Roma'da kadınlara yapılan cinsel saldırılar (1): Monarşiden cumhuriyete

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Toplumsal bir serzeniş olan, asıl anlatılmak istenenin hiçbir zaman kabul görmediği ve tarihin her devrinde karşımıza çıkan ve çıkmaya devam eden bir husus vardır ki; henüz bir çözüme kavuşması pek de mümkün görünmemektedir.

Cinsiyet ayrımının henüz idrak edilme potansiyeline erişilmediği dönemlerde, mevcut toplumsal bir düzenin varoluş nedenleri hep sorgulanmaya muhtaç kalmıştır.

Erkek ve kadının cinsiyet farklarından ziyade güç ve idrak meseleleri eskiçağlardan günümüze kadar gelmiş bir tartışma konusudur.
 

1.jpg
Neolitik devrim / tarıma geçiş


Neolitik devrim ile yani tarımın keşfiyle başlayan süreçte yerleşik hayata geçme düşüncesi ve bu düşünceye dayalı yeni bir dünya düzeni birtakım tepkileri de beraberinde getirmiştir.

Yerleşik hayata geçmek uzun dönemleri kapsamış, çağın modernite anlayışını şekillendirmiş ve yeni düzen kurma mücadelesi içerisine giren topumsal dengelerin çatışmaya başlaması kaçınılmaz olmuştur.

Toplumsal hareketlilik içerisinde kadının yeri ve meşruiyeti her daim sorgulanmış, günümüzde dahi hakettikleri statüsüye kavuşmaları ne yazık ki mümkün olmamıştır.
 

2.jpg
Bereket Tanrıçası Kibele


Eskiçağda kadının rol model olarak karşımıza çıkıyor olması ve bununla birlikte arkeolojik buluntulardan edindiğimiz bilgiler bize ara dönemlerdeki anaerkil toplumları da ele vermektedir.

Kadının sosyal statüsü aynı zamanda eleştiriler yaklaşımı da beraberinde getirmekteydi öyle ki; siyasallaşma sürecini tamamlayıp bir otorite olarak karşımıza çıkan antik toplumlarda kadını, iktidar kuvvetlerinin yanında söz sahibi olarak görebilirken aynı zamanda toplumsal içgüdülenmede en aşağı statüde görmek de mümkün olmuştur.

Ataerkil yapısıyla karşımıza çıkan Assur, Urartu, Roma ve diğer antik uygarlıklar bu yapılarıyla o dönemlerde olduğu gibi bugün bile tartışmalara yol açabilmektedirler.
 

2.jpg
Assurlar köleleri canlı olarak kazığa geçiriyorlar


Eskidoğu ve Eskibatı diye bizi iki farklı alem ayrımına götüren o değişmez düşünce, coğrafi ayrımlardan ziyade zihniyet meselesinden ileri gelmektedir.  

Her antik uygarlığın kuruluş gayesi, siyasallaşması yahut iktidar kuvvetlerinin politikaları farklı olsa da toplumsal sınıflaşma ve bunun beraberinde gelişen köle sınıfı; şüphesiz her medeniyetin kapısını çalmıştır.

Assurların meydana getirdiği, isteyerek yahut istemeyerek yarattığı kölelik düşüncesi kimi zaman iç siyasette kimi zaman da dış siyasette karşımıza çıkmaktadır.

Yine Assur kabartmalarından gördüğümüz savaş tasvirlerinde Assur memleketinin düşmanları çok kez canlı canlı derileri yüzülüp tuza basılmış ve kazığa oturtululmuşlardır.

Köle sınıfı her dönem rol belirleyen önemli bir etken olmuştur. 
 

4.jpg
Roma'da kölelik


Savaş meydanlarında yapılan kazı çalışmaları neticesinde elde edilen bulgular bize gösteriyor ki; kadınlara ait eşyalar bu meydanın birçok yerinde etkili bir şekilde kullanılıyordu.

Özellikle Roma savaş meydanlarında ele geçirilen eşyaların savaşçı kadınlara ait olduğu söylenemez.

Roma savaş meydanlarında kadın eşyalarına rastlamak ve bunun üzerine yapılan tartışmalar kKadın kölelerin Roma Ordusu'nun cinsel açıdan ikmalini sağladıkları söylenebilmektedir.

Kadınların savaş meydanlarındaki mevcut statüsü, kölelikten ziyade cinsel bir sömürü olarak da karşımıza çıkabilmektedir.
 

5.jpg
Roma'da şiddet gören köle


Roma'da kaçınılmaz bir köle sınıfının mevcudu, değişmez bir gerçeklik ve şüphesiz cinsel açıdan bir açlığın da göstergesiydi.

Kuruluş dönemi itibariıyla ve aynı süreç içersinde devam eden bir tartışma ise köleliğin meşruiyeti ve yasal düzenin bunlar üzerindeki katı baskısıdır.

Kölelerin mevcut Roma idaresindeki yeri Antik Yunan'daki gibi ağır yaptırımlara maruz kalmasa da hemen hemen benzer özellikleriyle de gündemi meşgul edebilmektedir. 
 

6.jpg
Roma'da Köle Pazarı


Kadınlara yapılan cinsel saldırılar Roma'nın en erken dönemlerinden geç dönemlerine kadar çok kez tarihçiler, şairler ve hatipler tarafından dile getirilmiştir.

Bunun yanısıra antik yazarların eserlerinde de kadınlara yapılan cinsel saldırılardan sık sık bahsedilmiştir.

Öyle ki; bir hayvan ile eşdeğer yahut bir hayvandan daha düşük statüde atfedilen, erkek hegemonyası altında değer biçilmeyen ancak ticari yönüyle pazarlara sürülen Roma'nın kadınları en erken dönemlerde dahi hedef tahtasına konulmuşlardır. 

Erkeğin kontrolü altında yaşama tutunan, çocukluk yıllarında babasının; evlilikte kocasının ağır baskıları altında kalan kadınların çok etkiliyeci yahut önemli bir olayda başrol alamadıkları sürece tarihin sayfalarında görebilmemiz ne yazık ki mümkün değildir.

Değer atfedilirken mutlak derecede ilgi gören ve bununla birlikte kazanç sağalanan; köle sınıfının şiddet kurbanı ve cinsel istismarının adı olmuşlardır.
 

7.jpg
Sabinlerin kaçırılması


Roma'nın kuruluş dönemlerinde karşımıza çıkan hane köleliği zamanla bu yönünden ayrılmış ve müstakil olarak bir köle sınıfını meydana getirmişti.

Özellikle cinsiyet ayrımının sık yaşandığı ve monarşinin bir getirisi olan Roma kadınlarının pazarlarda alıcı bulmaları; birtakım devrimlerin de önünü açmış oluyordu.

Bugün modern tarihçilerin hala üzerinde söylemlerde bulunduğu Sabine Kadınları ve onların hazin öyküsü antik yazarların da gündemini sıkça meşgul etmiştir.

Roma'nın toplumsal dengeyi kurma mücadelesi, dönem itibariyle unutulması mümkün olmayan ve birçok antik yazarın da eserlerinde sık sık yazdığı Sabine Kadınlarının Tecavüzü, Romulus'un bir bakıma ilk devirlerde yaşattığı ağır bir travma olmuştur.
 

8.jpg
Romus ve Romulus kardeşler


Roma'nın hali hazırdaki toplum yapısı, düzeni sağlayacak koşullarda olmadığından kuruluş döneminde Sabine Kadınlarının rolleri oldukça dikkat çeker.

Roma'nın erkekleri yeni kurulan  iktidarda bir de yeni bir toplum inşa etme girişimlerinde bulunurlar.  

Bölgenin yerli halklarından olan Sabine ahalisinin kızlarıyla evlenmek, mutlak itaat ve otorite kurma mücadelesi içerisine girerler.  

Ağır baskılar, tehditler; ara ara meydana gelen ölüm ve cinayetler Roma'nın daha ilk devirlerinde amansız tehditkar bir hal almaya başlar.
 

9.jpg
Sabinlerin araya girmesi


Romalılar Neptun Equestes adıyla anılan ve bölgenin yerli halklarıyla ortak kutlanan bir bayramda Sabine Kadınlarını kaçırma, zapt etme ve cinsel açıdan zarar vermenin planlarını yaparlar.  

Romulus, Sabine Kadınlarına çok kez yalvarıp eş olma teklifinde bulunsa da kadınların Romalılara yanaşma düşüncesi asla vücut bulamadı.

Romalılar yaptıkları plan neticesinde Sabine Kadınlarını kaçırıp; zorbalıkla, ağır itham ve fiziki şiddetle yüz yüze bırakırlar.

Çoğu kez cinsel saldırıların kurbanı olan Sabine Kadınları ikna olurlar ve eş olmayı kabul ederler. Bu süreç itibarıyla Roma yayılımı da hız kazanmaya devam eder.
 

10.jpg
Sabinler


Sabine Kadınlarının bu teklifi kabul etmelerindeki her nasıl ki zorunluluk olarak görülse de temelde yatan esas sebep şüphesiz Romalı erkeklerin bu kadınlara yaptıkları cinsel saldırılardan ileri gelmektedir. 

Önemli kaynaklardan biri olan Titus Livius ise Sabine Kadınlarına yapılan tecavüzü bir şiddet yerine zorunluluk olarak görmektedir.
 

11.jpg
Titus Livius, M.Ö 59-M.S 17


Sabine kadınlarının tecavüzü her ne kadar kuruluş dönemini ihtiva etse de Roma'daki kaçınılmaz monarşinin başlangıcını ortaya çıkarmış oldu.

Roma'da birçok cinsel saldırı meydana gelse de dönem itibariyle büyük bir etkiye sahip ve tarihten asla silinemeyen kadınların hikayeleri ile doludur.

Bunlardan bir tanesi ise şüphesiz Şarap dolu bir akşam ziyafetinde gündeme gelen Lucretia'nın hazin dolu öyküsüdür. 

Savaş meydanlarında büyük zahmet verip çok kez başarılı olarak dönen Roma subayları yine bir savaş için hazırlanırken kamp yapıp, içkiler içip, ziyafet çektiklerinde Lucretia ve onun köle kızları her şeyden habersiz Roma ordusunun sofralarında meze haline gelmişti.

Bu subaylar arasında Etrüsk Kralı Tarquninus Superbus'un oğlu Sextus'da yer alıyordu.  
 

12.jpg
Lucretia

 

Romalıların cinsel hayatları mevcut dinamikler içerisinde çeşitli fantezilere de yol açabilmekteydi.


Erkekler en erdemli eşin kim olduğunu tartışmaya başladılar...

Aynı sofrada yer alan Collantinus, karısı için oldukça iddialı bir söylemde bulunarak "kesinlikle karısı Lucretia'nın kazanacağını" dile getirdi. 

Bu iddiasını test etmek adına orada bulunan erkekler kocaları evlerinde olmadığında neler yaptıklarını öğrenmek için evlerine gittiler.

Romalı erkekler bu testin kendi karıları için olduğunu iddia etseler de iffetli olmalarını bekledikleri kadınların aslında arkadaşlarıyla keyifli vakit geçirdiklerine şahit oldular. 
 

13.jpg
Lucretia


Collantinus'un evine gidildiğinde belki de Roma toplumunda nadir rastlanacak ve erdemli bir kadın olarak karşımıza çıkan Lucretia'nın bu erkeği evine almadığı öyle ki nazik bir dille reddettiğini yine Livius Titus'dan öğrenmekteyiz.

İffetli bir kadına sahip olma arzusu şüphesiz her iffetsiz Romalı erkeğinin hayaliydi. Collantinus'da bu yönden kendini şanslı görürken aynı zamanda kendisinin iffetsiz oluşu onu pek de rahatsız etmiyordu.

İddiasını kanıtlayan Collantinus; o gece grubu evinde ağırlamak ister ve şüphesiz bu teklifi kabul görür.
 

14.jpg
Lucretia


Livius Titus: Tarquinus'un Lucretia'yı büyük bir şehvetle arzuladığını ifade eder. 

O geceden sonra aynı şehvetiyle Lucretia'nın evine gelen Tarquininus, burada büyük bir saygı ve misafirperverlikle karşılanır.

Lucretia'nın bu şekilde davranması onun iffetli olarak anılmasından ileri gelmekteydi. Dönüş yolculuğu için bir gece orada kalan Tarquininus, gecenin bir yarısı Lucretia'nın odasına girer ve burada bıçakla ona saldırır.

Her nasıl ki büyük bir direnişle karşılaşsa da zapt etmeyi başarır. Tarquininus, Lucretia'yı bir köleyi öldürüp çıplak olarak yan yana bırakacağını söyleyerek tehdit eder. 
 

15.jpg
Lucretia'nın intiharı

 


MS. I. yüzyılın sonunda esprili, canlı, açık ve seçik şiirler yazan Marcus Valerius, müstehcen bir taşlamasında karısının isterse gündüzleri bir Lucretia geceleri ise bir fahişe olabileceğini yazarak dalga geçmiştir.

 

16.jpg
Marcus Valerius ? - 104


Böyle bir tehdit Lucretia'nın direncini kırar ve kabul etmek zorunda kalır. Bu cinsel saldırı Lucretia'nın ruhunda derin bir yaraya sebep olurken bu sırada babası ve kocası odaya girerler.

Tarquininus'un kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu söyler ve bu utançla eline geçirdiği bıçağı kalbine saplayarak intihar eder.
 

17.jpg
Lucretia'nın intiharı


Collantinus, karısının iffetinden emin ve ona sadık bir eş olduğuna duyduğuna güven onu birtakım mücadelenin içine çekti.

Tarquininus'un babası Superbus ile yüzleşmek için Roma'ya yürür; bu yolculuk şüphesiz Lucretia'nın onur, şan ve şerefini kurtarmak ve intikamını almak içindi. 
 

18.jpg
Superbus


Roma'ya vardığında birçok kesimden aldığı destekle küçük bir ordu kurarak kralı devirmeyi başarır nitekim bu girişim monarşinin yıkılmasına hız kazandırdı.  

Roma içerisinde ve yakın memleketlerde Lucretia pudicitia (iffetli) olarak bilinen erdemin ve sadakatin sembolü haline gelir.

Roma'nın rejimi bu olayla birlikte yeni arayışlara girerken Cumhuriyet rejiminin ayak sesleri de iyiden iyiye duyulmaya başlıyordu. 

Yeni rejim hayalleri; Roma'nın adaletli, huzurlu ve güven veren bir döneme girmesi gerektiği sık sık ifade edilmeye başlanmıştı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU