Hindistan'da "Sahte Tarih" (WhatsApp Tarihi) tartışmaları

Dr. Duygu Çağla Bayram Independent Türkçe için yazdı

Görsel: gaonkelog.com

Hindistan'da internetin kitlesel erişilebilirliğinin en çarpıcı kültürel sonuçlarından biri "sahte tarihin" yaygınlaşmasıdır.

Şimdilerde Hindistan'da buna "WhatsApp Tarihi" deniyor.

WhatsApp'ın Hindu milliyetçiliğinin yaygın propaganda mekanizmalarına bir eklenti olarak kullanılması ülkede popüler olarak "WhatsApp Üniversitesi" diye isimlendiriliyor ve bu, toplumdaki yanlış anlamaların yayılmasına katkıda bulunarak popüler algıları şekillendiriyor.

Hindistan'da şu anda bu mecra üzerinden şekillenen toplumsal algı, Hindutva veya Hindu milliyetçiliği gibi gerici bir siyasi gündem peşinde koşanların elindeki en önemli araç.

Hint kamuoyunda yakın zamanda tartışılmaya başlanan "WhatsApp Tarihi" ve/veya "WhatsApp Üniversitesi" konseptleri, kasım ayının başlarında Hindistan merkezli İskoç tarihçi-yazar William Dalrymple'ın Hint gazeteciler ile yaptığı bir sohbette ortaya çıktı.

Hindistan'da "WhatsApp Tarihi" özellikle Hindutva olmak üzere siyasi anlatıları öne çıkarmak için sıklıkla yayılan tarih kisvesi altında sahte anlatılardır.

Dalrymple Hindistan'da gazetecilere şöyle diyordu:

Benim kişisel sıkıntım, akademide tarih çalışmalarının yaklaşık 50'li yıllardan bu yüzyılın başına kadar akademisyenlerin yalnızca kendi aralarında konuştuğu ve bunu sıklıkla Madun Çalışmaları Topluluğu ve benzerlerinin kasıtlı olarak belirsiz dilini kullanarak yapıyor olduğu uzun bir döneme girmiş olması...Sonuç olarak 'WhatsApp tarihi' ve 'WhatsApp Üniversitesi'nin büyümesine tanık oldunuz. Bu, Hint akademisyenlerin genel kitleye ulaşmadaki başarısızlığıydı.


Dalrymple'ın Hint tarihçilere yönelik eleştirisi bir tartışma yaratırken tartışmasız olan şey Hindistan'da "WhatsApp Tarihi"nin yükselişidir.

Dalrymple'a göre bu, Aryanların bu toprakların asıl sakinleri olduğu, Pushpak Viman (uçaklar), plastik cerrahi, genetik mühendisliği gibi tüm bilimsel bilgilere "Hintlerin" sahip olduğu gibi mevcut yanlış sosyal algıların kaynağıdır; bu algı aynı zamanda İslam ve Hristiyanlığın "yabancı" dinler olduğu, Müslüman kralların Hindu tapınaklarını yıktığı ve İslam'ı zorla yaymak da dahil olmak üzere Hindulara karşı büyük zulümler yaptığı yönündeki "toplumsal sağduyunun" da kaynağıdır ve listeye ek olarak Mahatma Gandhi Hindu karşıtıydı; Hindistan, Gandhi ve benzeri liderliğindeki Ulusal Hareket nedeni ile özgürlüğe kavuşamadı.

Ki şu anda bu yanılgılar Hint toplumundaki insanların çoğunluğunun zihnini yönetiyor.

Bunların çoğu Hindutva'nın yükselişi için çok önemliydi.

Dalrymple, bu sahte tarihin gerçekten de birçok kişiyi plastik cerrahinin antik Hindistan'da var olduğuna, Mahabharata'nın atom bombalarına ve Ramayana'nın helikopter gibi gökyüzü araçlarına atıflar içerdiğine inanmaya yönelttiğini belirtiyor.

Ancak politik açıdan çok daha önemlisi, Orta Çağ Hindistanı'ndaki Müslüman kral ve imparatorların, küçük bir azınlık olmalarına karşın ülkenin büyük Hindu çoğunluğu ile sürekli dini savaş halinde olan tiranlar olarak tasvir edilmesidir.

Hindistan'da bu anlatı şu anda WhatsApp aracılığı ile vurgulanıyor olabilir, ancak bu anlatı başlangıçta esas olarak Rashtriya Swayamsevak Sangh veya RSS tarafından temsil edilen ve daha sonra onun kuşakları tarafından desteklenen bir politik eğilimin, yani Hindu komünalizmin kökeninde zaten vardı.

Belki de WhatsApp tarihinin bu kadar başarılı olmasının bir nedeni de iyi araştırılmış akademik tarihin yaygınlaşamamış, her zaman küçük bir tarihçi çevresi ile sınırlı olması ve dolayısıyla sıradan okuyucuların buna erişmesinin zor, hatta imkânsız olmasıydı.

Ancak "WhatsApp Tarihi"nin yükselişine güçlü politik, sosyal ve teknolojik güçler tarafından yönlendirilen kitlesel bir olgu olarak bakmak daha adil olur.

Örneğin, böyle bir durumun Nehru döneminde gerçekleşmediğini görürüz, çünkü dönemin siyaseti bu tür sahte tarihi desteklemiyor ve aksine araştırma destekli akademik anlatıları tercih ediyordu.

Hindistan'ın Hindutva hareketi kendi çarpık anlatılarını öne sürmek için çok zaman, çaba ve para harcadı.

Özgürlük hareketi sırasında hâkim anlatı, kapsayıcı olan Ulusal Hareket tarafından dile getirildi.

Hindistan'ın "oluşmakta olan bir ulus" olduğu anlaşıldı.

Bu, Hinduların çok eski zamanlardan beri bir ulus olduğunu savunan Hindu milliyetçilerinin marjinal eğiliminin anlatımı ile çelişiyordu.

Müslüman milliyetçiler, Müslüman Ulusu'nun Sekizinci Yüzyılda Muhammed bin Kasım'ın Sindh'i yönetmesi ile başladığını savundu.

Hindistan'da toplumsal tarih yazımının kökleri, Hindistan tarihini Hindu Dönemi, Müslüman Dönemi ve Britanya Dönemi olarak ayıran James Mill'in "History of India" (Hindistan Tarihi) kitapları gibi İngilizlerin popüler kitaplarına dayanıyordu.

Benzer şekilde, Elliot ve Dawson'ın "History of India as Told by Her Historians" (Tarihçilerinin Anlattığı Hindistan Tarihi) isimli çok ciltli kitabı da vardı.

Ve her ikisi de kralların kendi dinlerinin temsilcisi olduğu fikrine dayanıyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hindu toplumsal tarih yazımı, başlangıçta RSS shakha baudhik'leri (kadroları için düzenlenen sabah tatbikatının düşünce liderleri) aracılığı ile gelişmeye başladı ve daha sonra Saraswati Shishu Mandirler, Ekal Vidyalayalar ve onların resmi olmayan sözcü veya yayınları, Organiser, Panchjanya vb. gibi çeşitli kanallar aracılığı ile ilerleyişini sürdürdü.

Deneyimli Bharatiya Janata Partisi (BJP) lideri Lal Krishna Advani 1970'lerin sonlarında Janata Partisi hükümetinde Birlik Bilgi ve Yayıncılık Bakanı olduktan sonra bu anlatı hükümet mekanizmaları kullanılarak nüfuz etmeye başladı.

İşte, RSS gönüllülerinin eğitim sistemini ve tarih, sosyal bilim ve diğer kitapların içeriğini değiştirmekte oluşuna dair bir örnek:

BJP hükümeti Hindistan'da 2014'te iktidara gelmeden önce dahi BJP'nin ana kuruluşu RSS, okul eğitimi yolu ile inanç temelli bilgiyi teşvik etmek için birçok kuruluş kurdu ve bunlardan biri olan Shiksha Bachao Abhiyan Samiti'nin (Eğitimi Kurtarma Komitesi) Kurucu Başkanı Dinanath Batra tarafından yazılan dokuz kitaptan oluşan setin Gujaratçaya çevrilmiş versiyonu 2014'te Gujarat'taki 42 bin okula ücretsiz olarak dağıtılarak eğitim-öğretim yılı programına dahil edildi.

Ayrıca, onlarca yıldır dünyanın en büyük yayıncısı olan Penguin'e Amerikalı yazar Wendy Doniger'ın "The Hindus: An Alternative History" (Hindular: Alternatif Bir Tarih) isimli akademik kitabını yayından kaldırtmayı dahi başaran isim ki kitabın odaklandığı tarihin RSS birliğinin hiyerarşik mantalitesine aykırı olduğu söyleniyordu.

Açıkçası dünya çapında siyasi rejimlerde büyük bir ideolojik değişim olduğunda okul düzeyindeki tarih ders kitaplarının ilk değiştirilenler arasında olduğu sıklıkla gözlemlenmiştir.

Örneğin, 1933'te Almanya'da iktidara geldikten sonra Hitler'in Nazi partisi okul müfredatından eski ders kitaplarını kaldırdı ve Hitler'e saygı duyan, devlet otoritesine sorgusuz sualsiz itaati savunan ve antisemitizmi, militarizmi ve ırkçılığı destekleyen yeni kitaplar getirdi.

Benzer şekilde, 20'nci yüzyılın başlarından ortalarına kadar Hindistan alt kıtasının tarihi, Hindistan ve Pakistan ders kitaplarında oldukça farklı şekilde tasvir edilecekti.

Bugün Hindistan'da medyanın çoğunlukla BJP yanlısı şirketler (Adaniler, Ambaniler) tarafından yönlendiriliyor oluşu ile de medyanın çoğu dönüştürüldü ve BJP'nin bilgi teknolojileri veya sosyal medya hücresini güçlendirmesi ile WhatsApp bu anlatının ana mekanizması haline geldi.

Bunun iyi bir analizi Hint gazeteci Swati Chaturvedi'nin 2016 yılında yayımlanan "I am a Troll: Inside the Secret World of the BJP's Digital Army" (Ben bir Trolüm: BJP'nin Dijital Ordusunun Gizli Dünyasında) kitabında görülebilir.

Hindistan'da 1980'lerde NCERT (Ulusal Eğitim Araştırma ve Eğitim Konseyi) müfredatında akademik tarihçilerin kitaplarına yer verilirken BJP hükümetinin 1998'de iktidara gelmesi ile eğitimin "safranlaştırılması" söz konusu olmaya başladı ki bu, 2014'te BJP hükümetinin tam çoğunluk ile iktidarı devralmasının ardından çok daha güçlü hale geldi.

Şimdilerde Hindistan'da tarihin çarpıtılmış bir versiyonunu sunan yeniden tarih yazımında bu sahte tarih ve mitolojinin tam teşekküllü bir şekilde yer alacağından söz ediliyor.

Ve burada bir anlamda WhatsApp da Hindu milliyetçiliğinin yaygın propaganda mekanizmalarına bir eklenti olarak devreye giriyor.

Hindistan'ın "WhatsApp Tarihi", İslam öncesi istilaların istilalar olmadığı çünkü hepsinin iyi Hindular olarak yerleşmiş oldukları anlayışını yayar.

Ve bu "anlayış üretme" projesi, "Aryan Göç Teorisi"ni çürütmek ile de meşgul.

Aksi takdirde, Hindu felsefesinin ve değerlerinin özünün Vedik "Aryanlar" tarafından Hindistan'a ithal edildiğini kabul etmek zorunda kalacaklardı.

Burada göz ardı edilen şey, Hindistan'da istilalar tarihin tekrar eden bir özelliğidir ve Hindistan'ın nüfusu, diğerlerinden daha az Hint olmayan eski işgalci güçlerin ve toplulukların torunları ile örüntülüdür.

Ve İslami istilacıların yol açtığı yıkım kınanırken diğer gerçeklerden söz edilmez.

Babürler ile savaşan Ahomlar başlangıçta kendileri istilacıydı.

Örneğin, Ahom Krallığı'nın Kurucusu Sukaphaa 1228'de Assam vadileri üzerinden Hindistan'ı fethettiğinde neredeyse 1500'lere kadar o zamanki Ahom Kralı Suhungmung'un Hinduizm'e yönelmesi başlayana kadar 300 yıl boyunca Hinduizm'i küçümseyerek kendi "yabancı" dinlerini uyguladılar.

Örneğin, ilk Maratha İmparatoru Shivaji son büyük Hindu savaşçısı olarak yüceltilirken silahlı kuvvetlerinin en az 13 büyük Müslüman komutanı olduğu ve bunun iddia edildiği gibi bir Hindu-Müslüman ikiliği olmadığı göz ardı edilir.

Ki daha sonraki Maratha güçlerinin doğu ve güneydeki diğer Hintlere yönelik keyfi yıkımları ve toplu tecavüzlerinden hiç söz edilmez.

Benzer şekilde, Hindistan Bağımsızlık Hareketi liderlerinden Subhas Chandra Bose ya da yaygın anıldığı şekli ile Netaji'nin (yani Önder) Nazi Almanyası ve İmparatorluk Japonyası ile yakınlığı ve kişisel siyasi "Büyük Lider" eğilimleri pek tartışma konusu edilmez.

Ya da Hindistan'da tapınaklarda tapınılan sayısız Shiva ve Vishnu imgesinin aslında Budist ve Jain tanrılarının ve tirthankarların (Jainizm'in kurucularının) ikonları olduğunu biliyor muydunuz?

Bir dönem Hindistan'da Budizm'in çöküşü noktasında öyle derin bir sessizlik hüküm sürmüştü ki çokça övünülen Maurya İmparatorluğu'nun hükümdarı, Budizm'in hamisi, Chakravarti Samrat (imparatorların imparatoru) Büyük Ashoka dahi neredeyse Hintlerin hafızalarından silinmişti ve bu çok önce gerçekleşen bir durumdu.

Yani Hindistan'da Müslüman yöneticilerin Hindu tapınaklarını yıktığı aslında öğretilegelmiş bir durumken Hindu tapınakların başkaları tarafından yıkılmasına geniş pencereden neredeyse hiç bakılmamıştır.

Bir örnek daha, Hindu Shungaların çağdaşı Patanjali, Mahabhashya eserinde Brahminler ile Shramanaları (Budistler) ebedi düşman ilan eder.

Hindistan'da popüler tarihçi Dalrymple'ın "WhatsApp Tarihi" hakkındaki açıklamaları ve akademik tarihçilerin kamuoyuna hitap etme konusundaki algılanan yetersizliği nedeni ile tarih disiplini Hindistan'da yeniden sıcak bir tartışma konusu haline gelirken akademik ve popüler tarihçileri iki kamp olarak karşı karşıya getirmiş gibi görünüyor.

Ancak burada insan merak ediyor, akademik tarih nerede biter ve popüler tarih nerede başlar?..

Günümüzde WhatsApp tarihinin yayılması belki de doğası gereği tarih dışı olan en yaygın tüketilen tarih biçimi aslında.

Ve WhatsApp tarihi ne yazık ki çoğunlukla kurgusal, kuşkulu ve bazen de anlaşılmaz geçmişlerin üretilmesi ile karakterize edilen, kendi başına bir düşünce okulu haline geldi adeta.

Doğrulanmamış anlatıları ve tarihsel titizlikte eğitim almamış kişilerin seslerini içerir ve halkı, tarihçilerin çoğunun tarihleri gizlediğine ve yalanlar söylediğine ikna etmeye çalışır.

Hindistan'da popüler söylemin, kayıp tarihlerin geri kazanılmasına vurgu yapan Sağ eğilime kayması, geçmişe her zamankinden daha fazla ilgi ve tartışma yaratır durumda.

Ve bu durum günümüz dijital çağında aslında salt Hindistan'a özgü bir durum da değildir.
 


Öte yandan WhatsApp tarihi yalnızca bu yüzyıla ait bir olgu da değil, eski bir alışkanlığın Hindistan'da gündeme gelmiş yeni bir ismi yalnızca.

Tarih boyunca geçmişler uydurulmuş, mitolojiler inşa edilmiş ve anlatıcının anlatılarına en uygun tarih versiyonları dahil edilmiş ve çıkarılmış ancak burada fark, bağlamdadır.

Bu metinler kendilerini sınırlı bir dolaşım dünyasında bulurken bizler şimdi -yanlış- bilginin orman yangını gibi yayıldığı dijital bir çağda yaşıyoruz.

Ve burada belki de yazının en başında söylemem gereken şeyi biraz geciktirdiğimi fark ediyorum: Hindistan'da "WhatsApp Tarihi" olarak söylenen ifadede "WhatsApp" teriminin kullanılması aslında içinde bulduğumuz dijital ekosistemin tamamını ifade eder.

Yani her platformda tarihler vardır: YouTube, Spotify, Instagram, X, Tiktok...

Belki de Hindistan'da WhatsApp olarak bunun lanse edilmesinin nedeni, diğerlerinden daha etkileyici olması ki istenmeyen bir ileti birdenbire ortaya çıkabilir ama diğer platformlarda dikkatlice düzenlenen akışları etkileyen algoritmalar veya tercihler yoktur.

Yani sahte haber filtreleme hizmetleri gündeme geliyor olsa da Hindistan'da sahte haberler kamuya açık sosyal medya sayfaları yerine özel WhatsApp ağları aracılığı ile yayılma eğilimindedir ve bu da onların izlenmesini zorlaştırır ve WhatsApp'ın en büyük pazarı Hindistan, ülkenin üçte biri WhatsApp kullanıcısı, yani 500 milyondan çok çok fazla ve Hint toplumu arasında "WhatsApp grupları" ile etkileşim, bilgi/haber alışverişi çok yaygın ve etkin.

Geçmişin çarpıtılmasının, WhatsApp Üniversitesi'nin yükselişinin ve WhatsApp Tarihi üretiminin arkasında birçok neden görülebilir: Bu, bilgi, mal, ürün veya herhangi bir şey olabilir; bir şeyin alıcısı ve satıcısı eş zamanlı olur ve özünde alıcı satıcıya yön verir, yani bir şeyin alıcısı yoksa satıcısı da yok demektir, bir anlamda arz-talep durumu gibi.

Yani ne demek istedim: Bence öncelikli nedenlerden biri, azalan (ya da hiç edinilememiş) kitap okuma (ayrıca araştırma ve sorgulama) alışkanlıkları (yüksek öğrenimde dahi) ve daha kısa dikkat süreleri ile hızlı, genellikle kanıtlanmamış bilgilere olan tercih gibi faktörler, tüm sözde bilgi üreticileri için verimli bir zemin yarattı.

Belki de dijital çağın bir gerçekliği, dijital insanlık genellikle "hap bilgi" diye tabir ettiğimiz lokma büyüklüğünde kapsüllerde anında bilgi ister; mantıklı argümanları okumak veya dinlemek için sabrı yoktur ve sorgulamak da bazen işlerine gelmez, bazen aklı çalıştırmak gerektiğinden yorucu gelir, bazen analitik düşünme gerektirdiğinden yetenek gerektirir, bazense korkutucu gelir.

Dahası, mevcut önyargılarını besleyecek bir bilgi ister ve üstelik, araştırmaya dayalı karşı argümanlar ile karşılaştığında da öfkelenir ve suçlayıcı pozisyon alır.

Ayrıca kapsamlı bir şekilde araştırılmış, birincil kaynaklara dayalı bilgilere sınırlı erişimin de önemli payı var, açık erişimli yayın formatlarının kıt olması örneğin.

Araştırmanın, okumanın, gerçek-doğru bilgiyi aramanın, bulmanın, öğrenmenin, öğretmenin, sorgulamanın, "nezih tartış(abilmenin)manın" bir de para, zaman, zihin boşluğu/huzuru, elverişli atmosfer gibi birçok kritik faktörü de var ayrıca...

Yani -çok düz bir tabirle ifade etmem gerekirse- geçim derdiniz var ise ve uygun bir ortama sahip değilseniz okuma, sorgulama ve nezih tartışma "meziyetlerinden" yoksun kalırsınız, böyle "lüksleriniz" pek âlâ ol(a)maz.

Ve bir de sanırım "at gözlüğünü" çıkarmak ve "cahillik" ile "bağnazlığın" ayırt edilebilme idrakında olmak da gerekir...

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU