Kadrajdakiler: Tek yarışı kendisiyle olan yıldız bir oyuncu; Vildan Atasever

Mehmet Erduğan Independent Türkçe için 'Yıldız Sineması'nda bu hafta Vildan Atasever'i ve filmografisini yazdı

Aynı jenerasyonun çocukları olmamıza ve aynı semtte oturup büyümemize rağmen yollarımızın hiç kesişmediği Vildan Atasever, genç yaşta Türk sinemasının önde gelen yönetmenleri ile çok önemli projelerde oynadığı aykırı roller ile dikkat çeken, yetenekli bir oyuncu.

Kimileri alkışladı, kimileri eleştirdi ama Kutluğ Ataman'ın yönettiği "İki Genç Kız" filmi ile başladığı sinema kariyerine "Kader", "Gece", "Dilsiz" gibi birçok başarılı filmde yer alarak devam eden ödüllü oyuncu bitmeyen enerjisi ile yepyeni projelerde boy göstermeye devam ediyor.

"Bonkis" ve "Ölüm Kime Yakışır" adlı dijital platform dizilerinin yanı 8 Nisan Cuma günü hem TRT 1'de ilk bölümü yayımlanacak olan "Kasaba Doktoru" ile hem de yönetmenliğini Meta Akkuş'un üstlendiği "Bir Dilek Tut" adlı sinema filmiyle izleyici karşısına çıkacak olan Vildan Atasever, birbiri ardına yer aldığı bu projelerle bu senenin kadrajından hiç çıkmayacak gibi görünüyor.


Tek yarışı kendisiyle olan yıldız bir oyuncu; Vildan Atasever
 

 

Dizi ve sinema oyuncusu olan Vildan Atasever 29 Temmuz 1981 tarihinde Bursa'da, beş çocuklu Erzurumlu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi.

Vildan, beş kardeşin ortancası; üç kız, iki erkek sahibi olan babası narkotikten emekli başkomiser, annesi ise ev kadını.

Emekliliğinden önce babasının görevi nedeniyle aile sık sık şehir değiştirdiğinden Vildan doğumundan kısa bir süre sona Diyarbakır'a taşınınca çocukluğunun bir kısmını bu şehirde yaşadı ve beş yaşında başladığı ilk öğreniminin üç yılını Diyarbakır'da okudu.

Nihayetinde İstanbul'a geri döndüklerinde ailesiyle birlikte Bahçelievler'de yaşamaya başlayan ve hareketli, kıpır kıpır, yerinde duramayan bir genç kız olan Vildan Atasever, babasının geniş çevresi sayesinde ilk ve orta öğrenimini Bahçelievler Gürsoy Koleji'nde, lise öğrenimini ise Cihangir Koleji'nde tamamladı.
 

 

Yeşilçam filmlerini izleyip, aynanın karşısında onları taklit ederek, daha henüz altı yaşındayken oyuncu olmaya karar veren ve "Ben artist olacağım" diye tutturan, sonrasında annesinin çay günlerinde komşulara taklitler yaparak yeteneğini sergileyen ve özellikle, manken olan büyük ablasını podyumda izlerken, sürekli "Vildan adında ünlü biri yok, o ben olacağım…" diye hayaller kuran Vildan Atasever'in oyunculuk serüveni ise okul tiyatrosunda aldığı küçük rollerle, lise yıllarında başladı.

Kâh halk müziği ve sanat müziği korosunda, kâh tiyatro grubunda, kâh münazaralarda ya da okul organizasyonlarında sunucu olarak boy gösteren, nerede bir kompozisyon yarışması, bir tiyatro oyunu varsa adını hemen yazdıran Vildan, o yıllar okulun sanatsal tüm faaliyetlerinde yer alarak okuduğu özel okulların tüm nimetlerinden faydalandı.
 

 

Bu sırada BBG (Biri Bizi Gözetliyor) gibi yapımların ve sosyal medya namına bir şeyin henüz ortada olmadığı, internetin evlere yeni yeni girdiği bu zamanlarda chivi.com'un geliştirdiği bir uygulama sayesinde yirmi dört saat kendi evinde, odasını bir tiyatro salonuna dönüştüren Vildan Atasever dönemin popüler web sitesi chivi.com'da ilk webcam kızı olarak tanındı.

Mümkün olduğunca az ders, bol sosyal aktivite ile geçen lise yıllarından sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nde Halkla İlişkiler okuyan Vildan Atasever, bir süre Best TV'de VJ'lik, radyolarda DJ'lik yaptıysa da sonrasında tiyatrocu Çetin Etili ile tanışıp amatör bir şekilde sahneye adım attı.

Ailesi onun bu kararlarını tasvip etmiyordu, en azından önce bu işin eğitimi alması için onu zorluyordu ama Vildan Atasever bu konuda oldukça aceleciydi.

Daha sonra ailesinin de ısrarı sonucu, idealindeki işi yapabilmek için Ali Poyrazoğlu ile çalışarak konservatuvar sınavlarına girdiyse de sonuç istediği gibi olmadı.
 

 

Bu göreceli başarısızlığına rağmen kararlı ve azimli karakteri sayesinde hiç yılmayan Vildan daha sonra Türker İnanoğlu'nun sahibi olduğu TÜRVAK'ın yetenek sınavlarını geçerek, burslu bir şekilde TÜRVAK Sinema ve Televizyon Okulu'nda bir yıl boyunca yoğun bir programla oyunculuk eğitimi aldı ve buradan mezun oldu.

Birçok ismin ders verdiği okuldaki hocalardan Kayhan Yıldızoğlu, o yıllarda oyunculuk ışığı gördüğü Vildan Atasever ile özel olarak ilgilendi.

Ayrıca burada Hülya Koçyiğit, İlker İnanoğlu, Müjdat Gezen, Halit Refiğ ve Mehmet Tezkan gibi alanında duayen olmuş pek çok isimle çalışma imkânı buldu.

Nihayetinde annesi doktor, babası avukat olmasını isterken Vildan Atasever hepsini birden kapsayan bir meslek sahibi, yani oyuncu oldu.
 

 

Mezun olduktan sonra, bir süre Ali Poyrazoğlu ve Dormen Tiyatrosu'nda çalışan Vildan Atasever'i aslında ilk keşfeden kişi ise Sinan Çetin'di.

Ancak Vildan Atasever, Sinan Çetin'in yapımcılığını, Alper Çağlar'ın ise yönetmenliğini üstlendiği "Plajda Kız Tavlama Teknikleri" adlı bir gençlik filmindeki tavlanmaya çalışılan, âşık olunan bir kızı canlandırdığı rolü ile sinemaya adım attıysa da sonrasında bu filmin akıbeti bir muamma oldu.
 

 

Aldığı eğitim sonrasında profesyonel anlamda oyunculuğa adım atan Vildan Atasever'in sonrasında şans bir şekilde hep yüzüne güldü ve çok iyi projeler için teklif almaya başladı; Osman Sınav ile birlikte Kurtlar Vadisi'nde çalışmaya başladı, sonrasında TRT için çekilen bir dizinin kadrosunda yer aldı.

Ama on beş yaşından beri el yordamıyla oyunculuğun yollarını zorlasa da belki de pek çok izleyici gibi Vildan Atasever benim de dikkatimi ilk kez, o yıllar çok severek izlediğim "Kadın İsterse" dizisinde Hülya Avşar'ın aklı bir karış havada olan kızına hayat verdiği rolü ile çekmişti.

Şimdilerde ise azimle inşa ettiği kariyerinin meyvelerini büyük bir huşu içinde toplayan Vildan Atasever şu an gündemde olan pek çok yeni projede boy göstermeye devam ediyor.
 

 

Yıldızlar da kayar…

Ünlülerin hayat hikayelerini okurken hep "keşfedilme" öykülerine rastlarız, Vildan Atasever'de ise bu durum daha farklı.

Geçmişe dönüp baktığında aslında onu keşfeden kişinin yine kendisi olduğunu düşünen Vildan Atasever aslında bu konuda hiç de haksız değil; içindeki heyecanı, tutkuyu ve cevheri keşfedip bunu topluma mal etmek için elindeki tüm imkanları zorlamış olduğunu kabul etmek gerekiyor.
 

 

Kariyerinin başında düşüncesizce aldığı kararları, dobra konuşmaları ve iğneleyici açıklamaları onun başını biraz ağrıttıysa da şimdilerde daha olgun bir duruş sergileyerek kariyerinde emin adımlarla ilerleyen Vildan Atasever yine de nasıl olmak istiyorsa öyle davranıyor; hayatı dolu dolu yaşıyor, yapmak istediği şeyi kesinlikle ertelememeye çalışıyor ama bu sektörde zekâsı ve yaptığı işlerle kalıcı olmanın önemini artık daha iyi anladığını belirtiyor.

Artık ismiyle, duruşuyla, oyunculuk gücüyle ve varlığıyla her ortamda kendini gösteren bir yıldız statüsüne sahip olsa da o, yıldızların da bir gün kayabileceğini, yaptığı işin suya yazılmış bir şey olduğunu, şöhretin geçici, başarının ise kalıcı olduğunu bildiğini söylüyor.
 

 

Bu yüzden şöhretin peşinde koşmak gibi bir kaygı taşımadığını belirten Vildan Atasever, kendisine verilen zamanda kendisini işine adayarak çok çalışmak ve profesyonelce davranmak dışında başka bir şey düşünmediğinin altını çiziyor.

Her şeyden önemlisi ise kendisini bugün bile sevgisiyle ödüllendiren sevenlerinin olmasını paha biçilmez buluyor ve başarı için en büyük ölçütün bu olduğunu belirtiyor.
 

 

Hakikatin peşinde

Daha önce tanımadığı, hiç tatmadığı hayatları yaşamayı, hayatın gerçeklerini anlatan projelerde yer almayı tercih eden Vildan Atasever, insanın kendini sınırlandırmamasını, akışa bırakması gerektiğini ve anların çok kıymetli olduğunu düşünüyor.

Farklı dinamiklere sahip olduğu için her birinin ahlakına sahip olmaya gayret ederek tiyatro, televizyon ve sinema fark etmeksizin mesleğinin insana "insanı", insanca anlatmak olduğunu belirten Vildan Atasever, oyunculukta bir sınır olmaması gerektiğini, bu yüzden de yapabildiği ölçüde gidebildiği yere kadar sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getireceğini söylüyor.
 

 

Onun sinemada "öpüşmem", "sevişmem" gibi hiçbir kuralı yok, rolü neyi gerektiriyorsa yapmaya hazır, çünkü cinselliğin insanın doğasında olduğunu, bunu birtakım kurallar ile baskı altına almanın sinemanın özüne aykırı olduğunu savunuyor ve bu konuda da oldukça cesur bir tutum sergiliyor.

Ama yine de artık ileride ailesinin ya da çocuklarının yüzünü kızartacak herhangi bir yanlış kararı vermemek için gelen teklifleri de oldukça ince eleyip sık dokuyor.
 

 

Vildan Atasever neyi kiminle, nasıl yaptığını çok önemsiyor, hakikatle yapılan her işi çok değerli buluyor ve bu misyonla artık hakikatle anlatılmış karakterlerin özveri ve titizlikle anlatıldığı bir yerde olmak istediğini dile getiriyor ve oynayacağı karakteri, dahil olacağı projeleri, çalışacağı yönetmenleri artık hep bu yaklaşımla değerlendirdiğini belirtiyor.

Bir sinema aşığı olan Vildan Atasever Hollywood'dan çok Fransız ve İran sinemasını beğeniyor, kariyerinin devamında ise iyi senaryolar okumayı, iyi karakterler oynamayı, iyi yönetmenlerle çalışmayı düşlüyor.
 

 

Vildan'ın ev hali

Çalıştığı ortamın huzurlu olmasına çok önem veren Vildan Atasever'in mesleğinde işini severek, güler yüzle, paylaşarak yapan insanlar olmazsa olmazı.

Baskıdan, yargılardan ve kötü enerjilerden uzak durmak için özel hayatını ise olabildiğince gözden uzak yaşamaya çalışan Vildan Atasever, yazın plajda ya da havuzda güneşlenenlere ve bronz bir tene sahip olanlara çok imreniyor, çünkü güneşe alerjisi olduğu için çok istediği halde güneşlenemiyor.

Kendini bildiğinden beri hiperaktif bir yapıya sahip olan Vildan Atasever, birden fazla işi aynı anda yapabilenlerden; evde olduğu zaman evini kendisi toparlıyor, kendi yemeğini kendisi yapıyor hatta her kadın gibi eşinin sevdiği yemekleri yapmak için saatlerce mutfakta vakit geçirmekten büyük keyif alıyor.
 

 

Keşfetmeyi ve öğrenmeyi çok sevdiğinden çoğunlukla kitap okuyor, makinesini eline alıp fotoğraf çekiyor, tanıdığı ya da yeni tanıştığı insanlarla sohbet etmeye bayılıyor.

İnsanlarla sohbet etmekten, oynadığı karakterlerden, hikayelerden çok şey öğrendiğini söyleyen Vildan Atasever başka hayatları, psikolojileri inceleyerek oyunculuğunu beslediğini belirtiyor.

Dostlukları, arkadaşlıkları hep çok eskilere dayanıyor ve hala ilkokul arkadaşları ile görüşüyor.
 

 

İstiklal Caddesi'nde yürüyüp bir yayınevinde saatler geçirmeyi, albüm seçmeyi, evi için güzel kokular alıp tütsüler yakmayı çok seviyor.

Eskiden tam bir alışveriş canavarı olduğunu, giyim kuşama çok fazla para harcadığını belirten oyuncu şimdilerde ise modayı takip etmediğini, markaları unuttuğunu, pazardan aldığı ucuz giysileri de kendine yakıştırdığını söylüyor.

Mecbur kalmadıkça kıyafet alışverişi yapmadığını söyleyen Vildan Atasever, kadınların giyim kuşamdan ziyade gülünce güzelleştiğini düşünüyor ve gündelik hayatında makyaj yapmıyor ve spor giyinmeyi tercih ediyor.
 

 

Önce kadın, sonra oyuncu olduğunu belirten Vildan Atasever ekranda iyi görünmesi gerektiği için düzenli olarak spor yaptığını, beslenmesine ve sağlığına özen gösterdiğini belirtiyor.

Spor olarak Tayland boksu yapıyor ve yüzüyor, tehlikeli sporları çok seviyor.

Vildan kadere ve duaların gücüne çok inanıyor, sevdiği, ona iyi gelen insanlarla beraber olmayı çok önemsiyor.

Eskisine oranla daha sakin, huzurlu bir karaktere sahip olan, anı yaşayan, yarının planını yapmayan Vildan Atasever zaman zaman hiçbir şey yapmadan durup kendini dinliyor ve ailesiyle birlikte olduğunda kendini çok huzurlu hissettiğini söylüyor.


Filmografisi

Profesyonel kariyerinde yıldızlaşan bir oyuncu olsa da sinemayı bir okul, kendisini de onun öğrencisi olarak görmeye devam eden Vildan Atasever'in yıllar geçmiş olmasına rağmen utulmadan aynı etkiyle izlenen, hatta üniversitelerde ders olarak gösterilen filmlerini aşağıda sizin için özetlemeye çalıştım.


İki Genç Kız

Yönetmen: Kutluğ Ataman / Oyuncular: Vildan Atasever, Hülya Avşar, Feride Çetin, Tuğçe Tamer, Gönen Bozbey, Sezgi Mengi, Murat Prosçiler, Uğur Baltepe, Yeşim Ceren Bozoğlu, Emrah Kolukısa, Ufuk Akkuzu, Tekin Temel, Demet Demirbilek, İlke Abur Erçin, Lara Sevdik, Sinan Yüce, Savaş Akova, İpek Bilgin, Can Kolukısa, Hikmet Körmükçü, Aysun Metiner, Cengiz Sezici, Gülşah Köse, Alpcan Nedim, Gökhan Özkul, Ömer Aktaş / Süre: 107 dakika
 

 

Kutluğ Ataman tarafından Perihan Mağden'in İki Genç Kızın Romanı adlı eserinden sinemaya uyarlanan, 2005 yılına ait İki Genç Kız adlı bu sıra dışı film; bulundukları durumdan bıkan ve hayatlarını değiştirmek için kendilerine kaçış yolu arayan on sekiz yaşlarındaki Handan ve Behiye'nin dostluğunu anlatıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü'nü yeni kazanmış, akıllı, sert, çevresine karşı öfkeli ve yalnız bir genç kız olan Behiye ile güzel, göz alıcı, sıcak, sevgi dolu, yumuşak Handan tesadüfen tanışan ve tanıştıkları anda sıkı fıkı olan iki genç kızdır.
 

 

Dar gelirli bir ailenin kızı olan Behiye bütün zekasına, kendini yetiştirmişliğine rağmen, kendisini hayatın içinde sıkışıp kalmış hissetmektedir.

Üstelik ailesinin ve çevresinin kendisine uygun gördüğü role razı olmadığı için sürekli başkaldırır, bağırır ama en yakınındakiler dahi onun sesini duymamaktadır, bu yüzden aklında hep kendini ait hissetmediği bu hayattan kaçıp kurtulmak vardır, ancak herkes gibi onun da yol gösterici birine ihtiyacı vardır.

Üniversite hazırlık kursuna giden ve annesi ile birlikte Levent'teki eski bir sitede oturan Handan ise çok mutlu, sonsuza dek sevdiklerine kucak açacak, onlara karşılıksız sevgi ve sıcaklık verecek bir peri kızı gibidir.
 

 

Annesinin biriciği bu peri kızı belki biraz bencildir, ama o da çocuk olduğu için idare edilir ve çoğu zaman da affedilir.

Ama madalyonun tersinde ise Behiye'nin dışı ne kadar sert ise içi de bir o kadar yumuşak ve kırılgandır, herkesin onu çok mutlu sandığı peri kızı Handan'ın ise içinde tarifsiz fırtınalar kopmaktadır ve hatta kafasında, kendisini ve annesini seneler önce terk ederek Avustralya'ya yerleşen babasının yanına gitme planları vardır.

İstanbul'un farklı bölgelerinde yaşayan ve farklı sosyal sınıflardan gelen Handan ve Behiye kendilerine dayatılanlardan bıktıkları için hayatlarını kendi istedikleri şekilde yaşayabilmenin peşindelerdir.

Böylelikle asi tavırlarıyla dikkatleri üzerine çekmeye çalışan Behiye ilk defa kabuğundan çıkar, ilk defa birisine güvenir ve kendisine bir yol arkadaşı bulduğunu düşünerek Handan'a yardım elini uzatır.
 

 

Ama bu süre içinde, kendisine ve kızına bakmak için metreslik yaparak geçinen, otuz beş yaşlarında alımlı ve güzel bir kadın olan Handan'ın annesi Leman, Behiye'yi kızından kıskanmaya başlar ve bu iki genç kızın arkadaşlığını kendince engellemeye çalışır.

Bildiği her şeyi fark etmeden kızına öğretmiş olan Leman'ın güzelliği onun en önemli silahıysa da kızı Handan ondan daha genç, daha güzel ve daha zekidir, ama Leman Handan'dan daha masum ve daha çocuksudur.

Leman küçük bir çocuğun hayat korkusuyla annesine sarıldığı gibi kendi kızına sarılır, ama annesinin bu sevgisinden boğulan Handan onu üstünden atmak üzeredir.
 

 

Tüm bu ters yüz olmuşluğun içinde Handan görünenin tam aksine Behiye'nin olamayacağı kadar acımasız biridir; Behiye gibi kırılgan değil çünkü o çoktan kırılmış ve onun için her şey tuz buz olmuştur, Behiye gibi yalnızlığı tercih etmemiş çünkü o zaten yapayalnızdır, kaçmak istiyor ama kalmak istiyormuş gibi yapıyor, Behiye gibi başkaldırmayacak kadar planlı, tüm oyunlarını kartlarını saklayarak oynuyor, çünkü Handan hayatı Behiye'den çok daha iyi tanıyor.

Bunun bir şekilde farkında olan Leman iki genç kızın çevirdiği oyunları anladığı ya da hissettiği için kendi korkuları içinde kaybolur ve nihayetinde hiç beklemedikleri bir anda herkes kendisini yarı yolda terk edilmiş bir şekilde bulur.
 

 

Türkiye'de ilk kez bir filmin başrol oyuncularını bulmak için Türkiye çapında seçmeler yapılır.

Handan ve Behiye karakterlerini aramak için geçekleştirilen deneme çekimleri bir ay sürer ve bu seçmeler sırasında bin kadar 16-18 yaş grubundaki genç kız bu deneme çekimlerine katılır.

O sıralar TÜRVAK'ta öğrenci olan ve ders pratiği için Perihan Mağden'in kitabını okuyup karakter analizi yapan Vildan Atasever, günlerden bir gün yine okulda oturmuş kitabı karıştırırken "Behiye Handan'ını Arıyor!" diye bir broşür eline geçer.
 

 

Zaten karakter analizi yaptığı sırada Handan karakterinden çok etkilenen Vildan Atasever hemen seçmeler için başvurusunu yapar.

Böylelikle uzun süren aramalara rağmen Handan karakterine uygun bir genç oyuncu bulunamayınca tesadüf eseri daha önce televizyon dizilerinde oyunculuk deneyimi olan Vildan Atasever ile Kutluğ Ataman'ın yolları kesişir.

Nihayetinde, oldukça genç bir kadro tarafından çekimleri yirmi beş günde tamamlanan ve gerçek anlamda Türkiye'nin ilk gençlik filmi olan bu yapımın başrolünde yer alan Vildan Atasever, bu ilk uzun metrajlı filmi ile festivallerde övgüler toplayarak filmdeki performansı, Hülya Koçyiğit, Ferzan Özpetek, Nuri Bilge Ceylan, Yılmaz Erdoğan ve Aytaç Arman gibi isimlerden oluşan jürinin kararıyla En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ile taçlandırılır.


Kader

Yönetmen: Zeki Demirkubuz / Oyuncular: Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar, Engin Akyürek, Müge Ulusoy, Ozan Bilen, Settar Tanrıöğen, Erkan Can, Mustafa Uzunyılmaz, Güzin Alkan, Hikmet Demir, Gönül Çalgan, Volga Sorgu / Süre: 103 dakika
 

 

"En İyi Film" Altın Portakal ve Altın Lale Ödülleri'ni kazanan, 2006 yılına ait Kader adlı bu film; Zeki Demirkubuz'un 1997 yılına ait Masumiyet filmindeki Bekir ve Uğur karakterlerinin geçmişlerini, onları ömürleri boyunca tutsak eden duyguların başlangıcını kadrajına alıyor.

Kördüğüm olmuş bir aşk üçgeninde Bekir Uğur'a, Uğur Zagor'a, Zagor ise serseriliğe aşıktır.
 

 

Karşılığını bulamayan duygulara sahip bu üç insanın yolu, tutkunun beslediği bir kaderle birbirine bağlanır.

Tanışmalarından başlayarak uzun yıllara yayılan bu tutku ve teslimiyet hikayesinde Bekir'in Uğur'a olan umutsuz aşkı, hayatını kemirerek onu tam bir kaybedene çevirirken, Uğur ise körü körüne bir hapishane müdavimi olan Zagor'un peşinde sürüklenmektedir.

Günlerden bir gün Uğur, Zagor'un hapisten çıktığı boğucu bir yaz gecesinde, mahallede işlenen bir cinayetin ardından ortadan kaybolur.
 

 

Bu cinayet, o güne kadar genç ve zengin Cevat'ın koruması altında yaşayan Uğur'un genç ve güzel annesi, felçli babası ve küçük erkek kardeşi için zor ve karanlık günlerin habercisi olsa da Uğur'a delicesine âşık olan Bekir'in kurtuluş umudu olur.

Bu kayboluş sonrasında, ailesinin bulduğu bir kızla evlenip yeni bir yaşama başlayan Bekir ilk başta umutsuz aşkından kurtulmuş gibi görünse de aylar sonra Zagor'un İzmir'de işlediği bir cinayet sonrası hapse girmesi sonucu Uğur'un mahalleye geri dönmesi ile Bekir için yeniden yıllar sürecek amansız bir kovalamaca başlar; vurulur geri dönmez, kovulur gitmez, aşağılanır, gururu kırılır aldırmaz.
 

 

Uğur ise şehir şehir, hapishane hapishane Zagor'un ardından sürüklenir, ama Bekir de sadık, inatçı bir köpek gibi Uğur'un peşi sıra onu takip eder.

Bekir aşkının peşinde, kendini hiçe sayarak sürecek bu kovalamaca ile gururunu, benliğini, bütün kişiliğini yitirse de bir tek şeyi; aşkının masumiyetini asla yitirmez.
 

 

Bir çift göz, edalı bir yüz uğruna her şey tükenip yok olurken, aşk avuçlara basılan sigaraların ateşiyle, acı ile, yoksulluk, gözyaşları ve kötülük ile büyümeye devam eder.

Yuvalar yıkılır, çocuklar öksüz kalır ama masumiyet hiç yitirilmez.
 

 

Zeki Demirkubuz'un İzmir'den Sinop'a oradan da Kars'a uzanan bu öyküsünde kenar mahallelerde, üçüncü sınıf pejmürde otellerde ve taşra pavyonlarında kendini tüketen ruh hallerini ustalıkla kavrayarak izleyicinin yüreğini yakan, ölesiye tutkunun ağırlığını omuzlarımıza yükleyen bu kara sevda filminde, seyirci nezdinde şimdiye kadarki en iyi performansını ortaya koyan Vildan Atasever alımı, bakışı ve işvesiyle yürek hoplatan, hayat dolu Uğur karakterini canlandırmıştır.


Osmanlı Cumhuriyeti

Yönetmen: Gani Müjde / Oyuncular: Vildan Atasever, Ata Demirer, Hakan Vanlı, Sümer Tilmaç, Hazal Şenel, Ruhsar Öcal, Kerem Kupacı, Ali Düşenkalkar, Belma Canciğer, Sezen Aksu, Alp Öyken, Zekeriya Hocalar, Ziya Durukan, Yusuf Atala, Necmi Yapıcı, Ceyhun Yılmaz, Beyti Engin, Ahmet Çevik, Suzan Kardeş, Özden Özgürdal, Ceren Soylu, Günay Karacaoğlu, Zuhal Yalçın, Murat Serezli, Sinan Çalışkanoğlu, Çağlar Çorumlu, Faruk Kuruçay, Erkan Erten, Serhan Arslan, Özgür Özgülgün, Süleyman Yağcı, Mustafa Uzunyılmaz, Birsen Dürülü, Fulya Şirin, Elif Verit / Süre: 100 dakika
 

 

2008 yılına ait Osmanlı Cumhuriyeti adlı bu filmde; Atatürk'ün hiç lider olmaması, Kurtuluş Savaşı'nın yapılmamasıyla Osmanlı Cumhuriyeti'nin günümüze uyarlanmış devamı anlatıyor.

Türkiye Cumhuriyeti yerine Osmanlı Cumhuriyeti'nin devam etmesi, Ankara'nın başkent olmaması, tabelaların, plakaların hem Türkçe hem Arapça olması, padişahın kaftanının altında takım elbise olması gibi ayrıntılar bu trajikomik hikâyede kendine yer buluyor.
 

 

Topkapı Sarayı, Yıldız Sarayı, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Aya İrini, Sepetçiler Kasrı, Karaköy, Nakkaştepe ve Fatih başta olmak üzere yirmi üç farklı mekânda beş buçuk haftada çekilen film ilk olarak 1888 yılında küçük Mustafa'nın buğday tarlasında karga peşinde koşması sonucu ölmesi ile başlar; sonra birden takvimler 2007 yılını gösterir.

Büyük kurtarıcı, maalesef henüz çocukken dünyadan ayrıldığı için Kurtuluş Savaşı hiç yaşanmamıştır, bu nedenle de Türkiye Cumhuriyeti hiç var olamamıştır.
 

 

Ve tabii ki tarih akışını izlemiş, Osmanlı İmparatorluğu, yaşadığı ağır toprak kayıpları sonucunda Anadolu'nun batısına kadar gerilemiş, sonunda da Amerikan mandasına girmiştir.

Bu sırada Sadrazam dahil çevredeki herkesin AB yanlısı olduğu böylesi bir dönemde Sultan VII. Osman âşık olur ve sonunda birkaç olay geçirerek kendisinin başkaları karşısında bir kukla olduğunu trajikomik bir şekilde anlar.
 

 

İkinci bölümde ise bir şekliyle Atatürk'ün aslında var olduğu ve kurmayı başardığı Cumhuriyet kavramından dem vurulur.

Vildan Atasever bu defa Asude karakterine hayat vererek izleyicinin kalbini fethettiği sevimli bir rol ile Gani Müjde elinden çıkma bu yapımda Ata Demirer'in kâh düşündüren kâh güldüren performansına eşlik etmiştir.


Meryem

Yönetmen: Atalay Taşdiken / Oyuncular: Vildan Atasever, Zeynep Çamcı, İsmail Hacıoğlu, Mustafa Uzunyılmaz, Zerrin Sümer, İpek Bilgin, Mehmet Usta, Derviş Deniz, Serhat Özcan, Hande Üzelsancak, Gaffur Uzuner, Yeliz Akkaya, Celil / Süre: 100 dakika
 

 

2013 yılına ait Meryem adlı bu filmde; on sekiz yaşının verdiği güzellikle tüm kasabanın ilgisini çeken Meryem'e, aynı kasabada yaşayan ve oğulları İstanbul'da çalışan bir aile talip olur ve on gün içerisinde nişan, kına gecesi ve düğün yapılır.

Meryem'in kocası Mustafa, düğünden ancak birkaç gün önce gelebilir ve altı gün evli kaldıktan sonra "Bir düzen kurar, seni de İstanbul'a alırım" diyerek yaşadığı şehir olan İstanbul'a geri döner.

Bu ayrılıktan sonra kayınvalidesi ve kayınpederi ile yaşamaya başlayan Meryem, bir yandan hasret çekerken, bir yandan da umudunu korumaya çalışır.
 

 

Çocuk yapamadığı için üstü örtülü bir dille suçlanan Meryem, zaman zaman umutsuzluğa kapılır, ama annesi ona hep sabır öğütler, çünkü gelenek böyledir, artık koca evine girdiği için oradan dönüş yoktur.

En önemlisi de kendine evin her türlü hizmetini görmeyi görev saymış olmasıdır, çünkü o evde gelin olarak bulunmasının asıl nedeni iyi hizmet etmesi için olduğunu anlamıştır.

Kayınpederi Süleyman, Meryem'in ölen babasının çocukluk arkadaşıdır, o eve gelin olarak seçilmesi de Süleyman'ın arkadaşına olan vefasıdır.

Bu arada tüm bu süreç içinde beklenmedik bir gelişme olur; askere gitmeden önce Meryem'e âşık olan Murat, terhis olup çıkagelir.

Ama gelen Murat, giden Murat değildir, askerde yaşadıkları ona ağır gelmiş, uzun süre psikolojik tedavi görmüştür ve bu haliyle Murat, Meryem için ciddi bir tehdit unsurudur.
 

 

Meryem bu durumu kimseyle paylaşamaz ve ancak pek tabii ki kasaba küçüktür ve hiçbir şey gizli kalmaz.

Evine sahip çıkışı, gerektiği zaman gece gündüz çalışması, yuvasına duyduğu sonsuz saygı ve gerektiğinde de sonsuz bir hoşgörü içinde bekleme sabrı ile aslında çok genel anlamıyla, Anadolu'daki kadın figürünü ele alan Meryem adlı bu filmde Vildan Atasever de kendisine kınalar yakılan bir gelin karakteri için bu filmde kamera karşısına geçmiştir.


Sürgün İnek

Yönetmen: Ayhan Özen / Oyuncular: Vildan Atasever, Hasan Kaçan, Şebnem Sönmez, Fırat Tanış, Cezmi Baskın, Tolga Güleç, Necip Memili, Burak Satıbol, Serkan Öztürk, Tarık Pabuççuoğlu, Bülent Çolak, Sadi Celil Cengiz, Hüseyin Soysalan, Erdal Cindoruk, Savaş Bayındır, Ali Savaşçı, Ozan Akbaba, Fırat Paşayiğit, Mine Teber, Bedia Ener, Uğur Kıvılcım, İskender Bağcılar, İhan Berk Aydın, Ayhan Taş, Gürhan Elmalıoğlu, Yüksel Ünal, Levent Çimen, Eşref Kolçak, Yılmaz Gruda, Köksal Engür, Cahit Berkay / Süre: 122 dakika
 

 

Malatya'da yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenilerek, çekimleri Muğla-Yatağan ilçesinin Bozüyük köyünde gerçekleşen, 2014 yılına ait Sürgün İnek adlı bu filmde; Şevket ve Cemile kendi halinde yaşayan, birbirlerini ve inekleri Sarıkız'ı çok seven bir çifttir.

1997 senesinde, düşüncelerinden ötürü insanların sürüldüğü günlerde bu çiftin hayatları da ineklerinin Atatürk büstünü kırmasıyla birdenbire içinden çıkılmaz bir hal alır.
 

 

Çift, Gomalak adlı köylerinde gerçekleşen bu olayın çığ gibi büyüdüğüne, hadisenin köy sınırlarını aştığına, şaşkınlık ve korkuyla şahit olurlar.

Muhtarından, ihtiyar heyetine, bürokratından, askerine herkesin bir ineğin peşine düştüğü bu hikâyede mesele büyüdükçe, ilgili bütün kişiler de kendilerini bir ineğin özgürlüğü için mücadele verdikleri trajikomik bir hal içinde bulurlar.
 

 

İçinden çıkılamayacak inanılmaz olaylara yol açan Sarıkız'ın başrolünün yanı sıra dev bir oyuncu kadrosuna sahip olan film için Yeşilçam'ın fenomen oyuncuları ve genç kuşağın en sevilen isimleri bir araya gelirken, Vildan Atasever de bu filmde Öğretmen Gülay karakterine hayat verir.

Bütün karmaşıklığa ve mantıksızlığa rağmen hayallerini gerçekleştirmeye çalışan Gülay yirmi yedi yaşında idealist bir öğretmendir.
 

 

Ankara'daki okulunu bitirdiğinde Gomalak Köyü İlköğretim Okulu'na tayini çıkmıştır ve iki yıldır burada öğretmenlik yapmaktadır.
 

 

Okulunu evi gibi güzelleştiren, öğrencilerini çok seven, sabırlı, sevecen, adaletli ve güçlü biri olan Gülay öğretmeni tek yoran şey her gün yirmi kilometre gidip gelmesidir, ama sevdiği işi yapıyor olması onun en büyük motivasyonudur.
 

 

Gülay öğretmen gönül işlerinde ise Nihat'ın ilgisinden rahatsızdır, ancak Hazım'a karşıysa derinden bir sevgi beslemektedir.


Gece

Yönetmen: Erden Kıral / Oyuncular: Vildan Atasever, Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat, Nur Sürer, Ayça Damgacı, İlyas Salman, Hakan Karahan, Hakan Yufkacigil, Teoman Kumbaracıbaşı / Süre: 105 dakika
 

 

2014 yılına ait Gece adlı bu film; İzmir'e yerleşen dört çocuklu bir ailenin dramını kadrajına alarak paramparça olmuş bir ailenin çarpıcı öyküsünü gözler önüne seriyor ve Doğu'dan Batı'ya göç eden insanların köylerinden koparıldıklarında büyük kentin onların üstünde nasıl bir tahribat bıraktığını izleyicisine aktarıyor.
 

 

Dağda uzun süre yaşayan insanın kent ortamına uyum sağlamasının imkansızlığına dikkat çeken bu katmanlı ve çok karakterli hikâyenin olay örgüsünde, her birini geçmişin hayaletlerine dönüştüren yeni hayatlarına alışamayan babanın evi terk etmesi ve evin ağabeyi Zahit'in de ortalarda olmamasıyla bir aile dağılır.

Kendilerinden çalındığı için doyasıya yaşayamadıkları geçmişin özlemi içindeki ailenin talihsiz kaderinden nasibini almış evin büyük güzel kızı Süsen bu yıkımdan en çok etkilenen kişidir.
 

 

Etrafında gelişen olaylardan oldukça etkilenen Süsen, zaten dağılmış olan ailesinin nasihatlerini dinlemez ve onlara sırt çevirerek çocukluk aşkı Yusuf ile evlenir.

Fakat yeni bir hayata başlamak için adım attığı bu yolda hiçbir şey onun hayal ettiği gibi değildir.

Sıkıntılarından kurtuluş umuduyla kurmaya çalıştığı yeni yuvasında zamanla artan sorumluluklar ve birlikte yaşamaya uyum sağlamada yaşanan zorluklar sorunları da beraberinde getirir.

Daha da önemlisi Yusuf, evlendikten sonra Süsen'in tanıyıp sevdiği adam olmaktan çok uzaklaşır.
 

 

Yine de beraber adım attıkları bu yeni hayata uyum sağlamak için birbirlerine ihtiyaçları vardır ve zorluklara birlikte karşı koymak zorundalardır.

Nihayetinde Yusuf'un severek evlendiği çocukluk aşkı Süsen'i zamanla gece hayatına sokması, onu kullanması, adamın çaresizliği içinde kişiliğini yitirmesi sonucu ihanet, yalan ve sevgisizlik kol gezer.

Aralarındaki aşk git gide ümitsiz bir hal almaya başlar ama birbirlerinden de kopamayan çift, hayatın onlara çizdiği çarpık yolda her şeye rağmen birlikte yürümeye çalışırlar.
 

 

Diğer tarafta küçük kardeş Nahit ise bedenini ortaya koyar, haksızlıklara, eşitsizliğe karşı ölüme yatar.

Gülcan ise tüm aileyi bir arada görme iradesiyle ailenin en masum ve en cesur temsilcisidir.

Psikodram tarzında hayatın zorluğuna rağmen güzel kalmaya çalışan insanların genel görüntüsünü çizmeye çalışan bu filmde Vildan Atasever Gülcan karakteri için kamera karşısına geçmiştir.


Siyah Atın Anıları

Yönetmen: Shahram Alidi / Oyuncular: Vildan Atasever, Berrak Tüzünataç, Diman Zandi, Şenay Aydın, Aziz Çapkurt, Bilal Bulut, Maryam Boubani, Tara Jaff, Şevval Sam / Süre: 88 dakika
 

 

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali ile Busan Uluslararası Film Festivali'nde gösterilen, İran-Türkiye ortak yapımı olan 2015 yılına ait Bîranîna hespa res (The Memories of The Black Horses / Black Horse Memories) adlı bu film; hikâyenin kahramanı olan bir atın gözünden Kürt sorununu ele alıyor.

Siyasi açıdan güncel göndermeleriyle politik ve şiirsel bir boyut kazanan; cesareti, atmosferi ve adeta bir ağıtı andıran dramatik yapısıyla dikkat çeken film savaşın anlamsızlığına doğanın ve atın güzelliğiyle karşılık veren bir güzelleme niteliğini taşıyor.
 

 

Olay örgüsünde bir grup idealist genç, Türk makamları tarafından Kürtçe eğitimin ve konuşmanın yasaklandığı bir bölgede Kürtçe öğretmeye çalışır.

İşlerinin bir kısmı, yeraltı okullarında gizli ders kitapları basmak ve bunları dağıtmaktır.

Ancak bu sırada gruptaki kızlardan biri olan Aseke ölünce, arkadaşları onun vasiyetini gerçekleştirmek için yola koyulurlar.
 

 

Şimdilerde uzak bir Anadolu dağında barınmakta olan siyah bir atla büyümüş olan Aseke'nin son isteği bu atın geri getirilmesidir; bu sayede kendisi gömülmeden önce bir kez daha karşılaşabileceklerdir.

Siyah atın gelişi beklenmedik olaylara yol açar.
 

 

Shahram Alidi'nin mitolojik ve gerçeküstücü öğeleri kullanarak masalsı bir anlatımla izleyiciyi içine çeken ve oyuncularının etkileyici performanslarıyla dikkat çeken filmde Vildan Atasever Vian adında bir Kürt kızını canlandırmıştır.


Dilsiz

Yönetmen: Murat Pay / Oyuncular: Vildan Atasever, Ozan Çelik, Mim Kemal Öke, Emin Gürsoy, B. Fatih Akçin, Cihan Alpaslan, Coşkun Çetinalp, Osman Doğan, Barbaros Ergün, İnci Ergün, İlhan Görmek, Alaattin Gözlemeci, İsmail Kırmızı, Cihan Korkmaz, Mert Kültür, Muttalip Müjdeci, Kaan Mutlu, Sami Necipoğlu, Muhammed Tarık Polat, Kutay Sandıkçı, Poyraz Top, Sabahattin Yakut, Görkem Yeltan, Erhan Çene / Süre: 94 dakika
 

 

Dünya prömiyerini 25'inci Saraybosna Film Festivali'nde gerçekleştiren, 2019 yılına ait Dilsiz adlı bu film; duvar ressamlığıyla hayatını idame ettiren Sami'nin, hat sanatıyla haşır neşir olan Selma ve bu sanatın eski kuşak ustalarından Eşref Efendi ile tanışması sonrası değişen hayatını konu ediniyor.

Küçük bir çatı katında hayatını yalnız sürdüren Sami maişetini duvar ressamlığı ile sağlamaktadır.
 

 

Bir gün onu çok seven babaannesinin vefatını ve kendisine bir sandığı miras olarak bıraktığını öğrenir, sandıkta hat sanatıyla ilgili malzemeler vardır.

Sami ilk başta sandıktaki malzemeleri pek umursamaz; hatta bu malzemelerden kurtulmayı bile düşünür, fakat duvar resmi için gittiği bir kütüphanede tanıştığı Selma, onun için bir dönüm noktası olur.
 

 

Selma eskiden hat sanatıyla ilgilenmiş, İstanbul hanımefendisi tavırlarıyla dikkat çeken alımlı ve oturaklı bir kadındır.

Sami, Selma'nın yönlendirmesiyle hat meşkine adım atar.

Bir yandan da hat sanatının halihazırdaki durumundan hazzetmeyen, bir süredir öğrenci kabul etmeyen, eski kuşak, yetenekli ve zor bir hattat olan Eşref Efendi tarafından aşka yönlendirilir.
 

 

Selma ve Eşref Efendi arasında sıkışan Sami için meşk, hafızasıyla yüzleştiği zorlu bir serüvene dönüşür ve esaslı bir soruyu gündeme getirir: Aşk olmadan meşk olmaz mı?

İnzivaya çekilmiş usta bir hattat, geçmişine yabancılaşan bir ressam ve bir İstanbul hanımefendisinin yollarının kesiştiği bu filmde Vildan Atasever, Selma karakterine hayat vermiştir.


Sadece Farklı

Yönetmen: Ahmet Sönmez / Oyuncular: Vildan Atasever, Ömer Akgüllü, Aybars Kartal Özson, Meral Çetinkaya / Süre: 126 dakika
 

 

2020 yılına ait Sadece Farklı (Just Different) adlı bu film; kütüphanede çalışan ve tekdüze bir hayat yaşayan Fikret'in, eşinin evi terk etmesiyle değişen hayatını ve kendisine babalık yapmaya başlayan on yaşındaki oğlu ile olan yaşam mücadelesini konu ediniyor.
 

 

Filmde Vildan Atasever, hayat verdiği Ayşe karakteriyle, hayatın pek çok yerinde çok fazla emek veren ama yine de çoğu zaman anlaşılmayan kadınların evliliklerinde, ilişkilerinde yaşadıkları zorluklara dikkat çeken performansıyla izleyicinin bu durumu düşünmesini ve empati kurmasını sağlamıştır.


Malazgirt 1071

Yönetmen: Bilal Kalyoncu, Özgür Bakar / Oyuncular: Vildan Atasever, Cengiz Coşkun, Haluk Piyes, Caner Kurtaran, Hasan Küçükçetin, Ulaş İnan Torun, Edip Zeydan, Mehmet Çelik, Ali Düşenkalkar, Soydan Soydaş, Orhan Kılıç, Bahattin Cüneyt Aksakal, Gökhan Güneş, Asela Demir, Seza Sözer, Volkan Cal, Büşra Asya Şahin, Nez Demir, İskender Bingöl, Enes Güler, Karabeyoğlu İskender, Ali Parıltan, Ali Eren Sayar / Süre: 130 dakika
 

 

2506 Sinema ve TRT ortak yapımıyla çekilen Malazgirt 1071 adlı bu film; Anadolu tarihinin önemli savaşlarından Malazgirt'in hikâyesini ele alıyor.

Müslüman toplulukları Selçuklu bayrağı altında birleştirme hayali olan Sultan Alparslan, Anadolu'ya amcası Tuğrul Bey döneminde başlayan seferleri devam ettirmektedir.

Bizans'ta yaşanan iç karışıklıklar da Türklerin Anadolu'da hızlıca yol almasının önünü açmıştır.
 

 

Bu duruma dur demek isteyen Romen Diyojen önce bir darbe girişimi ile yönetimi ele geçirmeye çalışmış, ancak başarılı olamayarak idam mahkûmu haline gelmiştir.

Kraliçe Ludika'nın bir gece yarısı operasyonu ile tahta çıkan Diyojen'in hedefinde Türkleri Anadolu'dan atma düşüncesi vardır.

İki ordu Malazgirt ovasında karşı karşıya gelir ve böylelikle Türklerin bu topraklarda bin yıl sürecek serüveni başlar.

Büyük Selçuklu Devleti'nin hükümdarı Sultan Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen ve Sultan Alparslan'ın zaferiyle sonuçlanan 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'ni işleyen bu filmde Vildan Atasever Bizans kraliçesi Ludika'yı canlandırmıştır.


Bir Dilek Tut

Yönetmen: Meta Akkuş / Oyuncular: Vildan Atasever, Altan Erkekli, İhsan Berk Aydın, Mehmet Turan Doğan, Almira Tuana Albay, Yusuf Kemal Kılkış, Melisa Giz Cengiz, Ceren Reis, Arda Kalaycı, Berke Mutlu, Melis Kara, Bartu Mutlu, Özer Tuncer, Tonguç Oksal Gün Akıncı / Süre: 85 dakika
 

 

Çekimleri Mardin'de tamamlanan, 2022 yılına ait Bir Dilek Tut adlı bu film; yaşadıkları yerde mutlu olan ve ailesinin aldığı İstanbul'a taşınma kararının önüne geçmeye çalışan genç Kaan ve ailesinin hikâyesini ele alırken on iki yaşındaki bir çocuğun okulda akran zorbalığına karşı hayal gücünü geliştirerek yaşadıklarıyla baş etme macerasını anlatıyor.

Yaşadıkları yerde çok güzel ve mutlu bir hayatı olan Kaan bir gün ailesinin İstanbul'a taşınacağını öğrenir ve bu haber onu çok üzer, çünkü sahip olduğu arkadaşlarını ve çok sevdiği kürek takımını bırakmak istemez.
 

 

Bir şey yapıp bu yolculuğu durdurması gerektiğine düşünen Kaan sonunda çareyi teyzesinin hediye ettiği bir kitapta bulur.

"Bir Dilek Tut" isimli kitap sayesinde nasıl dilek tutacağını, saflığın ve iyi kalpliliğin tılsımını keşfeder.

Ama bu arada kitap ona bambaşka ufuklar ve hiç hayal etmediği bir dünyanın kapılarını açar.
 

 

Küçük bir çocuğun dünyasında iyiliğin ve evrensel düzenin gerçekçi bir beklenti, ile temellendirildiği zamana hitap eden bir değerler eğitimi filmi olan Bir Dilek Tut, büyüsel isteklerin hayatın içindeki yerini gerçekçi bir şekilde anlamlandırırken, modern çağın en büyük ihtiyacı olan karakter eğitiminde kritik noktalara dokunur.

Vildan Atasever bu filmde Nermin adlı bir karaktere hayat veriyor.


Diğer çalışmaları

Kariyerinin başlangıcında amatör olarak çeşitli özel tiyatrolarda oyunculuk yapan Vildan Atasever, bir dönem reklam filmlerinde de rol aldı.

"Kurtlar Vadisi", "Kadın İsterse" gibi dizilerde dikkatleri üzerine çektikten sonra sinemadaki ilk uzun metrajlı çalışması olan "İki Genç Kız" adlı film ile En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazanmasının ardından kariyerinin altın çağlarını yaşamaya başlayan Vildan Atasever sonrasında televizyon dünyasında da zirveye oturdu.

Bir Ay Yapım projesi olan "Samanyolu" dizisinde Özcan Deniz ile beraber oynadı, sonra Boyut Film'in yapımı olan "Başrolde Aşk" dizisine rol aldı.

Daha sonra yine TRT 1'de "Osmanlı Tokadı" dizisinde İstanbul karakterini, Kanal D'de yayımlanan "Yaz'ın Öyküsü" dizisinde ise Umut karakterini canlandırdı.

Ardından "Klavye Delikanlıları" adlı dizide Seyran rolünü oynadıktan sonra yine TRT için çekilen "Tek Yürek" adlı dizide aldığı rolle televizyon izleyicisinin kalbini fethetmeyi başardı.

Oyuncuyu televizyon izleyicisi ile buluşturan belli başlı yapımlar ise şöyle:

  • Şemsi Paşa Pasajı (2000, Televizyon dizisi)
  • Üvey Baba (2000, Televizyon dizisi)
  • Güz Gülleri (2001, Televizyon dizisi)
  • Beşik Kertmesi (2002, Televizyon dizisi)
  • Kurtlar Vadisi (2004, Televizyon dizisi)
  • Azize (2004, Televizyon dizisi)
  • Kadın İsterse (2004-2006, Televizyon dizisi)
  • Yaralı Yürek (2007, Televizyon dizisi)
  • Bıçak Sırtı (2007-2008, Televizyon dizisi)
  • Gece Sesleri (2008-2009, Televizyon dizisi)
  • Samanyolu (2009-2010, Televizyon dizisi)
  • Başrolde Aşk (2011, Televizyon dizisi)
  • Osmanlı Tokadı (2013, Televizyon dizisi)
  • Yaz'ın Öyküsü (2015, Televizyon dizisi)
  • Muhteşem Yüzyıl: Kösem (2016, Televizyon dizisi)
  • Orhan Pamuk'a Söylemeyin Kars'ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var (2016, Belgesel)
  • Klavye Delikanlıları (2017, Televizyon dizisi)
  • Gazapizm: Ölüler Dirilerden Çalacak (2018, Müzik video klibi)
  • Tek Yürek (2019, Televizyon dizisi)
  • Payitaht: Abdülhamid (2020-2021, Televizyon dizisi)
  • Aynı Gecenin Laciverti (2021, Kısa film)
  • Bonkis (2021-2022, Internet dizisi)
  • Ölüm Kime Yakışır (2022, Internet dizisi)
  • Kasaba Doktoru (2022, Televizyon dizisi)

Ödüller

  • 2005 42. Antalya Altın Portakal Film Festivali: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (İki Genç Kız)
  • 2006 Oriflame Yılın En Başarılı Sinema Oyuncusu
  • 2007 18. Ankara Uluslararası Film Festivali: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Kader)
  • 2008 Ankara Siyaset Dergisi Yılın En Başarılı TV Yıldızı
  • 2015 20. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri: Dram Dalında Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu (Gece)
  • 2019 Türkiye Lider Marka Ödülleri: Yılın Başarılı Kadın Oyuncusu (Tek Yürek)
  • 2020 Dünya Basın Mensupları Derneği: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Dilsiz)
  • 2021 Dünya Basın Mensupları Derneği: Yılın En İyi Kadın Oyuncusu Ödülü

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU