Hayır Elon Musk, hayvanlar üzerinde deney yapmanın hiçbir "havalı" tarafı yok

Musk'ın kurucu ortaklarından olduğu Neuralink Corporation şirketi, bir maymunun zihniyle video oyun oynamasının sağlamak amacıyla hayvanın beynine bir implant bağladı. Bu kabul edilebilir bir şey mi?

SpaceX'in sahibi ve Tesla'nın CEO'su Elon Musk (AFP)

Forbes'a göre Tesla ve SpaceX'in CEO'su Elon Musk geçen ay dünyanın en zengin insanı oldu. Musk, bu hafta (geçen hafta) 1,5 milyar dolar değerinde Bitcoin satın alarak kripto para biriminin fiyatının tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmasına sebep oldu. Onu sevin veya ondan nefret edin, Musk'ın yaptıkları milyonları ilgilendiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Musk'ın kurucu ortaklarından olduğu Neuralink Corporation şirketinin bir maymunun zihniyle video oyun oynamasını sağlamak için hayvanın beynine küçük bir implant bağladığı haberini duymak işte bu yüzden bu kadar endişe verici. Sadece davetle girilebilen sosyal medya uygulaması Clubhouse'ta yaptığı özel bir konuşmada Musk şöyle dedi:

Anlamaya çalıştığımız şeylerden biri maymunların zihinleri üzerinden birbirleriyle sanal masa tenisi oynamasını sağlayıp sağlayamayacağımız. Bu epey havalı olurdu.

Bu, Neuralink Corporation'ın hayvanlar üzerinde yaptığı ilk deney değil. Şirket daha önce de domuzların beynine kablosuz teknolojiler yerleştirmişti. Musk bunu "kafatasınızda küçük kabloları olan bir Fitbit (insan adımlarını, kalp atışlarını vs. izleyen kol saati- ç.n.)" diye tanımlamıştı.

Şirketin bu deneylerin omurilik yaralanmalarıyla Alzheimer ve demans gibi nörolojik rahatsızlıklar için tedavi bulmaya yardım edebileceği iddialarına rağmen başka birçok bilim insanı pek ikna olmuş değil.

Ne yazık ki Musk'ın yaptıkları münferit bir olay olmaktan uzak. Kamuoyundaki artan endişeye ve alternatif bilimsel araştırma yaklaşımlarında görülen artışa rağmen Musk'ın yaptıkları, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin sayısındaki yükselişi yansıtıyor. ABD'nin önde gelen laboratuvarlarında hayvanlar üzerinde yapılan deneyler son yıllarda çarpıcı şekilde yüzde 73 arttı. Birleşik Krallık'taysa hayvanlar üzerinde Avrupa'daki diğer ülkelerden daha fazla sayıda deney yapılıyor. Hükümetin son rakamları, 2019'da toplam 3,4 milyon deney tamamlanırken bunların yarıdan fazlasının üniversitelerde, genellikle vergi mükelleflerinin ödemeleriyle yapıldığını ortaya koydu.
 


Üniversitenin antidepresanları araştırmak için saygınlığını büyük ölçüde yitirmiş "zorla yüzme" testini kullanmakla suçlandığı Edinburgh'daki son itirazları ele alalım. "Zorla yüzme" deneylerinde hayvanlar içinden kaçamayacakları su kaplarına yerleştirilerek resmen yüz ya da bat seçeceğiyle karşı karşıya bırakılır. Küçük hayvanlarda boğulma deneyimini kışkırtmanın bize depresyonla mücadele eden insanların karşılaştığı zorluklara dair ne öğretebileceği belirsiz olsa da, bu deneyler Birleşik Krallık'ta hâlâ kullandığımız ve hayvanların sınırlarını zorlayan yaratıcı ama barbarca yöntemlerin bazılarına dair farkındalığı artırdı.

Hayvanların deneylerde zarar verecek şekillerde kullanılması sadece acımasız olmakla kalmıyor, çoğu zaman da etkisiz kalıyor. Aslında öncesindeki hayvan deneylerini başarıyla geçen ilaçların yüzde 90'ı insan deneylerinde başarısız oluyor. Hayvanlar başlıca kalp hastalığı türleri, birçok kanser türü, HIV, Parkinson hastalığı veya şizofreni gibi insanlarda görülen birçok insan hastalığına yakalanmaz. Semptomların sonrasında deney yapılması için çoğu kez simüle edilmesi gerekir. Sonuç olarak hayvanlar üzerinde test edilen ilaçların yüzde 5'inden azı, 20 yıl içinde onaylanmış tedavilere yol açacak.

Birleşik Krallık'taki 27 "büyük buluşun" analizi de, hayvan araştırmacılarının bulgularında yüksek miktarda abartı bulunduğunu ortaya koydu. Bu deneylerin çoğu yararlı bir şeyle sonuçlanmıyor. Ne yazık ki bu, Beagle cinsi köpekler üzerinde yapılan otkıran ilacı deneyleri de dahil olmak üzere Birleşik Krallık'ın Avrupa'da köpekler üzerinde en çok test yapan ikinci ülke olmasına engel olmadı. Beagle cinsi köpekler deney yapanlar için özellikle kullanışlı; çünkü insanlara çok güvenen hayvanlar. Bu testler gereksiz, acımasız ve Britanya kamuoyu tarafından desteklenmiyor.

Yine de Neuralink Corporation'da gördüğümüz gibi hayvanlar tıbbi veya ev içi ürünleri test etmek için dahi giderek daha az kullanılıyor. Şu an üniversitelerdeki deneylerin yüzde 57'sinin temel araştırma alanında olduğuna inanılıyor ve bunların çoğunun arkasındaki dürtü üniversite araştırmacılarının "merakı". Bu kısır bir döngü olabilir: Birçok bilim insanı yayımlanacak deneyler yapmak zorunda ama karşılaştırma için kullandıkları veriler hayvanlar üzerinde yapılan testlere dayanıyor.

Hepimizin hangi yöne ilerlediğimize dair sorular sorması gerektiği açık. Genelde daha ucuz, hızlı ve birçok vakada daha doğru sonuçlar veren, hayvanların yer almadığı onaylanmış yöntemler mevcut olsa bile, hâlâ yürütülen çok fazla hayvan deneyi örneği var.

Bilim Kovid-19 krizi sırasında takdire şayan bir performans sergiledi; ama ister Britanya üniversitelerinde ister Silikon Vadisi'nde olsun, insanları ilgilendiren bilime eziyet etmeden ulaşmak söz konusu olduğunda hepimizin daha fazlasını yapabileceği açık.

* Dr. Katy Taylor, Cruelty Free International bilim direktörüdür



independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU