Sadece içimden geçenler

Cenk Eren Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Yedikule Hayvan Barınağı

Son 20 gündür yaşadıklarım, uzun yıllardır karşılaştığım zorlukların; yaşadıklarımın aslında çok da önemli olmadığını öğretti bana.

Doğduğum günden 8 yıl öncesine kadar köpek korkusuyla yaşamış bir insan olarak, 8 yıl önce Yedikule Hayvan Barınağı'nda karşılaştığım #mia ile bambaşka duygulara savruldum.

Doğup büyüdüğüm mahallede hep bizlerle olan bu sokak canları kimseyi rahatsız etmezlerdi, lakin ben hep annemin (babam hariç) "Aman dokunma hastalık kaparsın, seni ısırır" sözleriyle; bu korkuyla büyüdüm, yazının başında da söylediğim gibi.

Neyse, bunları biraz olsun beni tanımanız için yazdım.
 


Gelelim şimdi uzun bir süredir sokak hayvanları ile ilgili yaşananlara...

Önceleri, sanki #mia'yı barınaktan kurtardım ve sorumluluğum böylece bitti sanıyordum.

Aslında sorumluluğum yeni başlamış, bunu anladım. Ve 20 gündür tek başıma sosyal medyada bir şeyler yapmaya çalıştım.

Aslında neler yapılacağını da çok iyi bilmiyordum, hala da öyle sayılır; ama konun uzmanları beni yavaş yavaş aydınlattılar ve ben yaşananları gördükçe bir şeyler yapmamın çok gerekli olduğunu anladım.

Evet, bir sorun var ve ben inanıyorum ki bu sorunu vicdanlı insanlar olarak bizler çözeceğiz.

Zaman zaman agresif yaklaşmamın sebepleri, sorunun çözümü için insani çözümlerle değil de en kolay yol olarak "Uyutalım" diyenlerle bir kavgaya başladım.
 


Benim inancım, Allah'ın yarattığı ve bize emanet ettiği bu canları korumamız gerektiği yönünde.

Sokaklarımız hem çocuklarımız hem de hayvanlarımız için güvenli olmalı.

Yine bazı hesapların, beni insan ve çocuk sevmemekle suçlamaları, beni hiç tanımadıkları için öyle lanse etmeye çalışmaları, beni yaralıyor.

Benim hayattaki en önemli kırmızı çizgim çocuklar, yaşlılar ve sokak hayvanlarıdır. Burada çocuklar ve yaşlılar için yaptıklarımı anlatacak değilim, biraz araştırınca hepsi ortaya çıkar.
 

Cenk Eren2.jpg
Fotoğraf: Yedikule Hayvan Barınağı

 

Gelelim bu işin nasıl çözüleceğine...

Bunun gerçekten ilk şartı çocuklarımıza ve insanlarımıza hayvan sevgisini aşılamak.

Ailelerden yapmaları istediğim şey; şimdi bu kadar sokak hayvanını barınaklara kapatamazsınız, onlar insanlarla yaşamaya alışmış dostlarımızdır, mahallelerimizin sakinleridir.

Belediyeler, sürü halindeki köpekleri ayırıp, kısırlaştırıp, aşılarını yaptırıp, tekrar yaşadıkları yerlere bırakmalılar. 

Kediler de köpekler de inanın ki aç susuz kalmadıkları ve korkutulmadıkları zaman asla tehlikeli değiller.

Bana derseniz ki; "Ama bir sürü çocuğumuz öldü"; evet, maalesef ihmaller yüzünden ölen her çocuğumuz için içimiz paramparça...

Küçük yaşta ve çok genç yaşta kaybettiğim iki yeğenimden dolayı bunu çok iyi anlarım.


Bizim ülkemizin en büyük meziyetlerinden biri kültürlerinden biri komşuluk ilişkileridir. Yurt dışında bunu bulamazsınız.

Onun için bizler kavga ederek değil, el ele vererek bu işi çözeriz.

Ama lütfen şu söylemden vazgeçelim;

Medeni ülkelerde sokaklarda kedi köpek göremezsiniz.


Evet, bir yere kadar doğru; ama bunun medeniyet olduğuna kim karar verecek?

Belki sokaklarda beraberce yaşamak medeniyettir. İnsan olmanın erdemidir. Bizim kültürümüzdür...

Varsın Avrupa'da olmasın da cennet vatanımızda olsun.

Bir sürü yabancı dostum, "Sizler ne kadar vicdanlı insanlarsınız, sokaktaki hayvanları bile besliyorsunuz" demişti.

Hadi bu sefer de biz örnek olalım Avrupa'ya.
 

Cenk Eren1.jpg
Fotoğraf: Yedikule Hayvan Barınağı

 

Ek: 'Çocuk ölümleri', 'ajitasyon', provokasyon örgütlerin yanıltmalarına izin vermeyin. Sokağa atana, eziyet edene büyük cezalar verilmeli…

Ek: "Havrita" isimli uygulamanın kapatılması: İleride bu uygulama insanları da fişleyebilir.

Ek: Ben bir kanaat önderi değilim, ama bu canların yaşadıkları acıları gördükçe bir şeyler yapmaya çalışan, vicdanın sesini dinleyen bir bireyim…

Ek: Benden bu konuda bir şeyler yazmamı isteyen Independent Türkçe gazetesi oldu, ben de duygularımı paylaşmak istedim.

Ek: (Çözüme ek olarak) Hayvan ticaretinin yasaklanması: Evcil hayvanları sokaklara bırakanlara çok ciddi cezalar verilmeli.

Ek: Ve son olarak ben artık bu canların sesi olmaya ömrüm yettiğince devam edeceğim, pes etmem.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU