Trump’ın ilk 100 günü kutlamalarına katıldım ama MAGA kalabalıkları yoktu

Başkan, görevdeki ilk 100 gününü sözümona başarılarını kutlamak için bir zafer turu yaparak geçirdi. Ancak halk arasındaki desteği azalırken ve politikalarının etkisi hissedilmeye başlarken, alışıldık kalabalık MAGA taraftarları evde kaldı

(Reuters)

100 gün mü? Daha çok 100 yıllık bir savaş gibi geliyor; birden fazla cephede, 7 gün 24 saat, inanılmaz gürültülü bir mücadele. Yurtiçinde ya da yurtdışında, gezegende Trump’ın başkanlığından etkilenmeyen biri kaldı mı?

Başkan ilk 100 gününü kutlamak üzere Detroit'in hemen kuzeyindeki Macomb Community College'da zafer turu attı. Michigan, Trump'ın kasımda kazandığı kilit eyaletlerden biriydi ve eğitim kurumunun bulunduğu Macomb County, Cumhuriyetçi folklorda efsanevi bir yere sahip. 1980'lerde orada yaşayanlar, Reagan Demokratları diye biliniyordu. Cumhuriyetçi Parti, ilk kez mavi yakalı beyaz otomotiv işçilerinin Demokratlar’dan vazgeçip Ronald Reagan'ı desteklediğini görmüştü.

Trump tüm bu süreci hızlandırdı ve işçi sınıfından milyonlarca Amerikalıyı, Demokratlardan uzaklaştırdı. Dolayısıyla Trump'ın başarılarını övmesi için uygun bir yerdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ama. Ama. Ama. Trump'ın gümrük vergileri otomobil endüstrisi için büyük bir belirsizliğe neden oldu ve Detroit hâlâ “Motown”, yani motor şehri. Eğitim kurumuna doğru ilerlerken yüzlerce, belki de binlerce protestocunun kampüs dışındaki otoyol boyunca sıralanmasına, arabaların da destek için korna çalmasına şaşırdım. 

Geniş otoparkta yürürken, Trump severlerin halihazırda nemli sıcak havada en iyi yeri kapmak için uzun kuyruklar oluşturduğunu görmeyi bekliyordum. Yıllar boyunca Trump'ın 20 bin kişilik salonlarda konuşma yaptığını gördüm ve oralar tıklım tıklım doluydu. Ancak o gün (29 Nisan) hiç sıra yoktu.

Trump ürünleri satan tüccarlar normalde çok iyi iş yapar. Ancak kırmızı MAGA şapkaları ve “Trump 2028” tişörtleri satan işportacılar sinek avlıyordu. Etrafta kimse yoktu. Salonun içinde mekanın sadece üçte birine sandalye yerleştirilmişti, tahminen 1500 kişiye yetecek oturma yeri vardı. Trump'ın konuşma yaptığını gördüğüm en küçük salondu ve tamamen dolmamıştı bile. 

Bundan pek hoşlanmamıştır. Ve benim gibilerin buna dikkat çekmesinden daha da az hoşlanacaktır. Tüm bunlar, Trump'ın son anket sonuçlarının göreve başladığı döneme kıyasla büyük bir düşüş gösterdiği; pandeminin zirvesinden bu yana en düşük seviyeye gerileyen tüketici güveninde de ayrı bir düşüşün yaşandığı bir döneme denk geldi.

Ancak bu durum, Başkan’ın başarılarını övmesine, kendisini eleştirenleri azarlamasına ve zaferleriyle alt ettiği düşmanları hakkında böbürlenmesine mani olmadı. Oradaki küçük kalabalık da anlatılanları coşkuyla dinledi. 

Bu, Başkan'ın uzun süredir sahip olduğu sağlam destek duvarının artık yıkılmaya başladığı anlamına gelmiyor ancak duvarda küçük çatlaklar ve yarıklar oluşmaya başladı.

Sanırım ilk 100 gün hakkında söylenmesi gereken ilk şey, bunun epey anlamsız bir mefhum olduğudur. Elbette 100 gün içinde ne yaptığınızın zerre kadar önemi yok; önemli olan Amerika'nın 4 yıl sonra nasıl göründüğüdür. Ayrıca Donald Trump'ı seçim kampanyasında vaat ettiklerini yerine getiremediği için eleştiremezsiniz. Bir ticaret savaşı sözü verdi ve başlattı. Yasadışı göçmen akışını durduracağını söyledi ve bunu büyük ölçüde başardı.

Ancak gümrük vergileri tam bir karmaşa yarattı ve hem müttefiklerin hem de düşmanların sabrını fena halde sınadı. Ve ABD'de Trump’ın politikalarının ülkeyi resesyona doğru sürüklediğine dair derin endişeler var. Bir savaş planı olmadan savaş başlattığı ve doğaçlama hareket ettiği yönünde belirgin bir izlenim var. 

Son baktığımda Trump, Rusya’yla Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmemişti. Ancak (hadi ama) savaşı ilk gün bitireceğini ilan ettiğinde hepimiz bunun seçim kampanyasının hararetiyle söylendiğini biliyorduk. Gazze'de bir ateşkes vardı ama o da bozuldu.

Kanada'nın 51. eyalet olmasını istediğini duyurmasına gelince, tek yaptığı oradaki genel seçimlerde Liberallerin zafer kazanmasını sağlamak ve akçaağaç şurubundan yapılma MAGA kopyası Muhafazakar lider Pierre Poilievre'nin kariyerinin sonunu getirmek oldu. Trump'ın ticaret savaşı nedeniyle bu hafta sonu Avustralya'da düzenlenecek genel seçimlerde de benzer bir durum yaşanabilir.

Ancak 100 günün belki de en önemli yönü, Trump’ın ABD Anayasası’nı ortadan kaldırmanın eşiğine getirecek kadar zorlaması ve kendini neredeyse mutlak bir hükümdar haline, bir nevi XIV. Louis’ye dönüştürmeye çalışmasıdır. Ama güneş kralından çok solaryum kralı. 

Trump'a muhalif müvekkilleri temsil eden hukuk firmaları, Başkan’ın onayladığı meseleler için yüzmilyonlarca dolar değerinde gönüllü iş yapma taahhüdü vermeye zorlandı. Üniversiteler, Trump'ın onayladığı dışarıdan bir kurumun atamaları denetlemesine ve öğretim yöntemlerini belirlemesine izin vermediği sürece fonlardan mahrum bırakılıyor.
 


Trump, ABD Anayasası’nın Birinci Değişikliği’yle güvence altına alınan özgürlükleri tehdit ettiği için medya şirketleri neredeyse “savaş ya da kaç” aşamasına geldi. Kurumsal Amerika, bir zamanlar gururla bağlılığını ilan ettiği DEI (diversity, equity, inclusion; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) politikalarından uzaklaşmak için yarışıyor. 2016'da saygılarını göstermek için eğiliyorlardı; 2024'teyse diz çöktüler.  

Donald Trump'ı sinirlendirecek herhangi bir şey yapmaktan açıkça korkan Kongre tamamen işlevsiz hale geldi. Ve seçimde neden bu şekilde hezimete uğradıklarına dair fikir birliğine varamayan, Amerikan halkını geri kazanacak bir mesaj etrafında birleşemeyen Demokratlar kaybolmuş hissediyor. 

Mahkemeler bir koruma duvarı olduklarını kanıtladı. Başkan'ın son derece partizan kararnamelerinin birçoğuna yasal itirazlar geldi. Peki ya mahkemeler Trump aleyhine karar verirse? Yasaları yargıçlar değil Adalet Bakanlığı uyguluyor. Ve Adalet Bakanlığı, Donald Trump'ın emirlerini yerine getiriyor.

Ancak bu baş döndürücü 100 gün boyunca zorbalığa boyun eğmeyen tek bir yapı vardı, o da piyasalar. Trump, piyasaları misillemeyle tehdit edemez. Dow Jones'a yükselmesini söyleyemez. Tahvil piyasalarına uslu davranmalarını emredemez. Devlet tahvillerinin getirilerini belirleyemez. 

Bu büyük ekonomik meselelerle ilgili (halihazırda yaptığı gibi) hatalı davranmayı sürdürürse Amerikan halkı da piyasaları takip ederek Donald Trump'ın hoşuna gitmeyecek bir karar verebilir.


independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Yasin Sofuoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU