Çok kutupluluk bir aldatmacadır

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Ingram Pinn/FT

Son günlerde konuya yakın olmayanlar ile ideolojik yaklaşım sahibi olanların kampanya yaparcasına ileri sürdüğü şu çok kutupluluk konusu nedir, ne değildir, inceleyelim mi?

Dünyada ideoloji peşinde koşup bilim insanıyım diyenler olur mu, olur.

Söyledikleri ne denli doğrudur, tartışılır.

Çünkü artık konunun içinde politik bakış vardır.

Mesela aramızda çok kutupluluğa inanan ve şiddetle savunanlar var.

Dünya çok kutuplu olacak ve bu "normal" düzendir diyenler var. 

Bu nedir?

Bu aslında bugün için iki otoriter devlet başkanının arzusudur, Vladimir Putin ve Şi Cinping'in.

Putin ve Cinping için, ABD hegemonyasına ve Batı dünyasının sunduğu demokratik ve serbest piyasa ekonomisini özetleyen dünya düzenine karşı bir "kurtuluş" reçetesinin şekli, yani stratejisi, "çok kutuplu dünya" teziyle açıklanmaktadır. 

Peki, Putin ve Jinping'in tezine inanan ve bu politikanın yayıcısı olan bir Batılı uluslararası ilişkiler çalışanı, bilim insanı, olur mu?

Var.

Peki "normal" dediğimiz ne? 
 

Kutuplar / Görsel: Gürsel Tokmakoğlu
Kutuplar / Görsel: Gürsel Tokmakoğlu

 

Şu an "tek kutuplu dünya" var, bu kesin kes "anormal".

Tek kutuplu düzen zaten birçok çıkmazın sebebidir.

Bu konunun "normal" halini dünya yaşadı.

Bu "çift kutuplu dünya" idi.

Bu düzende "denge" vardı ve üstelik bir dünya savaşı çıkmadı.

Bu düzen Soğuk Savaş şeklinde atlatıldı.

Normal dediğimiz noktada bir denge aramak ve bulmak gayet tatminkâr!

O halde şu hususu hesaba katmak lazım gelir; "çok kutupluluk" demek, dünya savaşına açıklık oluşturacak demektir. 

İster misiniz?

Peki, anormal dediğim bu tek kutupluluk neyi çağırıyor?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İlginç olan bu: Çok kutuplu olmayı.

Yani, dünya savaşını veya buna göre tarif edilebilecek, her ne kadar cereyan tarzı farklı olsa bile, uzunca bir süre dünyada savaşlar dönemini. 

Ayrıntı bu! Ancak, bu iyi olacak, normali bu, denecek bir argüman mı? 

Görüyorum ki düşünmeden konuşan ve Putin ile Jinping'in tuzağına düşen sözüm ona uzman çok!

Bakın size yine savaş ve barıştan söz edeceğim, siz karar verin "çok kutupluluk" ne işe yaramış? 

Çok kutupluluk gayet açıktır ki; ikiden fazla devletin benzer miktarda güce sahip olduğu bir güç dağılımıdır.

Bugün için ABD, Rusya, Çin eşit olsun deniyor ya… 

Bir şey çok olursa iyi olur diye düşünenleri çoğaltmak isteyen kurnazlara bakmayın siz.

Bu bir güç mücadelesi yöntemi.

Öncesinde neydi, nereden çıktı bu kavram?

XIX. Asırdaki Napolyon Savaşları'ndan Kırım Savaşı'na kadar olan dönemi kapsayan Avrupa Birliği dönemi bir örnektir.

Bu döneme "çok kutuplu" denmişti. Güya barış getirdiğine inanılıyordu.

İsim koymakla olsa keşke!.. 

Olan şuydu, bir Avrupa iç meselesi.

Avrupalılar toplandılar, Osmanlı'ya maddi destek sağladılar ve Rusya ile savaşına destek verdiler.

Gördünüz mü barışçılığı?

Yine savaş var neticede ama savaştan uzak kalanlar kendilerine "barış için birlik" yaptık, dediler. 

Tıpkı bugün Rusya ve Çin'in kendilerine ve çevrelerine çok kutupluluk diyerek birlik çağrısı yapmaları ve neticede ABD gücüne eşitlik sağlama gayretine bakıyorsunuz, sahne bu! 

Ben asla ABD hegemonyası sürsün demem! Kim der ki?

MAGA'cılar hariç tabii…

Bu başka bir konu.

Bu dünyadaki bitmek bilmez güç mukayesesinin meselesi.

Elbette uluslararası ilişkilerde böylesi dönemler ve tanımlanmış ifadeler olacaktır.

Ama aslına bakmak, amaç ne, bu görmek gerekir.

Çok kutupluluk ne demek onu anlamayan veya çarpıtanlar aslen neyin peşindeler, onu açıklamaya çalışıyorum.

Osmanlı'nın Kırım Savaşı gibi, bugün bu gerçeğe gözlerini yumanlar Putin'in Ukrayna'daki işgal hareketine de gözlerini kapıyorlar ki, en azından artık Avrupa aksi tarafta. 

Şöyle: Putin, bu oldubittiye barış için çok kutupluluk diyen taraf; Avrupa ise işgali bırakması için aralarında birlik çağrısı içinde olan taraf. 

Yeri gelmişken bir ayrıntıyı daha hafızamıza yerleştirelim isterim.

1994 Budapeşte anlaşmasını bilmeyenler veya bilip de bunu kasıtlı biçimde bunu gizleyenler ağızlarına nükleer, Putin, Ukrayna konularını almasınlar.

Sözünde durmayan kim?

Putin'in Rusya'sı.

İkincisi, 2014'te Rusya Kırım'ı işgal etti.

Bunu görüp de kasıtlı biçimde arkasını dönenler ve Rusya ile Putin'i haklı göstermeye kalkanlar gitsinler Moskova'da yaşasınlar, onlara yakışan bu olur.

Her başat ülkenin (eskiden imparatorluğun derdik) denize çıkışı olmalıdır.

Eğer yoksa veya kısıtlıysa ilk işi denizi olan kıyıları işgal eder derdik. Stratejik ve jeopolitik bakışla…

2014'te Rusya, Karadeniz donanması ve ticaretini güneyde güçlendirebilmek (sıcak denizlere inmek için) ve gerekli deniz çıkış alanını tekrar ele geçirmek için, Kırım'ı işgal etti, peşinden 2022'de Ukrayna'ya saldırdı.

Bu konuyu, Rusya haklıdır, şeklinde anlatan varsa aramızda dolaşmasın.

O Rusya çıkarını düşünüyor da sen neyin peşindesin, gafil?

Böylesi bir uluslararası ilişkiler bilim insanlığı olmaz!

Ama içimizdeki sözde uzmanlar kamuoyuna bir kaşık bal tattırmak peşindeler.

Yukarıda çok basit açıkladığım gibi matematiği tutmayan bir konuda algıları değiştirmek istiyorlar.

Putin tam bir propagandisttir, ona uyanlar herhalde olsa olsa etki ajanı konumuna düşebilirler.

Ancak belli ki amaç ideoloji, politika…
 


Bana göre bu son Ukrayna-Rusya savaşı Avrupa'nın Üçüncü Otuz Yıl Savaşı olmaya aday.

Diğer örnekler neler?

Birinci Dünya Savaşı'nı ve İkinci Dünya Savaşı'nı toplarsanız bir Otuz Yıl Savaşı'dır.

Üç Krallık Dönemi ve Hanedanlıklar Dönemindeki (Song, Liao, Jin, Yuan arasındaki) Üçlü Bölünme.

Bunlarda eninde sonunda savaş yok mu? 

Bir dönem barış havası essin de biz de nefeslenelim... Olay bu!

Savaşı kim ister, olmasın tabii.

Hans Morgenthau ve Edward H. Carr gibi klasik-realist teorisyenler, pratisyen değil (!), olayları anladıkları gibi resmetmeye çalışanlar, çok kutuplu sistemlerin iki kutuplu sistemlerden daha istikrarlı olduğunu, çünkü büyük güçlerin doğrudan diğer güçlere meydan okumayan ittifaklar ve küçük savaşlar yoluyla güç kazanabileceğini savunurlar.

Güzel savunma doğrusu… 

Öte yandan iki kutuplu sistemleri savunanlar ki ben bunu savundum, bu söylenenlerin mümkün olmadığını hatta bir aldatmaca, karartma operasyonu olduğunu savunuyorum. 

Belki biraz da neorealistlere bakmak gerekir.

Onlar çok kutuplu sistemlerin, özellikle istikrarsızlıklara ve çatışmalara eğilimli durumu yarattığına inanırlar.

İttifak sistemleri çıkar amaçlıdır ve bunların yönetilmeleri de pek kolay değildir. 

Burada ben neorealistlerden ayrılıyorum.

Çünkü NATO halen gezegenin tek ittifakı olarak varlığını sürdürebiliyor, her türlü güçlüğe rağmen.

Çünkü realist bakış bana şunu söyletiyor: Kapitalist güç Batı medeniyetini ve onun koruyucusu NATO'yu motive ettiği gibi, caydırıcılıkla Rusya'yı da dizginliyor, diğer yandan Çin'in gelişmesi için sermaye ile desteklenmesini sağlıyor.

İşte son dönemde Mao Zedong ile başlatılan hızlı bir biçimde süreç Kapitalist destekli gelişirken, Şi Cinping buna itiraz etti.

Çünkü Çin'in içinde çok fazla sermayedar güçlü erk ortaya çıktı ve bu Çin'in yönetmek zorunda kalacağı yeni bir rejime-tehdit konusuydu. 

Thomas Christensen ve Jack Snyder güzel açıklıyor:

Çok kutupluluğun, müttefiklerin ittifak ortakları tarafından kışkırtılan akılsızca savaşlara çekilmesi (zincirleme çete) ve yakın bir tehdit yaşamayan devletlerin, tehdit eden güce karşı denge kurmanın maliyetini başkalarının üstleneceği umuduyla denge kurmaması (sorumluluğu başkasına atma) nedeniyle, aslen tehdidin kendisi olduğunu, başka deyişle, istikrarsızlığa ve çatışmanın tırmanmasına yol açtığı bir gerçektir.

İşte bir kez daha ideoloji ve politika…

Bu da benden bir ders olsun: Çok kutupluluk bir aldatmacadır!

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU