHV'nin Kabil'deki daha başka kanlı saldırılara da imza atmıştı.

Bunlardan en sarsıcı ve kanlı olanı 8 Mayıs 2021'de Kabil'in Hazara bölgesindeki bir okula düzenlenen saldırıydı. Kurbanların çoğunluğu 11 ilâ 15 yaşındaki kızlardı. 90 kişi katledilmiş, 220 kişi yaralanmıştı.

İDHV, Ocak 2015'te Pakistan Talibanı'ndan Hafız Said Han ve Afgan Talibanı'ndan Molla Abdurrauf'un liderliğinde ortaya çıktı.

Türkiye'de Taliban'ın Afganistan'a hakim oluşu genelde bu örgütün kimliği ve değişim iddiaları ekseninde tartışıldı. Halbuki Hilmi Demir ve Arif Keskin gibi uzmanların farklı vesilelerle ifade ettiği gibi asıl tehdit, el-Kaide ya da Taliban'dan kopacak parçalar ve İDHV'den gelecekti.

Ben de gerek Independent Türkçe ve gerek farklı mecralarda nâçizâne İDHV tehdidine işaret etmiştim. Rusya ve Çin açısından bu tehdidi incelerken, bu yazıda örgütün "Horasan"ın bir uzantısı olarak gördüğü Orta Asya'ya yer vereceğim.


İDHV militanları arasında Orta Asya kökenlilerin yeri 

ABD ve NATO'nun güçlerinin çekilmesiyle terör tehdidi artık doğrudan Orta Asya'ya yöneldi. Taliban'ın Afganistan'ın sınır kapılarını bir bir ele geçirdiği Temmuz ayında Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan sınır boylarındaki askerî hareketliliği artırmıştı.

Çünkü Orta Asyalıların İDHV ve diğer örgütler ekseninde iki güvenlik kaygısı var: Birincisi teröristlerin sınırı aşarak bölgeye terör "ihraç" etmesi.

İkincisi ise bu ülkelerdeki "uyuyan hücrelerin" harekete geçmesi. Bu kaygıyı bölge ülkeleriyle beraber komşu İran, Çin ve Rusya da taşıyor. Kaldı ki İDHV militanları buradaki Müslümanların da dikkatini çekmeyi ve hakimiyetlerini bu topraklara genişletmeyi planlıyor.

Örgüt, saldırılarına 2016'da başladı. Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan örgütün militan devşirmek ve eylemde bulunmak için göz diktiği ilk hedeflerdi. İlk terör eylemi ise 30 Ağustos 2016'da Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te gerçekleşti.

Hedefte Çin Halk Cumhuriyeti'nin Bişkek Büyükelçiliği vardı. Saldırıyı, eski adıyla yaygın olarak Doğu Türkistan İslam Hareketi ismiyle bilinen Türkistan İslam Partisi (TİP) militanları üstlendi.

Örgüt isimlerinin birbirine karıştığı bu noktada Kırgız ve Tacik yetkilileri ile İDHV, eylemin mezkur örgütün çatısı altında gerçekleştiğinin altını çiziyor.

Nitekim İDHV militanları arasında Çin Müslümanları (Uygurlar ya da Çinli Huiler), Özbekler, Tacikler ve Kırgızlar yoğun olarak bulunuyor.

2015'ten bu yana ilişkileri güçlense ya da zayıflasa bile Özbekistan İslam Hareketi, Cemaat Ensarullah, İslamî Cihad Birliği, Türkmenistan İslam Hareketi, TİP, Hareket-i İslami-yi Tacikistan, Tacikistan İslamî Yeniden Doğuş Partisi'nin ardılları gibi örgütlerin İDHV ile organik bağları bulunuyor.

2018 yılına ait verilere göre İDHV'nin Orta Asya'da 750 kadar üyesi vardı. Orta Asyalı bu cihatçılar arasında Özbekistan, Pakistan ve Afganistan'dan Özbekler, Kabil gibi merkezlerden Tacikler bulunuyor. Militan kaynağı olan ülkeler arasında Kazakistan'ın payı diğerlerine göre daha az.


Orta Asya'da Afganistan'dan mülteci akını dikkatle izleniyor

Bölge ülkeleri adına diğer bir güvenlik kaygısı ise Taliban'ın hakimiyeti ele geçirmesi sonrası yaşanan mülteci akını. Buna yönelik endişe Orta Asya'dan değil ama en yetkili ağızdan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'den geldi.

Putin, 22 Ağustos'ta Batılı ülkelere seslenirken çok önemli mülteci ve göçmen akınına yönelik endişeleri dile getirdi:

Batılı ortaklarımız, Afgan mülteciler ABD veya diğer ülkelerden vize almadan önce bunları Orta Asya ülkelerine yerleştirme sorununu ısrarla gündeme getiriyorlar. Bu sorunu çözmek için bu kadar aşağılayıcı bir yaklaşım nedendir?

Orta Asya devletleri bir şekilde bizim yakın ortaklarımız ve müttefiklerimiz. Onlarla ortak sınırımız var ve vize sınırlamamız yok.

Düşünün: Bu ülkelere giren mültecilerin içinde kimler var, bilmiyoruz. Bunlardan binlerce, yüz binlerce, hatta milyonlarca olabilir. Ve binlerce kilometrelik sınır var. Arabaya ya da eşeğe binip bozkırı aşabilirler. Bu konuda ne yapacağız?


Bunun ardından 23 Ağustos'ta Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Moskova "Afgan mültecileri kabul etmeme" mesajının altını çizdi.

Göç konusunda Kazakistan, Ağustos başından bu yana özellikle ABD'den gelen "mültecilere sınırı açın" çağrısına sessiz kalmayı sürdürüyor. 


Taliban ile ilişkileri ekonomik düzeyde sürdürme kararı alan Özbekistan, ticaret ve insanî yardım ulaştırma amacıyla 20 Ağustos günü Afganistan'la sınır kapısını tekrar açtı.

Temmuz ve ağustos boyunca, dağılan Afgan Ordusu'nun askerî personelinin sığınma taleplerini reddeden Taşkent, Raşid Dostum ve kuvvetlerine istisna olarak kapıları açmıştı.

Fakat Özbek Dışişleri, 20 Ağustos'ta Taliban ile yapılan bir anlaşma uyarınca 150 Afgan sığınmacının iade edileceğini duyurdu.


Tacikistan ordu ve güvenlik güçleri alarmda

Geçtiğimiz iki ayda yüzlerce mülteciyi alan Tacikistan ise sınırları kapattı. Ülkeye girmeye çalışanların geri çevrildiği, hatta Taliban'a teslim edildiği iddialar arasında. Şu da hatırda tutulmalı ki Rusya ile birlikte sâbık Eşref Gani yönetimine yönelik en sert eleştiriler ve yargılanma talebi Taciklerden geldi.

KGAÖ'nün dönem başkanı Tacikistan'ın bir diğer vazifesi de Rus kuvvetleriyle birlikte bölgenin güvenliğini üstlenmek. Başkent Duşanbe'deki 201. Rus Askerî Üssü son aylarda teçhizat ve personel bakımından güçlendiriliyor.

İki ordunun sınır boylarında yaptığı tatbikatlar ile Taliban'ın dizginlerinden taşabilecek terörün yayılmasına karşı gözdağı verilmesi hedefleniyor.

Türkmenistan, Afganistan'la sınırdaş Marı vilayetine ağır askerî teçhizat ve personel kaydırdı fakat tıpkı Özbekistan gibi Taliban'a yönelik açıklamalarını yumuşatmış biçimde durumu takip ediyor.

Diğer iki komşu ülke gibi, Afganistan Türkmenlerine bile sığınma hakkı vermediği bildiriliyor.


Çin, İran ve Rusya'nın IŞİD'e karşı bekleyişi

ABD medyası, kanlı 26 Ağustos saldırısı ardından Taliban ve ABD yetkilileri ile yapılmış "istihbarat paylaşımı" konusuna ağırlık veriyor.

ABD'nin İDHV'nin yayılmasına karşı Taliban'ı meşru bir role büründürebileceği yazılıp çizilmekte. Öte yandan Pakistan ve Katar'dan sonra Taliban'a yönelik en yumuşak yaklaşım Çin, İran ve Rusya'dan gelmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu üç ülkenin, tıpkı Batılı güçler gibi, İDHV'ye karşı Taliban'ı askerî yönden kuvvetlendirmek isteyebileceği akla en yatkın senaryo. Nitekim Independent Türkçe'de yayımlanmış bir önceki makalemde bunu dile getirmiştim.

İDHV militanlarının Orta Asya'da Rusya ve Çin'e ait büyükelçilik ve diğer diplomatik temsilcileri, yine bu iki ülkenin tesis ettiği gaz borularını, iş merkezlerini ve okulları hedef almak istediği biliniyor.

Batı Azerbaycan İslam Hareketi, Hareket-i Hilafet-i Beluc ve İran Horasan Kolu üzerinden İDHV'nin İran'a sızmak istediği uzun zamandır raporlanmakta.

Keza 7 Haziran 2017'de İran Parlamentosu'na ve Humeynî'nin kabrine yapılan saldırılar örgütün bu ülkedeki kapasitesini ortaya koymuştu.

Çin, İran ve Rusya'nın bölgede askerî ve istihbarî iş birliğini artıracağı aşikâr. Fakat bu kez, 11 Eylül sonrasında olduğu gibi ABD ya da müttefikleriyle birlikte hareket etmemeleri daha olası.

Sovyetler yıkıldıktan sonra bir kere daha -ve bu sefer daha şiddetle- terör tehdidinin göbeğinde kalma ihtimalini barındıran Orta Asyalılar için bir başka sorun da bu noktada doğuyor. Bu devletler, artık Çin ve Rusya'da daha da bağımlı hâle geliyor.

 

 

Faydalanılan Kaynaklar:

  • Antonio Giustozzi, The Islamic State in Khorasan, 2018, 296 s.
  • https://tass.ru/politika/12190405
  • https://www.indyturk.com/node/401791/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/yeni-b%C3%BCy%C3%BCk-oyun-%C3%A7in-rusya-ve-taliban
  • https://thesoufancenter.org/intelbrief-2021-august-27/
  • https://www.usip.org/publications/2021/07/central-asia-prepares-taliban-takeover
  • https://www.fpri.org/article/2021/08/forceful-displays-and-soft-rhetoric-central-asias-response-to-developments-in-afghanistan/

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU