5 soruda pandemi sırasında güvenli uçak yolculuğunun püf noktaları

Uçak yolculuğu olasılığı giderek artarken, uçuşlarda hasta olmaktan kaçınmanın yolları

Pandemi sürecinde havaalanlarında hijyen ve güvenlik önlemleri artırıldı (Reuters)

Uluslararası seyahatler 10 Temmuz itibarıyla yeniden olanaklı kılınmışken ve bazı ülkelerden yolcular Birleşik Krallık'a girişte zorunlu karantina uygulamalarından muaf tutulmuşken, yakında hastalığı havada taşıyabiliriz.

Öte yandan öngörülebilir gelecekte uçağı yakalamak, muhtemelen Kovid öncesi zamanlardakine göre çok farklı bir deneyim olacak.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sosyal mesafeden havaalanlarında maske kullanımına, sınırlı yiyecekten uçak tuvaletlerinin önünde sıraya girilmemesine kadar koronavirüsün yayılımını minimuma indirmek için önlemler alınıyor.

Peki uçmak ne kadar riskli? Güvenliği garantilemenin herhangi bir yolu var mı? İşte bilmeniz gereken her şey.

Havaalanına nasıl gitmeliyim?

Daha havaalanına varmadan önce düşünüllmesi gereken şeylerden biri havaalanına gidiş. Toplu taşımada yeni insanlarla ve diğerlerinin dokunduğu yüzeylerle, dolayısıyla koronavirüsle temas riski arabayla seyahate göre daha büyük.

Öte yandan, Independent'ın saygın seyahat muhabiri Simon Calder'ın işaret ettiği üzere araba kullanmanın veya taksiye binmenin de kendi riskleri var: Birleşik Krallık'ta (BK) karayolundaki kazalar yılda ortalama bin 800 can alıyor.

Her ulaşım yolu özünde çeşitli riskler barındırıyor. Öte yandan, şu anda başat kaygınız Kovid-19'a yakalanmaksa arabayla yolculuk muhtemelen en iyi seçenek (tabii taksiye biniyorsanız maske taktığınızdan, camınızı açık tuttuğunuzdan ve binmeden önce elinizi yıkamış olduğunuzdan emin olmalısınız).

Havaalanında nasıl güvende kalabilirim?

Havaalanlarında yolcular ve çalışanlar için sosyal mesafe ve zorunlu olarak yüzü kapatmak gibi yeni önlemler yürürlüğe kondu.

Yolcular uçakları çoğunlukla mikrop yuvası olarak görse de havaalanı muhtemelen çok daha riskli bir yer, neticede dünyanın dört bir yanından insanları bir araya getiriyor.

Atılması gereken en önemli adımlar evinizin dışındaki insanlara mesafeli durmak, ellerinizi düzenli yıkamak veya el dezenfektanı kullanmak ve maske takmak. Öte yandan başkalarıyla teması kısıtlamanın başka yolları da var: Mümkünse uçuş öncesi kontrolü önceden yapıp biniş kartınızın çıktısını önceden almak ve eğer yapabiliyorsanız sadece el bagajıyla kendinizi sınırlamak.

Bu, Ulaştırma Bakanlığı'nın (DfT) 11 Haziran'da yolculara tüm yüklerini bagaja vermeleri yönündeki tavsiyesine ters düşüyor. Tavsiyede, "Bu biniş ve inişleri hızlandıracak ve bulaşma riskini minimuma indirecektir" deniliyordu.

Amaç havaalanı koridorlarında ayakta durma ve bekleme süresini azaltmaktı.

Öte yandan Ryanair farklı bir görüşte. Şirket el bagajı kullanımının bagajınızın temas ettiği el sayısını hatırı sayılır oranda azalttığını, yolculuğun her iki tarafında bagaj taşıyanların sayısını düşürdüğünü öne sürüyor.

Havayolu şirketinin CEO'su Michael O'Leary Independent'a şunları söyledi: "Yolculara DfT'nin tavsiyesinin tam tersini yapmalarını öneriyoruz: Üzerinizde taşıdığınız bagaj sayısını maksimuma çıkarıp bagaja verdiğiniz yükü minimuma indirin. Bunu bagaja verilmiş çantalardan açıkça daha fazla para kazanmamıza rağmen söylüyoruz. Yürüttüğümüz mantık hep şu oldu: Bagaja verilen çantalar kayıt masasından biniş kapısına kadar sekiz çift ele değerken ve bu varılan havaalanında da tekrar ederken, yolcu elindeki çantayı her zaman yanında taşıyor."

Çantanızı bagaja vermekten kaçınmak aynı zamanda uçuştan sonra bagaj teslim alanındaki döner bantlarda pek çok insanla bir araya gelmek zorunda kalmayacağınız anlamına geliyor. Bu da DfT'nin bir başka önerisini daha iyi uygulayabilmenizi sağlıyor: "Havaalanını olabildiğince çabuk terk edin."

Her iki durumda da riskler bulunuyor ama havayolu şirketleri bazen yüklü olabilen bagaj ücretlerini düşürmeyeceklerini açıkça belirtti.

Diğer yandan havaalanlarında güvenlik noktalarındaki kutular her gün çok fazla elden geçtiğinden genelde bakteri yuvası oluyor. (Hatta 2016'da yayımlanan bir çalışma kutuların solunum yoluyla bulaşan virüsleri umumi tuvaletlerden daha çok barındırdığını öne sürmüştü.) Güvenlik noktalarından geçtikten ve eşyalarınızı verilen kutulardan aldıktan sonra ellerinizi bir an önce dezenfekte ettiğinizden veya yıkadığınızdan emin olun, bu sırada yüzünüze dokunmaktan kaçının.

Uçakta nasıl güvende kalabilirim?

DfT yolculara uçaklarda mümkün olduğunca koltukta kalmalarını, mürettebatın talimat ve yönlendirmelerine uymalarını, mümkünse temassız ödeme kullanmalarını, kısıtlı yiyecek ve içecek servisi olacağını akılda bulundurmalarını ve rahatsızlanma halinde uçuş mürettebatını bilgilendirmelerini öneriyor.

Çoğu havayolu şirketi uçakta yiyecek veya içecek tüketmediğiniz zamanlarda maske takmanızı zorunlu tutacak ve el dezenfektanı sunacak. Qatar Airways gibi bazı şirketler, yolcuların maskenin yanı sıra yüz siperliği takmasını da zorunlu tutuyor.

Kısa mesafede uçuyorsanız, uçağa binmeden hemen önce tuvalete gitmek uçakta tuvalet ihtiyacınızı ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir; bu da kabin içinde daha az hareket etmenizi ve koronavirüs taşıyan biriyle temas ihtimalinizin düşmesini sağlar.

Hem Ryanair hem de easyJet koridorda tuvalet sırası oluşmasını önlemek için yeni uygulamalar getirdi ama tuvalete hiç gitmemek en az riskli yol.

Biraz fazla detay gibi görünebilir ama bilimsel çalışmalar kabinde sıklıkla yer değiştirenlerin mikrop kapma olasılığının daha fazla olduğunu gösterdi.

"Kıtalararası uçuşlarda davranışları, hareketleri ve damlacık yoluyla bulaşan solunum yolu hastalıklarının yayılımını" inceleyen 2018 tarihli bir araştırmada, Atlanta'daki Emory Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi cam kenarında oturan yolcuların diğer koltuklarda oturanlara kıyasla diğer yolcularla çok daha az temas ettiğini saptadı.

Bu büyük ölçüde, cam kenarında oturan yolcuların koltuklarından kalkma olasılıklarının daha az olmasından kaynaklanıyor. Koridor tarafında oturan yolcuların yüzde 80'i uçak içinde dolaşırken cam kenarında oturan yolcularda bu oran yalnızca yüzde 43. Bu da potansiyel olarak virüs taşıyan kişilerle temas etme ihtimallerinin çok daha düşük olduğu anlamına geliyor.

Çalışmadaki grafiklerden biri, yolcuların oturdukları yere göre hastalığı kaptığı belirtilen bir yolcuyla temas etme ihtimalini ortaya koyuyor. Hastalığı yayan kişiyle aynı sırada oturanlar dışında cam kenarında oturan yolcuların tamamı yüzde 5 veya daha az temas riski taşıyor. Çoğu için bu ihtimal yüzde 0 ile 1 arasında, yani ortada ve koridor kenarında oturanlardan çok daha düşük.

Bu nedenle cam kenarında oturmayı tercih etmek hastalık kapma riskinizi azaltacaktır ama akılda bulundurulması gereken en önemli şey, uçakta ne kadar az yer değiştirirseniz virüs taşıyan biriyle temas etme ihtimalinizin o kadar düşük olacağı.

Uçaklar hava sirkülasyonundan dolayı diğer ulaşım yollarına göre daha mı tehlikeli?

Yukarıda bahsi geçen çalışma, uçakta hastalık kapma ihtimalinin epey düşük olduğunu ortaya koydu.

"Hastalığı yayan kişiden" hastalık kapma ihtimali, bu yolcuyla aynı sırada veya koridorun diğer tarafında oturanlar dışında yolcuların büyük çoğunluğu için yalnızca yüzde 0 ile 1 arasındaydı.

Çoğu yolcu uçuş sonrasında hastalanma ihtimallerinin arttığı yönünde bir yanılgı içerisinde çünkü her yolcunun burun çekmelerini, hapşırıklarını ve öksürüklerini taşıyan "aynı havanın" uçakta geri dönüşerek içeriye pompalandığını sanıyorlar.

Oysa modern jetlerin çok gelişmiş hava filtreleme sitemleri var, bu da kabinde soluduğunuz havadan hastalık kapmanızı son derece olanaksız kılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Kovid-19 özel temsilcisi David Nabarro, geçenlerde hava yolculuğunun koronavirüs yayılımı açısından "oldukça güvenli" olduğunu söyledi.

BBC News'e şu açıklamayı yaptı: "Uçakların iyi yanlarından biri havalandırma sistemlerinin çok güçlü filtreler barındırması, bu da onları bizim nazarımızda nispeten güvenli yapıyor."

MedAire Worldwide Küresel Tepki Merkezi'nin tıp direktörü Dr. David E Farnie, "Modern ticari uçaklardaki mükemmel havalandırma sistemi ve solunum yolu hastalıklarının doğrudan temas ve/veya havadaki damlacık yoluyla bulaştığı göz önüne alındığında, riskin büyük bölümü hastayla aynı sırada, onun arkasında veya önünde oturan yolcularla sınırlı" dedi.

Havayolu ulaşımı ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), uçaktaki kişilerin kapalı mekandaki herhangi bir kişiden daha fazla hastalık kapma riski bulunmadığı çıkarımını destekliyor.

Kuruluşun Halk Sağlığı Acil Durum Hazırlık belgesi uçaklardaki modern hava filtrelerinin öneminin altını çiziyor, bunların hastanelerde ameliyat odalarının ve sanayide temiz odaların havasını temiz tutan filtrelere "benzer bir performans sergilediğini" belirtiyor ve "Yüksek etkinlikte partikül yakalayıcı (Hepa) filtreler, filtrelenmiş havadaki mikropların yüzde 99,9'undan fazlasını yakalamakta etkili` diyor.

Modern kabin hava sistemi yaklaşık yüzde 50 temiz hava ve yüzde 50 filtrelenip devirdaim edilmiş hava taşıyor.

IATA, "Verilen hava temelde steril ve partiküllerden arınmış oluyor" diyor.

Özünde uçağa binmek, tren veya otobüsler gibi başka insanların olduğu herhangi bir kapalı alana girmeye benzer bir risk taşıyor.

Havayolu şirketleri ve havaalanları güvenliği en üst düzeyde tutmak için ne yapıyor?

IATA, bir süre önce yayımladığı "hava ulaşımının yeniden başlatılmasına dair yol haritasında" hükümetlere sektörü nasıl yeniden hizmete açmaları gerektiğine dair tavsiyelerde bulundu.

Uçakta geçirilen zamana odaklanmaktan ziyade, cok sayıda insanın birbiriyle temas ettiği havaalanında geçirilen zamana vurgu yaptı.

IATA yolculara sağlık ve iletişim bilgilerini gelmeden önce iletmeleri, uçuş öncesi kontrollerini uzaktan yapmaları, biniş kartları ve bagaj etiketlerinin çıktısını evde almaları çağrısında bulunuyor. Diğer öneriler arasında giriş noktalarında ateş ölçümü, terminallere sınırlı erişim ve havaalanında bagaj bırakma işleminin otomasyona bağlanması yer alıyor.

Gatwick Havaalanı, yolcu kayıt, biniş ve kapılar dahil olmak üzere bir dizi noktaya koruyucu camlar yerleştirdi. Ayrıca çalışanlar ve yolcular için maske takmayı zorunlu kıldı, havaalanında el dezenfektanı noktaları kurdu, sosyal mesafeyi sağlamak adına oturma düzenini değiştirdi ve yolcuların sosyal mesafeyi korumaları ve ellerini düzenli yıkamaları için sesli anonsları ve işaretleri hayata geçirdi.

BBC'nin haberine göre IATA başkan yardımcısı Nick Careem uçak kabinlerinin "daha yoğun ve sık" temizlenmesi ihtiyacının altını çizdi ve gerçekte uçuşun düşük risk barındırdığını ve "kabinde fiziksel mesafeye gerek olmadığını" ekledi.

EasyJet dahil planlı uçuşlarını yeniden başlatan bazı havayolu şirketleri yolcularının uçağa girdikten sonra maske takmasını zorunlu tutuyor. Ryanair ise yolcuların kuyruk oluşturmasını önlemek adına tuvaletleri kullanmadan önce uçuş görevlilerine sormaları şartını getirdi.

Çoğu havayolu şirketi yiyecek ve içecek ikramlarını ya kaldırdı ya da sınırladı, ayrıca kabinde temassız ödeme talep ediyorlar.

ABD'deki Pittsburgh gibi bazı havaalanları, sık kullanılan alanlardaki mikropları öldürmek için morötesi ışın kullanan temizlik robotlarını kullanıma soktu.

Yunanistan gibi bazı ülkeler Kovid-19'a karşı havaalanından geçen tüm yolculara ateş ölçümü ve rastgele ağız doku örneği testi yaparken, BK hükümeti bu önlemleri almadı ve an itibarıyla çoğu ülkeden gelenlere uygulanan genel iki haftalık karantina uygulamasına makul bir alternatif olmadığı konusunda ısrarcı.

 

 

https://www.independent.co.uk/travel

Independent Türkçe için çeviren: Şafak Küçüksezer

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU