İstanbul'un savunmasında yer alan Fransız General

Gürbüz Evren Independent Türkçe için yazdı

General Horace Sébastiani / Resim: Wikipedia

Fransız kaynakları, 1805 yılına kadar kopuk olan İstanbul-Paris ilişkilerinin, Napolyon'un Austerlitz zaferinin ardından düzelmeye başladığını yazmaktadır. 

Çünkü o zamana kadar Fransız elçilerini kabul etmeyen Padişah III. Selim, Napolyon'un büyük zaferini dikkate alarak, üst düzey bir yetkili olan Galip Efendi'yi Paris'e göndermiştir. 

Bu gelişmenin Paris'te büyük yankı ve sevinç yarattığını yazan kaynaklara göre, Napolyon da en güvendiği kişilerden biri olan General Horace Sébastiani'yi, İstanbul'a Büyükelçi unvanıyla göndermiştir. 

Napolyon'un, elçisine güveninin en önemli nedeni ise Sébastiani'nin de kendisi gibi Korsikalı olmasıdır. 

İşte bu elçi, Mısır seferi nedeniyle bozulan Türk-Fransız ilişkilerinin düzelip gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fransız kaynaklarına göre, III. Selim'in Paris'e elçi göndermesi, Fransa korkusundan kaynaklanmaktadır.

Çünkü bu padişah, çocukluğundan tahta geçişine kadar olan süreçte saraydan, hatta kaldığı bölmeden dışarı çıkmamıştır. 

Bu nedenle de içine kapanık, çekingen ve korkaktır. 

Ününü duyduğu Napolyon'un başında bulunduğu Fransa ile Mısır seferinin ardından başka bir sorun daha yaşamak istemediği içindir ki elçisini Paris'e göndermiştir.  

1800'lü yılların başlarında, İngiliz-Osmanlı ilişkilerinde, Balkanlardaki sorunlardan kaynaklanan gerginlik, 25 Ocak 1807 tarihinde, İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ne verdiği ültimatom nedeniyle artmıştır. 

Fransa ile iyi ilişkiler yürüten Osmanlı Padişahı III. Selim, ültimatomu reddedecektir. 

Bu kararında Padişaha en büyük destek, Fransız elçisi General Sebastiani'den gelmiştir. 

İngiltere ise Amiral Duckworth komutasındaki donanmasını İstanbul önlerine göndermiştir. 

Osmanlı başkentinin savunulması çalışmalarında en önemli görevi, Fransız elçisi General Sebastiani alacaktır. 

İngiliz donanması, General Sebastiani'nin komutasındaki birliklerin yoğun top ateşi altında geri çekilecek, Osmanlı Devleti de katkılarından dolayı Fransız elçisine teşekkür edecek ve hediyeler verecektir. 

Fransız kaynakları olayı anlatırken ilginç ayrıntılar aktarmaktadır. 

İngiliz donanmasına ait gemilerin Çanakkale Boğazı'na gelişi Kurban Bayramı'na rastlamıştır. 

Türk askerleri bayram nedeniyle yaşadıkları rehavetle, yemek yeme ve nargile içme derdindeyken, İngiliz gemilerinin baskınına uğramış, gemilerden açılan yoğun top ateşi ise panik yaratmıştır. 

Boğazdaki 2 kalenin komutanı ve emrindeki topçular kaçınca, herhangi bir direnişle karşılaşmayan İngiliz gemilerine İstanbul'un yolu, hiç beklemedikleri bir kolaylıkla açılmıştır. 

Fransız kaynaklarına göre, İstanbul'un savunması işi artık oradaki Fransız subaylarına bırakılmıştır. 

İngiliz gemilerinin İstanbul boğazına girmesini engellemeye çalışan Fransız subaylar, ellerindeki gücün az olması nedeniyle geri çekilmek zorunda kalmıştır. 

Fransız subaylar bu arada, Osmanlı Donanması'nın komutanının gemisini ve bölgedeki diğer Osmanlı savaş gemilerini de kurtarmak için çaba sarf etmiştir. 

Ancak gemilerin büyük bir bölümünün İngilizler tarafından batırılmasını önleyememişlerdir. 

İngiliz gemilerinin boğaza girmesinin, Padişah III. Selim ile haremi ve vezirler arasında büyük korku yarattığını yazan Fransız kaynakları, Divan'ın, Padişah'ın güvenliği ve kentin selameti için İngilizlerle görüşülmesini, isteklerinin yerine getirilmesini önermeyi düşündüklerini kaydetmektedir. 

Yine aynı kaynaklara göre, İngilizler, Çanakkale Boğazı'ndaki kalelerin ve Türk gemilerinin kendilerine verilmesini, Fransız Büyükelçisi General Sebastiani'nin da hiç vakit kaybetmeksizin İstanbul'dan ayrılmasını talep etmektedir. 

Bunun üzerine Divan da Fransız elçiden hemen İstanbul'dan ayrılmasını isteyecektir. 

Vezirlerin aldığı bu kararı öğrenen General Sebastiani ise İstanbul'dan ayrılması talebini Padişah III. Selim'in ağzından duyduğunda kabul edeceğini (bazı kaynaklar ise Napolyon istemesi durumunda demektedir) söyleyerek, zaman kazanmaya ve kentin savunmasını örgütlemeyi düşünmektedir. 

Bu arada harekete geçen ve silahlanan İstanbul halkı ise kenti savunmak için toplanacak, Sancak-ı Şerif açılacak, Padişah'ın ordusunun başına geçtiği haberi kulaktan kulağa yayılacaktır. 

Fransız elçi General Sebastiani'nin birkaç saat içinde Boğaz'ın iki yakasına topları yerleştirdiği, emrindeki Fransız subaylarla savaş düzenini sağladığını yazan kaynaklara göre, tüm bunlar olurken Fransızlar ilk kez büyük bir rahatlıkla Sarayın bahçesinde, hatta harem dairesi de dâhil tüm koridorlarda, odalarda dolaşmıştır. 

Bu gelişmeyi, Osmanlı Sarayı'nın mahremiyetini taciz etme olarak yorumlayan bazı kişilerin (Bunların İngilizlerin para vererek, kullandığı ayak takımı olduğu da kaydedilir), halk arasında yaydıkları söylentilerle Fransızlara karşı büyük bir tepki oluşturduğu söylense de savaş ortamı nedeniyle öfke patlaması yaşanmadığına da dikkat çekilir.   

Saray ve çevresindeki savaş düzenini de aktaran Fransız kaynakları, General Sebastiani'nin yardımcılarından Pontécoulant kontu ile Marki Alménara'nın katkılarından övgüyle bahsetmektedir. 

Aynı kaynaklar, Padişah III. Selim ile vezirlerinin de hazırlıkları yakından izlemek üzere General Sebastiani ve yardımcılarına eşlik ettiğini de belirtmektedir. 

Fransız kaynakları, Saray çevresinden başlamak üzere kıyılardaki topçuların komutasını ele alan General Sebastiani'nin üstün savaş zekâsı sayesinde yoğun ateş altında kalan İngiliz gemilerinin çekilmek zorunda kaldığını uzun uzun anlatmaktadır. 

Padişah III. Selim tahtta olduğu sürece İstanbul'da büyük ilgi gören General Sebastiani, IV Mustafa'nın Padişah olmasıyla İstanbul'dan ayrılacaktır. 

İstanbul'daki başarıları, Fransız Büyükelçi'nin kariyerini de yakından etkilemiştir. 
Bu başarılar, General Sebastiani'nin, Denizcilik ve Sömürgeler Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı gibi önemli görevlere getirilişinin temel nedenleri olarak gösterilir.  

Tüm bunlardan geriye kalan en anlamlı sözler ise General Sebastiani'ne aittir. 
Şöyle demiştir Fransız Büyükelçi, "İmparator Napolyon'un bir dönem gitmek ve ordusunda çalışmak istediği Osmanlı'ya hizmet bana kısmet oldu…"

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU