Gazze savaşının 202. gününde Rus basını gelişmeleri nasıl görüyor?
Independent Türkçe için 24 Nisan Çarşamba günü Rus basınında yer alan haber ve analizleri derledik:
Kommersant:
Sergey Strokan'ın haberi özetle şu şekilde:
Gazze ve gaz
İran ve Pakistan Çin'in desteğiyle yeni bir ikili oluşturuyor
Şubat ayında yapılan genel seçimlerden sonra ilk yabancı lider olarak İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Pakistan'ı ziyaret ediyor.
Cumhurbaşkanı Reisi'nin ziyareti kısa süre önce birbirine füze yağdırmış iki ülke arasındaki ilişkilerin keskin biçimde soğumasıyla oluşmuş aşamanın üzerini çizecek.
Şii İran ile Sünni Pakistan arasındaki yeni yakınlaşmaya onların Gazze'deki ortak pozisyonu ve ABD'nin, Tahran'a uyguladığı yaptırımlarla durdurulmuş İran-Pakistan "barış" doğalgaz hattının inşasının yeniden başlaması için yapılan anlaşma oldu.
Bu projeden faydalanacak üçüncü ülke bölgede Bir Yol, Bir Kuşak mega entegrasyon projesini uygulayan Çin olacak.
İran ile Pakistan'ı yakınlaşmaya onların Gazze sorununda tuttukları ortak pozisyon sevk ediyor.
Cumhurbaşkanı Reisi'nin İslamabad'da yaptığı ve Pakistan'ın önemli televizyon kanallarının canlı yayınladığı konuşma İran liderine göre Gazze'de sivil ahalinin ölümünün sorumluluğunu taşıyan ABD'nin ve müttefiklerinin unvanına yönelmiş öfkeli itham edici bir nutuktu.
BM de dahil olmak üzere İbrahim Reisi uluslararası örgütleri de sert biçimde eleştirdi.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, "Onların tamamı insan haklarına bağlılık ifade etmelerine rağmen fiiliyatta hepsi etkisiz kaldıklarını gözler önüne sermişler" ifadeleriyle ağır eleştiri yöneltti.
Pakistan Başbakanı da konuya ilişkin "İslam ülkeleri Gazze Şeridi'ndeki insan durumla ilgili olarak sert pozisyon takınmalı ve çatışmanın sona ermesi için ortak ses yükseltmeliler" diye görüş belirtti.
Elnar Baynazarov'un haberi özetle şu şekilde:
Sarmaşık Ligi, Filistin meselesi konusunda bölünmüş durumda
ABD'nin en prestijli üniversiteleri gösterilerde yer alıyor
Elit "Sarmaşık Ligi"ne dahil olan Amerikan üniversiteleri kampüslerdeki Filistin yanlısı gösterilerin bastırılmasından dolayı skandalın merkezinde yer aldı.
Kısa süre önce Columbia Üniversitesi rektörü Nemat Minouche Shafik, Filistin yanlılarının çadır kampının kaldırılmasının yanı sıra, protesto eylemine katılanların geçici olarak derslere alınmamasına ilişkin karar almıştı. Ancak bu tür adımla öğrencileri sadece öfkelendirirken gösteriler yeni güç gösterilerine dönüştü.
18 Nisan'da Columbia Üniversitesi avlusunda çadır kuran birkaç yüz öğrenci yönetimden İsrail şirketleriyle iş yapmaktan vazgeçmesini İsrail'den, Gazze'de ateşkes sağlama talebinde bulunmasını istedi.
Ancak gösterinin barış nitelikli olmasına ilişkin haberler üniversite yönetimini tatmin etmedi. Rektör Shafik göstericileri dağıtması için kampa polis çağırdı.
Protestolara katılan Sarmaşık Ligi'nin birkaç profesörü özgür gösteri hakkını savundular ve "Barış gösterisini kaba güç kullanarak dağıtan" rektör Shafik'in hareketini kınadılar.
Columbia Üniversitesi'nde yaşananlar akademik çevreler de dahil olmak üzere ABD'deki antisemitizm tartışmalarıyla ilgili tetikleyici rolünü oynadı.
Birkaç gün önce Temsilciler Meclisinde New York Eyaleti'ni temsil eden 10 temsilcinin tamamı Shafik'i istifaya davet eden mektup imzaladı.
"Bayan rektörü Demokratlar da eleştirdi. Gerçi tamamen farklı bir nedenden. Demokrat Parti üyeleri rektörün davranışlarının farklı düşünceye ve gösteri hakkına baskı olduğunu savundular.
Детали (Detaylar):
Hamas sözcüsü: Talebi asker başına 50 tutukluya düşürdük
Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki lideri Yahya Sinvar'ın yardımcısı Halil al-Haya, 24 Nisan'da Şark'ul Avsat gazetesine verdiği demeçte Gazze Şeridi'ndeki ateşkes ve kaçırılanların iadesine ilişkin görüşmeler hakkında yorumlarda bulundu.
Haya, "Bize esirlerin takası konusunda tavizler vermemiz durumunda İsrail'in de esneklik sergileyeceği söylendi. Biz Filistinli tutuklu asker sayısını 1 İsrailli rehineye karşı 500 Filistinli tutukludan 50'ye kadar indirdik" dedi.
Hamas yetkilisi, sözlerine şunu da ekledi:
"Ateşkes sağlanmasının altını çizmemize rağmen hâlihazırdaki planda bu yer almıyor."
Al-Haya, Örgüt'ün Katar'ı terk etmesinin istendiğine ilişkin haberi de yalanladı:
"Herkes Hamas'ın kendi yerinde kalması yanlısıdır."
Uri Misgav'ın analizi özetle şu şekilde:
Ya bu iktidarı yerinden edeceğiz ya da o bizi yok edecek
Binyamin Netanyahu'nun açık çıkarı ebediyen savaşmaktır ve hem de kendisinden büyük karaların alınmasının talep edilmediği kısık ateşte yapmak...
Ancak bu çıkarlar İsrail'in ulusal çıkarlarının 180 derece aleyhine. İsrail'in tüm güvenlik konsepti kısa süreli savaşlar ve hızlı zaferler üzerine kurulu olup savaş alanında kazanılmış zaferleri daha sonra siyasi baskı aracı olarak kullanma amacı taşıyor.
Askeri hareketlere son verilmesi ve Gazze'nin terkedilmesi hayatta kalan az sayıdaki rehinenin kurtarılması için anlaşma imzalanmasına doğru götürecek.
Bu, kuzeydeki durumun normalleştirilmesine neden olmanın yanı sıra, bunun ardından dağıtılmış yerlerin onarımı ve yaraların sarılması gelecek.
Ancak o anda yapılanlardan dolayı cevap verilmesi gerekecek ve "sorumlu kişiler"den sorumluluk yanıt isteyenler yeniden protestolara kalkacaklar.
İşte bundan dolayı Netanyahu da elinin altındakiler de müttefikleri de ve hatta şimdi ortaya çıktığı üzere generaller de savaşı uzatmayı tercih ediyorlar.
Türkiye Gazze'deki savaşa müdahil olmaya çalıştı ancak Arap ülkeleri tarafından reddedildi
Kan Reşet Bet Radyosu'nda 24 Nisan'da yayımlanan habere göre, Gazze Şeridi'ndeki savaşın ilk iki ayında Türkiye'nin, savaş sonrasında Gazze'ye ortak güçlerinin yerleştirilmesi de dahil olmak üzere birkaç Arap ülkesine güvenlik planı oluşturmayı önerdi.
Konuya vakıf Arap diplomat Kan Hadaşot'a verdiği bilgide Türklerin ABD ve İsrail'e plan sunmayı önerdiğini ancak Mısır da dahil olmak üzere Arap ülkelerinin bunu kabul etmediğini belirtti.
Arap diplomatın sözlerine göre Türkiye her yoldan Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri etkileme ve özellikle ABD'nin önünde kendisini büyük bir oyuncu olarak mevzilendirme girişiminde bulunuyor.
Mısır gibi Arap ülkelerinin Türkiye'yle ilişkilerinin normal olmasına rağmen onlar Türkiye'nin, Filistin sahasında kalıcı olmakla ilgili tüm girişimlerini kuşkuyla karşılıyorlar.
Son günlerde Türkiye yönetimiyle Hamas liderleri arasındaki sık buluşmalar bunu gösteriyor.
© The Independentturkish