Taliban'ın Afgan Türkistan'ını Peştunlaştırma projesi

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Bundan 200 yıl önce Çarlık Rus ordusundan bir grup asker Hazar Denizi kıyısında bir kale inşa ederken onları uzaktan izleyen Türkmen atlıları, bunun bugünkü Türkmenistan'ın işgaline yönelik bir hazırlık olduğunu anlamadıkları gibi, sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli bu yabancıları "boş işlerle uğraşan gavurlar" diyerek küçümsemişlerdi.

Bugün de benzer bir durum, Türkmenlerin ve Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı Afgan Türkistanı'nda yaşanıyor.

Amuderya kıyısındaki Şordepe ilçesinde yaşayan Türkmen köylüleri bugünlerde harıl harıl kanal kazan greyderleri ve kum taşıyan kamyonları aynı kayıtsızlıkla izliyorlar. 

Taliban, Türkmenlerin Hıştdepe dediği Koştepe Projesi'ni sessizce hayata geçiriyor.

Proje, Amuderya ırmağından Afganistan'ın üç kurak (Belh, Cuzcan ve Faryab) iline su taşıyacak 285 km'lik bir kanalla ilgili.

Elbette, kurak bölgelere su götürülerek buraların tarıma kazandırılması, son derece olumlu ve yararlı bir iş. Ama olay maalesef göründüğü gibi.

Projenin asıl amacı, bölgenin Peştunlaştırılması. Zira daha kazı çalışmalarına doğru dürüst başlamadan kanalın geçeceği güzergâh üzerinden Peştunlara arazi satışına başlandı.

Güney Afganistan'dan Peştun aşiret reisleri, işadamları, tüccarlar kanal güzergâhından binlerce dönümlük arsa satın almaya başladılar. 

Oysa Belh, Cuzcan ve Faryab illeri, nüfusunun %90'dan fazlası Türkmenlerden ve Özbeklerden oluşan bir bölge.

Arsa satışı yapılacaksa, yerli halk Türkmenlerle Özbeklere öncelik tanınması gerekirken, Taliban yönetimi güneydeki kendi Peştunlarını bu bölgeye yerleştirmeye çalışıyor. 

285 kilometrekarelik kanalın 30 kilometrekare kadarı tamamlanmış durumda, ama daha ne yerli Türkmenlerle Özbekler, ne de komşu Özbekistan ile Türkmenistan tehlikenin farkında.

Kanal 2-3 yıl içinde tamamlandığında yüz binlerce Peştun ailesi güneyden gelerek Afgan Türkistanı'na yerleşecek, böylece bölgenin demografik yapısı tamamen değişmiş olacak.

Bu, Özbekistan ile Türkmenistan'ın uyuşturucu ve terör yuvası olan ve hiç kimsenin kontrol edemediği Veziristan benzeri bir bölge ile komşu olacağı anlamına geliyor. 

Afgan Türkistanı'nın demografik yapısı değiştiği takdirde, Türkmenistan ile Özbekistan bugünkü huzurlu ortamı mumla arayacaktır.

Zira sınır ötesi uyuşturucu ticareti gelişirken sınırda çatışmalar da eksik olmayacaktır.

Çatışma ve ölüm, diğer ülkeler için olağanüstü bir durumken, Afganlar için gündelik hayatın bir parçası, son derece olağan şeylerdir.

ABD ve NATO'yu usandıran ve sonunda çekilmeye zorlayan da, Afganların, daha doğrusu Peştunların ölüm konusundaki umarsamaz tutumları olmuştur.  

Batı, Afganları bombalayarak, öldürerek alt edemeyince, bölgeden çekilmeyi yeğlemiştir. 

1990'lı yıllarda Afgan Türkistanı, Taliban'a karşı çok şiddetli bir direniş göstermiş, hatta kuzeyli gruplar Kuzey İttifâkı adında güçlü bir birlik kurmuşlardı.

Taliban tekrar benzer bir direnişle karşılaşmamak için köklü bir çözümü hayata geçiriyor. Köklü çözüm, bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi. 


Şartlar şu anda Taliban için son derece müsait. Zira kanal projesi, bir sulama projesi olduğu için görünüşte son derece masum, hatta halkın yararına olan bir proje gibi görünüyor.

Ayrıca, eski Kuzey İttifak'ın tüm liderleri yurt dışına kaçmışken, Taliban ilk defa Afgan Türkistanı'nı kıskıvrak hazırlıksız yakalamış durumda.

Şu anda bu bölgede Taliban'a karşı koyabilecek bir güç yok. Özbekistan ile Türkmenistan ise Ceyhun'un karşı kıyısındaki soydaşlarına dönüp bakmıyor bile. 


Türkiye'ye gelince, Ankara'nın hiçbir zaman Afgan Türkistanı veya Afgan Türkleri diye bir derdi olmamıştır.

Ankara'nın ilgilendiği tek kişi, sicili karanlık korkunç bir savaş lordu olan General Dostum'dur ki onun da en büyük icraatı, kendisine baş kaldıran eski yardımcılarını güpegündüz kaçırarak işkence edip ırzlarına geçmek olmuştur.

Ve Afganistan'da bir türlü dikiş tutturamayan Özbek savaş lordu, ne zaman başı sıkışsa her şeyi bırakıp Türkiye'ye kaçmıştır. 

Dostum, Ankara'nın kendisi için yaptığı 30 yıllık yatırımı heba ederken, Türkiye nedense ondan bir türlü vazgeçmemiştir.

Dostum'a umut bağlayan, yıllarca onun için koşturan Özbek ve Türkmen gençleri bugün İran'da ve Türkiye'de (çobanlık, amelelik, inşaat işçiliği gibi) en ağır işlerde en düşük ücretlerle çalışarak hayatta kalmaya çalışırken, Özbek lider ve ailesi Ankara'da devletin temin ettiği büyük bir köşkte krallar gibi yaşıyor. 

Tüm bunların farkında olan Taliban, Afgan Türkistanı'nı Peştunlaştırma planınını kararlı bir şekilde uygulamayı sürdürüyor.

Taliban aslında tüm Peştun yönetimlerinin hayali olan bir projeyi gerçekleştiriyor. Bundan 130-140 yıl önce Afgan emiri Abdurrahman Han, Afgan Türkistanı'na ilk Peştun göçmenleri yerleştirmişti.

Diğer yönetimler döneminde de kuzey Afganistan'a az da olsa Peştun göçü sürdü. Böylece, bu bölgede hatırı sayılır bir Peştun azınlığı oluştu.

Onlar şu anda Kandari ve Nakıl adlarıyla Türkmenler ve Özbekler arasında hayatlarını sürdürüyor. 

Peştun göçünden dolayı birkaç yıl sonra Türkmenler ve Özbekler Afgan Türkistanı'nda azınlığa düşürse, hem onların varlıkları hem de Türkmenistan ile Özbekistan'ın sınır güvenliği tehlikeye girecek.

Öyleyse, yumurta kapıya dayanmadan önlem almak, şart. Bizden söylemesi. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU