Ana konu olarak Rusya'nın Güney Kafkasya'daki son durumunu ve çıkan tartışmaları işleyeceğim.
Azerbaycan ve Ermenistan'dan bahsedeceğim.
Sıcak ve önemli gelişmeler var.
Ukrayna-Rusya savaşı ve derken İran'ın son dönemde sahadaki gerilemesi...
Bölgede taşlar yerinden oynuyor.
Bunları tek tek saymak yerine, konunun tarihsel boyutuyla hangi merkeze oturduğunu işaret edeceğim.
Türkiye ve uluslararası güç mücadelesi yönüyle kritiğini yapacağım.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Benim olaylara bakışımda, önce geniş açıyla bakmak, daha sonra ayrıntıda ne oluyor sorusunu cevaplamak var.
Burada da böyle yapacağım. Büyük resme bakmadan bugün ne oluyor tam anlayamayabiliriz.
Ruslar yayılmacı siyasetle ve sert güçle bu hale geldiler.
Osmanlı zayıflarken Ruslar güçlendiler.
SSCB perdesi kapandı yeni bir Rusya Federasyonu perdesi başladı.
Her dönemin kendine göre bir karakteri var.
Bugün Rusya başat güç klasmanında.
Kremlin bunun gücünü kullanarak uluslararası politika yapıyor.
Tarihi geri çeviremezsiniz, olduğu gibi okursunuz.
SSCB Türkiye'den toprak istedi
SSCB, II. Dünya Savaşı galiplerindendir. 19 Mart 1945 tarihinde Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Sarper'e, 17 Eylül 1925 Tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması'nı feshettiğini bildirdi.
Bunun üzerine 7 Nisan 1945'te Türkiye SSCB'ye sordu; ne istiyorsunuz?
Sovyet Rusya'nın istekleri geldi:
16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması ile düzenlenen Türk-Sovyet sınırında Sovyetler lehine bazı düzeltmeler yapılması; Boğazların Türkiye ile Sovyetler Birliği tarafından ortaklaşa savunulması ve bunu sağlamak için de SSCB'ne Boğazlarda deniz ve kara üsleri verilmesi; Boğazlar statüsünü düzenleyen Montrö Sözleşmesinde yapılması gerekli değişiklikler konusunda Türkiye ile SSCB arasında görüş birliğine varılması.
İşin özeti; Ardahan ve Kars'ı ver, Boğazların statüsü için ise SSCB hâkim olsun, Rus askeri Boğazlara otursun.
Böyle başladı bugünlere gölgesi düşen süreç.
Sonra 7 Ağustos 1946 notası geldi.
Stalin'in hem kendi ülkesinde hem de bölgede neler yaptığını merak edenler araştırsınlar.
Hatta gerilere gitsinler, I. Dünya Savaşı öncesine, daha da isteyen varsa Kırım Savaşı'na…
Osmanlı-Rus savaşlarına baksın merak edenler.
Soğuk Savaş başladı
II. Dünya Savaşı'nın bir diğer galibi de ABD oldu.
ABD, Pasifik'ten Atlantik'e yeni bir düzen kurmakla ilgilenmekteydi.
ABD demokrasi yayılsın istiyordu, SSCB ise Batı karşıtlığı.
Komünizmin ve Sovyetler Birliği'in yayılmacı politikaları can alıyordu.
Stalin'in politikaları milyonlarca insanın canını aldı.
Ortada ilan edilmiş savaş yoktu, ama Stalin'in zorbalığı vardı.
Diğer yandan Stalin de nükleer silahlar yapmakla, füzeleri ateşlemekle ilgilenmekteydi.
Ama en önemlisi, bütün bunlar dünyada bir komünizm-kapitalizm adı altındaki rekabete yoğunlaşmaktaydı.
Yani dünya artık Soğuk Savaş'tadır.
Türkiye NATO'YA katıldı
İşte bu vaziyet karşısında Türkiye NATO'ya katıldı (18 Şubat 1952).
Söz gelimi, boğazların yönetimi ve doğu illeri Sovyetlere verilseydi, üstelik bir de komünizme dahil olunsaydı, yetmedi, bugünkü Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya ülkeleri gibi SSCB'ye katılınsaydı, ne olurdu?
Sanırım bunu tercih edenler vardı.
Dün de vardı, bugün de olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti halihazırda bir NATO müttefiki ülkedir.
Devlet nerede olduğunu bilmiyor mu? Biliyor.
Bugün NATO gezegenin tek güvenlik örgütüdür.
NATO ipleri boşaltsın, 5 bin 500 nükleer başlığı olan Rusya istediğini yapsın.
Daha geçenlerde Kremlin nükleer silah kullanmakla dünyayı ve insanlığı tehdit etmedi mi?
NATO'da sorun yok mu? Çok!
Bu da başka mesele.
Ama mukayese kabul etmeyecek şeyler var.
SSCB dağıldı
Komünist SSCB iyi bir proje miydi?
İyi olsaydı dağılır mıydı?
Sovyetler 1991'de dağıldı.
Ben dağılmadan önce Gorbaçov zamanında SSCB'yi de komünizmi de gördüm.
İyi ki görmüşüm, tereddütsüz ne olup bittiğini kendim müşahede ettim, kitaplardan okumadım.
Sonrasında Kafkasya'da Balkanlar'da ve uzunca süre Orta Asya'da yaşadım. 1991 sonrası dönemde mesela; Azerbaycan'ı ayağa kaldırmak adına girişilen çabalarda kimlerin direndiğine veya Orta Asya'daki Türk kardeşlerimizin neler hissettiklerine bizzat şahit oldum.
Yakın zamanda Putin'in Rusya'sını da gözlemledim.
Yetmedi, Suriye'de Türk askerinin karşısına dikilen Rusların neler yaptıklarını da gördüm.
Bunları kitaplardan okumadım…
Faraziye bu ya, eğer Türkiye SSCB içinde olsaydı veya olmasaydı ama hemen yanındaki Irak ve Suriye yönetimleri gibi siyasi tercihte bulunup SSCB'nin ekseninde kalsaydı, yani politik, ekonomik ve savunma yönleriyle ortak hareket etseydi, bugün sonuç ne olurdu?
Hiçbir yere bakmayın, Orta Asya'daki kardeşlerimiz bakın.
"70yıl kendi dilimizi konuşamadık" dediler.
Komşularımıza bakın, liderlerimiz Saddam, Esad, vs. gibi mi olacaktı?
Rusya Federasyonu
1991-2010 arasında Rusya pek ortalıkta yoktu, iç meseleleri vardı.
SSCB ve nüfuzundan çıkan ülkeler sendelemişlerdi, bazıları tökezleyip düşmüştü.
Sonra küresel ticaret, küresel enerji, vs. derken Rusya toparladı, kendine güveni geldi, en azından Rus Çarlığı dönemindeki gibi hareket edebileceğini düşündü.
En yakın noktalarına saldırdı, Kırım bunlardan biriydi. Sonrası malum.
Ama her yere enerji ve maden satarak genişleme ve yeni nüfuz alanı yaratma politikası bir dönem tuttu.
Şimdi bu sorgulanıyordu, "Batı'dan elde ettiğin kazançla neden işgalcilik yapmaya kalkıştın" deniyordu.
Kimler, nelerin olmasını bekliyorlar?
Mesela; Suriye'de Esad yönetimi yaşasaydı, Azerbaycan'da Rus nüfuzu devam etseydi, Güney Kafkasya'da Ermenistan'da Rus askerleri hep olsaydı, Türkiye'nin güneyindeki ve kuzeyindeki bütün enerji hatları Rusların olsaydı, Bakü Tiflis Ceyhan (BTC) olmasaydı…
Böyle şeyler mi bekleniyordu?
İşbirliği ve ortaklık yapmak başka, teslim olmak başkadır.
Rusya'nın arzusu
Şunlar mı?
NATO olmasın. Çok kutuplu dünya olsun.
Hatta uluslararası dengeler sadece güç dengeleriyle belirlensin.
ABD, Avrupa her şeyi Kremlin'e sorsun, Kremlin buyursun, insanlık yapsın…
İyi de mesela, oligarşik devlet kapitalizmi ile hangi uluslararası sistem doğru işleyecek?
Usuller hep sert güç ile mi belirlenecek?
Bütün devletlerin arkasında bir de mafya benzeri bir düzen mi olacak?
Güney Kafkasya - Azerbaycan
Azerbaycan ve Rusya arasında son günlerde bazı gerginlikler yaşanıyor.
Aliyev, ülkesindeki kalıntı-Rus nüfuzundan (etkisinden) rahatsız.
Milli ve egemen bir devlet olan Azerbaycan'da, eskiden kalma alışkanlıklarla ve ilişkilerle mücadele dönemi başladı.
Buna karşılık Ruslar ve onlarla ilişkisi güçlü olan bazı kesimler rahatsızlar ve reaksiyon gösteriyorlar.
Son kararla ülkedeki Rus okullarının kapatılması, Rus dilinin hakimiyetinin ortadan kaldırılması şeklinde düşünülüyor.
Azerbaycan'da bu gibi tedbirler alınacak.
Biraz gerilerden gelerek bakalım.
2022 sonrasında Rusya, Ukrayna savaşında Azeri asıllı Rusları cepheye sürdü ve Aliyev buna tepki gösterdi.
Rus hapishanelerindeki Azeri vatandaşlarının hali kötüleştikçe Aliyev yine tepki gösteriyor.
Aralık 2024'te Azerbaycan, casus yuvası ve nüfuz aracı olarak gördüğü Bakü'deki Rus kültür merkezini kapatmaya karar verdi.
Bakü'ye göre, Moskova FSB'ye bağlı APT29 grubu aracılığıyla Azerbaycan medya kuruluşlarına siber saldırılar düzenleyerek misilleme yaptı.
Kremlin için bu, Azerbaycan'a misilleme yapmanın ve onu tehdit etmenin bir yoluydu.
Azerbaycan sembolik bir cevap verdi, Ukrayna'ya insani yardımda bulundu.
Azerbaycan medyası şöyle söylüyor:
Rus Ordusu, Rusya Savunma Bakanlığ'nın doğrudan emri üzerine 25 Aralık 2024'te Grozni yakınlarında bir Azerbaycan Havayolları uçağını kasten füzeyle vurdu.
Ruslar neden sivil bir uçağı düşürüp 38 kişinin canını aldı?
Aliyev, Putin'e özür dileyin dedi.
Azerilerin karşılığı olmalıydı; Rusya bağlantılı kültürel etkinlikleri iptal etti ve Zafer Günü dolayısıyla Moskova'da heyet bulundurmadı.
Bakü, kendi televizyon kanallarında Rusya'nın Ukrayna'da ilerlemekten aciz olduğunu gösteren ve Kremlin'in Ukrayna'ya yönelik soykırım yaptığını vurgulayan programları yayımlattı.
Azerbaycan, herkesi şaşırtarak Bakü'deki Sputnik ofislerine bir polis baskını düzenledi.
Yetkililer, bu tutuklamayı filme aldılar ve yayımladılar.
Bunların bazılarının FSB ajanı olduklarını iddia ettiler.
Aliyev, Paşinyan ile sorunlarını çözmenin eşiğine geldi.
Aliyev ile Paşinyan'ın bir hafta içinde bir araya gelmesi bekleniyor.
Görüşmenin Dubai'de yapılması planlanıyor.
Kalıcı barış için iki lider el ele.
Bunun bir anlamı olmalı!
Güney Kafkasya - Ermenistan
Hatta Aliyev gibi, Ermenistan da "yeter" diyor.
Paşinyan, Rus baskısından ve akıl hocalığından, Moskova, Ermeni diasporasının iç siyaset dahil her işe burunlarını sokmalarından oldukça rahatsız.
Paşinyan ülkesini kalkındırmak, komşularıyla barış içinde yaşamak ve bu süreçte ülkesinde hâkim olan Rus etkisini ortadan kaldırmak istiyor.
Türkiye ile Paşinyan bazı ortak kararlar aldılar.
Zengezur işlerlik kazanacak.
Son savaşta İran etkisinin bölgeden geri çekilmesi ve Ermenistan üzerindeki İran ile Rusya baskısının azalması yeni bir durum.
Şimdi Hazar yolu açılacak. Bu iyi bir şey…
Ermenistan'da neden Rus askeri var?
Tehdit Türkiye mi?
Bu kabul edilemez.
Ruslar Ermenistan'ı boşaltsınlar, Suriye'deki gibi.
Ermenistan de artık şunu dile getiriyor: Rusya Güney Kafkasya'yı terk etmelidir.
Ermenistan, Rus televizyon kanallarının ülkede yayın yapmasını yasaklayabilir.
Ermenistan Ulusal Meclis Başkanı Alen Simonyan, Ermenistan'ın Rus televizyon kanallarının yayınlarının durdurulması konusunda ciddi çalışmalara başlaması gerektiğini söyledi:
Dejenere TV sunucularının ve diğer beyni yıkanmış bireylerin ortaya çıkması Ermeni-Rus ilişkilerine ciddi zararlar veriyor. Bu beyni yıkanmış maymunlar ve şovları, Ermenistan'a girişleri gibi ülkemizde de uzun zamandır yasaklanmış olmalıydı.
Güney Kafkasya - Gürcistan
Soğuk Savaş sonrasında Gürcistan çok gelgitler yaşadı, iç savaşlar, Turuncu devrimler…
Gürcistan Karadeniz'de kıyısı olan bir ülke.
Ermenistan'ın denizi yok.
Azerbaycan ise Hazar'da.
Orta Asya – Kazakistan
Moskova'dan uzaklaşan tek ülke değil. Kazakistan da var.
Kazakistan Hazar Denizi'nin karşı kıyısında.
Petrol zengini bir ülke.
Petrolü Rusya üzerinden mi dağıtılsın, yoksa Türklerin ortak projeleriyle mi?
Mesela Güney Kafkasya'dan mı geçsin, BTC ile mi Akdeniz'e taşınsın?
Ocak 2022'de Nursultan Nazarbayev protestolar neticesinde çekildi ve yerine Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev oldu.
Tokayev, ülkenin Moskova'dan uzaklaşma isteğini vurgulayan çok sayıda faaliyet içindeydi.
Bunlardan birkaçı: Rus TV kanallarının yayınlarını durdurmak, Rusça kullanmayı bırakmak, vb.
İstikrar için Türkiye
Türkiye'nin Orta Asya bağlantısı Kafkasya-Hazar hattıdır. BTC önemlidir.
Ermenistan, Rus baskısından kurtulursa Türkiye-Asya koridoru, Ermenistan-Avrupa koridoru çalışır olacaktır.
Karadeniz barış denizi olmalıdır. Montrö Anlaşması, son Ukrayna savaşında da kendini ispatladı, doğrusu budur.
Türkiye tarafsızlık politikası gütmektedir.
Türkiye kardeş Azerbaycan ile "iki devlet, tek millet" mottosuyla hareket etmektedir.
Akılları karıştıran konu: uluslararası güç mücadelesi
Dünyada milli menfaatini (ulusal çıkarlarını) düşünmeyen yoktur; buna Rusya, Amerika, Çin, Zambiya, Madagaskar, vs. her ülke dahildir. Bu böyledir!
Müstemlekeler, bitik ülkeler, vs. ayrı tabii.
İşte Suriye, Libya, Yemen…
Onlara milli menfaatini bu sıralarda sormayalım, önce egemen olsunlar.
Destek gerekiyor ise Türkiye verir.
Bu ülkeleri kimler bitirdi?
Biri değil, hepsi…
Ama biraz da hata bu ülkelerde; tercihlerini yanlış yaptılar.
Yanlış tercihler, yanlış ortaklıklar…
Onun karşıtı, bunun yandaşı yok, milli menfaat var. Hepsi bu!
Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaati ne?
Strateji ne? Hedef ne?
Rusya'nın düşman dediği, bizi ne ilgilendirir?
Rusya'nın kaybı, onun bileceği iştir.
Türkiye ve Rusya her türlü ortaklığı yapar, kültürel, ticari, vs.
Tıpkı başkalarıyla olduğu gibi.
Ancak Putin şunu söyleyemez: "Türkiye'ye NATO'dan çık" diyemez.
Gürcistan'a karışamaz.
Ermenistan'a "Zengezur'u açma" diyemez.
Azerbaycan'a, "sen çok güçlendin, bana da pay ver" diyemez.
Bu ülkeler çıkarına bir konu olur ise Ruslarla otururlar, görüşürler.
Ama Putin kendini Yeni-Çar yerine koyuyorsa bunları dolaylı yollarla söyler.
Rusya, 2014'te Kırım'ı işgal etti.
Rusya, 2022'de Ukrayna'ya geniş çaplı saldırı başlattı, savaş sürüyor.
Rusya, 1994'te Budapeşte Anlaşması ile Ukrayna'nın garantör oldu.
Ukrayna'daki nükleer silahları aldı Moskova'ya taşıdı.
Bugün bakın ve doğrudan sorun:
Bu nasıl garantörlük?
İnsanlık kime güvenecek? Ben yaptım oldu, diyenlere mi?
Ama düşünün, bugün Ukrayna'nın nükleer silahı olsaydı, Kremlin rahat uyuyabilir miydi?
Rusya bir dönem müttefik deyip korumaya çalıştığı Kafkasya'da, Azeri toprağı zulüm ve işgal gördü, ta ki Türkiye-Azerbaycan kardeşliği şahlanana dek.
Bu zulmü yapanlar Ermenilerdi, ancak Rus askeri ve danışmanları hep oradaydı.
Ruslar ile Esad, birlikte Suriye'de 34 askerimizi şehit etti. Bu olayda Rus uçakları havadaydı.
Ancak bugün Ermeni halkı anladı, Rus'un maşası olmayacak.
Azerbaycan ile barışacak. Güney Kafkasya ele ele verecek, Rus askerinin ve danışmanlarının bölgeyi istismarına ve işgaline neden gerek duyulsun ki?
Hepsi, Amerikalısı, İngiliz'i, Rus'u, Fransız'ı, Alman'ı, İranlısı, Çinlisi, vs. hepsi iki yüzlü… Tabii ki çıkarcı... Dünya böyle…
Batı'nın ne olduğunu Azerilere ve Ermenilere Putin mi öğretecek, tıpkı bugün Ukrayna konusunda tarih dersi verdiği gibi?
Çıkarını düşünen çok, yöntemleri farklı.
Biz kendimizi bilelim! Biz Türk'üz!
Bunlar zor zamanlardır.
Tarihe bakın kolay zaman yoktur, ama bazılarına o dönem kolay gelir!
Bugün yaşananların tarihi perspektifte bir anlamı vardır.
İdeolojiye kapılanlar çoktur. Çıkarcılar haliyle sahnededir…
Ülkeler rekabet ederler, milli çıkarları vardır.
Ülkeler başkalarıyla işbirliği ve ortaklık kurarlar, eşit şartlarda, egemenlik ve hukuk bağlamında ise sorun yok, sen de koşuştur.
Versinler de bir kenarda sessizce oturayım deme.
Tabiidir ki Rusya, Kremlin, Putin, her kim ve ne var ise Türkiye'nin NATO'dan çıkmasını isteyecektir, bu onların hedeflerindendir.
Boğazları istedikleri gibi.
Neden vaktiyle Boğazları, Kars'ı, Ardahan'ı istediler, bugünkü konjonktürde düşünün…
Erzurum kaç Rus işgali gördü?
Gerçekler, propaganda ve can sıkan gelişmeler aynı anda olabilir.
Kaybolmamak gerekir.
Tabiidir ki Putin kendi inandıklarıyla politika yapacaktır.
Ancak ben de görüyorum, Putin artık zorlanmaktadır.
Bunu yazdım: "Putin'in Kâbusu" başlıklı yazımda.
Bu Putin bitti manasında değildir.
Çare ararken zor şartlara dayalı hamleler yapacak manasındadır.
Bakın bu sabah Rusya Kiev'e yoğun bir saldırı gerçekleştirdi.
Kim bilir kaç ev kül oldu, sivil can verdi.
Bunu da kısaca yazdım, sebeplerini açıkladım: Kiev'in Kıyameti!
Putin zorlanmaya başladı; Ukrayna'da savaş, ekonomik yaptırımlar, küresel çapta enerji, ticaret ve teknoloji savaşı, NATO'nun yeniden silahlanması ve genişlemesi, güç dengelerinin Batı'ya kayması…
Zorlanırlar ama davranışları başka olur.
Rusya pes edecek değil ya! Başat güçler pes etmezler.
Putin'in bir şeyler yapması lazım!
Ama onun yerine başkaları mı düşünüyor ne?
Ben de bunu eleştiriyorum.
Size ne Putin'in Rusya'yı kurtarma veya güçlü tutma girişimlerinden?
Batı dünyası rekabet demektir: Akıllı ol ve sen ileriye geç!
Türk halkı, ABD ve NATO'nun yaptıklarını çok iyi bilir, mesela; 5 Haziran 1964 Lyndon B. Johnson'ın mektubunu, 2 Ekim 1992 USS Saratoga'nın TCG Muavenet'i vurmasını, 4 Temmuz 2003 Süleymaniye çuval hadisesini, Rahip Brunson vakıasını, Türkiye'ye uygulanan yaptırımları…
Bu mücadelede dar koridorlarda sağa sola çarpanlar çok oldu.
Sonra ABD destekli FETÖ'nün mankurtları biz milliyetçiyiz diyerek ortada dolaştılar ve sonra 15 Temmuz 2016'da millete ateş ettiler… Bütün bunlar hafızalarda.
Tarafsız bakın ve tek şartınız bu güzel vatanınız olsun!
Pasaportunuz, onurunuz, paranız, gücünüz olsun…
Bugünlerde kasıtlı fikirleri üretip ortaya sürenler oluyor.
Osmanlı'nın sonlarında da olmuştu buna benzer şeyler, sonrasında Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde ve Soğuk Savaş'ta da…
Yanlışı deneyerek öğrenmeye kalkmayın; yanlış yanlıştır!
Ülkenin çıkarlarını ve değerlerini aşındırmayın.
Birlik ve beraberlik her dönem ve şartta en iyisidir.
Hatta bugün yeniden Türk Dünyası diyoruz, değil mi? Daha ne olsun?
Sonuç
Güney Kafkasya'da Azerbaycan ve Ermenistan barışı önemlidir.
Provokasyonlar olabilir. Sıcak konular da, ölümler de…
Bilinçli ve serin kanlı hareket etmek şarttır.
Bölgede ve sınırlarımızın dibinde barış ve istikrar her şeyden çok bizim arzumuzdur.
BTC'nin ucu Hazar'dan başlasın, petrol ve gaz Akdeniz'e taşınsın.
Zengezur'a zeval gelmesin!
Bugüne ait somut mesele budur.
Eğer, Güney Kafkasya'da barış, sınırlarımızın güvenliği, refahın gelmesi ve bölgenin istikrarı dendiğinde, başkaları olayları provoke etmeye kalkışıyorlar ise bunlar kendilerini çok kolay açık ediyorlar demektir.
Eğer, Türk dünyası dendiği anda, başkaları Rusya veya Amerika diyorsa, çok düşündürücüdür.
Önce vatan!
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish