KOVİD geçirenlerin aşı olmaları gerekli değil

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Dünya Sağlık Teşkilatı (DSÖ) ve başta USA Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Antony Fauci olmak üzere dünyanın önde gelen bilim adamları aşılarla sağlanan bağışıklığın hastalık geçirmekle sağlanan bağışıklıktan daha güçlü olduğunu dile getiriyorlar. 1, 2

Bu açıklamaların amacı aşıların etkinliklerinin çok yüksek olduğunu anlatmak ve insanları aşı olmaya teşvik etmek olabilir; ama bu tür hakikatle uyuşmayan, abartılı açıklamaları bilime olan güveni sarsması bakımından doğru bulmuyorum.

Enfeksiyon geçirerek sağlanan bağışıklık hemen her zaman aşılarla sağlanan bağışıklıktan daha kuvvetlidir; çünkü bu sayede virüsün tüm antijenlerine karşı hem yerel yani virüsün vücuda ilk girdiği yerde hem sistemik bağışıklık sağlanır.


Bulaşıcılığı burun yoluyla uygulanan aşılar önleyebilir

Oysa aşıların çoğu KOVİD aşılarında (Sinovac, BioNTech, Moderna, Oxford, Sputnik) da olduğu gibi kas içine zerk edilir, dolayısıyla burun ve boğazda yerel bağışıklık sağlamak mümkün olmaz.

Yerel bağışıklık özellikle enfeksiyonların önlenmesi bakımından çok değerlidir; bu sayede bulaştırıcılık da önlenmiş olur ve salgının kontrolü kolaylaşır.

Bunu sağlamak için aşıların burun yoluyla uygulanması gerekir; bu amaçla üzerinde çalışılan aşılar vardır ama henüz hiçbiri onay almamıştır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Nazari bakımdan en etkili aşı burun yoluyla uygulanan, hastalık yapma etkileri olmayan canlı virüs aşılarıdır.

Aşıların sağladığı sistemik bağışıklık ise enfeksiyonu, dolayısıyla da bulaştırıcılığı engellemez, bunlar sadece ağır hastalık ve ölümleri önleyebilirler.

Hastalık süre ve şiddetini azalttıkları için salgının kontrolünde dolaylı olarak faydalıdırlar ama bunları daha ziyade şahsi fayda sağlayan aşılar olarak görmek gerekir.


Kas için zerk edilen aşılar yerel bağışıklık sağlamaz

Kas içine zerk edilen aşılarlayerel bağışıklık oluşmaz, sistemik bağışıklık elde edilir. 

Bu bağışıklık da grip aşılarında olduğu gibi genellikle zamanla kan seviyeleri azalan hatta kaybolan antikor cevabı sağlar.

Şirketler KOVİD'e karşı hazırlanan aşıların hücresel bağışıklık da sağladıklarını bildirilmekle beraber Cell'de yayımlanan araştırma bu iddiayı ciddi biçimde sarsıyor:

T hücreleri tarafından tanınan antijenlerin çoğu S proteini dışındadır, olanların çoğu da reseptör-bağlanan yer (RBD) değildir. Bundan dolayı tabii bağışıklık yani hastalık geçirilerek kazanılan bağışıklık aşılarınkinden çok daha geniş kapsamlıdır. S proteinindeki mutasyonların etkisinin de çok az olacağı öngörülebilir.


Kalıcı bağışıklığı sağlayan T hücreleridir

T hücreleri çok farklı fonksiyonları olan bir hücre grubudur. Bunların yardımcı, baskılayıcı, öldürücü, düzenleyici ve hafıza gibi birçok türleri vardır. 

T hücrelerinin sağladığı bağışıklık çok uzun sürelidir, ömür boyu bile olabilir. 

Bu sebeple de aşı olup veya hastalık geçirip kanlarında antikor ölçtürenler düşük seviyelerle karşılaşırlarsa dertlenmesinler! 

Virüs tekrar vücuda girerse bu hafıza T hücreleri sayesinde bağışıklık yeniden uyanır, hem hücrelerle ve hem de yeniden antikor yapımıyla virüsle mücadele edilebilir. 4

T hücreleri rutin olarak ölçülmemektedir; bunun için çok özel laboratuvarlar gerekir.


Hangi tür aşılar mutasyonlara karşı da etkilidirler?

KOVİD virüsünün bugüne kadar sayısız mutasyona uğradığını, birçok aşıda kullanılan diken (S) proteininde 4 binden fazla mutasyon ortaya çıktığını biliyoruz ve tabii ki mutasyonlar devam ediyor.

Burada karşımıza çıkan sual şudur: Aşılar mutasyon gösteren virüslere karşı ne derece etkili olacaklardır?

Mutasyonların en çok görüldüğü yer olan virüsün diken proteininden hazırlanan aşıların etkinliklerinin azalması hatta tamamen sıfırlanması mümkündür.

Nitekim bu tür aşıların Güney Afrika, Brezilya gibi ülkelerde ortaya çıkan mutasyonlara karşı etkinliğinin kaybolmamakla beraber azaldığı anlaşılmıştır. 5

Güney Afrika bu sebeple Oxford-AstraZeneca aşılarının uygulanmasını durdurmuştur. 6

Ülkemizde uygulanmakta olan CoronaVac isimli ölü virüs ihtiva eden aşı mutasyonlara karşı etkisini kaybetmede en az riskli olandır. 7

Bu aşılar virüsün tamamını yani tüm antijenlerini ihtiva ettiği için inaktif aşıların sağladığı bağışıklık sadece diken proteinine veya onun belirli bir kısmına karşı değil virüsteki zarf, membran ve nükleokapsit antijenlerine karşı da bağışıklık sağlar.

Virüsün belirli bir antijeninde mutasyon olsa bile diğer antijenlere karşı gelişen bağışıklık sayesinde aşının koruyuculuğu devam eder. 8


İkinci doz aşıdan sonra şiddetli tepki ihtimali yüksektir

Bağışıklık sisteminin virüsle tanıştığı ilk doz aşıda kuvvetli tepkiler görülmesi daha seyrektir ama ikinci doz sonrası bağışıklık sistemi virüsü tanıdığı için daha fazla reaksiyon gösterir.

Bu da hem yerel (aşı yapılan yerde kızarma, şişme, ağrı gibi) hem sistemik (ateş, titreme, hâlsizlik, baş, kas ve eklem ağrıları gibi) yan etki ihtimalini artırır.

BioNTech ve Moderna'nın aşılarıyla yapılan faz 3 çalışmalarında sistemik yan etkiler ikinci dozdan sonra daha fazla görülmüştür. 

İlk dozda şiddetli yan etkiler görülenlerin hiç değilse bir kısmının daha önce KOVİD geçirmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir.

Ülkemizde de ikinci doz aşıların uygulanmaya başladığı şu günlerde aşı yaptıracak olanların bu durumu bilmelerinde fayda var.


KOVİD geçirenlerin aşı olmalarına gerek yok

Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizdeki toplam vaka sayısı bugün itibariyle 2 milyon 600 binden fazla olmakla beraber gerçek rakam bunun en azından birkaç mislidir. 

KOVİD geçirenlerin yeniden hastalanma ihtimalleri vardır ama bu risk çok ama çok düşüktür. 
Üstelik koruyucu etkinin zamanla arttığı da gösterilmiştir. 9

KOVİD geçirenler hem yerel hem sistemik bağışıklığa sahip oldukları için, antikor seviyeleri azalmış olsa bile aşı olmalarına gerek olmadığı kanaatindeyim.

Bu sayede daha fazla sayıda insanın aşı yaptırması da mümkün olacaktır.


Gelelim neticeye

Hem KOVİD hem bunun tedavisi ve hem de aşılar mevzuunda toplumun tam ve doğru bilgilendirilmesini çok önemsiyorum.

İyi niyetle de olsa hakikatlerin gizlenmesi, küçümsenmesi, abartılması veya çarpıtılması doğru değildir.

Bu, bilime karşı zaten sarsılan güveni tam anlamıyla yerle yeksan eder.

Hakikatlerin günün birinde ortaya çıkmak gibi bir hususiyetleri olduğunu unutmayalım.

 

 

Kaynaklar: 

1.https://www.aa.com.tr/tr/dunya/dr-fauci-kovid-19-asisi-yeniden-viruse-yakalanmayi-onlemekte-dogal-bagisikliktan-daha-etkili/2144743
2.https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/02/15/yazilar/tip-yazilari/kovid-asisi/asilarla-saglanan-bagisiklik-kovid-gecirmenin-sagladigi-bagisikliktan-daha-etkilidir/
3.https://www.cell.com/cell-reports-medicine/fulltext/S2666-3791(21)00015-X#%20
4.https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2021.02.17.431750v1
5.https://www.trthaber.com/haber/dunya/pfizerbiontech-ve-moderna-asilari-mutasyona-karsi-zayifliyor-557842.html
6.https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55986183
7.https://www.amerikaninsesi.com/a/sinovac-cin-corona-asi-ingiltere-guney-afrika-tur-varyant-etkili-brezilya/5783520.html
8.https://www.cell.com/cell-reports/fulltext/S2211-1247(21)00041-3
9.https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.02.14.21251715v1.full.pdf

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU