Baykuşlar tüner damlara…

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Terk edilmiş evlerin bacalarında öten baykuş görmedim; ama geri dönülecekmiş gibi, kapı pencerelerin sımsıkı kapatıldığına çok tanık oldum.

Ne yazık ki, sıkı da kapatılsa kapılar, örtülse de pencereler, zincirlense de iki kanatlı girişler, yine de bir süre sonra kendiliğinden terk edilmişlik havası oluşur.

Odalar örümcek bağlar, tozlanır eşyalar; renkler solmaya, ağarmaya, sıva dökülmeye, demir bile paslanmaya başlar.

Ve kısa zamanda baykuşlar tüner damlarına, çatılarına.
 


Terk etmek, bütün yaşanmışlıkları geride bırakmak zordur, zordan öte bir duygudur. Hele iradesi dışında yaşanırsa, insanın içini acıtır, yüreğine iner, bütün duygularını alt üst eder, hayata yabancılaşır.

En zor olanı da terk edilme anıdır. İnsanın kalbinin durduğu; ama ölmediği andır. O an, her şey anlamını kaybeder, zaman donar, gökyüzü maviliğini yitirir, güneş sıcaklığını, rüzgar esintisini…

Her şey boğazında düğümlenir insanın, birkaç damla gözyaşı olur bütün yaşanmışlıklar. 
 


Geri dönme umudu korunsa da yüreğinin bir köşesinde, bilinir ki gitmek de zordur, geri dönmek de...

Bu nedenle terk etmek de, terk etmek zorunda kalmak da bilinmezliğe giden yolun ilk adımı olur. İnsan, körleme karanlıkta yürümeye başlar, uçurumlardan geçer, ateşsiz alevlerde kavrulur.

İnsan terk eder etmesine de, yaşanmışlıkları geride kalır. Geri dönüp baktığında her şey yerli yerinde olsa da, çığlıklar yükselir taş duvarlardan, yaşanan sokaklardan ağlamaklı çocukların bağırışları, şen şakrak gülüşlerinin yankıları yükselir.
 


Bir çocuklar direnir bütün karmaşaya, kaosa. Her şeye rağmen umuda gülümser, ünlü ozan Hasan Hüseyin'in dediği gibi "acıyı bal eyler." 

Bir çocuklar göğsünü ateşe açar, güneşi kucaklar.

Direnir, didinir ve yeniden yaşama kulaç atar, kürek çeker, yelken açar sığ sulara.

Ama terk eden duyar, geride kalan çığlıkları. Bütün mevsimsiz aşkları ve terk edilen meskenlerin hüzün dolu seslerini... 
 


Terk edilmiş evlerin arasında dolaşırken bir an bu duyguları yaşadım, yıkıntılar arasında hıçkırıkları duyar gibi oldum.  

İrkildim, ürktüm…

Neredeydim?

Kimin yarım kalmış umutlarının sindiği toprağa basıyor, kimin acılarının ve sevinçlerinin yankılandığı havayı içime çekiyordum?  


Ne önemi var ki...  

Sonuçta yaşanmışlıklar, zorunda kalmışlıklar dört yön, yedi mevsim bizimle.

Yarım kalmış takvim, eskimiş bir gazete parçası ve çürümüş kumaş gözüme iliştiğinde zihnim terk edilen köylere, kasaba ve kentlere gitti.

Kulaklarımda eski sesler ve insan hıçkırıkları…
 


Bu sesi küçükken evlerini terk eden komşularımızın boş evlerinde de duymuştum. Eşyalarını çar çabuk yükleyen Zelal ve Baranların terk edilmiş evlerine odalarına girdiğimde, evin geneline sinen hıçkırıklarını duyar gibi olmuştum.

Onlar gitmişti, buruklukları taşlara sinmiş, duvarlarda gülüşleri asılı kalmıştı.
 


Aradan birkaç yıl sonra fotoğraf için gittiğim Midyat Süryani köylerinde terk edilmiş taş evlerde aynı duyguyu yaşadım, insan hıçkırıklarını duyar gibi oldum.

Her deklanşöre bastığımda içim ürperdi, ev ahalisinin seslerini duydum.

Midyat'ta son ev diye düşünürken, başka zamanlarda başka yerlerde terk edilen köylerin ıssızlığını yaşadım.
 


Suruç'un sınır köylerinde, Zara merkezde, İç Anadolu'nun bozkırlarında terk edilmişliğin fotoğrafını gördüm, ıssızlığında kederlendim.

Terk edilmiş evlerin taşlara dokunduğumda, bin ah işittiğim Celali Köylerinde. İshak Paşa Sarayı'nda, Hanen El Bahrur'da taş odalarda insanların kederli seslerini duydum.
 


Nedeni ne olursa olsun ıssızlaşan köyler, kasabalar hatta kentler hüzünlendirdi beni. İçim acıdı ve hep son olmasını istedim.

Ama her seferinde ıssızlaşan yerleşimler karşıma çıktı.
 


Ben ıssızlaşan yerleşimlerin fotoğraflarını çekerken, karşıma ıssızlaşan insan çıktı.

Oysa insan doğduğu çevrenin bir parçası, meskenlerin köşe taşıdır. Ne taş oynamalı yerinden, ne de meskenler ıssızlığa gömülmeli.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU