Dünya tarihi bir savaşlar tarihidir.
Medeniyetler ya bir savaş öncesi ya da bir savaş sorası meydana gelmiştir.
Şehir devletlerinden imparatorluğa geçişler öyle kolay olmamıştır ki zaten tarihte bilinen birkaç imparatorluk vardır.
Şehirler kurulurken her zaman dış tehditlere açık durumda olduğu için şehir savunmaları her zaman var olmuş ve kendi alanında gelişmeler kaydederek medeniyeteler tarihi içinde aktif bir rol oynamıştır.
Medeniyetler tarihi ile savunma tarihi lineer olarak aynı yolda paralel yürümüştür dersek abartmış olmayız.
"Bir ülkeyi ya da şehri savunmak, başka bir ülkeye veya şehre saldırmaktan daha mı kolay?" sorusu sorulduğunda, uzmanlar genellikle savunmanın daha kolay olduğuna dair açıklamalarda bulunuyor.
Tabi ki maliyet açısından savunmak daha kolay görünse de bunun üzerine kafa yormak projeler geliştirmek her ülkenin başlıca sorunu olarak devam ediyor.
Hele stratejik bir öneme sahipseniz; ülkenizi korumak bir var olma savaşı olarak gündemde kalmaya devam eder.
Tarihe baktığımıza şehir savunmaları; etrafı surlarla çevrilerek kalelerle desteklenmiş bir şekilde oluşturulan alanlarda bir arada yaşayan insanların güvenliğinin sağlanması olarak ifade edilebilir.
Ta ki toplar icat edilene kadar…
Topların icadı ile yıkılmaz denilen sur duvarları yerle bir olmuş ve surlar savunma konusunda önemini yitirmiştir.
Karasal savunmanın en önemli silahı olan toplar uzun yıllar önemini korumuş ve uzun menzilli olarak gelişimini sürdürmüştür...
Ta ki uçakların icadı ile hava sahası saldırılarının başlamasına kadar…
Günümüzde şehir surlarının bir karşılığı artık yoktur.
Bir tarihi obje olarak varlığını sürdürüyor.
Hava sahası savaşların kazanılıp kaybedildiği bir alan olarak modern çağa damgasını vurdu.
Hava sahasını güvenli tutup savunmasını ona göre planlayan devletler güçlü devlet olarak kabul görüyor.
Göğüs göğüse çarpışarak kazanılan savaşlar artık geride kaldı.
Televizyondan canlı olarak izlenilen füze savaşları adeta bir havai fişek gösterisi gibi izleniyor.
Şehirlerde yaşayan nüfusun artması ile birlikte, modern çatışmalar genellikle şehirlerde gerçekleşiyor.
Bu da şehir merkezlerinin içinde yer alan askeri kurumlarla birlikte diğer kurumları ve sivillerin yaşadığı mekânları hedef tahtası haline getiriyor.
Askeri ekipmanlarınız ne kadar güçlü olursa olsun güçlü bir hava savunma sisteminiz yoksa bir şey ifade etmiyor.
Bununla birlikte sabit savunma tesisleri hava saldırılarına karşı savunmasız olmaları nedeniyle önemini yitirdi.
Modern şehir savunmalarına bir göz attığımızda, askeri saldırılar, terörizm, suç ve doğal afetler de dâhil olmak üzere çeşitli tehditlerden kentsel alanları korumak için tasarlanmış bir dizi strateji ve teknolojiyi kapsadığını görürüz.
Bu da modern şehir savunmalarını çok yönlü hale getirmiş olup teknoloji, topluluk katılımı ve stratejik planlamanın bir kombinasyonunu mecbur kıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kentsel alanlar ne kadar çok gelişmeye devam ederse onları korumak için kullanılan yöntem ve araçlar da o kadar gelişecektir.
Yapılması gereken, hem geleneksel hem de yeni ortaya çıkan tehditlere karşı dayanıklılık, uyum sağlama ve proaktif önlemlere giderek daha fazla odaklanmak olacaktır.
Dünyadaki gelişmiş devletlerin orduları saldırılardan daha çok savunmaya yönelik gelişmeye önem vermiştir ABD HARİÇ…
ABD'nin savunma sistemi saldırma sistemlerinden daha geri olmakla birlikte dünyaya silah satarak kendisine saldıracak bir ordu bulunmadığının farkındadır.
Saldırı maşası olan İsrail ise hem savunma hem de saldırı alanında dünyada önemli bir güce sahiptir maalesef.
İsrail terör devleti istihbarat, teknoloji ve gelişmiş güdümlü silahlara sahip.
Aynı zamanda Filistin toprakları üzerinde tam bir hava üstünlüğüne ve Filistin şehirlerini yok edebilecek büyük bir topçu gücüne sahip görünüyor fakat bu işgal ettikleri şehirleri savunmaya! yetmiyor.
Tüm bir şehri kuşatmak için çok sayıda insan ve kaynak tüketebiliyor hatta şehirleri birbirinden ayırıp kuşatılabiliyor ama bu her zaman başarılı! olamıyor.
Halihazırda İsrail terörü birçok Filistin bölgesine giden ikmalleri kesemedi ve Filistinliler roket gibi el yapımı silahlar geliştirdi.
İsrail terör devleti ise kentsel çatışmalarda piyade yeteneği olmadığı için hava saldırılarını etkin olarak kullanmasının yanında, kendi savunma sistemleri içinde "Demir Kubbe" adı altında bir hava savunma sistemi oluşturdu.
Yeni bir kavram gibi görünen İsrail menşeili "Demir Kubbe" aslında özel bir savunma şirketi ile İsrail terör devletinin ortaklığı ile geliştirilmiş bir hava savunma sistemidir.
Bu "Demir Kubbe" mevzusu o kadar çok övülmüş ki dünyaya yenilmez ve "bana hiçbir şey olmaz" diyen bir kendini beğenmişlik güç gösterisi gibi lanse edilmiştir.
Kaynaklarda "Demir Kubbe" hava savunma sistemi, 4 kilometre ila 70 kilometre uzaklıktan ateşlenen ve yörüngesi, İsrail'in yaşam merkezinin dışına çıkartılacak olan kısa menzilli roketleri ile top mermilerini durdurmak ve imha etmek için tasarlandığı belirtilir.
Düzenek, İsrail'in, Gazze ve Batı Şeria'dan gelebilecek roket ya da diğer hava saldırılarına karşı oluşturduğu gelişmiş bir hava savunma sistemidir.
İsrail terör devleti Hamas'ın ve diğer direniş gruplarının attığı roketlerin verdiği zararı ve can kaybını en aza indirmek için 2011 yılında kullanmaya başlamıştır.
Çalışma şekli ise atılan füzeyi tanımlamak, hedefe kilitlenmek ve roketi veya füzeyi havadayken imha etmektir.
"Demir Kubbe" hava savunma sistemi dünyada büyük yankı uyandırsa da bir hackerin düzeneği bozması sisteme gölge düşürmüştür.
Peki, bu sistem son zamanlarda yaşanan İsrail ve İran savaşında testi geçebilmiştir?
Orası şüpheli...
İran'dan atılan yoğun füzelere "Demir Kubbe" yeterli savunmayı yapamamıştır.
Güçlü hava savunma sistemi ile övünen İsrail terör devletini ortadan kaldırmak için daha güçlü bir silaha yani "cesarete" ihtiyaç vardır.
Savunmak için düşmanı alt edebileceğine dair bir inanca sahip olmak bir savaşı kazanabilmenin ilk şartıdır.
Ne kadar güçlü bir savunma sistemine sahip olunursa olunsun ondan daha güçlü bir sistem mutlaka ortaya çıkacaktır.
Nitekim S-400 adı verilen uzun menzilli hava savunma sistemi "Demir Kubbe"yi geride bırakmış olup, Türkiye tüm eleştirilere kulak tıkayarak bu sisteme sahip olmuştur çok şükür.
Son zamanda Türkiye'nin yerli teknoloji ile geliştirdiği hava savunma sisteminin adı ise demirden daha güçlü olan "Çelik Kubbe" ile adlandırılan "bütünleşik bir mimari" olarak tarif edilen çok katmanlı yeni bir hava savunma sistemidir.
"Kendi Gök Kubbemiz" artık bir şiir adı olmaktan öteye geçerek yeni versiyonları ile devletlerin var olma amaçlarına hizmet eden bir metafor olarak burada dursun.
Ama insanlığın yüz karası olan İsrail gibi bir terör devletinin maşası olarak değil de insanlığa fayda sağlayan iyilerin safında yer alıp koruyup kollayan bir şehir savunma sistemi olarak varlığını sürdürmesi elbette en büyük temennimizdir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish