İnsan hikayeleri: Hak değirmendedir

Mustafa Orman Independent Türkçe için yazdı

Kars'tan Sarıkamış yönüne doğru ilerlerken yol bir anda Kağızman'a kıvrılıyor.

Tren rayları boyunca, Dikmen ve Ardos köyleri arasında kalan ağaçlı bölgenin hemen iç tarafındaki taş yapılarla değirmen iç içedir.

Demiryolunu geçip öte yakaya varınca beyazlara bürünmüş çiftlikte, yıllara meydan okuyan değirmen ayakta duruyor.

Etrafı olabildiğince saran sapsarı bir düzlük, uzaklardaki kel tepelerle birleşiyor. Rüzgâr, var gücüyle dövüyor günü. Her şey sağa sola uçuşuyor.

Sıra sıra dizili söğütlerin, kavakların dikili olduğu yoldan içeriye giriyoruz. Değirmenci Azer Demiral bizi karşılıyor.
 

değirmenci (1).jpg
Fotoğraf: Mustafa Orman

 

Değirmencilik özellikle tahıl üretiminin olduğu yerlerde yıllarca varlığını sürdürse de, şimdilerde ise işlemeyen ve atıl durumda olan birçok değirmen bulunmaktadır.

Kars yöresinde de durum pek farklı değil. Dışa bağımlılığın giderek artması ve fabrikasyon ürünlerin daha çok tercih edilmesi nedeniyle değirmenler eskisi gibi işlemiyor.

Takvimleri biraz geriye sardığımızda, değirmen dendiğinde akla, çevre köylerden at arabalarıyla, traktörleriyle, kamyonlarıyla günlerce değirmen önünde sıra bekleyen insan kalabalığına rastlarız anlatılanlardan.

O günlerde, ürettiklerini değirmende öğüten çiftçiler o yılın bereketini yanlarına alarak, diğer senenin bekleyişine düşerlerdi.

Dünyanın değiştiği kesin. İnsanın dünyanın değişimiyle birlikte hem ilerlemediği hem de hayattan tat almadığı ortada. 
 

1930 yılında dede mesleği olan değirmenciliği sürdüren Azer Demiral, bu mesleğin yanı sıra birçok üretim alanında Malakanların etkisinin olduğunu belirtiyor.

Tarım aletlerinden üretim araçlarına, elektriğin dahi o dönem Kars'ta yaşayan Malakanlar tarafından üretildiğini söylüyor.

Azer Demiral, değirmencilik serüvenini şöyle anlatıyor:

Bizler değirmenciliğe dede mesleğimiz olarak devam ettik. 1930'lu yıllarda, rahmetli dedemizin başlatmış olduğu bu değirmencilik olayı, Malakanlardan dedemizin devam ettirmiş olduğu, daha sonra babamın, babamdan sonra şu an benim devam ettiğim bir meslek. Kars ve çevresinde bulunan su değirmenlerinin hepsi, o dönem Malakanlar tarafından yapılmış.
 

değirmenci.jpg
Azer Demiral / Fotoğraf: Mustafa Orman

 

Azer Demiral, geçmişle bugün arasındaki köprünün giderek yıkıldığını, hiçbir şeyin tat vermediğinden yakınıyor.

Demiral, o dönemde Malakanların yapmış olduğu her değirmende, elektrik üretiminin olduğuna da değiniyor, "Malakanların yapmış olduğu değirmenlerde, o dönemlerde şehirlerde dahi elektrik yokken, su değirmenlerinin olduğu yerlerde bir dinamo yardımıyla 100-110 volt olarak elektrik üretimi yapılıyordu. Bu elektrik sadece aydınlatma için kullanılıyordu. Ayrıca değirmenlerdeki hem demir hem ahşap işi malzemeler yine Malakanlar tarafından üretilmiştir. Malakanlar bununla kalmamış, bostan ekimiyle de bir yere bağımlı olmamayı öğrenmişlerdir" diyor.

Değirmenciliğin geçmişine iniyor Demiral ve şunları söylüyor:

Değirmen olayına ticari yönden baktığımızda, Malakanlar döneminde başlayıp şu an bile aynı usulle devam eden bir ticaret var. Köylü vatandaşın özellikle mahsul döneminde parasının olduğu olmadığı zamanlarda oluyordu. Diyelim bir ton arpa ya da buğday getirmiştir, o an parası yoktu, para yerine bir ton mahsulün yüz kilosunu değirmenciye verir. Bu da değirmenin hakkı oluyordur. Zaman zaman eskiler derdi ya hak değirmendedir. İşte bu laf oradan gelmektedir.


Her şey bir gün eskiye döner mi? Bilinmez. Ama eskiye dair ne varsa akılda kalacaktır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU