Çıkarılan dersler

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

ABD ve İsrail ne yapıyor, bizler ne anlıyoruz?

Bu izahatı yapmaya neden ihtiyacı duydum?

Bütünü göstermek, savaştan ve siyasi hedeften kasıt ne, açıklamak ve stratejik bakışı örneklemek için.

Çünkü, olayları parça parça görenler var ve bunlar esasında İsrail’in işine gelen süreçlerin içinde oluyorlar, bu savaş nedir diye durumu yeterince açıklayamayan uzmanlar bile halkımızın aklını karıştırabiliyorlar, ayrıca olaylara bir türlü stratejik bakmayı öğrenemedik, bunu da örneklememiz gerekiyor.

Ben burada sizlere; sürecin gelişimini, tabi burada ABD’nin rolü ve amacı geniş biçimde yer alacak, İran-İsrail savaşını, prensipler yönüyle İran ve İsrail’in mukayesesini, kavramlarla savaşın açıklandığı polemolojik analizi sunacağım.

Başka deyişle bu makale bir çıkarılan dersler şeklinde okunmalıdır.

Şundan emin olun, ülkemizde böyle bir polemolojik (savaş bilimi) inceleme yapılmıyor, okuyacağınız metin bu konuda örnektir, referanstır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sürecin gelişimi (ABD’nin ve İsrail’in rolü)

İsrail-İran savaşı nasıl başladı, nasıl gerçekleşiyor, siyasi hedefi ne?

Başından beri biliyoruz, ABD Başkanı Donald Trump’ın hedefi Çin’in önünü kesmekti.

Bunu seçim kampanyasından itibaren söyledi.

Çin’in önünü kesmek açısından en kritik jeopolitik merkez Ortadoğu, Arap Denizi ve dolayısıyla nokta olarak İran’dı. 

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 7 Ekim 2023, Hamas saldırısından itibaren İran’ın “vekil güçleri” ile savaştığını söylemekteydi.

Burada bir ayrıntı var, önemli: Hamas saldırdı, “savaş kabinesi” toplandı ve İsrail “savaş” ilan etti, mesela buna karşı operasyon demedi.

İsrail’in amacı İran idi ve başlangıçtan itibaren savaş buydu, ama önce (en yakınından başlayarak) Gazze, Lübnan, Suriye ve Yemen bölgelerinde İran ile işbirliği yapacağını düşündüğü örgütlere saldırdı. 

Bütün bu süreçlerde ABD bölgeye aşırı destek sağladı.

Konu Gazze ise neden bu kuvvet geldi dedik, değil mi?

Donanma ve uçaklar başta olmak üzere bölgeye büyük miktarlarda yığınaklanma yaptı.

Demek ki ABD de biliyordu İran’ın hareketinin durdurulmasını ve daha işin başındayken İsrail’in planının emniyete almak gerektiğini.

Hem o dönemde Suriye’de İran ve Rus güçleri de vardı.

Neticede Gazze ve Lübnan’dan sonra sıra Suriye’ye gelecek, oradaki rejim değişikliği operasyonu hızla sağlanacaktı.

Nitekim Suriye’den Ruslar ve İranlılar çıktı, Esad kaçtı.

Ama şunu da gördük, İsrail, Suriye’nin askeri kapasitesini ilk fırsatta vurdu yok etti, hava savunması dahil.

Netanyahu’nun amacı belliydi, İran’ı durdurmak, rejimini değiştirmek, başka deyişle “normalleştirmek” idi.

Aslında buna “haritayı değiştirmek” şeklinde de açıkladığı oldu.

Trump ile Netanyahu bu tür bir amaç olarak aynı noktada buluşuyordu. Hedef İran olacaktı. 

Trump, Beyaz Saray’a geçer geçmez ilk kabul ettiği Netanyahu oldu.

Müteakiben Netanyahu bir kez daha Beyaz Saray’a gitti.

Trump ilk dış ziyaretini Körfez Ülkelerine (Katar, BAE ve Suudi Arabistan) yaptı. 

CENTCOM tüm süreçlerde İsrail’in yanındaydı.

Nerdeyse General Kurilla İsrail’den çıkmadı.

Bütün koordinasyonlar yapıldı, hesaplar tutuldu.

Plana göre İran’a önce İsrail saldıracaktı.

Ama bu savaşın maliyeti yüksekti. (Günde 300 milyon dolar kadar.)

O halde Trump önce şunu yapmalıydı, Ukrayna-Rusya Savaşı’nda (Ruslar buna “özel operasyon” diyor).

Ukrayna’ya verilen ABD desteğini kesmeliydi.

Trump işbaşına gelir gelmez büyük oranda öyle yaptı.

Avrupa’ya dedi ki, bu maliyete siz katlanmalısınız.

Böylelikle Ukrayna desteğine Avrupa angaje edildi.

Putin’e de barış (ateşkes) yapılması gerektiğini söyledi.

Trump, Rusya’yı ateşkes görüşmeleri sahasına çekti.

Putin bu kartı gördü, ancak lehine kullanacak politik safhayı başlattı.

Sonuçta Trump Putin’in eline koz vermişti, o da pozisyonunu maksimize etme yolunu seçti.

Bu noktada zarar gören Zelenski, yani Ukrayna oldu.

Trump'ın sözü şu oldu:

Ortadoğu'yu tekrar büyük yap!


Hedef coğrafya belli: Ortadoğu! Bunlardan bazısı normalleşmeler yoluyla, bazısı iç karışıklıklarla (Arap Baharı dahil), bazısı ise İsrail taşeronluğu ile böyle düzenleniyor olmalı…

ABD için ana hedef Çin ve Çin’e Ortadoğu’da (son kertede) Trump eli böyle değiyor!


İran-İsrail savaşı

Önceki, 7 Ekim 2023’te başlayan safha şuydu, “İran’ı ülkesine itmek”. 

Şimdi 13 Haziran 2025’e gelelim ve “İran savaşı” diyeceğimiz sürece bakalım.

İsrail bu savaşı başlattı.

Yani tetiği çeken oldu.

İsrail için sebep nükleer silah tehlikesi idi. 

Bu savaşın safhaları var.

Şöyle:

  1. Birinci safhada, İran’ın nötralize edilmesi (bunu temin etmek için hava gücü, siber-uzay gücü, istihbarat gücü, ABD desteğiyle sağlanan deniz ve karadan İran’ın kontrolü gibi kapasiteler kullanılıyor), 
  2. İkinci safhada, ABD (ve olursa koalisyon: Körfez ülkeleri ve Avrupalı birkaç devlet) güçlerinin sürece müdahil olması, 
  3. Üçüncü aşamada, İran’da rejim değişikliğinin ve yeni devletçilerin ortaya çıkartılması için sonuca gidilmesi.

Takip edenler hatırlayacaktır, ben buna (ABD ve İsrail açısından) “kesin sonuçlu savaş” dedim.

Bu savaşın siyasi hedefi, “İran’da harita ve rejim değişikliği” olmaktadır. 

Savaşın askeri hedefleri, birinci ve ikinci safha ile ele geçirilecektir.

Halen (5. gün) birinci safhada, İsrail; 

  • İran askeri ve stratejik hedeflerini vuruyor, 
  • Kilit personeli (insan gücünü) elemine ediyor, 
  • Halkı mobilize edecek hedefleri vuruyor, karar mekanizmalarını ve haberleşme sistemlerini vuruyor, vs. 
  • Siber, propaganda, istihbarat operasyonları sürüyor… 

Hedefler planlı ve sırasıyla planlanıyor. İsabet oranı yüksek.
 


İran-İsrail mukayesesi (prensipler yönüyle)

Bu savaşın dinamikleri; irade, güç (kuvvet), yöntem, müessiriyet, destek, sonuç idi, bunları önceki yazılarımda açıkladım.

Malum, bu savaşta kara ve deniz gücü kullanılmadığından, bu yönlerdeki prensipleri de inceleyemiyoruz.

İsrail’in hava gücüyle uyguladığı prensipler ise; baskın, hedef, inisiyatif, emniyet öncelikli olacak şekilde tatbik ediliyor.

İran’ın mukayese edebileceğimiz hava gücü (taarruzi ve tedafüi) yok ve böylesi prensiplerden de bahsedemiyoruz.

İsrail’in siber-uzay gücüyle uyguladığı prensipler var ve şunları söylemek mümkün; hedefler isabetli ve etki sağlıyor, etkin ve geniş kapsama sağlanabiliyor, savaşı yönlendirmek adına kullanılabiliyor, stratejik saldırı avantajı yaratıyor.

İran’ın mukayese edebileceğimiz siber-uzay gücü yok ve prensipleri de yok. Savunma yapması gerekirken böylesi imkânı yok.

Peki, İran nasıl savaşıyor?

Füze ve drone güçleriyle sınırlı etki yaratıyor ve şimdiden bunun sürdürülebilirliği de zor görünüyor.

Görülen o ki İsrail önemli askeri ve nükleer tesisleri vurdu, kritik personeli elemine etti, karar mekanizmasını yıprattı, emir-komutayı bozdu, vs. İran halkını mobilize ve tedirgin eden hedefleri kapsamında tutuyor ve buraya çok yönlü saldırılarını sürdürüyor.

İran ise nokta atışlı olarak askeri hedeflerde sonuç alıcı hamleyi yapamıyor.

Yerleşim yerlerinde yıkıma yol açan sonuçlar elde edebiliyor.

Savaş 5'inci gününde ve İsrail’in inisiyatifiyle devam ediyor.

ABD, İsrail’e tam destek vermeyi sürdürüyor.

Hatta Avrupalı ülkeler İsrail’e yanında olduklarını da açıkladılar.

Arap ülkeleri (normalleşmişler) ABD ile irtibatlılar.

Halen bu savaş, bir farklı bakış yöntemiyle düşünülürse, "asimetrik savaş" olarak sürdürülmektedir.

Mukayese yaptığımıza göre bunları söylemeliyim.

Bu asimetrinin içeriğinde neler var?

İran'ın hava gücü ve siber gücü yok, ancak İsrail'in var.

Hatta bu durumda İsrail'in nükleer silahı var, İran olacaksa da bu imkânı kaybetti bile.

İran'ın asimetrik savaş yapabilecek çevre ülkelerde yerleşik devlet-dışı aktörlerden kurulu gücü vardı, bunlar İsrail tarafından bu savaştan önce işlevsizleştirildi.

Yani 7 Ekim 2023 ila 13 Haziran 2025 arasındaki süreçten bahsediyorum.


Kavramlarla savaş (polemolojik analiz)

ABD Rusya-Ukrayna savaşında “Temassız Savaş” ve “Çok Alanlı Savaş” yöntemlerini kullandı.

İsrail-İran Savaşında ise şu an temas etmiyor; ama düşündüğüm gibi, savaşın ikinci safhasına ABD dahil olur ise (gerekli meşruiyeti sağlamak koşuluyla) “Çok Alanlı Savaş” modeli öne çıkacak.

İsrail önceki savaşlarda veya çatışmalarda da hava gücünü aktif ve etkin kullandı.

Bu makalede yer alan sürece göre söylersek, 7 Ekim’den bu yana en fazla kullanılan güç hava gücü oldu.

Her aşamasını düşünürseniz, buna ben “Hava Gücü ile Stratejik Dominasyon” diyorum.

Domino taşları: Gazze, Lübnan, Suriye, Yemen, İran.

Buna “Hava Gücü Savaşı” da dedim ama şu şartla; elbette Siyasi Hedef sadece bir hava gücü ile temin ve tesis edilemez.

Kavramsal olarak bunu dikkate almak gerekir.

Şu an hava gücü kilit görevlerle İran’ı sonraki safhalar için hazır hale getiriyor.

Yine de düşünelim, harp tarihi itibariyle; böyle kapsamlı ve sonuç alıcı, hedefi ve yöntemi belirli, belli bir süre bütün görevi üstlenen türden, sınır komşusu olmayan coğrafyalarda uygulanabilir bu yöntem ilk kabul edilebilir, örnektir.

Bu savaşı nasıl açıklamak mümkün?

Bu savaş, “4'üncü Nesil Savaş”.

Ancak şunu ilave edelim, 5nci Nesil Savaşın parametreleri de buradan çıkacak.

Bu 4'üncü Nesil Savaşta “5'inci nesil silah sistemleri” kullanılıyor, siber-uzay gücü için ise kullanılan algoritmalar (AI dahil) 6'ncı nesle de geçişi tarif ediyor.

Ayrıca (5'inci nesil) F-35’ler aktif olarak bu savaşta rol alıyor ki (6'ncı nesil) F-55 üretimi için de buradan doneler toplanıyor.

Aynı şekilde diğer sitemler için de bu düşünülüyor.


Sonuç olarak şunu söylemeliyim, bu makale bir örnektir.

“Çıkarılan dersler” şeklinde ifade edilebilecek konular teoride bu tarz çalışmalarla yapılır.

Bizde bu tür metinler yabancı kaynaklardan alınır.

İşte size yerli ve milli!..

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU