Kadın, yaşam, özgürlük! (2)

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Hellas Posts

İran Şii İslam rejiminin Anti-Amerikan bir rejim olduğu bir gerçek, ancak antikapitalist olmadığı da bir İran gerçek.

İran rejimi, Ortadoğu'da Şii devletleri ve kesimlerin devre başı… Sünni devletlerin ve kesimlerin çıkar dengeleri ise İran karşıtlığı üzerinden ABD ile birleşiyor.

"Sözsüz ve yazısız" bir anlaşmayla ya da başka bir biçim altında aslında İsrail’de bu denge içinde yer alıyor.

 ABD ve iş birliği içinde olduğu bu ülkelerin İran karşıtı olması anlaşılır bir şey.

İsrail’in İran’la ABD’nin bilgisi dâhilinde, hatta onayı ile “gizli” savaş hali yaşadığı da bilinen bir sır… 

ABD, İsrail ve bu ülke egemen egemen sınıflarının İran’ı zayıf düşürmek için, kadınların direnişini istismar etmelerinden daha anlaşılır ne olabilir ki?

Bütün bunlar kadınların direnişini şaibe altına sokabilir mi?

Amiyane deyimle ‘devletlerarası ilişkiler çıkar ilişkileridir.’

Bu bağlamda ABD çıkarları için her türlü siyasi tavrı araçsallaştırabilir.

İddia edildiği gibi niyetlerinden bağımsız olarak kadınların direnişini de destekleyebilir.

ABD’nin bu siyaseti kadınların haklı direnişini lekeler mi?

Asla!

Neden?

Kadınların direnişi haklıdır, meşrudur çünkü.

Haklı ve meşru olmayan İran Rejiminin kadınların başörtüsüne, kılık kıyafetine, bir bütün olarak yaşam tarzına karışması ve müdahale etmesidir.

Şayet dış güçlerin müdahalesi engellenmek isteniyorsa, bunun yolu kadın haklarının gasp edilerek, dış güçlerin istismarına açık hale getirilmesinden geçmiyor, aksine özgürlük alanlarının genişletilmesinden geçiyor, özgürlükten geçiyor.

Bütün baskı rejimlerinde görülen ve kendi memleketimizde de tanık olduğumuz, iktidar içeride sıkışınca toplumun dikkatini dışarıya çekmenin aldatmacasıdır ‘dış güçler’ politikası…

İran'ın cesur kadınlarının sürüklediği toplumsallık dış güçler aldatmasıyla açıklamaz.

Doğru! Ekonomik ve sosyal talepler, yaşam tarzının gerisinde.

Ancak yaşam tarzının arkasında iki İran var: bir yanda fahiş fiyatlar, işsizlik, düşük alım gücü, yoksulluk, yolsuzluk ve kayırmacılığın yaşandığı, diğer yanda İran İçişleri Bakanı’nın kardeşinin kurtuluşu ‘Şeytan Amerika’nın vatandaşı olmakta aradığı, kadınlar sokakta vurulurken, zengin İran çocuklarının Avrupa ve Amerika'nın lüks caddelerinde ve eğlence yerlerinde, Dolar, Euro ve Sterlin tükettiği bir İran var…

Sıkışınca ver ‘dış güçler’ illüzyonunu…


‘Yasakçı ahlakçılık’ tutmuyor

Hatırlayalım… Geçmişte İran Cumhurbaşkanı Hatemi göreve reform yapmak iddiasıyla gelmiş olmakla birlikte, son döneminde, yani giderken ahlak polisinin yasallaşması ve kurumsallaşması ile ilgili kararnameyi imzalamıştı.

Anlaşıldı ki Hatemi’nin yaptığı, dış baskıları ve iç muhalefeti “yumuşatmak” için reform manevrasıymış…

2000'li yılların Türkiye'sinin ilk 10 yılını anımsayalım, ne kadar benzeşme var değil mi?

Bunlar sadece İran’a has politikalar değil, sıkışık halleri manipülatif geçiş politikalarıyla aşmaya ihtiyaç duyulduğu anlarda, bütün baskı rejimlerinde görülen ve tanık olduğumuz politikalardır.

Rejim bu sıkışık durumu normal politikaları tercih ederek aşamaz mı?

İstisnai durumlar olabilir ama genel eğilim aşamama hali oluyor.

21'inci yüzyılda hala kendi ortaçağ gettosunda yaşayan bu tip dinci rejimler, homojen bir toplum, buna tekabül eden tekçi ideoloji ve her düzeyde tekçi yönetim tarzını idealize ediyor.

Konu Şii İslam ve benzeri İslami yorumlar olunca, kadın rejimin başlıca meşruiyet kaynaklarından biri oluyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Zorunlu örtünme de kadın üzerinden ahlaki ve toplumsal bozulmayı engellemenin aracı oluyor.

1970’lerin Şah rejiminde İran'da kadınlar, “çadur” adlı siyah dış giysi giyiniyordu ve bu Şah rejimine itiraz çağrısı idi.

1979'da Humeyni Rejimi, kadınların ağır bedeller pahasına verdiği mücadeleye karşı ne kadar sorumluluk duydu, dersiniz…

Hiç duymadı. Daha ilk anlarında kadınların önüne zorunlu örtünmeyi koydu.

Şah başörtüsünü yasaklamıştı, kadınlar dinlemediler, başörtüsünü taktılar.

Humeyni Rejimi ise, başörtüsü takmamayı yasakladı.

“Çadur” çeşitli biçimler alarak günümüze kadar gelirken, direnen Müslüman ve solcu kadınların tasfiyesi eşliğinde, kadınların ‘esaret zinciri’ oldu.

Kadınlar kâh yasağı delerek, kâh evde başka sokakta başka yaşam kurarak, çoğu kez lokal kalsa da kâh takmayarak, ama ruh dünyalarında takmama düşüncesini taşıyarak bugünlere geldiler.

Bugünse tüm baskılara rağmen o kadınların ardılları başörtüsünü takmıyorlar.

Kadınlar, haklarını vermeyen, kadın haklarını istismar eden gerici rejimi def etmek için Zorunlu Örtünme ’ye direniyor. 

İran rejimi, kadınların başörtüsünü atmasının rejimin simgesinin atılması anlamına geldiğini biliyor.

Bunun rejimin sonuna işaret ettiğini dehşetle anlıyor ve yumuşatıcı bir geçiş politikasından vebadan kaçar gibi kaçıyor.

Tüm yasakçı ahlak anlayışına karşın, İran’da ciddi bir inanç erozyonu var. 

Bir önceki makalemde ‘evde başka, sokakta başka’ yaşayan kadınların çifte yaşamlarını yazmıştım.  

Hatta bunun artan ölçüde çift ahlakı yarattığı, mesela, ‘kadınların’ yine artan ölçüde ‘başörtüsünü görsel olarak taktıkları, dini olarak takmadıkları’ da gelen bilgiler arasında.

Anlaşılan yasakçı ahlakçılık tutmuyor. Bu durumda ‘ahlak polisi’ne son verilerek bir denge sağlanabilir.

En azından bölünme tehdidinden uzak durabilmek için kadın ağırlıklı bir reform yapılabilir, yapılması gerekiyor da ama…  Aması var işte… 

Rejimin doğası esnemeye müsait değil, kapsayıcı hiç değil, kırılma kaygısıyla eğilip bükülemiyor…

Bu bütünlük içinde Rejim, isyanı da dış güçlerin ve içerideki işbirlikçilerinin “fitne fesadına” bağladığından Mahsa Amini’lerin payına ölüm düşüyor.  


Toplumsal yapı üzerine birkaç cümle

43 yıllık bir rejim deneyiminin gösterdiği, en azından gelinen noktada çok daha açık biçimler altında gösterdiği toplumsal yapının kırılgan olduğu…

İran’da beş temel toplumsal halk katmanı var. Farslar ve Azeriler en güçlü ve etkin iki toplumsal katman.

Kürtler üçüncü, Şimaliler dördüncü büyük toplumsal katmanlar. Lurlar, Beluciler, Araplar bunları takip ediyor. 2

Farsların halk desteği yüzde 30’lara kadar düşmesine rağmen hala İran'ın en güçlü halk katmanı.

Azeriler bir yanıyla kendilerini Türk gördüklerinden olmalı, bu noktada Farslardan ayrılar ama İran'ın yüzde 90'ının Şii olması, ortak mezheplerinin de Şiilik olması onları birleştiriyor.

Öte yandan Şiilik devlet katında etkin olmakla birlikte, son yıllarda Şiilik sıkıntı kaynakları yaratmaya başladı.

Mesela İran Azerbaycan’ında, “Büyük Azerbaycan” ideali ortaya atılmaya başlandı.

Bunda Devrim Muhafızları ile Ordu arasında ortaya çıkan çelişkinin rolü var mı, varsa ne kadar tam bilmek mümkün değil.

Öte yandan ordu içinde Azeri komutanların etkili olduğu, Farsların ise daha çok Devrim Muhafızları içinde etkili olduğuna yönelik bilgiler var.

Son Azeri-Ermeni savaşında Devrim Muhafızlarının, Ermenistan’ı kollamalarının yarattığı kaygılar nedeniyle “Büyük Azerbaycan” görüşünün Azeri subaylar tarafından yönlendirildiği gelen iddialar arasında.

Tabii tek başına bununla açıklamak yeterli olmayabilir, bu kurumların farklı alanlarda olsa da güvenlikle ilgili olmalarının yaratmış olabileceği rol kapma, hareket sahalarını genişletme gibi güç rekabetini de her zaman akılda tutmak gerekir… 3


Kürtler

Kürtler nüfusun yüzde 10’nu teşkil etmekle birlikte, rejimin zayıf halkasına oturuyorlar. Rojhilat’da (Doğu Kürdistan) yaşıyorlar.

İran’da, daha doğrusu Rojhilat’da İran Kürdistan Demokrat Partisi, İran Kürdistan Komala Partisi gibi partiler var.

Ancak bu partiler daha çok Irak’ın kuzeyinde, Kürdistan Federal Bölgesi’nde konumlanmış durumdalar.

Rojhilat’da Kürdistan Yaşam Partisi (PJAK) adlı örgütlü, silahlı ve Kandil ile Rojhilat üzerinde sürekli hareket halinde olan özerklik talebi olan Kürdi/sol bir parti de var.

Kısacası Rojhilat gerçekten İran’ın zayıf halkası ve PJAK direnme potansiyeli olan, İran’ın temkinli yaklaştığı hareketlilik.

Mahsa Amini 22 yaşında genç bir Kürt kadını. Onun öldürülmesine Kürtlerden doğru yoğun bir tepki gösterilmesinin ulusal kimliği ile de ilişkisi var.

….

Meselenin Özü:

Kadınların direnişi haklı ve meşrudur…

Haklı ve meşru olmayan kadınların başörtüsünden başlayarak, bir bütün olarak yaşam tarzına müdahaledir…

 Zaman kadınlara özgürlük zamanıdır.

 

 

1.  Jin Jiyan Azadi! Kadınların Tahran sokaklarında attığı başlıca sloganlardan…

2.  İran’da, Yüzde 47,5 Farslar, yüzde 20,4 Azeriler en güçlü ve etkin iki toplumsal katman. Yüzde 7,2 Kürtler üçüncü, yüzde 6,8 ile Şimaliler dördüncü büyük toplumsal katmanlar arasında. Yüzde 2,5 Lurlar, yüzde 2,4 ile Beluciler, yüzde 1,4 ile Araplar bunları takip ediyor. (Devlet Medeniyet Şurası-2010)

3.  … Türkiye ve Azerbaycan üzerinden etki iddiaları yok değil, ama elimizde en azından şimdilik bu iddialarda gerçek payı olduğunu söyleyebileceğimiz bir veri yok… 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU