Antik Mısır'ın dini devirleri

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Eski Mısır'da din; o coğrafyanın yapısı, içtimaı ve ekonomik durumu bakımından izah edilebilir. Çünkü bu coğrafya bahsedilen bu hususlar doğrultusunda dini değerlerini meydana getirmiştir.

Mutlak surette bu hususların diğer medeniyetlerin dini yapılarını da ortaya koyabildiğini söylemek yanlış olmaz. Ancak Mısır Medeniyeti, dini yapısıyla diğer medeniyetlerden keskin bir şekilde ayrılmaktadır.

Çünkü Mısır dini oldukça geniş bir mitolojiye sahiptir. Aynı dönemde yaşayan medeniyetlerin birçoğu dahi dini yapılarını tam ortaya koyamamışken Mısırlıların dini yapılarını üst seviyeden yaşamaları oldukça dikkat çekmektedir.

Mısır Medeniyeti dinini üç bölümle açıklayabilmekteyiz. Bu üç bölüm; 

  1. Osiris Dini 
  2. Amon Dini 
  3. Aton ve tek tanrılı dinler…
     

 

Bu üç bölüm incelendiğinde Mısır medeniyetinin dini yapısını en net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Birinci hanedanlık ile on sekizinci hanedanlık arasındaki dönemde Mısırlıların mimari alanlarını geliştirmeleri mezar tekniklerinin icra edilmesinden dolayıdır.

Mezar kültürü aynı zamanda bir mimari yapının medeniyet içerisindeki önemini de göstermektedir. Mısırlılar dini yönden aşırı inançlı ve dindar bir medeniyettir.

Kolay kolay dinlerini terk etmezlerdi. Ve mensup olduklarını dinlerini müdafaa ve muhafaza ederlerdi. Bu yapıları onların öteki dünyaya geçiş sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

Sayısız tanrılar meydana getirmiş ve her birine sonsuz bir saygı duymuşlardır. Bu saygının göstergesi olarak Tanrı olarak gördükleri Krallarına mezarlar ve mezar odaları inşa etmişlerdir. Bu hazırlığın asıl sebebi öteki dünyada yeniden dirilmek içindir.

Firavun adı verdiğimiz yöneticilerin bütün hanedanlıkta da kutsandığını ve tanrı olarak görüldüğü bilmek gerekir. Firavunlar da ruhlarının öteki dünyada bedenleri ile kavuşmasını çok arzu ederlerdi.

Bundan dolayıdır ki, her daim genç ve yakışıklı görünmek için mumyalama tekniklerini geliştirdiler. Belli bir zamandan sonra, mumyalar Mısır medeniyeti ile bütünleşecektir.

Osiris adındaki tanrının yüzünün yeşil bir şekilde tasvir edilmesi doğayı akıllara getirmektedir. Doğanın her mevsimde yeniden uyanışını temsil eden Osiris; özellikle 3. Hanedanlıktan sonra bir dini değer olarak karşımıza çıkacaktır.

Daha sonraki dönemlerde karşımıza çıkan bu Osiris dini, zamanla resmi bir kurum olan Rahiplik sınıfını meydana getirmiştir. Rahipler Osiris'in dini ile bazı bir takım çıkarları ellerinde tutamamışlardır.

Bundan dolayı bu rahipler sınıfı, halkın karşısına Amon'u çıkardılar. Böylelikle bu din, rahipler sınıfı tarafından halka dayatılmaya başlanmıştır.

10. Hanedanlığın sonuna kadar bu dinin değerleri hep el üstünde olmuştur. Daha sonraki hanedanlık dönemlerinde karşımıza dünyanın ilk tek tanrılı dini olan Aton dini çıkmaktadır.

Bu din diğer Mısır dinlerine bir başkaldırı niteliği taşımaktadır. Rahiplerin Amon dini üzerinden gittikçe güçlenmesine bir set çekmek isteyen Akhen, tek tanrı bir din ile karşımıza çıkmaktadır.

Bu tek tanrılı din ile birlikte adı Akhen olan kral, isminin yanına Aton unvanını ekleyerek yeni kurduğu dinini tasdiklemiş oldu.

Elbette Mısırlar ilk başlarda bu dine yakınlaşmış olsa da, Akheneton öldükten sonra tekrar eski dinleri olan Amon dinine geri döndüler.
 

 

Daha sonra ise karşımıza tek tanrılı dinlerin peygamberler tarafından Mısır halkına tebliği vardır. Bunlardan biri Musa'nın diğeri de Yusuf'un dini olacaktır.

Bu iki peygamberin Mısır tarihi açısından oldukça önemli bir yeri vardır. Çünkü iki peygamber de Mısır'da dini anlamda devrimler gerçekleştirmişlerdir.

İlerleyen bölümlerde yukarıda bahsettiğimiz bu 3 dini devrimi geniş hatlarıyla vermeye çalışacağız.

a. Osiris Dini: Mısırlıların ortaya çıkış süreçlerinde birçok rivayetler vardır. Ancak biz bu rivayetler üzerinden değil, ortaya çıktıktan sonraki dönemlerini inceleyeceğiz.

Mısırlılar başlangıçta bir tanrı seçimi yapmakta zorlanmışlardır. Çünkü seçecek bir tanrı bulamamışlardır. Bundan dolayı ilk hanedan dönemlerinde dini olguların tam manasıyla oturmadığını görmekteyiz.

Buna rağmen meydana getirdikleri inançlar zamanla onlar ile bütünleşip karşımıza Osiris temelli bir din çıkacaktır. Osiris'in hikâyesinden daha önce bahsettiğimiz için şimdi bahsetmek ihtiyacı duymamaktayız.

Mısırlılar yapıları bakımından oldukça hassas bir toplumdur. Çok çabuk inanır ve asla inançlarını terk etmezlerdi. Abidos kentine baktığımızda bu izleri rahatlıkla görebiliriz.

Mısırlılar ömürlerinin çoğunu mezar amelesi olarak geçirmiş ve krallarının öteki dünyada rahat bir yaşam sürmeleri için kendi yaşamlarından fedakârlık etmişlerdir.

Bütün krallarını aynı zamanda birer tanrı olarak görmekteydiler. Krala hizmet, tanrıya hizmet gibiydi. İlk hanedanlık ile son hanedanlık arasında kıyaslanamayacak kadar çok dini değişimler mevcuttur.

İlk hanedanlık henüz ölüler dünyasının nasıl bir yer olduğunu bilmemekteydi. Sadece kurdukları hayaller doğrultusunda bir ölüler dünyası şekil alıyordu kafalarında…
 

 

İlk Mısırlılar, dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibi savunmasız ve çıplaktı. İlk önce kendini savundu daha sonra ise kendini giydirdi. Peki, kimden savundu kendini?

Mısırlılar kafalarında kurdukları tanrılarını karşılarında kral olarak görünce, kendini o krallardan korumak ihtiyacı hissetmişlerdir. Çünkü kralları her zaman bir tanrı kadar şefkatli olmayabiliyordu.

Onların gazabından korunmak için ölüler dünyasının kapısını aralamaya başladılar. Bu kapı ilk dönemlerde tek bir yapıdan oluşmaktaydı. Mısır dinini anlamak istiyorsanız, mezar mimarisini de iyi bilmek icap eder.

Mezarlar ne kadar gösterişliyse, öbür dünyaya hazırlık bir o kadar gösterişlidir. Kralların tanrı ile bütünleşmesi motifi ilk dönemlerde pek karşımıza çıkmamaktadır.

Çünkü krallar bütünleşebilecek bir tanrıyı henüz bulamamışlardı. Mısır'ın hanedanlığının ilk dönemlerinde mezarlar daha çok tek kapılı bir çıkışa sahiptir.

Kralın kısa bir yolculuk neticesinde o tek kapıdan geçişi sağlanıyordu. Böylelikle ölümsüzlüğe ilk ve son adımı atmış oluyorlardı. Abidos şehrinde Osiris'in dini değerler bütününü görmek mümkündür. Bütün ibadetler Osiris'e yapılırdı.

Yine aynı şekilde kurbanlar onun için kesilir ve ayinler onun adına yapılırdı. Bu dönemde bir ruhban sınıfını görmek çok güçtür. Osiris dininin terk edilip, Amon dinine geçilmesiyle bu sınıf ortaya çıkacaktır.

Osiris'in mezarı bir kutsiyet arz ediyor ve yılın belli dönemlerinde ziyaretçi akınına uğruyordu. Onun için adanmış binlerce heykel, değerli eşya ve mücevherleri mezarının yakınlarında görmek mümkündür.
 

 

Osiris'in yaşadığı sıkıntılar ve parçalara ayrılışı Mısırlıları hüzne boğmuş ve onun için ağıtlar yakmışlardır. İnsanlar Osiris'in mezarının bir geçiş dönemi olduğunu ve onu korumaları gerektiğini düşünmüşlerdir.

Çünkü Mısırlılar aynı zamanda mezar soyguncuları haline gelebiliyorlardı. Mısır dininin temelleri Osiris üzerinden atılmış ve bu dönemden sonra tanrı isimleri karşımıza çıkmaya başlamıştır.

Tanrıları meydana getiren Mısırlıları onların esirleri ve hatta köleleri olmuşlardır. Onlar için ibadet türlerini çoğaltmış ve saygıda kusur etmemişlerdir.

Böyle yaparak Osiris'in Ka'sına huzur verildiğine inanılırdı. Aslında bir tanrıya saygı, diğer tanrılara da saygı niteliği taşıyordu. Osiris'in eşi İsis de Mısırlılar için bir Tanrıça idi ve ilk gözdeleriydi.

Hem bu dünyanın hem de ölüler dünyasının ilk varisleri olan bu iki tanrı ve tanrıça aynı zamanda onları yargılayan kişilerdi. Mısırlılar bu yargılanma sürecinin iyi geçmesi için ve hatta tanrı ve tanrıçanın olanlara iltimas geçmesi için yapmayacakları şey yoktu.

Osiris dini zamanla Mısırlıları tatmin etmeyecek ve dördüncü hanedanlıkla birlikte yeni bir din arayışı içerisine gireceklerdir. Bu dinin adı Amon dini idi.

Bu dini kabul etmiş olsalar da Osiris dinine de saygı duymuşlar ve onları yüksek tanrılar tahtından indirmişlerdir. Böylelikle bir bilgi birikimi toplayan ve tecrübe sahibi olan Mısırlılar, Amon dinini çok daha iyi şekilde yaşayacaklardır.

Osiris'in bu terkediliş öyküsü elbette günü geldiğinde intikamını alacaktır. Osiris yeni bir dinin ortaya çıkmasıyla yok olmamış sadece geri planda kalmıştır. Keza yargılama işlemini de yine Osiris yapacaktır.

 

Devam edecek…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU