Bu başka bir Rusya!

Doç. Dr. İkbal Dürre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Alexei Druzhinin/AP

2010 yılında Putin, "SSCB'nin dağılmasına üzülmeyenin kalbi, yeniden oluşturulabileceğini düşünenin ise aklı yok" demişti.

Ama geçen zaman içinde köprünün altından çok sular aktı; o zamanlar SSCB'nin tekrar olabileceğini düşünenlere "deli" derlerdi.

Şimdi ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Deli diyorlar bana; desinler, değişemem" noktasına gelmiş olabilir.

Nasıl mı?

Bir fıkra vardır ya:

Adam banka soymaya teşebbüsten tutuklanır.

Hakim, "Neden böyle bir işe kalkıştınız?" diye sorar.

Adam ise, "Ama önce onlar başlattı, sayın hakim!" diye cevap verir.


Yani, etkiye tepki:

Madem siz SSCB'yi dağıtmakla yetinmediniz, Rusya'yı da dağıtma planlarını devreye soktunuz (bkz. Zbigniew Brzezinski ve yakın zamanda Letonya Devlet Başkanı Rinkeviç'in açıklamaları vb.), o zaman ben de korunma değil, "karşı saldırı hakkımı kullanıyorum."


Peki bunu yaparken stratejik bir akıl mı devredeydi, yoksa şahsi siyasi ihtiraslar mı?

Özellikle Batı'daki genel kanı ikinci şıktan yana.

Fakat bugünkü tabloya baktığımızda aksini düşünmek mümkün.

Çünkü savaşta gelinen noktada, Avrupa'nın desteğine rağmen, Ukrayna'nın cephedeki durumu kendi lehine çevirmesi mümkün değil.

Ukrayna'nın kaybettiği toprakları geri alamayacağı ve NATO'ya giremeyeceği neredeyse kesinleşti.

Kiev için en iyi senaryo, sadece Avrupa'nın değil, ABD'nin de içinde olacağı şekilde güvenlik garantileri alabilmek.

Bunun nasıl bir model olacağı ise ciddi tartışma konusu.

Hatta hiç gerçekleşmeyebilir de.

Tabii bu son seçenek, Ukrayna için en kötü senaryo.

Kaldı ki, ABD'nin bu savaşa ilişkin tutumu, Avrupa'nın Ukrayna savaşına yaklaşımında kendi içinde bir bölünme yaratıyor.

Bu da Avrupa açısından ciddi bir sorun.

Örneğin, en son Polonya, olası bir senaryoda Ukrayna'ya asker göndermek niyetleri olmadığını açıkladı.

Şimdilik; ABD "Ben yokum", Avrupa "Varız ama nasıl olacağımızı bilmiyoruz", durumun farkında olan Moskova ise, rüzgâr değişmeden "ne kapsam kâr" modunda.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bütün bunlar herkesin okuyabileceği bir tablo olabilir.

Ama çoğumuzun göz ardı ettiği bir şey var:

Ruslar, işin bu noktaya geleceğini hep söylüyorlardı.

Bu anlamda soru şu:

Bölge jeostratejisini Moskova, Brüksel ve Londra'dan daha mı iyi okuyor?

Gelişmeler bunu gösteriyor ve bu çok ilginç.

Çünkü hakim kanı, jeopolitik okumanın ve uygulamanın Anglo-Saksonların işi olduğu yönündedir.

Anlıyorum, bazılarımız "Ama Rusya'ya çok pahalıya mâl oluyor" diyecek.

Doğrudur, fakat bu Rusya'nın sorunu.

Kaldı ki herkese pahalıya mâl oluyor.

Yani şunu demek istiyorum:

"Rusya savaşı kazanıyor" tezini kabul etmeyenler olabilir, ama kimse "Ukrayna ve müttefikleri kazanıyorlar" diyemez.

Mesele bu da değil; mesele şu: AB stratejik bir akla sahip mi?

Bu akılla, ABD devre dışı kalırsa, şimdi olmasa da "bir gün" Rusya ile sınırdaş bir AB hayal ürünü mü?

Hatırlatayım, gözden kaçmış olabilir:

Bir süre önce Putin, laf arasında şöyle demişti:

Dört bölge + Kırım... ŞİMDİLİK fena değil.


İstanbul görüşmelerinde Rusya heyetinin başı olan Başkanlık Müsteşarı Medinski'nin, "1700-1721 tarihleri arasında İsveç ile 21 yıl savaştık, sonuçta istediğimizi aldık" şeklindeki söylemi tesadüf değil.
 


Ben savaşın bu yıl biteceğini düşünüyorum.

Ama Moskova'da çok az yorumcu benimle aynı görüşte.

Moskova'da, örneğin daha geçen yıl bu zamanlarda var olandan çok daha farklı bir atmosfer var; bir taraftan kitlelerde bir yorgunluk hali, diğer taraftan "havaya girmiş bir üst akıl."

Gelişmeler, bu haliyle bile eski SSCB ülkelerinin Rusya'ya bakışlarını gözden geçirmeye zorlayabilecek mahiyette.

Örneğin, geçenz günlerde Erivan'a bir ziyaret gerçekleştiren Lavrov, ikili ilişkilerde "fabrika ayarlarına dönüldüğü" sinyalini verdi.

Gürcistan, sonrasında Kırım ve nihayet Ukrayna savaşı sürecinde başka bir Rusya doğdu.

Putin liderliğinin üzerinde başka bir şeyden bahsediyorum.

Kandırılmış olma psikolojisi temelinde, 90'lı yılların ezikliği ile perçinlenmiş ama 75 yıl boyunca "dışında" olduğu, hatta "hor gördüğü" oyunun kurallarını da çözmüş yepyeni bir akıldan bahsediyorum.

Dediğim gibi, bu işi sadece Putin üzerinden okumak yanıltıcı olabilir.

Bu "yeni akıl", "kaybettiği bütün cephelere, alanlara" dönme planlarıyla hareket ediyor.

Daha da önemlisi, aceleci davranmak gibi bir niyetleri yok.

Başarırlar, başaramazlar, ne kadarını başarırlar; bilemeyiz.

Ama bu yolda ilerledikleri kesin.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU