1923 yılında Sebilü'r-Reşad yazarlarından Mehmet Reşad, Addis Ababa'da Kurban Bayramı üzerine güzel bir makale kaleme almış ve yazısına Büyük Taarruz zaferiyle başlamıştı.
Mehmet Reşad mektubunda, şu şekilde kayda değer bilgiler vermişti:
(...) Bugün zaferlerimizin ilk Kurban Bayramı’na ait olan bir makaleyi muhterem Sebîlü’r-Reşâd ceride-i İslamiyesine takdim etmeye karar verdim. Habeşistan Müslümanlarının Türklere çok fazla sevgileri vardır. Zaferlerimiz, diğer İslam ülkelerinde icra eylediği tesirler gibi burada da büyük etki yapmıştır. Bundan başka denilebilir ki Hristiyan olan Habeş toplulukları bile Türkleri hakikaten tanımaya çalışıyor ve eskiden mağlup oldukları propagandalar ile şimdi yetinmedikleri anlaşılıyor. Bura Müslümanlarınca, bizler İslamiyet’in hakiki hâmileri bulunduğumuz anlaşılıp devletimizi milletimizi hakiki bir muhabbetle sevmeye başladılar. Kurban Bayramı’ndan bir iki hafta evvel şehrin dışından gelen kurbanlıklar her tarafta satılmaya başlandı. Burada koyunlar oldukça ucuzdur. Semiz bir koçu, beş altı riyale yani üç-üç buçuk evrak-ı nakdiyeye alabilirsiniz.
Arefe günü müteveffa Necaşi Menelik hazretlerinin Müslümanlara her sene Ramazan ve Kurban Bayramlarında top patlatmak için vermiş olduğu ruhsat gereğince ikindi vakti yedi pare top şehir içinde patlatıldı. Ve bu patlatılan toplar salı gününün mezkûr mübarek gün olduğunu gösterdi. Addis Ababa’da Müslümanların himmetiyle yapılmış ufak bir camiden başka bir camii yoktur.
Binaenaleyh Müteveffa Menelik hazretleri Addis Ababa’dan bir saat kadar uzak Gulleli denilen bölgedeki büyük bir meydanı Müslümanlara bayram namazları eda edilmek için daha önce bahşetmişti. Meydana geldiğimizde bir kısım kafile oraya varmıştı. Bunlar seyyidler, şerifler ve Habeşli topluluklar idi. Daha sonra Addis Ababa kadısı muhterem Ahmet Feyzi Efendi bir kafile ile meydana ulaştı.
Şimdi konsolosluğumuz çalışanlarıyla beraber gelecek olanlar beklenilmekte idi. Addis Ababa’da yaşayan muhterem Zekeriya Efendi evinin önündeki balkonu o aziz bayraklarımız ile şayân-ı dikkat bir surette bayramı kutlamak için donatmıştı. İşte Addis Ababa içinde tahminen yirmi bin kişiden fazla Müslüman bir topluluğu olduğuna Cenab-ı Hakk’a şükürler eyledik.
Mısır, Libya ve Habeş eyaletinde Kurban Bayramı
Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika'daki egemenliği, sadece siyasi değil, aynı zamanda dini ve kültürel bir etkileşim sürecini de beraberinde getirmiştir.
Kurban Bayramı, bu etkileşimin en belirgin tezahürlerinden biri olarak, farklı coğrafyalarda benzer dini ritüellerin yerel geleneklerle harmanlanmasına olanak tanımıştır. Yukarıda gözlemlere dayalı alıntı bu mirasın bir analizidir.
19'uncu yüzyılda Mısır, Osmanlı'ya bağlı olmakla birlikte geniş bir özerkliğe sahipti.
Bayram sabahları, özellikle Kahire'deki El-Ezher ve Kale Camii gibi büyük camilerde cemaatle namaz kılınır, hidiv veya vali bu namazlara katılırdı.
Kurban kesimleri genellikle evlerin avlularında veya pazar yerlerinde gerçekleştirilirdi.
Varlıklı aileler, kırsal bölgelerden satın aldıkları koyun, keçi veya sığırları kurban eder, etler aile bireyleri, komşular ve yoksullar arasında dağıtılırdı.
Bu dağıtım süreci çoğunlukla vakıflar veya cami yardım kurumları tarafından organize edilirdi.
Osmanlı arşiv belgelerinde, Mısır'daki vakıfların bayram dönemlerinde yoksullara et dağıttığına dair kayıtlar bulunmaktadır.
Örneğin, bir vakıf senedinde şu ifadeye rastlanmaktadır:
Her sene Kurban Bayramı'nda, vakıf gelirlerinden satın alınacak koyun etleri, fakir ve muhtaçlara dağıtılacaktır.
Benzer şekilde Libya ve havalisi, 1911'e kadar Osmanlı idaresinde kalmış ve bu süreçte Sünni İslam'ın Hanefi mezhebi yaygınlaşmıştır.
Trablus ve Bingazi gibi şehirlerde bayram namazları büyük camilerde kılınırken, kırsal bölgelerde Senusiyye gibi tarikatlar bayram kutlamalarının düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır.
Çöl ve kabile bölgelerinde kurban kesimi, tüm aşiretin katıldığı kolektif bir etkinlik olarak gerçekleştirilmiş, etler güneşte kurutularak veya tuzlanarak saklanmıştır.
Trablus'taki Osmanlı dönemine ait bir vakıf kaydında, bayram dönemlerinde yoksullara et dağıtımına dair şu ifade yer almaktadır:
Kurban Bayramı'nda, vakıf gelirlerinden temin edilecek etler, şehirdeki fakirlere dağıtılacaktır.
Yine mesela Habeş Eyaleti, Kızıldeniz kıyısındaki liman şehirleri ve Mekke'ye giden hac yolu üzerindeki iç kesim topluluklarını kapsıyordu.
Suakin gibi liman şehirlerinde, Kurban Bayramı genellikle hac yolcularının hareketiyle aynı zamana denk geldiğinden manevi önemi daha fazlaydı.
Bayram namazları şehir dışındaki açık alanlarda (musalla) kılınır, imamlar ve tasavvuf şeyhleri hutbeleri Arapça veya yerel dillerde okurdu.
Osmanlı arşiv belgelerinde, Suakin'deki vakıfların bayram dönemlerinde yoksullara et dağıttığına dair kayıtlar bulunmaktadır.
Bir vakıf senedinde şu ifadeye yer verilmiştir:
Her yıl Kurban Bayramı'nda, vakıf gelirlerinden temin edilecek etler, Suakin'deki yoksullara ve hac yolcularına dağıtılacaktır.
Vakıf sisteminin rolü
Osmanlı İmparatorluğu'nda vakıf sistemi, sosyal yardımlaşma ve dini hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlamada önemli bir rol oynamıştır.
Bayram dönemlerinde, vakıflar aracılığıyla yoksullara et dağıtımı, cami ve medreselerin ihtiyaçlarının karşılanması gibi faaliyetler yürütülmüştür.
19'uncu yüzyılda Osmanlı topraklarında kurulan vakıfların sayısı 60 bini aşmıştır.
Bu vakıflar, toplumun çeşitli kesimlerine hizmet vermiş, özellikle bayram dönemlerinde sosyal dayanışmanın sağlanmasında etkili olmuştur.
***
Bu makalede, 19’uncu yüzyılda Osmanlı idaresi altındaki Afrika topraklarında Kurban Bayramı'nın dini, sosyal ve kurumsal boyutlarını anlatmaya çalıştık.
Mısır, Libya ve Habeş Eyaleti'nde bayram ritüelleri, kurban uygulamaları ve vakıf sisteminin işleyişi, Osmanlı arşiv belgeleri ve şer‘iyye sicillerinde sürekli bahis konusu olmuştur.
Osmanlı döneminde Afrika'nın farklı bölgelerinde Kurban Bayramı, dini ritüellerin yanı sıra sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın da ön plana çıktığı bir dönem olmuştur.
Mısır, Libya ve Habeş Eyaleti'nde bayram kutlamaları, Osmanlı-İslam gelenekleriyle yerel kültürlerin harmanlandığı zengin bir mozaik sunmaktadır.
Vakıf sistemi, bu süreçte sosyal adaletin sağlanmasında ve dini hizmetlerin sürdürülebilirliğinde kilit bir rol oynamıştır.
Kaynaklar:
Douin, G. (1925). L'Égypte de 1802 à 1804. Le Caire: Société Royale de Géographie d'Égypte.
Panzac, D. (2005). Ports and trade in the Red Sea region (Suakin, Massawa). In P. Lunde & A. Porter (Eds.), Trade and travel in the Red Sea region: Proceedings of Red Sea Project I held in the British Museum October 2002 (pp. 25–34). Oxford: Archaeopress.
Abun-Nasr, J. M. (1987). A history of the Maghrib in the Islamic period. Cambridge: Cambridge University Press.
Mīzān al-‘Adl. (2014). Osmanlı dönemi Mısır ve Trablus mahkeme kayıtlarında kurban uygulamaları. Tarih Araştırmaları Dergisi, 33(1), 45–60.
BOA Arşiv Belgeleri – Afrika’daki bayram yardımları ve vakıf faaliyetlerine dair belgeler.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish