Pan-Afrikanizm (1)

Ahmet Sait Akçay Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Pan-Afrikanizm düşüncesini bugün tartthjışmak, konuşmak siyahların tarihsel kazançlarıyla, kayıplarıyla eşdeğer bir okumasını beraberinde getirir. 

Pan-Afrikanizm, en temelde siyahlığı ana kıta ve diasporada üreten siyasi ve kültürel bir perspektiftir.

Pan-Afrikancı düşünürler konumları gereği siyasi ve hatta ideolojik olmak durumundaydılar. Pan-Afrikanizm kölelik, ırkçılık ve sömürgecilikle aynı anda savaşmak zorundaydı. 

Pan-Afrikanizm, Afrikalı entelektüellerin siyahlığı bir değer olarak ürettiği bir başkaldırıdır ve ideolojik gerekçeleriyle de çok sağlam bir hüviyete sahiptir. 

Geçtiğimiz aylarda Pan-Afrikanizm düşüncesini yeniden yoarumlayan, konumlandıran çok önemli bir çalışma yayımlandı.

Johannesburg Üniversitesi Pan-Afrikan Düşüncesi Enstitüsü Müdürü Adekeye Adebajo'nun editörlüğünü yaptığı ve katkıda bulunduğu The Pan-African Pantheon: Prophets, Poets, Philosophers (Pan-Afrikan Panteonu: Peygamberler, Şairler, Filozoflar) adındaki çalışma, başlığından da anlaşılacağı üzere çok iddialı bir okumadır. 
 

 

Pan-Afrikanizmi bir panteon olarak adlandırmakla Adebajo, kavramın kendisine ontolojik bir anlam katmaktadır.

Grek panteonuyla benzerlik kurmaya çalışan Adebajo'nun gayesi Pan-Afrikanizmi seküler ve modern bir din olarak inşa etmektir, denebilir.


Pan-Afrikanizm düşüncesinin küresel dünyanın dinamikleri arasında neredeyse gerilere itildiğini bir anda söz konusu çalışma, yeni bir revizyon arayışını da ortaya koymaktadır.

Farklı Pan-Afrikan düşünce hareketlerinden söz edilebilir. Sahra-altı Afrika'nın Pan-Afrikanizmi ile Siyah Atlantik Pan-Afrikanizmi aynı değildir, bütün kıtayı kapsayan Pan-Afrikan düşüncesi ise pek itibar görmemiştir denebilir.

Zira Afrika zaman içerisinde sahra-altına itilmiş olup ötekileştirilmiştir; gerek Avrupalılar gerekse Arapların bunda payı vardır. Dolayısıyla Afrika dediğimizde siyah bir coğrafyayı kast ediyoruz.

Pan-Afrikanizm gerek kıtada gerekse diasporada yaşayan siyahların ürettiği bir düşünce biçimidir; kimilerine göre özünde karşı- düşünce olarak ideolojik dinamikleri olan bir isyankârlık barındırsa da Pan-Afrikan Panteonu çalışmasının ortaya koyduğu kapsamlı analizler, Pan-Afrikanizmin bir girişimden çok siyah tarihinin ve kıtanın ekonomi politiğinin yeniden üretildiği ve anlamlandırıldığı bir dünya görüşü olduğunu savlar.
 

Adekeye Adebajo.jpg
Johannesburg Üniversitesi Pan-Afrikan Düşüncesi Enstitüsü Müdürü Adekeye Adebajo / Fotoğraf: UJ

 

Adebajo, Pan-Afrikanizmi, "Afrika ve diasporasının siyasi, sosyoekonomik ve kültürel birliğini geliştirme çabaları" olarak tanımlar.

Çok sayıda Afrikalı, Afro-Karayip ve Afro-Amerikan akademisyenin makalelerinden oluşan 650 sayfalık kitap, aralarında düşünürlerin, siyasetçilerin, edebiyatçıların ve müzisyenlerin yer aldığı otuz altı Pan-Afrikanizm savunucusuna dair aydınlatıcı bilgiler içerir.

Editör, kitabın küresel ölçekte müfredat dönüştürme çabalarına katkıda bulunmayı amaçladığını söyler.


"Afrika'nın Paylaşımı" için Avrupalı emperyalistlerin masaya oturduğu 1884-1885 Berlin Konferansı'ndan on beş yıl sonra, Trinidadlı Henry Sylvester-Williams'ın Londra'daki İlk Pan-Afrikan Konferansıyla birlikte Pan-Afrikan hareketi doğdu.

Thomas Pakenham'ın yakın zamanda Türkçe literatüre kazandırılan Afrika'nın Paylaşımı eseri Batılı emperyalist güçlerin kıtayı nasıl tarumar ettiklerini çarpıcı biçimde gösterir. 
 

 

1919 ile 1945 arasında, Avrupa ve Amerika'da, diaspora entelektüelleri WEB Du Bois ve George Padmore'un öncülüğünde beş Pan-Afrikan Kongresi düzenlenir.

1945'te Manchester'daki 5. Pan-Afrikan Kongresi sırasında, hareket merkezini diasporadan Afrika'ya kaydırır.

Pan-Afrikan Panteonu kitabında, Edward Wilmot Blyden, W.E.B. Du Bois, Marcus Garvey, George Padmore, Amy Ashwood Garvey ve Pixley Seme Pan-Afrikan öncüler olarak; Kwame Nkrumah, Thabo Mbeki, Dudley Thompson siyasetçiler; Malcolm X, Maya Angelou, Walter Rodney, Ruth First ve Wangari Maathai aktvistler; Ali Mazrui, Arthur Lewis, C.L.R. James ve Stuart Hall da hareketin sosyal bilimcileri olarak yer alır.

Kitapta Franzt Fanon, Amilcar Cabral, Steve Biko, Mudimbe ve Kwame Anthony Appiah Pan-Afrikan filozoflar olarak sunulur. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Wole Soyinka, Leopold Senghor, Derek Walcott gibi şairlerin yanı sıra Nijeryalı romancı Buchi Emecheta, Senegalli feminist ve romancı Mariama Bâ ve Kenya'dan şair ve oyun yazarı Micere Githae Mugo gibi kadın yazarlar da Pan-Afrikan düşüncesi içerisinde değerlendirilir.

Bu da Afrikalılık düşüncesinde kadınların da katkılarını anarak bugüne kadar erkeklerin çizdiği çerçeve olarak görülmesine bir itiraz olarak okunmalıdır.

Zaten Amy Garvey'in kurucular arasında gösterilmesi de önemli bir katkıdır. 
 

Amy Garvey.png
Amy Jacques Garvey (1895-1973), eşiyle birlikte, 1922 / Fotoğraf: Wikipedia

 

Pan-Afrikanist müzisyenler olarak da Mama Afrika adıyla bilinen Miriam Makeba, Bob Marley ve Fela Anikulapo-Kuti kitapta genişçe yer bulur. 

Pan-Afrikan Panteonu çalışması, Pan-Afrikanizmin yeni bir tarihyazımı olarak okunabilir. Kitapta yer alan isimlerin doğrudan Pan-Afrikanizm düşüncesiyle bağ kurdukları söylenemez, hatta Pan-Afrikan düşüncesinde yer alması gereken bazı isimlerin yokluğu da tartışılabilir. 

Pan-Afrikan düşüncesinin köklerini Haiti Devrimi öncesine götüren Hilary Beckles, yazısında Gana'da 1763 yılında kurulan Afro-Karayip Krallığı'ndaki Kral Kofi'nin liderliğinin pek çok açıdan yönetişimsel bir Pan-Afrikan modeli olduğunu savlar. 


Pan-Afrikanizmin konsept olarak bir düşünce ekolüne dönüşmesi şüphesiz Edward Wilmot Blyden ile başlar.

Blyden yazılarıyla siyah kimliğine dair önemli tespitlerde bulunur, siyahları medeniyetin bir parçası olarak görür.

Gerek anavatan Afrika'da gerekse diasporada siyahların başarılarından ve dünya medeniyetine katkılarından ötürü gurur duymalarını gerektiğini söyler Blyden.

Siyahların dünya medeniyetine katkılarını görmezden gelenlerin bir gün elbette bu başarıyı takdir edeceklerini de iddia eder. 
 

Edward Wilmot Blyden.jpg
Edward Wilmot Blyden (1832- 1912) / Fotoğraf: Wikipedia​​​​​​​


Pan-Afrikanizm düşüncesi demek aslında yeni bir bakış açısı, dünya görüşü demektir; özellikle Blyden'in "Afrikalı şahsiyeti" kavramı, Afrikalıların yaşam biçiminin manevi, sosyokültürel ve ideolojik bağlamlarını kapsar.  

Bir Afrikalılık bilincini, çerçevesini çizen Afrikalı şahsiyeti düşüncesi sonraki kuşaklar için adeta bir motto olarak kabul edilmiş, kıta Afrikası'nda romanlarda, şiirlerde bu düşünce özellikler yirminci yüzyıl başlarında boy vermeye başlamıştır. 

Blyden'a göre siyahlara onursal duruş ve saygınlığı getirecek tek yol, Afrika kıtasında Batının gereken değerlerini de adapte ederek yeni, ilerici imparatorluklar kurmaktır.

Afrika'yı "baba ocağı" olarak gören Blyden'in bu düşüncesi şüphesiz Afrika'ya dönüş çağrıları yapacak olan bir diğer Pan-Afrikanist düşünür Marcus Garvey'e de yol açmış olur.  
 

Marcus Garvey.jpg
Marcus Garvey (1887- 1940 / Fotoğraf: Wikipedia

 

Blyden'in en önemli çalışmalarından birisi olan Christianity, Islam and the Negro Race (Hristiyanlık, İslam ve Siyah Irk) 1888 yılında yayımlanır.
 


Blyden, İslam dinini bir Afrika unsuru olarak anar ve hatta İslam inancındaki ırkçılık karşıtlığını siyahlar için avantaj olarak bile görür.
 

Ali Mazrui.jpg
Ali Mazrui (1933-2014) / Fotoğraf: Wikipedia


Blyden'in bu yaklaşımını tam yüzyıl sonra onun izinden giden diğer Pan-Afrikanist Ali Mazrui'ye esin kaynağı olur.

Mazrui'nin Afrikalılar çalışmasında İslam, Hristiyanlık ve Animizm siyah coğrafyanın üçlü saç ayağı olarak kabul görür. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU