Polonya'daki füze olayı Rusya ve NATO hakkında neler ortaya koydu?

Ukrayna'nın NATO üyesi komşularından birine kasıtlı ya da kazara füze saldırısı düzenlenmesi tehlikesi, Ukrayna'nın Batılı müttefiklerinin başından beri en çok korktuğu senaryolardan biri

Yaklaşık 9 aydır devam eden çatışmalarda bu türden ilk ya da en azından rapor edilen ilk olay bu (AFP)

Bu, gerçekleşmesi beklenen bir kaza ya da olaydı. Polonya'nın hemen içindeki bir çiftlikte iki kişinin ölümüne neden olan füze, III. Dünya Savaşı'nın fitilini ateşleyebilirdi. Bu olayda, en azından şu ana kadar, daha akıllıca tavsiyeler baskın çıktı. Ve çok nadiren de olsa bazen, tehlikenin boyutuna orantılı şekilde ihtiyatlı bir tepki verildiğini gözlemlemekte fayda var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Elbette o sırada bu kadar çok ulusal liderin fiziksel olarak aynı yerde bulunması ve küresel güvenlik zirvesi gibi bir şeyin hemen toplanabilmesi tamamen şans eseriydi. Belki de bu liderlerden hiçbirinin, şiddet veya gücün "Rusya'nın anladığı tek dil" olduğunu kenardan bağıranlardan biri olmaması da bir şanstı.

Volodimir Zelenski'nin öfkelenmek için haklı sebepleri vardı: Saldırı, Ukrayna'nın enerjisinin neredeyse yarısını kesen ve Rusya'nın, Ukrayna Devlet Başkanı'nın yalnızca birkaç saat önce sunduğu 10 maddelik barış planına verdiği düşmanca bir yanıt gibi görünen füze saldırıları fırtınasının ortasında gerçekleşti. Rusya'yı içgüdüsel olarak suçlamasını ya da böyle bir olayın NATO'yu gayrı resmi olarak değil de resmen bu savaşın içine çekebileceğine dair zorlukla gizlediği umudunu anlamak da zor değil.

Ancak Zelenski'nin şimdiye kadar kamuoyuna yaptığı açıklamaları niteleyen zeki muhakemesi ve ağırbaşlılığının yerini, eski Gürcistan lideri Miheil Saakaşvili'nin tercih ettiği türden pervasız bir aceleciliğe bırakması talihsizlik olurdu. Biz yine de Ukrayna'nın bağımsız bir ulus olarak hayatta kalmasının ve gelecekteki refahının Avrupa çapında, hatta küresel çapta bir yangını tetiklemeden güvence altına alınabileceğini umut etmeliyiz ki buradaki "biz" kesinlikle Ukraynalıları da içermelidir.

Polonya'daki ahıra yapılan saldırının her zaman birçok olası açıklaması vardı. Bunlar, ittifakın tepkisini test etmek için Rusya'nın, Ukrayna'nın NATO'ya bağlı komşusunu kasten vurduğu en kötü niyetli olandan; Ukrayna'daki bir hedefe yönelmiş bir Rus füzesinin biraz yoldan çıktığı askeri hataya ve şu anda tercih edilen açıklamaya kadar uzanıyor: Rus füzesi değil, Rus saldırısını saptırmak için fırlatılan Ukrayna füzesi rotadan çıkarak trajik bir şekilde Polonya'ya düştü.

Komplocu 4. bir teori de ileri sürüldü: Bunun, NATO'nun bir üyesine yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış sayılmasını şart koşan 5. maddesinin uygulanmasını tetiklemek amacıyla Ukrayna'nın yaptığı kasıtlı bir provokasyon olduğu iddiası.

Gerçek ne olursa olsun, Joe Biden ve Rishi Sunak da dahil, herhangi bir sonuca varılmadan önce gerçeklerin ortaya çıkarılması yönünde resmi çağrıda bulunan herkes, övgüye değer bir ivedilik ve ılımlılıkla hareket etti. Saldırının kasten yapıldığı ihtimalinin düşük olduğunu ifade etmekte gecikmeyen ve ardından Ukrayna'nın hava savunma sistemlerinden kaynaklanmasının "çok muhtemel" olduğunu kabul eden Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda da bu kişilerin arasında.

Kremlin'in resmi sözcüsünün Amerika Birleşik Devletleri'ni "ölçülü ve daha profesyonel tepkisi" nedeniyle çabucak övmesi de bunun etkisini azaltmamalı. Aslında bu küçük bir zeytin dalı olarak da görülebilir. Avrupa salı gecesi uykuya daldığında bir çizginin aşıldığına dair gerçek bir his vardı; çarşamba sabahı uyandığındaysa kapıdaki tehlike büyük ölçüde bertaraf edilmişti.

Bütün bunlarla birlikte, Ukrayna'nın NATO üyesi komşularından birine kasıtlı ya da kazara füze saldırısı düzenlenmesi tehlikesi, Ukrayna'nın Batılı müttefiklerinin başından beri en çok korktuğu senaryolardan biri. Sadece Ukrayna'nın Batılı müttefiklerinin değil, Rusya'nın da.

Kırım Köprüsü saldırısıyla Ukrayna'nın elektrik dağıtım şebekesini vurmak için taktik değiştirene kadar Rusya'nın ülkenin batısını vurmaktan büyük ölçüde kaçınması dikkat çekiciydi, oysa Batı'nın Ukrayna'ya yaptığı askeri yardımın çoğu bu sınır bölgelerinden ülkeye giriyordu.

Moskova'nın bu tür bir senaryodan ne kadar korktuğu, Rusya Savunma Bakanlığı'nın fotoğraflara ve ilgili hava savunma füzesinin türüne atıfta bulunarak ne yaşandığına dair kendi ayrıntılı açıklamasını yapma hızından da anlaşılıyordu. Rusya ayrıca kendi füzelerinin Ukrayna'yı en yakın 35 kilometre içerisinden vurduğunu da belirtti ki bu da hata payına ne kadar izin verildiğini gösteriyor.
 

Polonya'nın Przewodow köyü
Adli tıp uzmanları, Polonya'nın güneydoğusundaki Przewodow köyündeki füzenin isabet ettiği bölgeyi inceliyor (AFP/Polonya Polisi)


Yaklaşık 9 aydır devam eden çatışmalarda bu türden ilk ya da en azından rapor edilen ilk olayın yaşanması ve bu olayın bu şekilde ele alınması tek bir sonuca işaret ediyor: Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, bu savaşı Ukrayna'nın ötesine taşıyabilecek herhangi bir olayın meydana gelmesinden kaçınmak istiyor.

Bu, şimdiye kadar sağlanandan daha fazla Batı desteği isteyen Devlet Başkanı Zelenski'yi ya da sadece kendileri için değil, Rus barbarlara karşı Avrupa medeniyetini savunmak için savaştığını söyleyen pek çok Ukraynalıyı rahatlatmayabilir. Ama savaşı bu açıdan görmeyen ve savaşın bir şekilde kontrol altına alınabileceğini belki de bencilce bir hevesle umut eden bizler için belki biraz teselli sağlayabilir.

Fakat bu olay başarılı bir şekilde yatıştırılmış olsa bile, gelecekte bu savaşı daha da derinleştirebilecek hataların yapılmayacağının garantisi yok. Hatta savaş ne kadar uzun sürerse hata riski de o kadar artar. Ve bir dahaki sefer bu hatalar bu kadar sağduyulu bir şekilde ele alınmayabilir.

Başka bir ülkeyi yasadışı bir şekilde istila eden Rusya'nın bu savaşın tek sorumlusu olduğuna dair hiçbir şüphe olmasa da Avrupa'nın bu bölgesinde kıta çapında bir savaşı ateşleyebilecek bir kıvılcım oluşma riski, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana olmasa bile, 20 yılın büyük bir kısmında ortadaydı.

Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'nun, Rusya'nın güvenlik kaygılarını tanıyacak Avrupa çapında herhangi bir güvenlik düzenlemesini reddetmesi de bu bağlamın bir parçası. Ama asıl belirleyici faktör, Rusya'nın batı sınırlarına daha da yakın olan ülkelerin NATO tarafından kucaklanma biçimi oldu. Her iki taraf için de 80 yıl önce Nazi Almanyası'nın Rusya'ya giriş yolu olan Ukrayna, son sınırı temsil ediyordu.

Egemen devletlerin kendi seçimleri üzerinde mutlak hakları olduğunu ve Polonya, Baltık devletleri ve diğer eski Sovyet ve Varşova Paktı devletlerinin o meşhur 5. maddenin korunması için NATO'ya başvururken kendi çıkarları doğrultusunda rasyonel davrandıklarını savunmak pekala mümkün. Ancak bunun muhtemel sonuçları şimdi önümüzde duruyor.

Kendileri doğrudan içinde olmamasına rağmen NATO üyeleri (resmen ittifak üyesi olmasalar da) şu anda Ukrayna'nın geleceği için zayıf bir Rusya'la mücadele ediyor. Peki ya ABD bu hafta Polonya'ya düşen füzenin Rus füzesi olduğu sonucuna atlasaydı? Ya bu bir hata olarak görülmeseydi?

1999'dan 2004'e kadar NATO'ya, Rusya'ya her zamankinden daha yakın daha fazla ülke katılırken, düzenli olarak gündeme getirilen varsayımsal sorulardan biri, Amerikalıların Estonya gibi daha yeni ve küçük müttefiklerden biri adına Rusya'yla savaşa girmeye hazır olup olmayacağıydı.

Hiçbir zaman net bir cevap belirmedi. Ancak Ukrayna'daki savaş ne kadar uzun sürerse, bunun ya da benzer bir sorunun gerçek anlamda ortaya çıkma olasılığı da o kadar artacak. O zaman verilecek cevap ya 5. madde garantisinin, üzerine yazıldığı kağıda değmediğini gösterecek ya da çok yakındaki yeni bir dünya savaşı ihtimalinin kapısını aralayacak. Bu tehdit bu hafta önlendi ama daha ne kadar süre önlenecek?



https://www.independent.co.uk/independentpremium

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU