Değerli Independent Türkçe okuyucuları,
Aralık ayı başlarken, artık 2025 yılının da son günlerindeyiz.
Yılın bitmesine henüz 1 ay daha var, ancak şimdiden 2026 yılında da dijitalleşme, enerji güvenliği, jeopolitik riskler, teknoloji ve nadir toprak elementleri rekabetinin devam edeceği olasılığı yüksek olasılık olduğu söylenebilir.
Dijital çağın kritik altyapısı artık yalnızca fiber ağlardan, yazılımdan veya akıllı cihazlardan ibaret değil.
Bugün dijital ekonomiyi ayakta tutan asıl unsurlar; devasa işlem gücüne sahip veri merkezleri, felaket kurtarma merkezleri, yapay zeka hesaplama altyapısı ve finansal sistemlerin sürdürülebilirliğini garanti eden yüksek güvenlikli sunucu tesisleridir.
Bu tesisler, bir ülkenin hem dijital kapasitesini hem de ekonomik dayanıklılığını belirleyen stratejik yatırımlar hâline gelmiştir.
Bu nedenle iklim, meteoroloji, su kaynakları ve enerji arz güvenliği, teknoloji yatırımlarını doğrudan şekillendiren temel faktörlere dönüşmektedir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Veri merkezleri yoğun ısı ürettiği için güçlü soğutma altyapısına ihtiyaç duyar. Bu da ülkeler arasında belirgin maliyet farkları yaratır.
Bugün Nordik (İsveç, Norveç, Danimarka, İzlanda ve Finlandiya) ve Baltık ülkelerinin (Estonya, Letonya ve Litvanya) öne çıkmasının nedeni, sadece dijitalleşme stratejilerindeki başarı ile siyasi istikrar değil; aynı zamanda doğanın sunduğu güçlü avantajlardır.
İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka ve İzlanda gibi İskandinav-Nordik ülkeleri ile Estonya, Letonya ve Litvanya gibi Baltık ülkeleri yıl boyunca düşük sıcaklıklara, bol suya ve yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir.
Bu özellikler veri merkezlerinin işletme maliyetini dramatik biçimde düşürür. Soğutma neredeyse doğal yollarla yapılabilir.
Hidroelektrik ve jeotermal enerji ise hem çevresel etkileri azaltır hem de dışa bağımlılığı sınırlayarak enerji maliyetlerini öngörülebilir kılar.
Bu ülkelerin bir diğer avantajı da siyasal istikrardır. Şeffaf düzenlemeler, güçlü veri koruma yasaları ve düşük yolsuzluk seviyesi, yabancı yatırımcılar için güvenli bir ortam yaratır.
Bu nedenle bölge yalnızca veri merkezlerinin değil, aynı zamanda Avrupa'nın felaket kurtarma tesislerinin merkezi hâline gelmiştir.
Finans kuruluşları, enerji şirketleri ve büyük uluslararası firmalar, kritik verilerinin yedeklerini bu soğuk ve güvenli coğrafyalarda saklamayı tercih ediyorlar.
İklim değişikliği ise bu avantajı daha görünür hale getiriyor. Sıcak dalgaları, artan nem ve su kıtlığı; Akdeniz, Ortadoğu, Afrika ve Güney Asya gibi bölgelerde veri merkezi işletmeciliğini giderek daha pahalı ve riskli hâle getiriyor.
Yüksek sıcaklık dönemlerinde soğutma maliyeti katlanarak artıyor.
Küresel İklim Değişikliği sebebiyle yaşanan doğal afetler de ayrıca veri merkezleri için zorluklar teşkil eder.
Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve suya erişimde yaşanan zorluklar, dijital altyapıyı sürdürülebilir olmaktan uzaklaştırıyor.
Bu zorluklara rağmen bazı sıcak iklim ülkeleri dijital altyapı yatırımlarını artırıyor.
Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkeler yüksek maliyetli olsa da veri merkezi ekosistemi oluşturmaya çalışıyor.
Bunun arkasında büyük ölçüde devlet teşvikleri, yenilenebilir enerjiye dayalı soğutma teknolojileri ve yabancı sermayeyi çekmek için tasarlanan hedefli politikalar bulunuyor.
Ancak bu örnekler, çoğu ülke tarafından kolayca taklit edilebilecek modeller değil.
Yüksek enerji maliyetleri ve büyük ölçekli kamu destekleri gerektiriyor.
Aslında veri merkezi ve felaket kurtarma altyapıları, büyük sermaye yatırımları gerektirir.
Tek bir büyük ölçekli veri merkezinin maliyeti yüz milyonlarca dolara ulaşabilir.
Güvenlik sertifikaları, enerji sistemleri, özel soğutma teknolojileri ve uluslararası standartlara uyum gibi unsurlar, bu yatırımların ancak yabancı sermaye ile mümkün olacağını gösteriyor.
Bu nedenle pek çok ülke, bu alanda rekabet edebilmek için yatırımcı dostu politikalar geliştirmeye çalışıyor.
Bu politikalar arasında uygun arsa tahsisi, düşük elektrik tarifeleri, yenilenebilir enerji garantileri, vergi muafiyetleri, veri koruma yasalarında öngörülebilirlik, uluslararası standartlarla uyum ve bürokrasinin azaltılması gibi unsurlar öne çıkıyor.
Dünyanın birçok ülkesinde yatırımcıyı çeken ana unsur, düşük maliyet kadar kural ve düzenlemelerde istikrar ve hukuki öngörülebilirlik oluyor.
Veri merkezleri için gerekli sermaye büyüklüğü göz önüne alındığında, yatırımcıların uzun vadeli plan yapabilmesi kritik öneme sahiptir.
Bu nedenle önümüzdeki dönemde dijital coğrafya birkaç merkez etrafında şekillenecek.
Nordik ve Baltık ülkeleri, soğuk iklimin sağladığı avantaj ve güçlü yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde en sürdürülebilir veri merkezi bölgesi olmayı sürdürecek.
Körfez ülkeleri ise enerji yoğun yatırımlarla sıcak iklimde veri merkezlerinin mümkün olabileceğini gösteren bazı örneklerdendir.
Doğu Asya da yarı iletken üretimi, bulut teknolojileri ve yapay zekâ entegrasyonunda önemli bir diğer bölgedir.
Ancak, gene de bu bağlamda hala, Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika dışında, yeni yatırımlarda nasıl bir yoğunlaşma olacağını bekleyip görmek gerek.
Bu bağlamda, bir başka yazımda, Küresel Güney ülkelerinin, bu hususlarda neler yaptıklarını önümüzdeki günlerde kaleme almayı düşünüyorum.
Sonuç olarak, veri çağının stratejik rekabetinde iklim önemli bir avantajdır; fakat geleceği belirleyen asıl unsur vizyon ve planlamadır.
Enerji, su ve dijital altyapıyı bütüncül şekilde ele alan ülkeler, yalnızca yerli dijital ekonomilerini büyütmekle kalmayacak, aynı zamanda uluslararası yatırımcılar için de cazibe merkezi hâline gelecektir.
Dijital egemenliğini korumak isteyen ülkeler için coğrafya bir başlangıç noktasıdır; ancak başarıyı belirleyen sürdürülebilir stratejilerdir.
Türkiye açısından da bu stratejilerin uzun soluklu geliştirilebilmeleri için bir yandan Avrupa ülkeleri ile uyuma önem verilirken, diğer yandan da küresel çapta diğer ülke örneklerini de izlemek gerekir.
Kaynaklar:
Nordic Council, Green Data Centers and Digital Infrastructure, 2023.
Erişim: https://www.atnorth.com/uploads/Why-the-Nordics-2023-web.pdf
TSKB Sürdürülebilirlik Analizi, Veri Merkezlerinin Elektrik Kullanımı ve Sürdürülebilirlik, 2023.
Erişim: https://www.tskb.com.tr/blog/surdurulebilirlik/veri-merkezlerinin-elektrik-kullanimi-surdurulebilirlik-odaginda-bir-tartisma
Hokkaido University Climate Program, Data Centers in Cold Regions and Climate Change, 2025.
Erişim: https://www.global.hokudai.ac.jp/climate-change/article/1440
Harita. NORDIC BALTIC 8 https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Map_of_Nordic_and_Baltic_Countries.svg#mw-jump-to-license
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish