Bizi ve gezegeni korumak için sağlıklı tercih donut ekonomisidir

Bize defalarca ekonominin, halkın ve çevrenin ihtiyaçları arasında bir seçim yapmamız gerektiği söylendi

Britanya Maliye Bakanı Rishi Sunak, geçen ay salgının ekonomi üzerindeki etkisini azaltmak için işverenlere destek içeren bir program açıkladı (AP)

Koronavirüs pandemisi bize hem iyi hem de kötü birçok şey gösterdi: toplumun dayanıklılığı, hükümetimizin beceriksizliği, kaybın trajedisi, ailenin ve arkadaşların önemi ve yıllardır doğru düzgün takdir edemediğimiz mesleklerin kıymeti.

Fakat krizin sona ermesini özlemle beklerken özellikle bir dersi aklımızda tutmamız gerekiyor: Pandemi bize aynı zamanda mevcut ekonomik sistemimizin bütün yönleriyle ve mutlak surette amaca uygun olmadığını gösterdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gerçekler diye öğretilen ve onlarca (hatta yüzlerce) yıl önce, emperyal ülkelerin zengin, beyaz adamları tarafından kaleme alınan teoriler üzerine inşa edilen küresel ekonomimiz, milyarlarca başka insanın ve gezegenimizin sağlığı pahasına zengin ve ayrıcalıklı küçücük bir azınlığın çıkarlarını yansıtıyor.

"GSYİH" ve "büyümenin" ölçülmesi gereken yegane şeyler olduğuna dair dar bir perspektiften yola çıkarak, kârlı (ve dolayısıyla hesaba katılmaya değer) görülmeyen şeyleri, mesela sağlığı, refahı, eşitliği, muhtaç durumdakilere gösterdiğimiz ihtimamı, eğitim alma veya sevdiğimiz bir işte çalışma fırsatını, doğaya erişimi ve topluluk hissini hiçe sayıyor. Bir başka deyişle, Kovid-19'un tam da bize, aslında en çok değer verdiğimiz şeyler olduğunu gösterdiği şeyleri hiçe sayıyor.

Bize defalarca ekonominin, halkın ve çevrenin ihtiyaçları arasında bir seçim yapmamız gerektiği söylendi. Ve bu seçimden neredeyse her zaman ekonomi galip çıktı. "Bankaları kurtarmalıyız, kemer sıkma politikalarından mustarip insanları sonra düşünebiliriz" veya "Fosil yakıtlardan henüz vazgeçemeyiz çünkü o zaman GSYİH'miz zarar görür".

Pandeminin ilk birkaç ayında, halk sağlığının bir öncelik olarak kabul edildiğini ve hükümetin bu zor zamanı atlatmamız için sahiden radikal mali önlemler almasıyla birlikte kabul görmüş ekonomik irfanın arka plana itildiğini görmek ferahlatıcı ve güven verici bir şeydi. Ama ikinci dalgaya doğru ilerlerken kabine şimdiden, o klasik "ya o ya bu", ya halk sağlığı ya ekonomi çelişkisiyle kendini parçalamaya başladı bile.

Fakat bu iki şey illa birbiriyle çelişmek zorunda değil. Eğer çelişiyorlarsa, o halde ekonomimizin değişmesi gerek.

Çünkü ülke olarak yaşadıklarımızdan sonra, kriz esnasında "temel çalışan" addettiğimiz insanların yoksulluk sınırında ücretlendirilmeye devam etmesinin ne gibi bir mantığı olabilir? Ya da bu zor zamanları geçirmemizi sağlayan hayati öneme sahip bütün o işlerin, mesela çok büyük çoğunlukla kadınlar tarafından yapılan çocuk ve akraba bakımı gibi işlerin hâlâ iş olarak kabul edilmemesinin nasıl bir mantığı olabilir?

Nasıl oluyor da, geceleri evsizliği bitirdiğimizi iddia edebiliyorken "normale" dönüş bu insanların tekrar sokağa atılması anlamına geliyor? Ya da 5 milyon insanın hâlâ internete erişimi yokken çevrimiçi çalışma nasıl yeni normal hâline gelebiliyor? Ve aile hayatımız, akıl sağlığımız ve diğer tüm tutkularımız pahasına, dur durak bilmeden çalıştığımız dünyaya gerçekten geri dönmek istiyor muyuz?

Dün, Kadınların Eşitliği Partisi'nin 2020 konferansına, toplumumuzun ve ekonomimizin neye benzemesi gerektiğini radikal biçimde yeniden düşünmemiz için bir önerge sundum. Bu önergenin merkezinde, Oxford Üniversitesi'nden Kıdemli Öğretim Üyesi, ekonomist Kate Raworth tarafından önerilen ekonomik model yer alıyordu.

Modeli açıklamak için kullanılan diyagramın şekli sebebiyle "Donut Ekonomisi" olarak bilinen bu model, farklı (ama sağduyuyla tamamıyla örtüşen) bir bakış açısını temel alıyor. Ekonomimiz, gezegenimizin imkanları dahilinde tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanarak hem insan sağlığını hem de gezegenin sağlığını korumalıdır.
 


"Donut'ın" iç halkası, Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden yola çıkan "iyi" bir yaşam için gerekli asgari unsurların tamamını, "deliğin" içinde kalanlarla beraber içeriyor. Dış halkaysa, iklime haddinden fazla zarar vermekten kaçınmaya yönelik sınırları vurguluyor.

Kimilerinin buna dudak bükeceğini biliyorum. Bu boş bir hayal, değil mi? "Gerçek dünyanın" nasıl işlediğini anlamayan bir hippi rüyası.

Ama bize böyle düşünmemiz öğretildi; durmadan "gerçekçi" olmamız, kemerlerimizi sıkmamız ve kendi imkanlarımız dahilinde yaşamamız gerektiği söylendi. Üstelik biz gezegeni yakmaya ve bir avuç kişi gezegenimizin en yoksul yarısının tamamının zenginliğine sahip olmaya devam ederken.

Ve açıkçası, artık bu yeterli olmayacak. Çünkü pandeminin başardığı bir şey daha varsa o da, harekete geçmenin mümkün olmadığı yalanını ifşa etmesi. Artık toplumumuzun ne kadar çabuk değişebileceğini biliyoruz. Şimdi, ihtiyacımız olan değişikliklerin yapılamayacağına razı gelmeyi reddetmeliyiz.

Kadınların Eşitliği Partisi'ne sunduğum önerge ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Donut ekonomisi bundan sonra politikalarımızın merkezinde yer alacak, diğer partilerin de bizim izimizden gideceğini umuyoruz. Fakat bunun tepeden inme olması gerekmiyor.

Amsterdam şehri de donut ekonomisini benimseyerek bir değişim yapmak için bütün ülkeyi yanınıza almanız gerekmediğini kanıtladı: Birleşik Krallık genelindeki yerel makamlar ve kurumlar bunu kendileri yapabilir. Hep birlikte, herkesin refaha kavuşabileceği yardımsever bir ekonomi için mücadele eden bir hareket olacağız.

Ekonomimiz ve toplumumuz hasta. Şimdi, (bu sefer) donut'ın sağlıklı tercih olduğu ortaya çıktı.

* Tabitha Morton, Kadınların Eşitliği Partisi'nin Başkan Yardımcısı ve More United'ın CEO'sudur

 

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU