Düzgün Baba’da kırılan inanç, dökülen kan

Gazeteci Müjgan Halis, Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Dersim, Alevilik inancının en kadim topraklarından biri. Baba Mansur’un,  Kureyş Baba'nın, Düzgün Baba’nın diyarı… Bu topraklar sadece doğasıyla değil, taşıdığı inanç ve kültürel mirasıyla da kutsaldır. Ancak bu miras, artık layıkıyla taşınmıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cemevleri tarikat benzeri ekonomik kurumlara dönüşmüş, pir-talip ilişkisi ise içi boş bir formalite haline gelmiş durumda. Bugün yaşanan her trajedi, sadece canlara değil, bu kutsal yolun kendisine de ihanettir.

Geçtiğimiz günlerde Dersim'in kutsal mekânı Düzgün Baba’da yaşanan kanlı cinayetler, sadece iki canı bizden koparmadı. Bu olay, Alevi inancının kalbinde patlayan bir çığlıktı. Nazımiye’nin Kılköyü’nde, Düzgün Baba Cemevi Başkanı Yaşar Seyrek ve 18 yaşındaki yeğeni, önceden husumetli oldukları bir kişi tarafından silahla vuruldu. Seyrek olay yerinde hayatını kaybederken, yeğeni Deniz ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve hastanede yaşamını yitirdi.

Bu elim hadise, Dersim toplumunun uzun süredir görmezden geldiği bir gerçeklikle yüzleşmesine sebep oldu: Alevilerin kutsal mekânları artık yalnızca inancın değil, çıkar savaşlarının da arenası haline geldi.

Ekonomik rantın gölgesinde kutsallık

Düzgün Baba Dağı’nın kutsiyeti yüzyıllardır dilden dile aktarılan efsanelerle, doğayla ve inançla iç içe örülüdür. Ne var ki bugün, o dağın taşına toprağına kutsiyet atfeden inancın kalbine ekonomik bir sömürü saplanmıştır. Bu dağın zirvesine merdiven döşeyen, yamaçlarına beton döken, yetmezmiş gibi tam ortasına cemevi adı altında bir bina diken anlayış; ne doğaya ne de inanca hürmet etmektedir. Oysa Alevilik, kutsal mekânları tüketilecek birer arsa değil, korunacak birer miras olarak görür.


Bugün Düzgün Baba’da ibadet adı altında yapılan birçok uygulama, Aleviliğin öz değerleriyle bağdaşmamaktadır. Bunların başında kurban kültürü gelmektedir. Kurban kesmek; daha yalın ve doğru bir ifadeyle, bir canlının yaşamını sonlandırmaya karar vermektir. Oysa Alevilik, tüm canlıları bir bütün olarak gören, mahlukatı ‘bir can’ olarak kabul eden, hayvanlara insanlardan daha yüce anlamlar yükleyen bir öğretidir. İnancın kökleri, keçilerle, geyiklerle, turnalarla yazılmıştır. Bu bağlamda, Düzgün Baba’da her yıl yüzlerce hayvanın kesilmesi, kurban pazarı kurulması; inancın özüyle, doğayla, canla olan ilişkisini zedelemektedir.

Cemevleri, toplumun birliğini ve inançsal buluşmasını sağlayan mekânlar olmalıydı; oysa şimdi bu mekânlar, kimi ellerde ekonomik paylaşımların, çıkar çatışmalarının ve rant savaşlarının merkezine dönüşmüştür. Kurbanlarla birlikte sadece hayvanlar değil; Aleviliğin eşitlik, barış ve doğa sevgisi üzerine kurulu maneviyatı da parçalanmaktadır.

Bu nedenle, Düzgün Baba’daki yapılar, uygulamalar ve alışkanlıklar bir bütün olarak sorgulanmalıdır. İnanca değil, çıkar ilişkilerine hizmet eden bu düzenin değişmesi; ancak yüzleşmeyle, hakikatin görülmesiyle mümkündür. Dağa, suya, ota ve canlıya saygı duyan bir inanç, kendi kutsalını tüketmemelidir.

Cinayet değil, toplumsal çürüme

Bu yaşanan sadece bir bireyin öfke patlaması değil; yıllardır biriken öfkenin, ihmalin, yozlaşmanın ve yabancılaşmanın yansımasıdır. Düzgün Baba’da yaşanan bu cinayet, “göz göre göre gelen” bir toplumsal faciaydı. Bir zamanlar sadece dua ve lokma ile anılan bu mekânlar, artık çıkar çatışmalarının, statü mücadelelerinin zemini oldu. Cemevi başkanlığı makam değil, hizmet yeridir. Eğer bu cinayet bu makama yönelik bir rekabetin sonucuysa, bu durum Alevi toplumunun vicdanında çok daha derin yaralar açacaktır.


Ne yapmalı?

Bu çifte cinayet, uyanışın ilk adımı olmalı. Dersim halkı ve Alevi toplumu artık susmamalı, görmezden gelmemeli. Yapılması gerekenler açık:

- Düzgün Baba’daki cemevleri lağvedilmelidir. Mekân, konaklama dışında kullanılmamalı, kapıları inanç arayıcılarına her daim açık ama ticarete sonsuza dek kapalı olmalıdır.

- Ekonomik döngü kırılmalı, pazara dönüşen yapı tasfiye edilmelidir. Kurban kesimi en azından bu yıl sembolik olarak durdurulmalıdır. Bahşiş, çay, lokma gibi ritüeller ticari döngüden çıkarılmalı, herkes kendi çırasını getirmelidir.

- Depolama alanları ve ticari yapılar yıkılmalı, mekân doğal ve kültürel kimliğine kavuşturulmalıdır.

- Cemevlerinde görev alan kişiler hizmet ehli olmalı, makam ve mevki peşinde koşmamalıdır.

- Toplum içi yüzleşme teşvik edilmelidir. Kutsallığın arkasına saklanmak, çürümeyi durdurmaz; yalnızca görünmez kılar.

- Dersim toplumu da diğer toplumlar gibi günahlarla, hatalarla yüzleşmek zorundadır.

Alevilik; sadece ritüellerle değil, bir yaşam biçimi olarak, adaletin, eşitliğin ve doğayla uyumun inancıdır. Bugün yaşanan acı, Alevileri kendi inanç dünyalarına ve toplumsal yapılarına ayna tutmaya zorluyor. Artık karar verilmeli: Ya rantın, çıkarın ve gösterişin kirli sarmalına kapılıp kendi kutsallarına yabancılaşmaya devam edecekler; ya da özlerine, yollarına ve hakikate dönerek Düzgün Baba’yı yeniden maneviyatın mekânı haline getirecekler. Bu tercih, sadece bugünün değil; yarının vicdanı için de belirleyici olacaktır.

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU