Birleşik Krallık (BK) Dışişleri Bakanı David Lammy'nin Pekin ve Şanghay'a yapacağı ziyaret öncesinde, yeni İşçi Partisi hükümetinin Çin'le ticaret ve yatırımı artırma niyetinde olduğu açık.
Bu ayrıca Uygur halkına verdiği taahhütleri yerine getirmek yerine dünyanın en büyük ikinci ekonomisine kur yapacağına dair endişe verici bir işaret.
Herhangi bir hükümetin ilk birkaç ayındaki eylemleri, izleyeceği yörüngenin güçlü bir göstergesidir. Şu ana kadar İşçi Partisi'nin muhalefetteyken sarf ettiği sözlere ve verdiği vaatlere rağmen Uygur toplumunu desteklemek için harekete geçmemesi beni hayal kırıklığına uğrattı.
İşçi Partisi politikası bir zamanlar Çin hükümetinin Uygur halkına karşı soykırım uyguladığını ifade etmişti. Mart 2023'te partinin pozisyonu sorulduğunda Lammy, İşçi Partisi'nin bir sonraki hükümeti kurması halinde, Çin'in eylemlerinin uluslararası mahkemeler aracılığıyla soykırım olarak tanınması için "ortaklarıyla çok taraflı hareket edeceğini" belirtmişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
2021'de Avam Kamarası, Çin'in Uygur halkına ve diğer etnik gruplara karşı "insanlığa karşı suç işlediğine ve soykırım yaptığına" oybirliğiyle karar vermişti. O dönemde İşçi Partili olan ve birçoğu mevcut kabinede yer alan siyasetçi bu önergeye oy vererek Muhafazakar hükümetin destek vermemesine rağmen önergenin geçmesini sağlamıştı.
Yine de Lammy'nin devlet ziyareti Çin'le "bağları yeniden kurmak" için bir fırsat olarak lanse edildi. Kuşkusuz bu ziyaret, yeni hükümetin BK-Çin ilişkilerini "denetlediği" bir döneme denk geliyor. Bazıları bunun aynı zamanda Dışişleri Bakanı'na Uygur soykırımını dile getirme, ev sahibi ülkeden modern köleliğe son vermesini talep etme ve Hikvision ve BGI Group gibi kötü niyetli teknoloji şirketleriyle mücadele etme fırsatı vereceğini savunuyor.
Bunun böyle olacağına dair pek umudum yok. Lammy'nin dış politika mantrası ("işbirliği yapmak, rekabet etmek ve meydan okumak") sadece belirsiz değil, aynı zamanda muhalefetten gelen dilinin yumuşamasını da temsil ediyor.
Çin hükümetinin Uygurlara yönelik süregelen insan hakları ihlallerini tanımak, BK'yi, Çin'in eylemlerini sırasıyla soykırım ve insanlığa karşı olası suç olarak damgalayan Birleşik Devletler ve Birleşmiş Milletler'le aynı çizgiye getirecektir.
Kanıtlar açık: Çin Komünist Partisi (ÇKP) Uygurlara ve diğer etnik gruplara karşı kitlesel hapsetme, Uygur çocuklarını ailelerinden ayırma, yaygın zorla çalıştırma, kültürel ve dini uygulamaların bastırılması ve zorla kısırlaştırma, doğum kontrolü ve kürtaj yoluyla vahşet uyguluyor.
Bu beyan, Kraliyet Hukuk Danışmanı Yargıç Geoffrey Nice başkanlığındaki bağımsız Uygur mahkemesi tarafından da kanıtlanmıştır.
Küresel söylemleri şekillendirmek için dezenformasyon stratejisi başlatan ve Springer Nature gibi akademik yayıncılara Uygur soykırımı, Tibet hakları ve Tayvan gibi konuları kapsayan makaleleri engellemeleri için baskı yapan Pekin'de bu konu kesinlikle Lammy'nin gündeminde olmayacaktır.
Öyleyse Dışişleri Bakanı neden tereddüte düştüğünün işaretlerini veriyor?
Lammy geçen yıl muhalefetteyken İşçi Partisi hükümetinin ticaret politikasını insan haklarını desteklemek ve modern kölelikle mücadele etmek için kullanacağını söylemişti. Bu taahhüt, görevdeki selefi Lisa Nandy'nin, Muhafazakar hükümetin modern kölelikle bağlantıları sona erdirmek için attığı adımların yetersiz kaldığını söylemesinin ardından gelmişti.
İşçi Partisi'nin Çin'e boyun eğmedeki istekliliği iktidardaki ilk 100 gününde kendini gösterdi. Başlıca geliştiricisinin Uygurların zorla çalıştırmasıyla açıkça ortaya konmuş bağlantılara sahip olduğu Mallard Pass tesisi de dahil üç büyük güneş enerjisi çiftliğini onayladı bile. Maliye Bakanı Rachel Reeves, Çin'le ticareti destekliyor ve Çin Başbakan Yardımcısı'yla yaptığı görüşmeden çıkan sonuç, yeni hükümetin yeşil teknoloji gibi alanlarda Çin yatırımlarını çekme niyetinin sinyallerini verdi.
Gelecek hafta Lammy'nin gündeminde muhtemelen yatırım olacak. Ancak İşçi Partisi'nin yeşil dönüşüme olan bağlılığı, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, modern kölelikle lekelenmiş tedarik zincirlerine maruz kalmaya devam etme pahasına olmamalı.
Uygur soykırımı ilk yüksek teknolojili soykırımdır. Çin Komünist Partisi bunu gerçekleştirmek için fiziksel, dijital ve genomik gözetim kullanıyor. Çin'e ait gözetim şirketleri Hikvision ve Dahua etnik grupları izler, takip eder ve hedef alırken, genom şirketi BGI Group'un yan kuruluşları Çin devletinin sistematik DNA toplamasındaki rolleri nedeniyle ABD tarafından kara listeye alınmış durumda. BGI daha önce Uygur bölgesinde bir gen bankası ve "adli işbirliği" merkezi kurarak insan hakları ihlallerini ve her şeyi kapsayan bir gözetim sistemini kolaylaştıracağını açıklamıştı.
Muhalefetteyken, İşçi Partili gölge bakanlar, ulusal güvenlik danışmanlarının küçümsemesine rağmen, güvenlik kamerası sistemlerinin Whitehall'daki (BK hükümetinin merkezi) çeşitli departmanlara kurulduğu tespit edilen Hikvision'a karşı seslerini yükseltmişti. Ayrıca BGI'ya milyonlarca sterlinlik Kovid sözleşmesi verilmesiyle ilgili soruları yanıtlamayı reddettikleri için Muhafazakarları da eleştirmişlerdi.
Lammy mevkidaşına, Britanya'nın ne kamu ne de özel sektörlerinin kötü niyetli teknoloji şirketlerine maruz kalmasına müsamaha göstermeyeceğinin sinyalini vermeli. Genomik gibi geleceğin endüstrilerini korumaya yönelik adımların Britanya'nın (ve dünyanın) ekonomik büyümesini desteklemek için hayati önem taşıdığını ifade etmeli.
Eski Muhafazakar Dışişleri Bakanı geçen yıl Çin'i ziyaret ettiğinde, Britanya'nın bu ihlalleri görmezden gelmekten daha fazlasını yaptığını savunmuştum. İnsan hakları merkezli bir dış politika geleneğine sahip olan yeni İşçi Partisi hükümeti, Uygur toplumuna nasıl farklı olacağını ve muhalefetteyken verdiği sözleri nasıl yerine getireceğini göstermeli.
Şimdi Lammy ve son Muhafazakar hükümeti eleştiren diğer İşçi Partili bakanların doğru olanı yapması ve umudumuzu tamamen yitirmeden önce biz Uygurlar için konuşması gerek.
Rahima Mahmut önde gelen bir Uygur aktivist ve Dünya Uygur Kongresi'nin BK direktörüdür
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent