Yeni teknolojilere artan talep yeni yetenek bulma sorununu körüklüyor

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Teknolojinin hızı bugün var olanın yarın değişmesine neden oluyor. Geleceğin meslekleri olarak açıklanan mesleklerin birçoğunun Türkiye şartlarında ve zihin yapısında yapılabilecek meslekler olmasının zaman alacağı görülüyor.

ManpowerGroup tarafından yapılan 2019 Yetenek Açığı Araştırması'na göre Türkiye'de işverenlerin yüzde 51'i aradığı yeteneği bulmakta zorlanıyor. Türkiye'de en fazla yetenek açığı nitelikli işçi, inşaat işçisi ve mühendis pozisyonlarında bulunuyor.  

132 ülkeyi kapsayan, Küresel Yetenek Rekabetçilik Endeksi (GTCI) 2020'ye göre de Türkiye, 132 ülke arasında 78. sırada yer alıyor.  


Tüm dünyada şirketlerin yaşadığı yetenek açığı, pandemi öncesinde işletmelerin ticari hedeflerine ulaşmalarında bir engel olarak karşılarında duruyordu.

Bu zorluk salgın sırasında daha da şiddetlendi. Çünkü salgın, dijital dönüşümü hızlandırdı ve şirketler ilerlemelerinin önündeki en büyük engellerden birinin yetersiz beceriler olduğunu bildirdi.

Arz-talep açığı genişledi. Bu çalışanlar artık sadece teknoloji tabanlı şirketler tarafından değil, teknolojiyi ve dijitalleşmeyi stratejilerine dahil etmek, hatta günümüz pazarında ayakta kalmak isteyen birçok şirket tarafından talep edilir hale geldi.

Ayrıca salgın "bilgisayar korsanları ve çevrimiçi dolandırıcılar tarafından fırsata çevrilince" siber güvenlik pozisyonları şirketler tarafından daha çok önemsendi. 

Daha fazla işletme mevcut sistemlerini dijitale geçirmek için yeniden yapılandırdıkça, zaten kıt olan teknoloji profesyonellerine yönelik talep artıyor.

Basitçe ifade etmek gerekirse, yetenek arzının piyasa talebine oranı yeterince yüksek... İşverenler, artan beceri talebi ile azalan eğitimli personel arzı arasında artan uyumsuzluktan korkuyor.

Bu tutarsızlık artmaya devam ederse, işletmelerin sorunu aşması zorlaşacak. 


Bir başka deyişle şirketler yüksek vasıflı teknoloji yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle gelir kaybetme olasılığı ile karşı karşıya.

Korn Ferry'ye göre, 2030 yılına kadar 85,2 milyon yetkin işçi açığı olacak. Bu da yalnızca teknolojide 8,452 trilyon dolarlık gelir fırsatlarının kaybolmasına neden olacak.

Bu nedenle önde gelen küresel bankalar, sağlık firmaları ve imalat firmaları yetenek stratejilerini yeniden düşünmeye başladılar bile…  

Amazon ve Google gibi şirketler, salgın dönemini işe alım için uygun bir zaman olarak gördü. Amazon, şirket içinde teknoloji merkezli rollere ilerlemelerine yardımcı olmak için çalışanlarını geliştirmeye 700 milyon dolar yatırım yaptı.

PwC çalışanlarını yapay zeka ve makine öğrenimi gibi alanlarda geliştirmeye yönelik 3 milyar dolarlık taahhütte bulunmayı planladığını duyurdu.


Teknoloji alanında hangi işler öne çıkıyor? 

Teknoloji işlerindeki artış siber güvenlik, başta olmak üzere yapay zeka, otomasyon ve robotik, makine öğrenimi, dijital dönüşüm, veri bilimi, analitik, IoT, Blockchain ve bulut bilişim alanında yoğunlaşıyor. 

Özellikle siber güvenlikte küresel yetenek açığı bulunuyor. Bugün, küresel ölçekte üç milyona yakın siber güvenlik pozisyonu doldurulamıyor ve bu sayı büyümeye devam ediyor.

Kurumlar siber güvenlik ekiplerini yetersiz istihdam ediyor, bir pozisyonun doldurulması ortalama altı ay sürüyor ki bu, bir işletme için risk anlamına geliyor.

Pozisyonu doldurmak ne kadar uzun sürerse saldırıya uğrama riski o kadar artıyor. Şirketlerin siber güvenlik yeteneklerini işe alma ve elde tutmada yol kat etmesi gerekiyor. 


Ne yapabiliriz?

Artık dijital becerilere olan talep evrensel boyutta…  Gelişmiş dijital becerilere olan talebin daha da artacağı görülüyor.

Hükümetlerin, şirketlerin ve diğer kurumların çabalarına rağmen teknoloji alanında çalışanlar, dünya çapındaki tüm talebi karşılamak için yetersiz kalıyor.

Dijital dönüşüm yeni iş sahaları yaratırken insanları bu işlere hazırlayamadığımız anlaşılıyor. Bu durum, ekonomik bir sorundan ziyade bir "insan" sorununa işaret ediyor.

Birçok ülkede olduğu gibi eğitim sistemimiz beceriye değil bilgiye dayanıyor. Eğitilebilen, ancak yetenekli olmayan bir iş gücünü ortaya çıkarıyoruz. Bu nedenle iş gücünü işe ya da sanayiye yeterince hazırlayamıyoruz.


Teknoloji alanındaki işler her zaman bir üniversite mezuniyeti ile elde edilmiyor. Deneyim sahibi olmak ve teknik bilgi de gerekiyor. Teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki üniversiteler ayak uyduramıyor.

Bir üniversite müfredatının değişmesi ise birkaç yıl sürüyor. Bu yüzden üniversitelerle ortaklıklar, ihtiyacımız olan teknolojik yetenekleri üretmede çok kritik.

Üniversiteler temeli sağlamalı ve diğer kurumlar daha sonra son eğitimi tamamlamak için devreye girmeli. Deneyimsiz mezunları işe alarak, yüksek kaliteli işler yapmalarını bekleyemeyiz.

Mesleki uygulamayı desteklemeliyiz.  Lise öğrencilerini kodlama kampları veya yarışmalar yoluyla sektöre girmeye teşvik edebiliriz.  

Artık gençlerin dijital becerileri kariyerleri için gerekli hale geliyor. Gençlerin işverenlerin ihtiyaç duyduğu dijital becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak, ülkelerin ekonomik rekabet gücünü de artırıyor.


Birçok şirketin yaptığı gibi, yetenek açığını kapatmak için mevcut çalışanları eğitmek, yeni işlere hazırlamak da önem kazanıyor.

Şirket içi ve dışı eğitimlerle çalışanların beceri setini ve yetkinliklerini, teknik ve sosyal becerilerini endüstri standardıyla eşleştirmek gerekiyor.

Ayrıca dijital becerilerde bir cinsiyet farkı olduğu görülüyor. Yakın gelecekte konuşacağımız ve zorlanacağımız konulardan biri; dijital alandaki cinsiyete dayalı dışlama olacak.

Dünyadaki hemen hemen her ülkede erkeklere kıyasla daha az kadın bilişim teknolojileri alanında çalışıyor. 

Avrupa Komisyonu raporu da kadınların dijital sektörde yüksek öğrenim, iş veya girişimcilikle daha az ilgilendiklerini ortaya koyuyor. Kadınların dijital ortamda istihdamını özendirmek gerekiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU