Salgının öteki yüzü: Afrika (2)

Ömer Faruk Özbil Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kovid-19 pandemisi tüm dünyayı derinden etkiledi. Alışkanlıklarımız, işlerimiz, planlarımız hatta hayallerimiz bile değişti.

Durum böyleyken Kovid-19 salgınını yalnızca tıbbi yönüyle düşünmek eksik olacaktır. Bu salgını toplumsal, psikolojik ve ekonomik açıdan da değerlendirmek gerekiyor.

Afrika'da Kovid-19 salgınını tüm yönleriyle anlatan bir yazı dizisi kaleme aldım. Dört yazıdan oluşan bu seride birbirinden değerli isimlerle konuşarak Afrika'da salgının etkilerini araştırdım.

Cape Town Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Faisal M. Garba ile görüştüm. Serinin ikinci yazısında, salgının Afrika'daki toplumsal yansımalarını ele alacağım.


Kovid-19 pandemisi başlayalı neredeyse iki yıl oldu. Geçen sürede ülkeler tüm maddi kaynaklarını ve insan gücünü bu salgını kontrol altına alabilmek için seferber etti. 

Gümrük kapıları kapatıldı, uçuşlar durduruldu. Bazı cılız ortaklıklar hariç tüm ülkeler bu mücadelede tek başınaydı.

Birçok iş kolu durma noktasına geldi. Ekonomik gelişmişliği yüksek olan ülkeler vatandaşlarına tarihte eşi benzeri görülmemiş düzeyde yardım yaptı. 


Her ülke kendi kaderine terk edildi
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Her ülke kendi kendine yetmeye çalışırken, dünyanın geri kalanına sırt çevirdi. Kovid-19 pandemisi dünya üzerindeki insanların büyük bir çoğunluğu için olumsuz sonuçlara yol açtı.

Ama öte yandan bir avuç azınlık, zenginliklerini tarihte hiç görülmemiş şekilde katladı.

Dünyada gelir adaletsizliği yadsınamaz bir gerçek lakin pandemi sürecinde bu adaletsizlik hiç olmadığı kadar derinleşti.

Normal koşullarda bile insanların gıda ve hijyen konusunda büyük eksiklikler yaşadığı, dış yardıma ve desteğe ihtiyaç duyduğu bir tablo vardı.

Kovid-19 pandemisinde bu yardım ve destek ihtiyacı iki katına çıktı. Ancak normal zamanda yapılan yardımlar bile kesildi. Her ülke kendi kaderine terk edildi. 


Afrika'da kültür gereği insanlar mesafeli değil aksine oldukça yakın temas içerisinde yaşarlar.

Maddi olanaksızlıkların da etkisiyle küçük evlerde oldukça kalabalık şekilde hayatlarını idame ettirirler.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Serinin bir önceki yazısında Somali Sağlık Bakanı Dr. Fawziya Abikar Nur'un da vurguladığı üzere, kıtada sosyal mesafe kurallarına uyulmasını sağlamak oldukça güç.

Salgınla birlikte mesafelerin arttığı, insanlar arasındaki temasın azaldığı alternatif bir yaşamdan söz etmek mümkün.

Asırlar içerisinde yerleşen toplumsal normlar ve alışkanlıklar bu süreçte hızla değişiyor.


"Öğrencilerin geleceği adına endişe verici"

Peki, bu değişimin Afrika kıtasına yansıması nasıl oldu? Bu soruya Cape Town Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Faisal M. Garba şöyle yanıt verdi:

 

aa2.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Pandemi, kıta genelinde sosyal yaşamı her yönüyle etkiledi. Salgının seyri ülkeden ülkeye farklılık gösterse de Afrika kıtasının pandemiden etkilenmeyen hiçbir parçası kalmadı. İnsanlar sevdiklerini, aile üyelerini ve arkadaşlarını kaybetti. Birçok işçi ve yoksul insan işsiz kaldı.

Öğrenciler için okullar ve öğrenim süreci radikal bir şekilde durdu. Bu değişim bile başlı başına çok büyük etkiye sahip. Çevrimiçi öğrenime katılım için gerekli araç gereçlerin eksikliğini yaşayan milyonlarca öğrenci var. Bu da öğrencilerin gelecekleri adına endişe verici sonuçlar doğuracaktır. 

Sosyal etkileşim, tokalaşma ve sarılma, duyguları ifade etmenin en etkili yollarıdır. Bunlar pandemi sebebiyle imkansız hale geldi. 

Pandemi sırasında araştırma ve gözlem yapmak için üç Afrika ülkesine gittim. Bu yerlerin her birinde sosyal yaşamın şaşırtıcı derecede değiştiğini gözlemledim. Alışık olmadığımız şekilde insanlar arasında daha az temas oluyor. Hastalık belirtileri gösteren insanlar, toplum tarafından damgalamaya maruz kalıyor. Kamusal alanların kullanımında bariz bir şekilde azalma göze çarpıyor."


"Afrika'da yerel seferberlik"
 

aa3.jpg
Fotoğraf: AA

 

Dr. Faisal'a "Salgın sonrası bizi nasıl bir Afrika bekliyor" diye sordum:

"Esasında pandemi sonrası hakkında konuşmak oldukça zor. Salgına ve yeni varyantlara bakınca büyük bir belirsizlik göze çarpıyor. 

Kişisel kanaatim, pandeminin yalnızca risklerden ibaret olmadığı yönünde. Krizler, çeşitli fırsatlar doğuruyor. Afrika, pandemi devam ederken iş kayıplarından ve zayıflayan sağlık sisteminden dolayı olumsuz etkilenecek.

Ama kendi kendine yeterliliğe yönelik cesur bir yerel seferberlik söz konusu olacaktır. Ayrıca özerk bir kalkınma planının ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Kovid-19 salgını, halihazırda uygulanan bu modelin sürdürülemez olduğunu gösterdi. 

Afrika'nın birçok yerinde kişisel koruyucu ekipmanların ve test kitlerinin üretilmesine yönelik hamleler, böyle bir kapasitenin varlığını göstermektedir. Tabii bu yönde bir değişimin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği büyük ölçüde Afrika halkının nasıl tepki vereceğine bağlı.

İnanıyorum ki toplumun yönünü şekillendiren en önemli araç sosyal seferberliktir. Bu temelde, olumlu bir şeyin ortaya çıkabileceğini düşünüyorum."


"Pandemi Afrikalı kadınların yükünü artırdı"
 

aa4.jpg
Fotoğraf: AA

 

Dünyanın tamamında gelir adaletsizliği yaşanıyor. Lakin salgın ile birlikte bu daha da derinleşti. Özellikle Afrika ülkelerinde bu daha yoğun hissediliyor.

Dr. Faisal M. Garba, bu durum için şunları söyledi:

"Afrika'da büyük bir gelir eşitsizliği var. Dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, pandemi bunu iyice şiddetlendirdi. Özellikle Güney Afrika, gelir açısından dünyanın en eşitsiz toplumudur.

Bu kısmen işsizlikten kaynaklanıyor. Ama ana etken kaynakların ırksal ve cinsiyetçi ayrımından doğan çarpık dağılımıdır. Kovid-19 salgını iş kayıplarını ciddi seviyede artırdı. Birçok küçük işletme faaliyet dışı kaldı. Sadece Güney Afrika'da değil aynı hikaye Afrika'nın diğer bölgelerinde de yaşanıyor. 

Geçen yılın sonlarında Nijerya'daydım. Özellikle kadınlar için durum oldukça vahim. Azalan kaynaklarla birlikte üretim durma noktasına gelmiş. Bu da özellikle kadınların yükünü daha çok artırıyor. 

Pandeminin diğer büyük etkisi göçmenler üzerinde oldu. Salgın öncesinde bile acıyla yaşam mücadelesi veren göçmenlerin yükü ciddi şekilde arttı. Cinsiyet ve milliyet çizgisinde, zengin ve fakir arasındaki uçurumun hiç olmadığı kadar açıldığını söyleyebiliriz.

Uluslararası toplum salgın sürecinde dışarıya kulak tıkamış ve kendi içine dönmüştür. Bu da Afrika'nın kendi yalnızlığına bırakılması anlamına gelmektedir."


Bir sonraki yazıda konuğumuz Hayri Dağlı

Bu yazıda Kovid-19 salgının Afrika'daki toplumsal etkilerini ele aldım. 

Serinin üçüncü yazısında ise Kovid-19'un sivil toplum çalışmalarına etkilerini işleyeceğim.

İdea Universal'ın kurucusu Hayri Dağlı ile görüştüm. Bu süreçte, Afrika'da yaşanan kuraklık, gıda tedarik güçlüğü, temiz suya ulaşım gibi zorlukları ele alacağım. 


Kalın sağlıcakla…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU