Afrika'da Osmanlılardan önce Türk izleri: Memlükler (1250-1517)

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Wikipedia

Tarihçi Halil Edhem şöyle der:

Selçukluların yıkılışından sonra Anadolu'da kurulan hükümetler arasında Osmanlı Devleti'nden sonra en büyük en kuvvetli olanı Karaman Devleti idi. Osmanlı Tarihçilerinin Karaman hükümdarlarını bir çeşit haydut ve eşkıya adamlar olarak tanıtmasına şaşkınlıkla bakılır. Eğer gerçekten böyle olsalardı Osmanlı Padişahları Karamanoğlu Hanedanına kızlarından vererek Karaman Devletiyle akraba olmazlardı.


Merhum Halil Edhem Eldem'in 1911 yılında yazdığı bu kitabı hakikaten bir kaynak eserdir. 1 

Bu noktadan hareketle Osmanlı vakanüvislerinin zaman zaman bilerek teferruatıyla anlatmadığı Memlükler, Kuzey Afrika'da Haçlılarla mücadele edecek kadar kudretli bir Türk Devleti kurdular.

Tarihçi Uzunçarşılı Fatih devrinde "Mekke ve Kudüs'ün hakimi Memlüklerdi" diye kaydetmiştir.

Hakikaten Afrika'da Tulunoğullarından sonra Türk-İslam kültürünün tohumlarını atan Memlükler, Kuzey Afrika'da Portekiz tehdidine karşı koyan en büyük güçtü. 2

 
Resmi yazışmalarda Memalik'i Devlet el-Turkiyya diye geçen Memlükler, ordusunda 40 bin Afrikalı askerle Kuzey Afrika'yı Batılı korsan saldırılarından önlediler.

Firdevsi'nin Şehname'sini Türkçe'ye çevirtip Kahire'de bastılar. Türk Tamburu, yemek kültürü, dokumacılığı ve kılıç-kalkan yapımı onlar sayesinde Afrika'da popüler oldu.

Tunuslu alim İbni Haldun "Türkler Kuzey Afrika'da medreseler, kervansaraylar inşaa ettiler, bölgenin en büyük askeri gücü Türklerdir" derken Memlükleri kastediyordu.

Moğolları Ayn-ı Calut savaşında yendiklerinde İslam dünyasında büyük bir itibar kazandılar. 3


Memlük Devleti

Memlükler esas olarak Orta Asya'dan Arap yarımadası yoluyla Kuzey Afrika'ya göçen Türklerdi.

Bazıları aynı zamanda Çerkesler ve diğer etnik gruplardan gelmelerine rağmen saray dili Türkçeydi.

Memlükler Mısır'ın ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünün hükümdarı olan ve 'köle askerler' olarak tanınıyorlardı.

Öyle ki, askeri teşkilat olarak Müslüman devletler tarafından birbirlerine ve gayrimüslimlere karşı savaşmak için kullanılan gayrimüslim köle askerlerden oluşan kendi kendini idame ettiren bir kasttı.

Memlükler Araplar tarafından Haçlılar, Selçuklular, Osmanlı Türkleri ve Moğollarla savaşmak için kullanıldılar.

1250'den 1517'ye, Osmanlılar tarafından yıkılana kadar 250 yıldan fazla bir süre Kuzey Afika'da hüküm sürdüler.

Ana Memluk silahları, kompozit yaylar ve kavisli kılıçlardan oluşuyordu.

Binicilik, atlı okçuluk becerileri ve kılıç kullanmadaki maharetleri, barut ve topun bu becerileri geçersiz kılana kadar onları dünyanın en heybetli askerleri yaptı. 4
 

2.JPG
Bahri Memlük hanedanına ait Sultan Hassan Camii-Medresesi (solda), sonraki El-Rifa'i Camii (sağda) ve iki Osmanlı camisi (önde) – Kahire

 

Memlükler köle olmalarına rağmen oldukça ayrıcalıklıydılar ve bazıları yüksek rütbeli devlet memurları, valiler ve idareci oldular.

En ünlüleri Delhi'nin köle kralları ve Mısır'ın Memlük saltanatı olan bazı Memlük grupları bağımsız hale geldi ve kendi hanedanlarını kurdular.

Memlükler, 12'nci yüzyıldan 15'nci yüzyıla kadar Mısır'ı ve Orta Doğu'nun çoğunu yöneten, kendi kendini idame ettiren bir köle hanedanı kurup, Napolyon ile anıtsal bir savaşa girdiler ve hatta 20'nci yüzyıla kadar varlıklarını sürdürdüler.

Erik Hildinger'in "Bozkır Savaşçıları" adlı eserinde şunları yazmaktadır:

Mümin kardeşlere karşı savaş, Kuran'da hoş karşılanmaz. Bu, yalnızca Müslümanlara karşı savaş yürütmek amacıyla kullanılan Memlükler adlı eğitimli bir askeri köle sınıfının ortaya çıkmasına neden oldu. Seçkin muhafızlar, ordunun vurucu gücü olacaktı. Furusiya el kitaplarını kullanarak katı Roma disiplinini andıran bir şekilde yüksek eğitim aldılar. Hakikaten Furusiya, atlı askerlerin ustalaşması gereken becerilere atıfta bulunur ve bu ders kitapları Memlükler için gerekli becerilerde tatbikat ve talimat verir. 5

Memlüklerin kökeni 


Geç Orta Çağ boyunca Mısır tarihini anlamak için, doğu Arap Dünyasındaki iki büyük olayı göz önünde bulundurmak gerekir: Abbasi Halifeliği sırasında Türk kabilelerinin göçü ve nihai hakimiyetleri ve Moğol istilası bunların başında gelir.

Türk boyları altıncı yüzyılda Avrasya bozkırlarından batıya doğru hareket etmeye başladılar.

Abbasi İmparatorluğu zayıfladıkça Türk boyları otlak aramak için sınırı geçmeye başladı. Türkler, Ortadoğu'ya girdikten sonra İslam'ı kabul ettiler. 6


Türkler Arap hükümdarlarının ordularında istihdam edilen askeri sınıf olarak Ortadoğu'ya girdiler.

Memlükler, köle olmalarına rağmen, hizmetleri karşılığında maaşları genellikle cömertçe ödenirdi.

Gerçekten de, bir memlûkün asker ve seçkin bir birliğin üyesi veya imparatorluk muhafızı olarak hizmet etmesi, kendisine devletteki en yüksek makamları işgal etme olasılığını açan bir kariyer olarak imrenilecek bir adımdı.

Memlûk eğitimi askeri meselelerle sınırlı değildi ve genellikle Memlüklerin idari görevlerde bulunmalarını sağlamak için dilleri ve edebi ve idari becerileri içeriyordu. 

Eskilerin çocukları Müslüman olduğu için sürekli yeni Memlûkler askere alınıyordu.

Türklerin çoğunluğu Müslüman olunca, bu düzenleme dağınık bir hal aldı.

Kuran Müslümanların birbirleriyle savaşamayacaklarını açıkça belirttiği için Araplar bu sorunu Orta Asya'da yakaladıkları gayrimüslim Türkleri savaşlarında kullanmak suretiyle çözmüşlerdir. 7


10'uncu yüzyılın sonlarında, yeni bir Türk dalgası imparatorluğa özgür savaşçılar ve fatihler olarak girdiler.

Bir grup Bağdat'ı işgal etti, merkezi hükümetin kontrolünü ele geçirdi ve Abbasi halifelerini indirdi.

Diğeri batıya, zayıflamış Bizans İmparatorluğu'ndan fethettiği Anadolu topraklarını yurt edindi. 


Memlükler Ortadoğu'da 

9'uncu yüzyıla gelindiğinde, Memlükler için, "Dünyadaki hiçbir insan daha cesur, daha kalabalık veya daha kararlı değildir" diyen Bağdat halifesi tarafından sistematik olarak kullanılıyorlardı.

Haçlıları mağlup eden büyük Müslüman hükümdar Selahaddin Eyyubi devletinin ordusuna Memlükler hakimdi. Eyyubiler nihayetinde başarılı bir darbeye öncülük ettiler. 8
 

3.JPG
Memlükler Etiyopyalılarla savaşıyor

 

Memlükler Mısır'da zaten kendilerini kurmuşlardı ve Moğollar Abbasi halifeliğini yıktığı için kendi imparatorluklarını kurabilmişlerdi.

1258'de Moğol işgalciler Bağdat'taki son Abbasi halifesini öldürdüler. Ertesi yıl, Hülagu Han'ın komutasındaki 120 bin kişilik bir Moğol ordusu Fırat'ı geçerek Suriye'ye girdi.

Bu arada Mısır'da son Eyyubi sultanı 1250'de ölmüş ve devletin siyasi kontrolü saltanatı ele geçiren Memluk muhafızlarına geçmişti.

1258'de, Moğolların Suriye'ye girdiği haberi Mısır'a ulaştıktan kısa bir süre sonra, Türk Memluk Kutuzları kendini padişah ilan etti ve Moğol ilerlemesine karşı başarılı bir askeri direniş örgütlediler.

Kesin savaş 1260 yılında, Kutuz'un kuvvetlerinin Moğol ordusunu bozguna uğrattığı Filistin'deki Ayn Calut'ta yapıldı. 9


Savaşta önemli bir rol, kısa bir süre sonra Kutuz'u öldüren ve padişah seçilen I. Baybars tarafından oynandı.

Baybars Memlûk İmparatorluğu'nun gerçek kurucusuydu. O, Nil Nehri üzerindeki Rawdah adasında garnizon kurdukları için sözde Türk Memlükleri Bahriyyah'ın seçkin birliğinden gelmişti.

Baybars, Moğolları Irak topraklarına geri zorlayarak Suriye'de egemenliğini sağlam bir şekilde kurmaya muvaffak oldu.


14'üncü yüzyılın sonunda hükümranlık gücü, orijinal Türk seçkinleri olan Bahriyyah Memluklerinden, Türk Memlük sultanlarının da köle asker olarak işe aldığı Çerkeslere geçti.

1260-1517 yılları arasında Türk-Çerkes kökenli Memluk sultanları, Mısır'dan Suriye'ye kadar uzanan, kutsal şehirler Mekke ve Medine'yi de içine alan bir imparatorluğa hükmettiler.

Bazı kaynaklarda "Gölge halifeler" olarak geçen Memlûk sultanları, Mekke'ye yıllık hac ziyaretleri düzenliyorlardı.

Memlûk gücü sayesinde batı İslam dünyası Moğol tehdidinden korunmuştu. Büyük şehirler, özellikle Memlûk başkenti Kahire büyük prestij kazandı.

14'üncü yüzyıla gelindiğinde Kahire, Müslüman dünyasının önde gelen dini merkezi haline gelmişti.


Moğollarla mücadele 

13'üncü yüzyılın ortalarında, Hülagu önderliğindeki Moğol ordusu, bir zaferin Ortadoğu'daki hâkimiyetlerini sağlamlaştıracağı Kudüs'e doğru ilerledi.

Aralarında duran tek şey, Mısır'dan atlı Memlüklerin bir bölümüydü. Seferin ortasında, Batı Asya'nın çoğunu fetheden Moğol hükümdarı Hülegu, Mongke'nin ölüm haberini aldıktan sonra Moğolistan'a döndü.

O yokken, güçleri 1260'ta Filistin'deki Ayn Calut Savaşı'nda daha büyük bir Memlük ordusu tarafından yenildi. Bu, yetmiş yıldaki ilk önemli Moğol yenilgisiydi.

Ayn Calut Savaşı, Memlüklerin tekrarlanan Moğol saldırılarını geri püskürtebildikleri için de unutulmaz bir muharebe olarak tarihe geçti.

Memlük başarısının anahtarı, Moğollara benzer, "mükemmelleştirilmiş" ve yetenekli liderlikle birleştirilen benzer bir savaş tarzıydı.

Memlükler, Moğol taktiklerini kullanan eski bir Moğol savaşçısı olan Baybars adlı bir Türk tarafından yönetiliyordu.

Ayn Calut Muharebesi sırasında Kudüs'e yapılan bir saldırı sırasında yakınlarda bir Haçlı müfrezesi vardı.

Herkesin kafasındaki soru, Hıristiyan Haçlıların Müslüman işgali altındaki Kudüs'e saldırmalarında Moğollara yardım edip etmedikleriydi.

Savaş şekillenmeye hazırlanırken, Hülagu Khan Mongke'nin ölümünden haberdar edildi ve arkasında 10 bin kişilik bir kuvvet bırakarak Moğolistan'a geri döndü.

Memlükler, Haçlıları Moğollara karşı savaşlarına dahil etmeye çalıştılar.

Haçlılar, yalnızca Memlüklerin Moğollara saldırmak için topraklarını geçmelerine izin vererek göstermelik yardım teklif ettiler. Memlüklere ayrıca, Batu'nun küçük kardeşi ve Altın Orda Hanının yakın zamanda İslam'ı seçmiş olan Berke de yardım ediyordu.

Ayn Jalut, kuzey Filistin'de İncil'de David'in Goliath'ı öldürdüğü yer olarak bahsedilen mahaldi. Memlükler, Suriye kıyısındaki Moğol kalelerinin çoğunu yok ettiler ve Moğolların kullanmakla ünlü olduğu bir savaş taktiği uyguladılar.

Sahte bir geri çekilmenin ardından bir saldırı ve takipçilerini kuşatıp katletmeyle Moğollar birkaç saat içinde bozguna uğradılar ve bu vesileyle Orta Doğu'ya doğru ilerlemeleri durdurulmuş oldu. 10


Jumi'u't-Tawarikh'e göre Ayn Calut Savaşı (1260)

Reşid-el-Din Hamadani, Jumi'u't-Tawarikh, adlı eserinde şunları not etmiştir:

"Moğol ordularının hem Bağdat hem de Şam'ın savunmasını yendikten sonra durdurulamaz oldukları düşünülüyordu. 11 1260 yılında Hülagu, Kahire'deki Seyfeddin Kutuz'a teslim olmasını talep eden elçiler gönderdi; Kuduz, elçileri öldürerek ve başlarını şehrin kapılarına koyarak karşılık verdi.

Kutuz bir Moğol istilasına hazırlanırken Hülagu, kardeşi Büyük Han Mongke öldüğünde iktidarı ele geçirmeye çalışmak için geri döndü. Kutuz, Moğollar Şam'ı ele geçirdikten sonra Suriye'den kaçan bir Memluk olan Baybars ile ittifak kurdu.

Moğollar, Acre merkezli Kudüs Haçlı Krallığı'nın kalıntılarıyla ittifak kurmaya çalıştılar ancak Papa IV. Alexander bu ittifaka mani oldu ve Hristiyanlar tarafsız kaldılar. 12 


Hem Memluk hem de Moğol orduları 1260 yılının Temmuz ayında Filistin'de kamp kurdular. Sonunda 3 Eylül'de Ain Jalut'ta bir araya geldiler ve her iki taraf da yaklaşık 20 bin kişiden oluşuyordu.

Memlükler, Moğol süvarilerini sahte bir geri çekilmeyle geri çektiler ve Kuduz, yakındaki vadilerde gizlenmiş süvari rezervleri boyunca başarılı bir karşı saldırı için birliklerini topladı.

Moğollar geri çekilmek zorunda kaldılar ve Hülagü'nün yardımcısı Ket Buqa Noyan yakalanıp idam edildi.  Baybars Kahire'ye dönüş yolunda Kuduz'u öldürdü ve bizzat padişah oldu. Ardılları ise 1291 yılına kadar Filistin'deki son Haçlı devletlerini ele geçirmeye devam edeceklerdi."
 

4.JPG
Moğollar ve Araplar arasındaki savaş

 

Memlüklerin yenilgisi Moğolların Kutsal Topraklara ve Mısır'a girmesini engelledi. Ancak Moğollar zaten sahip oldukları toprakları koruyabilirler.

Moğollar başlangıçta yenilgiyi nihai olarak kabul etmeyi reddettiler ve Şam'ı yıktılar, sonunda Ortadoğu'daki diğer hırslardan vazgeçtiler ve daha sonra Bağdat'ı ve İran'ı terk edip Orta Asya'ya yerleştiler.

1260'ta Ayn Calut'taki Moğol yenilgisi, doğrudan Cengiz'in torunları arasındaki ilk önemli savaşa yol açtı.

Memluk lideri Baybars, Batu'nun kardeşi ve halefi Berke Han ile ittifak yaptı. Berke İslam'ı seçmişti ve bu nedenle dini nedenlerle ve yeğeni Hülagü'yü kıskandığı için Memlüklere sempati duyuyordu.

Hülagü, Baybars'ı cezalandırmak için Suriye'ye bir ordu gönderdiğinde, aniden Berke tarafından saldırıya uğradı.

Hülagü bu tehdidi karşılamak için ordusunu Kafkasya'ya geri döndürmek zorunda kaldı ve Memlükleri Filistin'de ezmek için Fransa ve İngiltere kralları ve Papa ile müttefik olmak için defalarca girişimlerde bulundu.

Ancak, Kublai İlhanlılara yardım etmek için 30 bin asker gönderdiğinde Berke geri çekildi. Bu olaylar zinciri, Moğolların Güneybatı Asya'daki genişlemesinin sonunu işaret ediyordu. 13

Ne Khublai ne de Hülagü, Ayn Calut'un yenilgisinin intikamını almak için ciddi bir çaba göstermedi. Her ikisi de dikkatlerini öncelikle fetihlerini sağlamlaştırmaya, muhalefeti bastırmaya, kanun ve düzeni yeniden kurmaya adadılar.

Amcaları Batu ve onun Altın Orda halefleri gibi, onlar da saldırı hareketlerini ara sıra yapılan baskınlarla veya fethedilmemiş komşu bölgelerdeki sınırlı hedeflere sahip saldırılarla sınırladılar.


Mısır'da Memlûk Hükümdarlığı

Memlükler Kahire'de izleri silinmeyen bir saltanat kurdular ve Mısır, Filistin, Suriye ve Batı Arabistan'ı 300 yıl yönettiler.

Devletlerini askeri diktatörlük gibi yönettiler ve batı Arabistan'daki kutsal şehirleri kontrol ettiler.

Önemli Memlük liderleri arasında, 13 ve 14'üncü yüzyıllarda kölelikten 100 yıl süren bir hanedan kurmak için yükselen Sultan Kalavun ve 15'inci yüzyılda Mısır'ı yönetmeye gelen Çerkes köle Sultan Mu'ayyard bilinmektedir. 
 

5.jpg
Savaş sahnesi ile emaye ve yaldızlı şişe. Mısır, 13'üncü yüzyılın sonu (Metropolitan Sanat Müzesi)
​​​​​​​

 

Michael Winter, "Osmanlı Yönetiminde Mısır Cemiyeti"nde şöyle yazmıştı: 

Memlükler özgür insanlar olmasalar da, onlara sadık profesyonel askerler olarak büyük saygı gören seçkin kölelerdi. Tarihçiler, Memlük fenomeninin benzersizliği karşısında büyülenmişlerdir. Bazı açılardan insanlık dışıydı (örneğin, Memlüklerin konumlarını ve ayrıcalıklarını oğullarına miras bırakma fırsatından mahrum bırakılması), yine de İslam'a mükemmel bir askeri güç ve sofistike bir siyasi sistem sağladı.

Askeri köleliğin temel ideali - Memlûk'un kendisini satın alan, eğiten, bakımını yapan ve özgür bırakan efendisine tam bağlılığı - Memluk Sultanlığı'nda olduğu gibi Osmanlı Mısır'ında da Memluk toplumunun bir direğiydi.

Usta, Memluk'unun olgunluğa eriştiğine ve bir görev üstlenmeye hazır olduğuna karar verdiğinde, onu serbest bıraktı ve 'sakalını uzatmasına izin verdi'.

Artık özgür bir adamdı, ve kimseye bağımlı değildi. Efendi genellikle bu eski köleleri ordu görevlerine, beyliklere veya alay komutanlığına atadı. Çoğu zaman efendi, eski kölesinin kiminle evleneceğine karar verirdi, bu karar Memlükleri sosyal ve mali açıdan ilerletebilirdi.  14

 

6.JPG
Memluk mızrak eğitimi

 

Memlûk eğitimi

Memlükler köle olarak toplanıp eğitildiler ve Müslüman olduktan sonra serbest bırakıldılar.

Memlük askerlerinin çocukları, orduya katılmasına izin verilmeyen özgür erkekler ve kadınlardı.

İktidar, babadan oğula değil, general ve yönetici olarak yetiştirilen köleler aracılığıyla geçerdi.

Memlükler genellikle çocuk veya ergen olarak askere alınırdı. Bazı yaşlı Memlükler, yağma şansı karşılığında köleleştirmeye gönüllü oldular.

Onlara dini ve askeri eğitimin yanı sıra kültürel eğitim verildi. Manastır kışlalarında yaşadılar, Kuran'ı ezberlediler, İslam hukuku okudular ve özel okullarda Arap harfleriyle okuma yazma öğrendiler.

Memlûk kölelerine biniciliğin inceliklerini ve ata binerken ok ve yay atmayı öğrettiler. Ayrıca saldırı taktikleri konusunda eğitildiler. 15


Osmanlılar ve Napolyon tarafından yenilen Memlükler

1516-17'de Osmanlılar Memlükleri yenerek Suriye, Mısır ve Batı Arabistan'ı imparatorluklarına kattı.

Osmanlılar, kısmen İran'daki Safevilere karşı hayal kırıklığı ve ilerleme eksikliğinden dolayı dikkatlerini Memluk imparatorluğuna çevirdi.

Osmanlılar büyük ölçüde üstün ateş güçleri ve disiplinleri nedeniyle galip geldiler.

Osmanlıların yenilgisinden sonra Memlükler, Tunus'taki Hafsidlerin halefleri haline geldikleri Mağrip kıyılarına kaçtılar. Orada Osmanlılar altında yarı özerk valiler olarak yönetildiler. 16


1517'nin Osmanlı fethinden sonra, yeni Osmanlı tarzı binalar tanıtıldı, ancak Memlük tarzı daha sonraki birçok anıtta tekrarlanmaya veya Osmanlı unsurlarıyla birleştirilmeye devam etti.

İlk kez geç Memlük döneminde ortaya çıkan sabil-kuttablar ve çok katlı kervansaraylar gibi bazı yapı türleri Osmanlı döneminde fiilen çoğalmıştır.

Modern zamanlarda, 19'uncu yüzyılın sonlarından itibaren, kısmen Osmanlı ve Avrupa tarzlarına karşı milliyetçi bir tepki olarak, yerel Mısır tarzını teşvik etmek amacıyla bir "neo-Memlük" tarzı da ortaya çıktı.


Saltanatın idari dili olarak Arapça kullanılmasına rağmen, çeşitli Kıpçak Türkçesi, yani Memluk-Kıpçak lisanı, Memluk yönetici seçkinlerinin konuşulan diliydi.

Petry'ye göre, "Memlükler, kendileri Kıpçak gibi Orta Asya lehçelerini veya bir Kafkas dili olan Çerkesçeyi konuşmalarına rağmen Türkçeyi kastlarının iletişim aracı olarak görüyorlardı."

Tarihçi Michael Winter'a göre, "Türklük", Memlük yönetici seçkinlerinin ayırt edici bir yönü, sadece Türkçe konuşmayı bildikleri ve Türkçe isimleri olduğu için.

Memlük seçkinleri etnik olarak çeşitlilik gösterirken, Türk kökenli olmayanlar yine de Türkleştirildi.

Bu itibarla Burji rejiminin yükselişiyle öne çıkan ve hükümetin baskın etnik unsuru haline gelen etnik Çerkes Memlükler, Türkçe eğitim gördüler ve Arapça konuşan nüfus tarafından Türk olarak kabul edildiler.

Saltanatın yönetimi nadir istisnalar dışında, Memlük kökenli olanlara özeldi. Etnik köken, çoğunlukla Türk veya Türkleşmiş Memlük seçkinlerini Arapça konuşan tebaalarından ayıran önemli bir faktördü.


Memlükler, en azından 9'uncu yüzyıldan beri Suriye ve Mısır'da devletin veya askeri aygıtın bir parçasını oluşturmuş, Tuluni ve İhşîdîler dönemlerinde Mısır ve Levant'ın yönetici hanedanları haline gelmişlerdi.

Memluk alayları, 12'nci yüzyılın sonlarında ve 13'üncü yüzyılın başlarında Eyyubi yönetimi altındaki Mısır ordusunun belkemiğini oluşturdu ve Fatımilerin siyah Afrikalı piyadelerini memlüklerle değiştiren Sultan Selahaddin ile başladı.

Memlük İmparatorluğu olarak da bilinen Memlükler, 13'üncü yüzyılın ortalarında ve 16'ncı yüzyılın başlarında Mısır, Levant 17 ve Hicaz'ı yöneten Afrika merkezli son Türk-İslam devletiydi.

 

 

Notlar:

1.  Halil Edhem, H. Hulûsî Gençoğlu, Mehmet S. Halim Gençoğlu, Emel Çebi, and Halil Edhem. Tarihten bugüne Karamanoğulları Hânedânı ve Halil Edhem Eldem'in Karamanoğulları hakkında Vesâik-i mahkûka adlı eseri (çeviri-sadeleştirme). 2020.
2.  Alkhateeb Shehada, Housni. Mamluks and animals: veterinary medicine in medieval Islam. Leiden: Brill, 2013.
3.  Gençoğlu, Halim. In the Turkish archival sources Turkey-Africa = Türk arşiv kaynaklarında Türkiye-Afrika. 2020.
4.  Ayalon, David. Studies on the Mamluks of Egypt, 1250-1517. London: Variorum, 1977.
5.   Hildinger, Erik. Warriors of the Steppe: A Military History of Central Asia, 500 B.C. to A.D. 1700. Cambridge: Da Capo Press, 2001.
6.   Helen Chapin Metz, ed. Mısır: Bir Ülke Çalışması, Kongre Kütüphanesi, 1990
7.  John Keegan. History Of Warfare. Pimlico, 2013.
8.  Gürbüz, Osman. Selâhaddîn Eyyübî: hayatı ve şahsiyeti. 2012.
9.  Kutuz, al-Malik al-Muẓaffar Seyf ad-Dīn Quṭuz olarak da romanize edilen Seyfeddin Qutuz, bir askeri lider ve Türk hattında Mısır Memluk Sultanlarının dördüncüsüydü.
10.  Philipp, Thomas, and Ulrich Haarmann. The Mamluks in Egyptian Politics and Society. Cambridge Univ Pr, 2008.
11.  Jāmi' al-tawārīkh, Moğol İlhanlılarında üretilmiş bir edebiyat ve tarih eseridir. 14. yüzyılın başında Reşidüddin Hemedani (MS 1247-1318) tarafından yazılan eserin kapsamının genişliği, onun "birinci dünya tarihi" olarak anılmasına neden olmuştur. Üç cilt halinde Arapça ve Farsça versiyonları mevcuttur.
12.   "Jumi'u't-Tawarikh (Tarihler Özeti): Moğolların Tarihi", W.M. Thackston (Doğu Dilleri ve Edebiyatları Kaynakları 45, 1998-9). Thackston, Harvard Üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü'nde profesördür, Scott Manning, De Re Militari, The Society for Medieval Military History 4 Mart 2013]
13.  Wasserstein, David J. Mamluks and Ottomans: Studies in Honour of Michael Winter. Taylor & Francis, 2013.
14.  Winter, Michael. Egyptian Society Under Ottoman Rule 1517-1798. London: Routledge, 2014.
15.  Kanopy (Firm), and Teaching Company. The Egyptian Mamluks. 2017.
16.  Memlükler, 1800'lerin başlarında, Napolyon'un Piramitlerin önündeki bir savaşta onları topçu ve ateşli silahlarla neredeyse komik bir şekilde biçmesine kadar hesaba katılması gereken bir güçtü. Napolyon, Memlükleri kolayca yendi, ancak arkasını kollamayı başaramadı. 1 Ağustos 1798'de, Nil Savaşı sırasında, Nelson komutasındaki İngiliz donanması, dört gemi dışında tüm Fransız filosunu yok etti. Nil Savaşı, şimdiye kadarki en önemli deniz savaşlarından biriydi. Nil Savaşı Stalingrad gibiyken, Normandiya'ya benzeyen Trafalgar'dan daha önemliydi. Napolyon'un Mısır ve Hindistan hırsına ve İngiltere'nin zenginlik kaynağını kesme planını sona erdirdi. İngilizler kaybetseydi, Akdeniz ve Ortadoğu'daki ayaklarını kaybederlerdi ve Hindistan'ı saldırılara karşı savunmasız bırakırlardı.
17.  Levant, Akdeniz'in doğu sahillerinde bulunan geniş bir araziyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan coğrafyadır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU